Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(H Ü K M Ü K A L D I R A R A K
Y E N İ D E N H Ü K Ü M K U R U L M A S I)
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
…
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 04/10/2017
ESAS-KARAR NUMARASI : …
Taraf vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ :
Davacılar vekili görevsiz Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu 15.04.2015 tarihli dava dilekçesinde; müvekkillerinin babası ve kocası …’ın çalışmakta olduğu … nde 03.02.2011 tarihinde meydana gelen patlamada hayatını kaybettiğini, Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/256 E. dosyasında alınan raporlarda belirtildiği üzere, … ….’nin lisanssız olarak doğalgaz satış ve dağıtımı yapması ve bu amaçla oksijen tüplerine doğalgaz doldurması, boşalan bu tüplere yeniden oksijen doldurması ve müvekkillerimin murisinin ölümüne neden olan patlamanın meydana gelmesine doğrudan neden olduğu için sorumlu olduğunu, murisin … … A.Ş. ile hiçbir ilgisi (iş akti vb) bulunmadığını, … … A.Ş.’nin yaptırması zorunlu olan Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortasını yaptırmadığını, bu nedenle davalı … Hesabı’na karşı dava açıldığını, murisin asgari ücretle çalışmakta olduğunu ve kusursuz olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, davacı … için 500,00 TL., davacı … için 250,00 TL., davalı … için 250,00 TL. olmak üzere toplam 1.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili 22.06.2017 harç tarihli dilekçesiyle, talebini davacı … için 166.672,29 TL, davacı … için 11.791,42 TL, davacı … için 19.150,90 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu talebin BK’nın 72. maddesi uyarınca zaman aşımına uğradığını, Genel Şartların “Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı A.4 maddesinin ç bendi gereğince “Sigortalıya vekalet akdi veya hizmet akdiyle ya da başka bir şekilde bağlı olarak çalışan kimselere gelen zarar ve ziyanlar”ın sigorta teminatının kapsamı dışında kaldığını, hem … … A.Ş.’nin ve (üretim faaliyetinde bulunmasından dolayı) ve hem de müteveffanın çalışanı olduğu … ….’nin (Tehlikeli Maddelerin Kullanımından dolayı) tehlikeli maddelerle ilgili kendi faaliyetleri sebebiyle sigorta yaptırmalarının zorunlu olduğunu, … … A.Ş.’nin yaptıracağı Tehlikeli Maddeler Sorumluluk Sigortasının kendi faaliyet alanı ile ilgili üçüncü kişilerin zararını karşıladığını, bu sigortanın … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nde meydana gelen patlamayı kapsamadığını, davacı zararı iş kazası kapsamında SGK tarafından karşılanmış olup mükerrer nitelikte olacak iş bu tazminat davasının reddi gerektiğini, davacılar tarafından alınmış ödemeler ve açılmış tüm dava bilgilerinin bildirilmesi gerektiğini, yine davacılara SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin temerrüdü söz konusu olmadığından faizin başlangıç tarihinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, avans faizi istenemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DAVANIN SEYRİ VE SONUCU :
Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararıyla dosyanın gönderildiği İlk derece Mahkemesince; uzamış ceza zaman aşımı gözetildiğinde davanın süresinde olduğu, dava dışı … … A.Ş. ve … Ltd. Şti.’nin doldurup dağıttığı tüpleri kullanan … San ve Tic Ltd. Şti. ile … ,,, Ltd. Şti. işyerlerinde patlamanın meydana geldiği, davacıların desteğinin … Ltd. Şti.’nin değil, … Ltd. Şti. çalışanı olduğu, patlamada 3. kişi konumunda bulunduğu, ölenin zararına sebebiyet verenin işveren olmayıp kusur varsa peşin sermaye değerinin ½’sinin rücu edilebileceği gözetilerek hesaplama yapılmış ise de davacı vekilince peşin sermaye değerinin tamamının tenzil edilerek yapılan hesaplamaya göre karar verilmesi talebinde bulunulduğu, buna göre taleplerini ıslah ettikleri, bilirkişi tarafından verilen raporun hükme yeterli olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacı … için 166.672,29 TL, … için 11.791,42 TL, … … için 19.150,90 TL toplamı 197.614,61 TL’nin 15.04.2015 dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece her bir müvekkili için ayrı ayrı vekalet ücreti tayin ve takdir edilmesi gerekirken alacağın tamamı üzerinden bir tane vekalet ücretine hükmedildiğini, dava tarihinin gerekçeli kararın ilk sayfasına yanlış yazıldığını belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar ederek, … Hesabının tehlikeli madde ile ilgili faaliyette bulunan firma ya da çalışanının bir üçüncü kişiye vereceği zararlara karşı üçüncü kişilere koruma sağladığını, Tehlikeli Maddeler Sigortası Genel Şartlarının 4.A.(c) maddesindeki, “işyerinde vekalet veya hizmet akdi ile çalışanların uğradığı zararların kapsam dışında kalması” kuralı gereği kazaya sebep olan firmada hizmet akdi ile çalışan davacı yanın zararlarının müvekkili kurum tarafından karşılanmasının yasa gereği mümkün olmadığını, bu kişilerin zaten iş kazası nedeniyle SGK tazminat aldıklarını ve gelir bağlandığını, tehlikeli maddelerle ilgili mesleki faaliyette bulunan … … Ltd. Şti.’nde meydana gelen patlama sonucu oluşan zararın kendisinin yaptırmak zorunda olduğu sigorta kapsamına girdiğini, dolayısıyla … … A.Ş.’nin Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası yer ve riziko adresi itibariyle teminatının kapsamı dışında kaldığını, davacı kız çocuğu bakımından belirlenen 20 yaş üzerinden tazminat hesaplamasına davacı yanca itiraz edilmemesine rağmen ek rapor ile bu hesaplamanın 22 yaş esas alınmak suretiyle yapılmasının taleple bağlılık ilkesine ve usuli müktesep hakka aykırı olduğunu, her ne kadar 200.000,00 TL kişi başı teminat olsa da patlamada zarar gören ölü ve yaralı sayısına göre kaza başı limitin paylaştırılması/proporsiyonu gerektiğini, zira kaza başına 800.000,00 TL tazminat olmasına karşın 20 ölüm 43 yaralı bulunduğunu, mahkemece kaza tarihi teminat limitlerinin üstünde tazminata hükmedildiğini, sağ kalan eş için yapılan evlenme indiriminin hatalı değerlendirildiğini, dava konusu kaza haksız fiilden kaynaklandığından avans faizi işletilmesine ilişkin kararın da hatalı olduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Davalı vekilinin istinaf itirazları yönünden;
a-Dava, “Tehlikeli Maddeler Sorumluluk Sigortası” kapsamında destekten yoksun kalma tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Davacılar murisinin vefatına neden olan patlamanın, dolum öncesi tüplerin içinde kalan oksijenin doğalgaz dolumunu takiben reaksiyona girerek kullanıcı personelin vanayı açması ile birlikte aniden patlaması sonucu meydana geldiği, … tarafından bu tüplerin dolumu, satışı ve dağıtımının yapıldığı, tehlikeli maddeler ile iştigal eden … A.Ş.’nin mesleki faaliyeti gereği yaptırmak zorunda olduğu sigortayı yaptırmadığı, sigortanın kapsamının belli bir coğrafi alan ile sınırlandırılamayacağı, bu hususların Yargıtay aşamasından geçerek kesinleştiği (Yargıtay 11. HD’nin 19.01.2015 gün ve 2014/14852E., 2015/553 sayılı onama kararı ile 24.11.2015 gün ve 2015/5153-12452K sayılı karar düzelme isteminin reddi, 02.05.2019 gün ve 2019/74E., 2019/3351K.) anlaşılmış olup, davalı … Hesabının sorumlu olacağının kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, HMK’nın 356/(2). maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer hususlara ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
b-Dava konusu olay 03.02.2011 tarihinde, saat 11.00’da … Ltd. Şti. ve aynı gün saat 19.20 sıralarında ……meydana gelen patlama sonucu … …. sigortalı olarak çalışan davacıların desteğinin vefatı suretiyle olmuş; dava konusu patlamada destek …’in vefatı ile davacı eşi ve kızları kalmıştır.
Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/256 E.,2015/192 K. sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde; patlamaların … Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti.’ne ait binalarda aynı tarihte farklı zamanlarda meydana geldiği, … lisansını beklemeden doğalgaz dolumu, taşınması ve satış organizasyonunu sevk edip yönlendiren, olayın başından itibaren yeterli tedbirleri almayan … … A.Ş. ve … Ltd. Şti’nin bir kısım yetkilileri ve yetkili personelinin kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu gerekçesiyle taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak suçundan hürriyeti bağlayıcı cezayla cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
Davalı vekilinin, ilk raporda kız çocuğunun evlenme ihtimali olan yaş 20 olarak alınmasına ve davacı tarafça bu yöne ilişkin itiraz ileri sürülmemesine rağmen ek raporda bu yaşın 22 olarak alındığına dair itirazlarının cevaplanması, uyuşmazlık konusu olay nedeniyle 20 ölü ve 43 yaralı bulunduğu dikkate alınarak … Ltd.Şti’nin satış hasılatı ve kullanım tutarı gözetilmek suretiyle garame hesabı yapılarak davacıların talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi için rapor alınması gerektiği düşünülerek HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşma açılmasına karar verilmiş; re’sen seçilen bilirkişiden bu hususların belirlenmesi ve Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun uygun olacağına ilişkin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 E., 2021/34 K. sayılı ilamının dikkate alınması için rapor alınmıştır.
Bilirkişi … … tarafından sunulan 30.11.2021 tarihli raporda; TRH 2010 tablosuna göre müteveffanın bakiye ömrüne ve dönemsel asgari net ücretler esas alınarak kız çocuklarının evlenme ihtimali olan yaşın 20 ve 22 olmasına göre alternatifli hesaplama yapılmış; davaya konu kazanın, SGK tarafından yapılan inceleme neticesinde iş kazası olarak nitelendirildiği ve bu kaza sonucu davacı eş ve çocuklara, iş kazası ve meslek hastalığı sigorta kolundan ölüm geliri bağlandığı, SGK Müfettişliğince düzenlenen 28.07.2011 tarih ve …. sayılı İnceleme Raporunun “Sonuç ve Kanaat” bölümünün (e) bendinde; “Kazanın oluşumunda bilirkişi raporunda değinildiği üzere; … …. A.Ş. ortağı ve sorumlusu olan Kasım … ile diğer personelin kusuru ve müdahalesinin bulunması nedeniyle; 5510 sayılı Kanunun 21. maddesinin 4. fıkrasında; ‘İş kazası , meslek hastalığı ve hastalık üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilir.’ hükmüne göre, 5510 sayılı Kanunun 76. maddesinin 6. fıkrasında ‘Genel sağlık sigortalısına veya bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere kastı veya suç sayılı bir hareketi veya ilgili Kanunlarda verilmiş bir görevi yapmaması veya ihmali nedeniyle Kurumun sağlık hizmeti sağlamasına veya bu kişilerin tedavi süresinin uzamasına sebep olduğu Mahkeme kararı ile tespit edilen üçüncü kişilere Kurumun yaptığı sağlık hizmeti tazmin ettirilir.’ hükmü uyarınca üçüncü kişinin kastı veya kusuru tespit edildiğinden bu maddeler doğrultusunda işlem yapılması gerektiği sonuç ve kanısına varılmıştır.” denildiği, Türk Borçlar Kanununun 55. maddesinde, “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verildiği, bu emredici hükmün, gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanması ve Kurumca bağlanan gelirlerin ilk peşin değerinin (ve geçici iş göremezlik ödeneği miktarının da) rücu edilebilecek kısmının hesaplanarak, belirlenen zarar tutarından indirilmesi gerekeceği, TBK 55. maddesinde belirtilen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemelerinin, 5510 sayılı yasanın 21. maddesi ve Yargıtay içtihatlarına göre; bağlanan gelirlerin kazalı işçinin müterafik kusuruna isabet eden miktarı, ölüm geliri/sürekli iş göremezlik gelirinde tahsis tarihinden sonra meydana gelen artışlar, kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler olup, bu ödemeler Kurumca zarar sorumlularına rücu edilemediğinden hesaplanan tazminattan indirilemeyeceği, sosyal güvenlik ödemelerinin TBK 55. madde anlamında rücu edilebilecek miktarının belirlenmesinde ise; işverenin sorumluluğu, 5510 sayılı yasanın 21. maddenin 1. fıkrasında, üçüncü kişinin sorumluluğu ise, aynı maddenin 4. fıkrasında düzenlendiği, müteveffa, …. Ltd. Şti.’nin sigortalı çalışanı olup, dosya kapsamına göre kusur izafe edilen … … A.Ş., 5510 sayılı yasa uyarınca 3. kişi konumunda bulunduğundan ve 5510 sayılı yasanın 21/4. maddesinde 3. kişinin rücu sorumluluğu, sigortalıya/hak sahiplerine yapılan ve ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile sınırlandırıldığından, Kurumun rücu edebileceği miktar yönünden dosyada kapsamına göre yapılan değerlendirmede; davacı anne açısından hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatı tutarından, SGK’nın davacı eş ve çocuklara bağladığı ölüm gelirinin ilk peşin sermaye değerinin yarısının kusur karşılığı olmak üzere tenzili gerektiği; yine ölüm halinde poliçenin şahıs başına azami teminat limitinin 200.00,00 TL. olduğunun dikkate alınması gerektiği, somut olayda, … Vergi Dairesinden gelen 2010 ve 2011 yılı Kurumlar … Beyannamesinde yer alan … …. A.Ş.’nin satış hasılatına göre, 01.11.2011-31.12.2011 tarihleri arasında geçerli….tanzimi ile sorumlu olduğu limitin, bedensel zararlar durumunda kişi başına 200.000,00 TL., kaza başına ise 3.200.000,00 TL. teminat sağladığı, dava konusu patlamada zarar görenlerden 20 kişinin vefat ettiği, 43 kişinin ise yaralandığının anlaşıldığı, iş bu dava ile aynı mahiyetteki Mahkemenin 2018/1628 E. ve 2017/1829 E. sayılı dosyalarına davalı … Hesabı tarafından sunulan belgelerin incelendiği, davalı … Hesabı tarafından yapılan ödemelerin toplam tutarının (609.240,82 TL.), kaza başına teminat limiti dahilinde kaldığı görülmekle, sadece ödemeler açısından değerlendirme yapılması halinde, garame hesabına gidilmesine gerek bulunmadığı, davalı … Hesabı tarafından yapılan ödemeler ile halen yargılaması devam eden bedeni zararlar klozu kapsamındaki zarar miktarlarının toplam tutarının (3.366.407,36 TL.) kaza başına teminat limitini aştığı görülmekle; yapılan ödemeler+derdest zarar miktarları açısından değerlendirme yapılması halinde, derdest zarar+ödeme miktarının, teminat limitine oranlandığı, davalı … Hesabının teminat limiti dahilindeki sorumluluğunun tespit edildiği, 20 yaşa göre yapılan hesaplamada davalı … Hesabının poliçe limiti dahilindeki sorumluluğunun;
… yönünden ; 10.048,48 TL.
… … yönünden ; 18.451,52 TL.
… yönünden ; 161.613,65 TL. olduğu,
22 yaşa göre yapılan hesaplamada
… yönünden ; 13.503,52 TL.
… … yönünden ; 21.745,31 TL.
… yönünden ; 154.864,82 TL. olduğu, tespit ve görüşü bildirilmiştir.
Davacıların desteği …’ın vefatı ile sonuçlanan 03.02.2011 tarihinde meydana gelen patlamada toplam 20 kişinin vefat ettiği, 43 kişinin yaralandığı anlaşılmış olup, İlk derece Mahkemesince yerleşik Yargıtay kararları doğrultusunda, kaza tarihinde geçerli olan Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına göre, kazanın meydana geldiği işyerinin satış hasılatı ve tutarı üzerinden kaza ve kişi başına teminat limitlerinin belirlenmesi ve kaza sebebiyle davalı … Hesabına başvuran kişilerin tazminat tutarları dikkate alınarak garameten paylaştırma hesabı yapılmamış olması doğru görülmemiş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 E., 2021/34 K. sayılı kararı doğrultusunda Dairemizce alınan 30.11.2021 tarihli bilirkişi raporunda TRH 2020 tarihli Yaşam Tablosuna göre yapılan hesaplamanın hükme esas alınmasının uygun olacağı değerlendirilmiş, kız çocuklarının evlenme ihtimalinin 20 yaş olarak kabul edildiği 15.08.2016 tarihli bilirkişi raporuna davacılar vekilince bu yönden itiraz edilmemiş olduğu gözetilerek, bilirkişi … … kız çocuklarının evlenme ihtimali olan yaşı 20 yaş olarak kabul ettiği hesaplama dikkate alınarak davacı …’ın 161.613,65 TL., davacı …’ın 10.048,48 TL., davacı … …’ın 18.451,52 TL. destekten yoksun kalma tazminatı isteyebileceği kabul edilmiştir.
Buna göre Dairemizce, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 356/(2). maddesi uyarınca , İlk derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak 30.11.2021 tarihli ek bilirkişi raporu doğrultusunda, yukarıda belirtilen tutarlar üzerinden davanın kısmen kabulüne dair yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekmiştir.
II-Davacılar vekilinin istinaf itirazlarına gelince:
İlk derece Mahkemesince her bir davacı yönünden kabulüne karar verilen tazminat tutarlarına göre davacılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, vekalet ücretinin toplam tazminat tutarı üzerinden belirlenmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, gerekçeli karar başlığında 15.04.2015 olan dava tarihinin 19.10.2015 olarak yazılmış olması da doğru olmamıştır.
Buna göre Dairemizce, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 356/(2). maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın kısmen kabulüne dair yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (Ia) nolu bentte açıklanan nedenlerle; HMK’nın 356/(2). maddesi uyarınca, davalı vekilinin diğer hususlara ilişkin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
II-Yukarıda (IIb) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin, (III) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 356/(2). maddesi uyarınca, Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.10.2017 tarih ve 2015/1483 E., 2017/650 K. sayılı HÜKMÜ KALDIRILARAK, YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
Buna göre;
“1-Davanın kısmen KABULÜ İLE,
Davacı … için 161.613,65 TL., davacı … için 10.048,48 TL., davacı … … için 18.451,52 TL. destekten yoksun kalma tazminatının 15.04.2015 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Alınması gereken 12.986,67 TL harçtan peşin alınan 699,70 TL’nin düşümü ile kalan 12.286,97 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davacı … için 19.303,30 TL; davacı … için 5.100,00 TL., davacı … … için 5.100,00 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak adı geçen davacılara verilmesine,
4-Karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, 5.068,64 TL.’nin davacı …’ten, 1.742,94 TL.’nin davacı …’ten, 699,38 TL.’nin davacı … …’ten alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan 27,70 TL. peşin ve 672,00 TL. tamamlama harcı toplamı 699,70 TL.’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan 27,70 TL. başvuru harcı, 271,00 TL. tebligat ve posta gideri, 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.156,70 TL. yargılama giderinden davanın kabul oranına göre (%97’si) 1.122,00 TL.’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 79,50 TL. tebligat ve posta gideri, 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 1.150,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.229,50 TL. yargılama giderinden davanın red oranına göre (%3’ü) 36,88 TL.’sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,”
III-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatıranlara iadesine,
IV-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.100,00 TL. istinaf duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
V-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.100,00 TL. istinaf duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
VI-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
18.01.2022 tarihinde, davacılar vekili Av. …’in yüzüne karşı, davalı vekili Av. …’ın yokluğunda, davacılar … ve … … yönünden ayrı ayrı hüküm altına alınan tutara göre HMK’nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (Ek madde 1 gereğince yeniden değerleme oranına göre belirlenen 107.090,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından), KESİN, davacı … yönünden HMK’nın 362/(1) maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde TEMYİZİ KABİL olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 19.01.2022
….