Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2716 E. 2021/1495 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17.07.2018
ESAS-KARAR NUMARASI …..
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatife Aralık 2008 yılında üye olduğunu, belli tarihlerde düzenli şekilde aidat borcunu yatırdığını, yatırdığı aidat toplamının 40.950,00-TL olduğunu, buna rağmen kooperatifin inşaatın tamamlanmasına ilişkin bir işlem yapmadığını, kooperatifin kuruluş amacına uygun bir şekilde hareket etmeyip dairesini teslim etmediğini, kooperatife ihtarname gönderdiğini, yapmış olduğu ödemelerin iadesini talep ettiğini, kooperatifin ödeme yapmaması üzerine Ankara 20. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyası icra takibi başlattığını, ancak davalının takibe itiraz ettiğini, Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesinin açık olduğunu, üyenin alacağının ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacağının belirtildiğini, icra takibinde yatırılan aidatın tamamının değil 37.450,00-TL nin istendiğini, noter kanalı ile gönderdiği istifa beyanında 13 mayıs 2015 tarihinde istifa ettiğini, bir yıl geçmiş olmasına rağmen her hangi bir işlemin yapılmadığını, itirazın haklı nedenlere dayanmadığını belirterek iptaline, mevcudata uygulanacak en yüksek faiz oranının uygulanmasına, %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının 2008 yılı Aralık ayında üye olduğu müvekkili kooperatiften 19.05.2015 tarihinde istifa ettiğini, Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesine göre kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikle iade ve ödemelerin genel kurulca 3 yılı aşmamak kaydıyla geciktirebileceğinden ve davacı yanın istifa ettiği yılın bilançosu henüz görüşülmediğinden hukuken muaccel bir iade alacağından söz edilemeyeceği gerekçesiyle yapılan icra takibine itiraz ettiklerini, davacı yanın çıkma payının ödenmesinin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceğini, zira davacı ile birlikte aynı tarihlerde akrabaları olan 5 kişinin de istifa ederek iade talebinde bulunduklarını, tamamının kooperatif aleyhine icra takibi yaptıklarını, hepsinin de itirazın iptali davasını açtıklarını, istifalar sonucu kooperatifin 18 üyesinin kaldığını, yerlerine yeni üye alımı yapılmadığını, kooperatifin aylık topladığı ödentinin üye başına 1.100,00-TL olduğunu ve bir sene içinde 18 ortaktan ortalama 237.600,00-TL toplanabileceğini, davacı ile birlikte toplam 6 ortağın talep ettikleri iade bedellerinin faiz hariç 240.000,00-TL ile 250.000,00-TL olduğunu, kooperatifin istifa eden üyelere ödeme yapması halinde bir senelik aidat ödemelerinin tamamından fazlasını ödemek zorunda kalacağını, bu halde kooperatifin nihai amacına ulaşmasının imkansız hale geleceğini, icra tehdidi ile karşı karşıya kalacağını ve mevcudiyetinin tehlikeye düşeceğini, kooperatiften ayrılan ortağın ödemelerinin tamamını değil ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak masraf hissesinin düşülmesinden sonra bakiyesinin iadesini talep edebileceğini ve bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hakkın talep edilebileceğini, davacının ayrıldığı yıl olan 2015 yılının bilançosunun görüşüleceği genel kurul toplantısının yapılmadığını, dolayısıyla talep hakkının doğmadığını, talep hakkı doğmuş olsa bile ödentilerinin tamamını isteyemeyeceğini, davacının istifa ettiği yıl bilançosunun 2016 yılının haziran ayında yapılacak genel kurulda görüşüleceğini, bu toplantıda da aidat iadelerinin 3 yılı aşmamak üzere erteleneceğini, davacının hukuken talep edilebilir bir alacağının olmamasına rağmen kooperatife karşı icrai ve hukuki yollara başvurduğunu beyan ederek davanın reddine ve haksız ve kötü niyetli olan davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi’nce “…Toplanan delillere göre; Davacı … her ne kadar, istifasının değerlendirildiği 11.06.2016 Tarihli….. toplantısında Kooperatif ortağı olarak hazurun cetvelinde gösterilmemiş ise de, 30.05.2015 tarihinde de gösterildiği üzere, kooperatifin ortağı olup, 19.05.2015 tarihli….. gönderdiği istifa dilekçesi ile üyelikten ayrıldığına ilişkin uyuşmazlık yoktur.
Uyuşmazlık Kooperatif üyesi olan ve 30.05.2015 tarihili dilekçesi ile kooperatif üyeliğinden istifa eden 2015 yılı bilanço dönemi içerisinde istifa gerçekleşmesi olmasına rağmen, 30.05.2015 tarihinde yapılan 2014 Yılı Olan Genel Kurulunun 9. maddesinde ek gündem maddesi kapsamında istifaları değerlendirilerek kabul edilen, bu nedenle 11.06.2016 tarihinde yapılan 2015 Yılı Genel Kurul hazirun cetvelinde de gösterilmeyen, davacının alacağını muaccel olmasında, hangi genel kurul kararının esas alınacağı noktasında toplanmaktadır.
Kooperatif K.’nun 45/1. maddesi gereğince “Genel kurul olağan ve gerektiğinde olağanüstü olarak toplanır. Olağan toplantının her hesap devresi sonundan itibaren 6 ay içinde ve en az yılda bir defa yapılması zorunludur.” Yine Davalı Kooperatif Ana sözleşmesinde de bu çerçevede, takvim yılı hesap devresi kabul edilerek, takip eden yılın ilk 6 ayı içerisinde Olağan Genel Kurulun yapılacağı kabul edilmiş olup, buna göre somut olayda 31.12.2014 tarihinden sonraki dönemde üyenin istifası 31.06.2015 tarihine kadar olsa dahi, çıkma payının ne şekilde ödeneceği, Kooperatif Kanunun 17, Ana Sözleşmenin 15. maddesi gereğince istifa ettiği yılın bilançosuna göre hesap edilebilir. Genel Kurul aksine karar almamış ise istifa ettiği yıl bilanço tarihinden itibaren bir ay sonra talep edilebilir. Davacı tarafından icra takibinde 17.02.2016 tarihinde bulunulmuş olup belirtilen tarih itibariyle davacının alacağının 2015 yılı bilançosunun kabul edildiği 11.06.2016 tarihinde yapılan genel kurulun kesinleştiği tarihten bir ay sonraki bir tarih olan 12.07.2016 tarihinde muaccel olduğu. bu nedenle davacının takip tarihi itibariyle muaccel alacağı bulunmamaktadır.
Davacı vekili müvekkilinin istifasının 19.05.2015 tarihinden önce yapılan Olağan Kuruldan önce yaptığını ve söz konusu Genel Kurulun 6. maddesinde “…üyelerden bir defaya mahsus olmak üzere 10.000,00-TL aidat alınmasına, aylık her ortaktan 1.100 TL Hazirtan 2015 tarihinden başlamak üzere bir daha ki Genel Kurula kadar geçerli olmak üzere aidat alınmasına” 9. maddesinde “İstifa eden 5 üyenin istafası kabul oy birliği ile kabul edildi.İstifa etmeleri nedeni ile ödemeleri 2015 yılı Genel Kurulunda bütçeye alınarak ödeme planı kendilerine sunulacaktır.” ibaresinin yer aldığını, 11.06.2016 Tarihli Genel Kurul Toplantı Tutanağı 7. maddesinde, Kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte olan istifa eden 6 üyenin toplam aidat iadelerinin 3 yıl süre ile ertelenmesinin gerekli olduğu hususunda gerekli görüş bildirdiği, kooperatif ortağının bu önerisinin ortakların oy birliği ile kabul edildiği” denildiğinden bahisle alacağının muaccel olduğunu iddia etmiş ise de, Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesinin çıkma payının hangi tarihte muaccel olacağını açıkça düzenlediğini, 2014 yılı Genel Kurulunda da, anılan kararın Kooperatifler K. 17. maddesi ile paralel olduğu, bu nedenle davacının 2015 yılında gerçekleşen istifası nedeniyle çıkma payına ilişkin taleplerinin takip tarihi itibariyle muaccel olmadığından zamansız açılan davanın reddine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Kooperatiften istifanın kooperatifin kabulüne gerek kalmadan tek taraflı irade beyanı ile gerçekleştiğini, istifanın kooperatife ulaştığı anda sonuç doğuracağını, mahkemenin müvekkilinin istifasının hangi tarihte kooperatife ulaştığına dair bir tespit yapmadığını, yani hangi tarihten itibaren kooperatiften çıkan üyenin haklarına sahip olduğunu belirtmediğini, istifa tarihinin müvekkiline yapılacak ödemenin hangi yıl bilançosunda onaylanacağı açısından önem kazandığını, müvekkilinin davalı kooperatiften istifa ettikten sonra 30.05.2015 tarihinde, 2104 hesap yılı olağan genel kurulu toplantısı yapıldığını, bilirkişinin 30.05.2015 tarihli toplantıyı atlayarak 11.06.2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısını esas almasının, yapılan eksik incelemenin en temel göstergesi olduğunu, söz konusu genel kurulun dava açıldıktan sonra yapıldığını, kooperatif avukatının kooperatifin mali durumunu bilmesi söz konusu değilken kooperatifin mali durumu hakkında görüş bildirip ödemelerin 3 yıl ertelenmesini istemesinin davalı yanın söz konusu işlemi kötü niyetli yaptığının göstergesi olduğunu, kooperatif yöneticilerinin ve üyelerinin, üyesi oldukları kooperatifin mali durumunu bilmekle beraber ödemenin yapılması halinde kooperatifin mevcudiyetinin tehlikeye düşüp düşmeyeceğini daha iyi bilebilmelerine rağmen, bunu kooperatifin vekilinin talebi doğrultusunda yapmış olmalarının hukuka uygun olmadığını, kooperatifin bir önceki toplantıda ödeme kararı alıp bir sonraki toplantıda vekilin önerisi ile ödememe yönünde bir tavır almasının Medeni Kanun’un 2. maddesi ruhuna aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca mahkemenin 2015 yılında genel kurul toplantısının yapılmaması ve bilançonun onaylanmaması nedeni ile müvekkilinin alacağının muaccel olmadığının hukuka aykırı olduğunu, genel kurul toplantısının yapılmasının kooperatifin sorumluluğunda olan bir durum olduğunu, söz konusu maddenin kooperatif olağan genel kurul toplantısının yılda en az bir defa yapılma zorunluluğunu getirdiğini, genel kurul toplantısının yapılmamış olmasının müvekkili açısından olumsuz değerlendirilmesi gereken bir durum olmayıp aksine davalı kooperatiğin iyi niyetli davranmadığı ve yükümlülüklerini yerine getirmediği noktasında, iddialarını destekler nitelikte olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, kooperatif ortaklığından çıkma payı alacağının tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… sayılı dava dosyasında verdiği 17.07.2018 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 35,90-TL harcın düşümü ile kalan 23,40-TL harcın davacıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
20.10.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 21.10.2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır