Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2644 E. 2022/395 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
….

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 21/05/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : ….

Asıl ve Birleşen davada davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, davacının noterde düzenlenen 03.10.2005 tarihli kooperatif hisse devri sözleşmesi ile birleşen davada davalı … adına isabet eden ….dairesini ve ortaklıktan kaynaklanan tüm hak ve hisselerini devraldığını, davalı kooperatifin davacının hak sahibi olduğunu kabul ettiğini, davalı …’in de 15.09.1995 tarihli hisse devri senedi ile kooperatife üye olduğunu, davalı Kooperatif ile … arasında yapılan sözleşme uyarınca, …… binanın bahçekatı 2 nolu dairesini, davalı Kooperatifteki 71 nolu hissesinden vazgeçerek ve 149,89 TL fark ödeyerek satın aldığını, yapılan sözleşme ile 71 nolu üyelik hissesini bedel almaksızın davalı kooperatife verdiğini, diğer kat maliklerine daireleri 01.06.2003 tarihinde teslim eden davalı kooperatifin bedeli ödenmiş olmasına rağmen dava konusu taşınmazı davacıya teslim etmediğini ileri sürerek,…. taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, tescilin mümkün olmaması durumunda, tamamlanmış daire bedeli olarak şimdilik 5.000,00 TL’nin ve kira kaybı bedeli olarak şimdilik 1.000,00 TL’nın 01.06.2003 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili; usuli itirazlarda bulunarak aidat yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, tescil talebinin haklı olmadığını, devrin 2005 te yapıldığı iddia edildiği halde 2003 yılından kira ve faiz talebinin haksız olduğunu savunmuş, sonradan sunulan 27.03.2013 tarihli dilekçe ile de davacının üyelik iddiasının doğru olmadığı beyan edilmiştir.
Birleşen davada davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…asıl davada; davacının davalı Kooperatif üyesi olduğunu iddia ettiği ve bu iddiasını da davacı ile birleşen davada … arasında noterde 03/10/2005 tarihinde düzenlenen hisse devri sözleşmesine dayandırdığı, ancak hisseyi devreden …’in 30/101999 tarihinde davalı Kooperatif ile düzenlediği sözleşme ile kooperatif üyeliğinin sona erdiği gibi davacının Kooperatif ortağı olarak tanındığına dair yönetim kurulu kararı bulunmadığı, bu nedenle davacının davalı Kooperatif üyesi olmadığı anlaşıldığından asıl davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle, birleşen davada ise davacı, yukarıda da açıklandığı üzere kooperatif üyesi olduğu iddiasıyla bitmiş daire bedeli ve kira kaybı bedelinin tahsilini talep etmiş olup, davacının bu taleplerini aralarında sadece hisse devir sözleşmesi bulunan …’e karşı ileri süremeyeceği anlaşıldığından ve davacının davalı … ile aralarındaki sözleşmeden kaynaklanan varsa zararını ayrı bir dava konusu yapabileceğinin tabi bulunması karşında birleşen davanın da reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Dava dilekçesindeki hususları tekrar ederek, devrin birleşen davadaki davalı ile yapılması nedeniyle husumet bulunmadığı gerekçesinin doğru olmadığını, tapu iptali ve tescil olmasa bile birleşen dava da terditli olarak … ile yapılmış olan sözleşme uyarınca bitmiş daire bedelinin ve kira kaybının taraflarına ödenmesini talep ettiklerini, yani sözleşmeden doğan zararın talep edildiğini, taşınmazın hukuken teslimi mümkün değilse bile bitmiş daire bedeli ile mahrum kalınan kira gelirinin taraflarına ödenmesi gerektiğini, …’in husumetinin de bulunduğunu beyan ederek, asıl ve birleşen dava yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, kooperatif üyeliği iddiasına dayalı tapu iptal tescil, olmadığı takdirde daire değeri ile kira tazminatı istemlerine ilişkindir.
Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme, usulî hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. HMK’nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir. Taraf sıfatı (husumet) ise, maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif taraf sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur.
Buna göre İlk derece Mahkemesince davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken, asıl davada davacının aktif taraf sıfatı bulunduğu halde “aktif husumet yokluğu” ifadesi kullanılarak davanın HMK m 114/1-d uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi doğru değil ise de, bu husus istinaf eden davacının aleyhine olacağından kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına gerek görülmemiştir.
Bu açıklamalara; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/607E., 2018/368K. sayılı dava dosyasında verdiği 21/05/2018 tarihli kararına yönelik asıl ve birleşen davada davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Asıl davada Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar harcından 35,90-TL’nin mahsubu ile kalan 44,80-TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
Birleşen davada Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL ile eksik alınan 98,10 TL başvuru harcının davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
3-İstinaf yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
09/03/2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 28/03/2022

….