Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2810 E. 2022/472 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2018/2810 – 2022/472
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2018/2810
KARAR NO : 2022/472
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 06.06.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/651E., 2018/406K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Birleşen Ankara 14 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin2018/116 Esas Sayılı Dosyasında

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 08.01.2016 tarihli hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, sözleşme ile Ankara’da bulunan … hizmet binalarının genel temizlik işlerinin 265 kişi ile yürütülmesi işinin davalıya verildiğini, ihale kapsamında davalı tarafından çalıştırılan işçilerin toplu sözleşme sürecinin Yüksek Hakem Kurulu kararı ile sonuçlandırıldığını, Yüksek Hakem Kurulu kararı uyarınca müvekkili tarafından davalıya 723.611,97 TL fiyat farkı ödenmek zorunda kalındığını, toplu iş görüşmelerinin davalı alt işveren tarafından yürütülmesi gerekirken davalının toplu iş görüşmelerinin yürütülmesi için kamu işveren sendikası olan … Sendikasına yetki verdiğini ve adı geçen sendikanın bu yetkilendirmeyi kabul ederek kamu adına toplu iş görüşmelerini yürüttüğünü, toplu iş görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine uyuşmazlığın Yüksek Hakem Kuruluna intikal ettiğini ve Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlandığını, toplu iş görüşmelerinin Yüksek Hakem Kurulu kararı ile neticelenmesini müteakip oluşan fiyat farkının müvekkilinden talep edildiğini, Yüksek Hakem Kurulu kararlarının kesin ve bağlayıcı nitelikte oluşu nedeniyle müvekkilinin davalıya 723.611,97 TL fiyat farkı ödediğini, 4735 sayılı Yasanın “Fiyat farkı verilebilmesi” başlıklı 8. maddesine göre fiyat farkı verilebilmesi için işyerinin merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinden birine ait olması gerektiğini, oysa ki müvekkilinin merkezi bütçeye bağlı kamu idaresi olmayıp özerk bütçeye sahip bir kamu iktisadi kuruluşu olduğunu, bu durumun 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’nun 8. maddesinden açıkça anlaşılabildiğini, fiyat farkı ödenmesine dair yasal düzenlemenin müvekkili kurumu kapsamadığını, davalı firma tarafından yapılan yetkilendirme sonrasında mevzuata aykırı olarak yürütülen toplu iş görüşmeleri neticesinde müvekkilinin yasal olarak ödemek zorunda olmadığı yüksek bir mali külfetin altına girdiğini, ödenen tutarın işveren şirket adına sebepsiz zenginleşme oluşturduğunu belirterek, 723.611,97 TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili birleşen Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/116 esas 2018/96 karar sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde; aynı hukuki sebebe dayalı olarak Yüksek Hakem Kurulunun vermiş olduğu karara istinaden, davalıya 2017 yılı Ağustos ayından itibaren 6 aylık dönemi kapsar şekilde yapılan KDV dahil toplam 546.104,15 TL tutarındaki fiyat farkının ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile davacı arasında genel temizlik hizmet alımı işine ait sözleşmenin 18.10.2016 tarihinde imzalandığını, sözleşmenin 4734 sayılı Yasanın 62/1-e maddesi uyarınca ihale edildiğini, Yüksek Hakem Kurulu Başkanlığı’nca 04.04.2017 tarihli karar ile toplu iş sözleşmesinin sonuçlandırıldığını, anılan karar uyarınca işveren vekili olarak … sendikası, işçi sendikası olarak … sendikasının yetkili kılındığını, davacının asıl işveren konumunda olduğunu, 6356 sayılı Yasanın ilgili maddesi hükmü gereği işveren sendikalarının yetkilendirildiğini ve toplu işe ilişkin görüşme ve sözleşmeleri takip ettiğini, gerek işveren sendikası gerekse Yüksek Hakem Kurulunun yetki hususunu resen gözettiğini, somut olayda toplu iş görüşmeleri ile ilgili süreci yürüten sendikanın yetkili olduğunu, her ne kadar davacının merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinden biri olmadığını, özerk bütçeli bir kamu iktisadi kuruluşu olduğunu iddia etmekte ise de 2954 sayılı Yasa’nın 8. maddesinde kurum hakkında kamu iktisadi kuruluşlarına uygulanan genel hükümlerin uygulanacağını, yine uygulamada ilgili kurumun merkezi yönetimin denetimi altında görev yaptığını, yöneticilerinin merkezi yönetim tarafından seçildiğini, mal ve hizmet alımlarının 4734 sayılı Yasa kapsamında olduğunu, Yüksek Hakem Kurulu kararına istinaden dava dışı sendikalı işçilere ödeme yapıldığını, fiyat farkı ödemesi ve hesaplanması yönündeki birinci ve ikincil mevzuatın amacının Anayasa ile güvence altına alınan sendika hakkı ve bu bağlamda yasal düzenlemelere konu olan toplu iş sözleşmeleri neticesinde sendikalı işçilere ödenecek olan bir kısım maddi tazminatların güvence altına alınmasını amaçladığını, yasadan kaynaklı sendikal tazminatların davacı tarafça öngörülebilir bir durum olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmede toplu iş sözleşmesinden kaynaklı fiyat farkı ödenmeyeceğine dair bir düzenleme bulunmadığını, fiyat farkının ödenmesi hususunun ise yasada yer alan emredici bir düzenleme olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “Asıl ve birleşen davada istek; toplu iş sözleşmesi kaynaklı ödenen fiyat farkının davalıdan istirdadı istemine ilişkindir.
Davacı tarafından ihale edilen … Genel Müdürlüğü ve Ankara’da bulunan diğer hizmet binalarının genel temizlik işine ilişkin taraflar arasında 21.234.634,20 TL bedelle, 08.01.2016 tarihli hizmet alım sözleşmesi imzalanmıştır. Toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sözleşme kapsamında çalıştırılan işçilerin üyesi olduğu … Sendikası ile … Sendikası (…) arasında yürütülmüştür. … ve … arasında yapılmak istenen toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde uyuşmazlık çıkması üzerine 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunun 51.maddesi gereği Yüksek Hakem Kurulunun 04.04.2017 tarihli kararı ile görüşmeler sonuçlandırılmıştır. Yüksek Hakem Kurulu Kararı uyarınca asıl davada davacı tarafından davalıya 2016/Mayıs-2017/Haziran dönemi için 723.611,97 TL, birleşen davada ise 2017/Ağustos-2018/Ocak dönemi için 546.104,15 TL fiyat farkı ödemesi yapılmıştır. Davacı vekili; 10.09.2014 tarihli ve 6552 sayılı yasanın 13.maddesi ile 4735 sayılı Yasanın 8.maddesinde yapılan değişiklik ile 04.01.2012 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 62.maddesinin birinci firkasının e bendi uyarınca ihale edilen işlerde, 22.05.2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2.maddesinde tanımlanan asıl işveren-alt işveren ilişkisi çerçevesinde alt işveren tarafından münhasıran bu kanun kapsamına giren kamu kurum ve kuruluşlarına ait iş yerlerinde çalıştırılan işçileri kapsayacak şekilde toplu iş sözleşmesi hakkı getirildiğini, bu bağlamda toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin alt işveren adına kamu işveren sendikası tarafından yürütülmesi ve uyuşmazlık halinde görüşmelerin Yüksek Hakem Kurulu kararı ile sonuçlanabilmesi için işveren idarenin merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinden biri olması gerektiğini, oysa ki müvekkili kurumun merkezi yönetim kapsamında yer almayan 5018 sayılı Yasa kapsamı dışında tutulan özerk bütçeli bir kamu iktisadi kuruluşu olduğunu, toplu iş sözleşmesi görüşmelerini yürüten kamu işveren sendikasının eksik inceleme/araştırma neticesi yetkilendirmeyi kabul ederek toplu iş görüşmelerini sürdürdüğünü ve nihayetinde uyuşmazlığın Yüksek Hakem Kuruluna intikal ettiğini, Yüksek Hakem Kurulu kararlarının bağlayıcı olması nedeniyle müvekkili kurumun fiyat farkını ödemek zorunda kaldığını öne sürmüştür.
Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin özel hukuk hükümlerine tabi bir sözleşme olduğu gözetildiğinde, taraflar açısından bağlayıcı olduğu kabul edilmelidir. Sözleşme kapsamında çalıştırılacak personele fiyat farkı ödenip ödenmeyeceğinin, ödeme halinde geri istenip istenemeyeceğinin öncelikle sözleşme hükümleri bağlamında değerlendirilmesi gerekecektir. Sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmaması halinde yedek hukuk kuralı olan mevzuat hükümlerine başvurulması gerekir. Taraflar arasında akdedilen 08.01.2016 tarihli sözleşmenin, “fiyat farkı ödenmesi ve hesaplanması” başlıklı 14.2 maddesi “Bu sözleşme kapsamında yapılan işler için fiyat farkı hesaplanacaktır. 28751 sayılı R.G. yayımlanan Bakanlar Kurulunun 2013/5215 sayılı (4734 sayılı Kamu İhale Kanununa göre ihale edilen Hizmet Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına ilişkin Esaslar) kararına istinaden fiyat farkı verilecektir” şeklindedir. Anılan sözleşmede bahsi geçen 2013/5215 sayılı Bakanlar Kurulu kararı; 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa göre İhale Edilen Hizmet Alımlarında uygulanacak fiyat farkına ilişkindir. Davacı ve davalı arasındaki sözleşmeye konu işin Kamu İhale Kanununa göre ihale edildiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Şu durumda Yüksek Hakem Kurulu Kararı uyarınca davalıya fiyat farkı ödenmesinde sözleşmeye aykırı bir durum tespit edilmemiştir. Toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin Kamu İşveren Sendikası tarafından yürütülmesi ve nihayetinde uyuşmazlığın Yüksek Hakem Kurulu kararı ile sonuçlanmasında davalının kötüniyetle hareket ettiği ve açık bir yönlendirmesi olduğu iddia ve ispat olunmuş değildir. Öte yandan Yüksek Hakem Kurulu Kararına dayalı olarak oluşan fiyat farkı sözleşme kapsamında çalıştırılan işçilere ödenen bir ücret olup davalının sebepsiz zenginleştiğinden de bahsedilemez. Tüm bu nedenlerle Yüksek Hakem Kurulu kararı uyarınca ödenen fiyat farkının iadesi talebi yerinde olmayıp asıl ve birleşen davalarda davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkemenin gerekçesinin hatalı olduğunu, dava konusu olayda uyuşmazlığın işçilere toplu iş sözleşmesi gereği ödenmesi gereken fiyat farkından kimin sorumlu olacağı konusunda olduğunu, müvekkili kurumun sözleşme bedelinin çok daha üstünde bir ödeme yapması söz konusu olduğunu, kurumun sözleşme bedelini aşan bir ödemeden sorumlu tutulamayacağından bahisle davanın kabulü gerektiğini, karar gerekçesinin sözleşmede yer alan 14.2 maddesine dayandırılmış olduğunu ancak … kurumunun merkezi yönetim kapsamındaki idarelerden olup olmadığının yani 4735 sayılı Yasa’nın 8.md’sinde yer alan fiyat farkı ödemelerinden kurumun sorumlu olup olmayacağına dair bir hukuki değerlendirme yapılmadığını, mahkemece bilirkişi raporu almadan karar verildiğini, aynı konuda başka bir mahkeme tarafından yapılan yargılamada bilirkişi incelemesi yapıldığını ve alınan bilirkişi raporunda kurumun haklılığının ortaya konulduğunu, alt işveren tarafından usulsüz olarak … sendikasına yetki verildiğini, sendikanın hatalı tutumu nedeniyle kurumun ödemek zorunda olmadığı bir mali külfetle karşı karşıya kaldığını, müvekkili kurumca 4734 sayılı Yasa’nın 62.md. 1. fıkra /(e) bendine göre alım yapmasının tek başına sorumluluk için yeterli olmadığını, davalı şirketin Yüksek Hakem Kurulu Başkanlığı’nın yetki konusunu resen araştırdığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, müvekkili kurumun merkezi yönetim kapsamında yer almayan 5018 Sayılı Yasa kapsamının dışında tutulan özerk bütçeli kamu iktisadi kurulu olduğunu, davalı şirketin kurum yöneticilerinin merkezi yönetimce atanmasının ve kurulun kamu iktisadi kuruluşu olması nedeniyle fiyat farkından sorumlu olduğu iddiasının hukuki bir geçerliliği ve inandırıcılığının olmadığını, davacı kurum merkezi yönetim kapsamında olmadığı için fiyat farkından sorumlu olmadığını, Yüksek Hakem Kurulu kararında söz konusu farkın kurum tarafından ödeneceğine dair bir beyanın yer almadığını, ödemenin ihtirazi kayıtla yapıldığını bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava ve birleşen dava, toplu iş sözleşmesi kaynaklı ödenen fiyat farkının istirdadı istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/651E., 2018/406K. sayılı dava dosyasında verdiği 06/06/2018 tarihli kararına yönelik asıl ve birleşen davada davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken (80,70×2=) 161,40 TL’den peşin olarak yatırılan (35,90×2=) 71,80 TL’nin düşümü ile kalan 89,60 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine,
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
23.03.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 23.03.2022

Başkan Üye Üye Katip