Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2746 E. 2021/2074 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 16.01.2017
ESAS-KARAR NUMARASI :….
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında, davalıya ait yemekli, yataklı vagonlarda aşçı, garson, hostes ve yataklı servis görevlisi çalıştırarak hizmet sunulması konusunda sözleşme imzalandığını, 01.01.2005 – 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde davalı ile sırası ile ……. ve müvekkili arasında hizmet alım tip sözleşmeleri imzalandığını, bu sözleşmelere göre işçi çalıştırıldığını, davalıda bu sözleşmelere bağlı olarak ve yukarıda isimleri belirtilen şirketlerin himayesinde çalıştırılan işçilerden …’un, çalıştığı 01.01.2005 – 31.12.2008 tarihleri arasındaki döneme ait fazla mesai ücreti alacağı olduğundan bahisle Ankara 10. İş Mahkemesi’nde dava açtığını, yapılan yargılama sonunda fazla mesai alacağının olduğu kabul edilerek kararla birlikte davacı şirket tarafından brüt 1.447,68-TL fazla mesai ücretinin, …… Şti tarafından brüt 845,19-TL fazla mesai ücretinin 27.10.2009 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek banka faizi ile birlikte ödenmesine hükmedildiğini, ilamın takibe konulduğunu, takibin kesinleştiğini, toplam 3.010,00-TL asıl alacak ve faizi ile icra masrafları olmak üzere toplam 3.474,00-TL’nin müvekkili tarafından 15.08.2013 tarihinde ödendiğini, ibraname alındığını, aslında fazla mesai ücretinin davalı tarafından ödenmesi gerektiğini, davalı zamanında ödemediği için hakkını arayan işçiye fazla mesai ve masrafların müvekkili tarafından ödendiğini, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin 13/2. maddesindeki düzenlemenin “yüklenici iş programanıa göre daha fazla iş yaparsa idare bu fazla işin bedelini imkan buludğu takdirde öder” şeklinde olduğunu, fazla mesai yapılmasının davalının hizmetlerinin aksamaması için gerekli olduğunu, davacı tarafından yapılan ödemenin taraflar arasındaki sözleşme, yasalar ve sosyal bir hukuk devleti olmanın sonucu olarak rücuen tahsili gerektiğini beyan ederek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile davacının iş mahkemesi ilamı gereğince icra dosyasına yaptığı fazla mesai alacağına ilişkin toplam 3.474,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili tarafından yemekli vagonlarda aşçı, garson, hostes ve taşıyıcılık hizmetleri konusunda Kamu İhale Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca hizmet alımı yaptığını, söz konusu hizmet alımının 01.01.2005 – 31.01.2007 tarihleri arasında ….Ltd. Şti., 01.02.2007 – 31.12.2007 tarihleri arasında ….Ltd. Şti., 01.01.2008 – 31.12.2008 tarihleri arasında ….Ltd. Şti. tarafından yerine getirildiğini, davacı şirket işçilerinden …’un Ankara 10. İş Mahkemesi’ne açtığı davanın yukarıda yazılı şirketlerin husumeti ile görüldüğünü, müvekkili aleyhine açılmadığını, söz konusu işçilik alacaklarından müvekkilinin ….. sayılı Yasa’nın 2. maddesi kapsamında kanunen sorumlu olduğunu, yargı kararlarına göre rücuda sözleşme gereği sorumluluk sıralaması bulunduğunu, sözleşme gereği sorumlu kişi zararı tazmin ettiğinde sorumlu kişiye rücu edebileceğini, … tarafından 4857 sayılı Yasa kapsamında davalı idare aleyhine bir dava açılmadığını, bu sebeple davacının rücu davası açma hakkı bulunmadığını, davacı şirketin son alt işveren olmadığından ödemesi gereken bir meblağı ödediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 7.3.2.1. maddesine göre 11 aylık çalışma karşılığı 247,50-TL fazla mesai ücretinin sözleşme bedeline dahil edildiğini, yani yükleniciye çalıştıracağı personele ilişkin yıllık 270 saat fazla mesai ücretinin zaten ödendiğini, yüklenici tarafından kendisine ödenen bu meblağ, çalıştırdığı işçiye ödenmemişse yargı kararı gereği ödemek zorunda kaldığı bu bedeli müvekkilinden talep edemeyeceğini, davacının dilekçesinde bahsettiği 13.2. maddesinin iş programından fazla iş yapılması durumundaki hususları düzenlediğini, dava konusu sözleşmenin ise personel çalıştırılmasına dayalı olduğunu, bu sebeple bu maddenin uygulama alanı bulunmadığını, dava dışı … ile müvekkili arasında işçi-işveren ilişkisi olmadığını, maaşı, özlük hakları, primlerinin vs. kendi işvereni tarafından ödendiğini, benzer rücu davalarının reddedildiğini ve Yargıtay tarafından onandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi’nce “…Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi heyeti 10.09.2015 tarihli kök raporları ile 14.10.2016 tarihli ek raporlarını ibraz etmişlerdir. Raporlarında; Ankara 10. İş Mahkemesi’nin …… sayılı ilamına dayanan bilirkişi raporunda aylık fazla çalışma süresi 22,5 saat olarak bildirilmiş olup, bu sürenin taraflar arasında sözleşmede öngörülen aylık fazla çalışma süresi ile birebir uyumlu olduğu, davacının sunduğu sözleşme kapsamında 2007 yılı şubat ayı ile aralık dönemi itibari ile davalı idare adına düzenlenmiş 11 adet fatura KDV hariç toplam tutarı da taraflar arasındaki sözleşme hizmet bedeli ile uyum arz eder şekilde 604.880,57-TL olduğu, sözleşme bedelininde 605.000,00-TL olduğu, davacının sözleşmede öngörülenden fazla sürede işçilerine fazla mesai yaptırmak zorunda kaldığına ilişkin davalıyı da bağlar şekilde herhangi bir ispat vasıtası sunmadığı aksine taraflar arasındaki sözleşme, iş mahkemesi kararına dayanak bilirkişi raporunda dava dışı işçinin yaptığı fazla çalışma süresinin birebir uyum arzettiği, sözleşmenin 7.23 maddesi ve sözleşme eki hizmet işleri şartnamesinin 6. bölüm maddeleri gereğince davacının çalıştırdığı dava dışı işçiye ödediği fazla mesai alacağı ve yargılama giderlerinden ibaret tutarın davalıya rücu imkanı bulunmadığını, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davalı idarenin hesaplanan sorumluluk tutarının 1.223,66-TL olduğu beyan edilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan 31.01.2007 tarihli sözleşmenin süresinin 2007 yılı Şubat ayı ile Aralık ayı arası 11 aylık döneme ilişkin olduğu, sözleşmenin 7. maddesinde işçilerin fazla çalışma süresi olarak 247,50 saatin öngörüldüğü, bu sürenin aya uyarlanması halinde aylık 22,50 saate tekabül ettiği, hizmet bedeli belirlenirken davacının çalıştıracağı yataklı servis görevlilerine aylık 22,5 saat fazla çalışma yapacağı gözetildiği, sözleşme bedelinin 605.000,00-TL olduğu, bu bedelin içinde her bir işçi için 247,50 saat fazla mesai ücretinin de dahil olduğu, rücuya konu Ankara 10. İş Mahkemesi’nin…. esas sayılı dosyasında da işçinin aylık 22,5 saat fazla çalışması bulunduğunun tespit edildiği ve bunun üzerinden hesaplama yapıldığı anlaşıldığından, taraflar arasındaki sözleşmede buna tekabül eden fazla mesai ücreti başlangıçta sözleşme bedeli olarak davacıya ödendiğinden, davacının işçiye fazla mesai ücretini ödememesi sebebi ile işçinin açtığı dava sonucu yaptığı ödemeyi davalıdan isteyemeyeceğin anlaşıldığından davanın reddine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Müvekkili şirket ile davalı arasında farklı tarihlerde toplam 9 adet hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, dava dışı işçinin, hizmet alım sözleşmesinde görüleceği üzere asgari ücretin %38 fazlası ile çalışan işçi grubunda olduğunu, işçiye ait detaylı bordrolar, müvekkili şirket tarafından davalıya verilen hak ediş faturaları ve müvekkili firma ile davalı idare arasında yapılan hizmet sözleşmesi incelendiğinde davalı yanın fazla mesai ücretlerinin işin bedeline dair olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığının açık bir şekilde anlaşılacağını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, hizmet sözleşmesi nedeni ile alacak istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dava dosyasında verdiği 16.01.2017 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 35,90-TL harcın düşümü ile kalan 23,40-TL harcın davacıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
28.12.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 29.12.2021