Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2888 E. 2022/339 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13/06/2017
ESAS-KARAR NUMARASI :….

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkilinin keşideci davalının alacaklı olduğu bonodan dolayı icra takibi başlattığını, müvekkili kooperatifin yeni yönetim kurulu tarafından yapılan araştırmada kooperatif kayıtlarında bu yönde bir kaydın olmadığını, ihdas nedeni olarak nakden kaydının bulunduğunu, önceki yönetim kurulu üyelerinin bono üzerindeki imzaların onlar tarafından atıldığını ancak karşılığında para alınmadığını beyan ettiklerini, davalının o dönemde kooperatifin müdürü olduğunu, müdürün kendilerine lazım olacağı düşüncesiyle boş bonolar imzalattığını, bu senedin de o senetlerden biri olduğunu, davalının ekonomik durumu ve mesleği itibariyle bu kadar parayı müvekkili kooperatife nakit olarak verebilecek durumda olmadığını, bu nedenlerle müvekkili kooperatifin icra takibine konu edilen bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine, davalının %20’den az olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığını, kambiyo senedinin kural olarak mevcut ve doğmuş bir borç için düzenlenebileceğini, aksi iddiaların yazılı delille ispatlanmasının gerektiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “… davacının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, yine icra takibine konu davalının alacaklı göründüğü senede ilişkin ticari defterlerde herhangi bir borçlanma veya sonradan ödendiğini gösteren bir kaydın bulunmadığı ve yine senedin düzenlendiği tarih itibariyle davalının müdürü bulunduğu dönemleri kapsar bir şekilde bir kaydın olmadığı, ayrıca bu senet haricinde davacı defterlerinde daha önceden davalının senedin düzenlendiği tarihe kadar şirketten alacaklı olduğuna dair herhangi bir yevmiye kaydının da bulunmadığı görülmüş olup tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davalı tarafın müdür olduğu sırada dahi bonoya ilişkin herhangi bir kaydın olmadığı, davalının şirket temsilcisi olması nedeniyle yasada kendisi ile sözleşme yapma yasağı bulunmamasına rağmen uygulamada kural olarak temsilcinin kendisi ile sözleşme yapma yasağının bulunduğu ancak istisnai hallerde yapılan sözleşmeye geçerlilik kazandırıldığı, bu durumda ispat külfetinin davacıdan çıkıp davalıya döndüğü, zira yerleşik uygulama uyarınca davalının kendisi ile sözleşme yapmasının geçersiz olup sözleşmenin, yani, bononun geçerli olduğunun, yani, temsil edilenin (davacının) bu şekilde bir izninin bulunduğu, senedin geçerli bir borç için düzenlendiği ve temsil edilenin herhangi bir zarara uğramadığını davalının ispat etmek ile yükümlü hale geldiği, davalının bu hususta herhangi bir ispatta bulunamadığı (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 21/04/2015 tarih, 2014/8452 Esas, 2015/5593 Karar) anlaşıldığından mahkememizde davacının davasının kabulü yönünden kanaatin oluştuğu, yine davacı her ne kadar kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de söz konusu takibin kötü niyetli yapıldığına ilişkin dosyada bir delil olmadığından davacının bu talebinin reddi gerekmiş ve davanın kabulü ile Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5590 Esas sayılı dosyanın dayanağını oluşturan, keşidecisi … … … …, lehtarı …, düzenlenme tarihi 03/05/2012, vade tarihi 12/06/2014 olan 50.000,00-TL bedelli bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Yerel mahkemenin gerekçesinde gösterdiği davalı lehine olan Yargıtay kararını davacı lehine sanarak davacı karar verildiğini, mahkeme tarafından gösterilen emsal kararda bono lehtarının aynı zamanda şirket yönetim kurulu üyesi olduğunu müvekkilinin ise davacı kooperatifin yönetim kurulunda olmadığını, dolayısıyla … borçlandırma yetkisinin olmadığını, bononun davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmamasının bonoyu hükümden düşürmeyeceğini ve mücerretlik niteliğini etkilemediğini, davacının iddialarının gerçek olmadığını, ispat yükünün davacıda olup yazılı delille ispat koşulunun yerine getirilmediğini, davacı tarafın basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğüne uymadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, kooperatifler hukukundan kaynaklanan alacağa yönelik menfi tespit istemine ilişkindir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359’uncu maddesinin 3 numaralı fıkrası uyarınca dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olayın saptanmasında ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine ve özellikle Yargıtay kararlarının somut uyuşmazlık bakımından yol gösterici olmasına ve delil niteliği taşımamasına göre kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 düzenlemesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/557 E., 2017/543 K. sayılı dava dosyasında verdiği 13/06/2017 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.415,50 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 854,-TL’nin mahsubu ile kalan 2.561,5‬0 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
02/03/2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m.362/1-a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,-) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2022