Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2748 E. 2022/689 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(K A R A R I K A L D I R A R A K
Y E N İ D E N E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2018/2748
KARAR NO : 2022/689

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10/09/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2014/672E., 2018/710K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Davacı ve davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
Davacı vekili müvekkili ile davalı arasında … (…) İşletme Müdürlüğü tesislerinin çalıştırılması suretiyle elektrik enerjisi üretilmesi ve üretilen enerjinin iletim ve dağıtım şebekelerine verilmesini teminen gerekli bakım, onarım, revizyon işleri için hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre işçilik alacaklarından davalının sorumlu olduğunu, davalının ödemesi gereken ilama dayalı işçilik alacaklarının asıl işveren sıfatı ile müvekkili tarafından ödendiğini ileri sürerek toplam 20.558,96 TL’nin ödeme tarihi olan 04.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ve iflas masasına yazılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 25.05.2018 tarihli “tamamen ıslah” dilekçesinde bilirkişi raporundaki aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, eksik hesaplamaya ilişkin 2.093,88 TL’ye ilişkin dekontun ek’te sunulduğunu ve davanın “iflas masasına karşı tamamen ıslah” edildiğini bildirerek 143.258,96 TL alacağın ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte ödenmesini istemiştir.
Davalı … idaresi vekili iflasın 08.07.2009 günü açıldığını ve bunun ilan ile üçüncü kişilere bildirildiğini, bu tarih itibariyle şirketin faaliyetlerine de son verildiğini; faaliyete devam konusunda bir karar olmamasına rağmen şirketin çalışmaya devam etmesi nedeniyle oluşacak alacakların masaya karşı ileri sürülemeyeceğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince davacı ile müflis şirket arasında bağıtlanan hizmet sözleşmelerine dayanılarak çalıştırılan bir kısım işçilerin işçi alacaklarının tahsili için açtığı davalar sonucunda verilen kararların icraya konulması üzerine davacının asıl işveren sıfatıyla icra dosyalarına ödeme yaptığı, alt işveren olarak bu ödemeden davalı müflis şirketin sorumlu olduğu, iflas kararından sonra söz konusu işçilerin çalıştığı dönem ile ilgili ödemeler yapıldığından eldeki davaya kayıt kabul davası olarak değil, ödemenin masa borcu olması nedeni ile alacak davası olarak görülmesi gerektiği, davacının sunduğu dekonta rağmen icra dosyasında görünmeyen 2.093,88 TL’lik ödemenin istenemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 141.185,05 TL’nin 20,-TL’lik kısmına 24.02.2012, 122.700,-TL’lik kısmına 14.05.2014 ve 18.465,08 TL’lik kısmına da 05.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde 2.093,88 TL’lik ödemeye ilişkin makbuzlar sunarak bu tutarın kabul edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu bildirmiştir.
Davalı … idaresi vekili istinaf dilekçesinde:
– Davalı şirketin 08.07.2009 günü iflas ettiğini, iflasın ilan edildiğini ve davacı şirketin bundan haberdar olduğunu,
– İcra ve İflas Kanunu’nun 210’uncu maddesi uyarınca müflisin faaliyetlerine son verildiğini, yapılan sorgusunda müflis şirket yetkilisinin bütün personelin iş sözleşmelerini feshettiğini bildirdiğini,
– Faaliyete devam kararı olmamasına ve müflis şirket yetkilisinin aksi yöndeki beyanına rağmen iflastan sonra müflis şirket elemanlarının davacı işyerinde çalıştığının anlaşıldığını fakat bu şekilde oluşan alacakların masadan istenemeyeceğini ileri sürerek ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NEDEN VE GEREKÇE
I- Davacının istinaf istemi yönünden:
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341’inci maddesinin 2 sayılı fıkrasında, miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 41. maddesi ile de, maddede yer alan “binbeşyüz” ibaresi, “üçbin” şeklinde değiştirilmek suretiyle, söz konusu kesinlik sınırı üçbin Türk Lirasına çıkarılmış ve her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiştir.
Diğer taraftan, 6763 Sayılı Kanun’un 44. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ne eklenen Ek madde 1/2 gereğince, HMK’nin 341. maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının uygulanmasında, hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı öngörülmüştür.
Buna göre asliye ticaret mahkemeleri yönünden kesinlik sınırı 01.01.2018’den itibaren 3.560,-TL olarak uygulanacaktır.
Somut olayda ilk derece mahkemesi kararı 10.09.2018 günü verilmiş olup, davacının istinaf konusu ettiği tutar 2.093,88 TL’dir. Bu tutar anılan yasal düzenleme gereğince 3.560,-TL olan kesinlik sınırının altında kaldığından davacının istinaf yasa yoluna başvurma hakkı bulunmamaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 346/1 düzenlemesi uyarınca istinaf dilekçesi yasal süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir.
Bu nedenle davacının istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
II- Davalının istinaf istemi yönünden:
Dava dava dışı işçilerin bir kısmı iflastan önce, bir kısmı ise iflastan sonra doğan alacaklarının ödenmesi nedeniyle rücu istemi ile açılmıştır.
Konunun açıklığa kavuşması için iki hususa öncelikle değinmek gerekir.
İlk olarak iflas ile borçlunun tasarruf ehliyeti kısıtlanır ve borçlu masayı borçlandırıcı işlem yapamaz. Gerçekten de İcra ve İflas Kanunu’nun müflisin tasarruf ehliyetinin kısıtlanmasına ilişkin 191’inci maddesine göre iflas açıldıktan sonra borçlunun masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüz olduğu gibi ayrıca bir izin olmaksızın faaliyetine devam ederek borçlanması da masaya karşı ileri sürülemez.
İflasla birtakım sözleşmeler kendiliğinden sona erer. İflas tarihi itibariyle müflisin davacı iş yeri ile olan ilişkisi sona ermiştir. Yine bu tarih ilan edildiğinden davacının da davalıyı sahadan çıkartması, aksi takdirde hukuki sorumluluğun kendi üzerinde olacağını bilmesi gerekir.
İkinci husus ise iflas tasfiyesinde kabul edilebilen alacak türleri ve bunların talep şeklidir. İflas tasfiyesinde ilke olarak iki tür alacaktan söz edilebilir. Bunlar ya iflasın açılmasından önce doğan borçlardır ki bunlara “iflas alacağı” denir ya da iflasın açılmasından sonra doğan ve iflas tasfiye giderleri ile iflas idaresinin sözleşmeye katılması nedeniyle oluşan alacaklardır ki bunlara da “masa alacağı” denir. İflastan sonra masa alacağı dışında bir alacağın doğması, yukarıdaki paragraflarda yapılan açıklamalar nedeniyle mümkün değildir. Bu ayrıma paralel olarak yasa koyucu her iki alacak türünü ayrı usullere ve sonuçlara bağlamıştır. Bu nedenle iflastan önce doğan alacaklar sıra cetveline kaydedilerek tasfiye sonunda, o alacağa isabet eden paya göre ödenir. İflas alacaklarının masaya kaydı ancak sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davası yolu ile olur. Bunlar için masaya karşı alacak davası açılması ve “tahsil” hükmü kurulması mümkün değildir. İflastan sonra doğan ve yukarıda gösterilen iki tür alacak ise masa tarafından derhal ödenir.
Somut olayda iflas 08.07.2009 günü açılmıştır. Buna rağmen davacının davalıyla olan sözleşmeye devam ettiği, dava dışı işçilerden …, … ve …’in iflas öncesi başlayan çalışmalara devam ettiği; … ve …’ın ise iflastan sonra iş sözleşmesi ile çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan nedenler ve gösterilen yasal düzenleme uyarınca adı geçen işçilerin iflastan sonraki çalışmaları ve bu nedenle ortaya çıkan borç masaya karşı ileri sürülemez. Bu yolla diğer alacaklıların hukuki durumu ağırlaştırılamaz. Aksi takdirde müflisin borçlanmaya devam ederek alacaklılarının zararına hareket etmesi olasılığı gündeme gelir.
Diğer taraftan bu taleple masaya karşı alacak davası da açılamaz. Çünkü somut olayda iflas idaresinin iş sözleşmesine taraf olduğu veya sözleşmeye katıldığı da iddia ve ispat olunamamıştır. Usul kuralları içinde yapılması gereken iflas alacağı niteliğindeki alacakların iflas tarihine kadar hesaplanıp masaya yazılmasıdır. Nitekim davacı da alacağını iflas masasına 20.558,96 TL iflas alacağı olarak kaydettirmiş, iflas idaresi de alacağın tamamını reddetmiştir.
Davacı masaya 20.558,96 TL için başvurmuş ancak 25.05.2018 günlü ıslah dilekçesi ile bu tutarı 143.258,96 TL olarak tam olarak (kamilen) ıslah etmiştir.
Dairemizce dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak iflastan önce çalışmaya başlayan işçiler …, … ve …’in için iflas tarihine kadar rücua esas alacak tutarları hesaplattırılmış, bu işçilerin iflastan sonraki çalışmalarına dayalı alacakları ile iflastan sonra sözleşme yapılan işçiler … ve …’ın alacaklarının masaya yazdırılamayacağı değerlendirilmiştir. Buna göre davacının dava dışı … için 10.024,92 TL, … için 10.024,92 TL ve … için de 11.403,74 TL tutar için davalıya rücu edebileceği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 356/2 düzenlemesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmelidir.
Dava sıra cetveline itiraz (kayıt kabul, İİK m.235) davası olarak kabul edildiğinden, bir para alacağının tahsili amacını gütmeyen, bunun yerine bir para alacağının o iflas tasfiyesinden karşılanabilmesi bakımından sıra cetveline kaydı amacını güden bu davalarda harç ve vekalet ücretlerinin maktu tarifeden hesaplanması gerekmiştir.

HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinin miktardan reddine,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 356/2 m uyarınca kabulü ile,
Ankara 10 Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.09.2018 gün, 2014/672 E, 2018/710 K sayılı kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
Buna göre;
“1.- Davanın kısmen kabulü ile;
31.453,58 TL’nin davacı alacağı olarak müflis … TAAHHÜT.MÜH.VE TİC. LTD. ŞTİ.’nin iflas masasına dördüncü sıraya kaydına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 2.411,09-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.330,39‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
3.-Davacı yararına AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 5.100,-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4.-Davalı yararına AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 5.100,-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5.-Davacı tarafından yatırılan 351,20 TL peşin ve 2.446,51 TL tamamlama harcı toplamı 2.797,71 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6.-Davacı tarafından yapılan 25,20 TL başvuru harcı, 1.010,50 TL posta/tebligat/bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.035,70 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan taktiren 1.020,71 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7.-Davacı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3- Peşin alınan istinaf karar harcının davacı ve davalıya iadesine.
4-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yapılan istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
5-A.A.Ü.T. uyarınca 2.550,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine.
6-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
26/04/2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 26/04/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …