Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2621 E. 2022/391 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 03.07.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : …..
Davacılar vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacılar vekili; müvekkili şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığı ile davalı kurum arasında 2013/113480 ihale kayıt numaralı ihale sonrasında 05/02/2014 tarihinde “Teknik Şartnamede belirtilen yerlerin temizlik işi ve yemek pişirme, evrak dağıtımı ve ziyaretçi yönlendirme işi” konulu taahhüt sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığı işi gereği gibi ifa ederken davalı tarafça tek taraflı olarak 09/01/2015 tarihi itibariyle sözleşmenin feshedildiğini, sözleşme feshinden 7 aylık bir süre sonra tekrar davalı kurumun feshedilmiş sözleşmenin yeniden müvekkili şirketler iş ortaklığınca ifasının istendiğini ve taahhüt konusu işin layığıyla yerine getirilerek sözleşmenin sona erdiğini, taraflar arasında imzalanan taahhüt sözleşmesi ve 4735 sayılı Kanun hükümleri gereğince toplam sözleşme bedelinin %80’i ile müvekkili tarafından tamamlanan iş bedeli arasındaki farkı oluşturan 1.763.020,88-TL meblağın, %5’lik kısmına isabet eden 88.151,04-TL’lik tutarın müvekkiline ödenmesinin zorunlu olduğunu, müvekkilleri tarafından davalı kuruma söz konusu bedelin ödenmesi için talepte bulunulduğunu ancak davalı tarafından bu miktarın ödenmeyeceğinin bildirildiğini, diğer taraftan müvekkilinin sözleşmenin ifa edileceğine güvenerek 158.312,00-TL masraf yaptığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00-TL’nin davalıdan alınarak müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacıların iş eksilişi ve diğer alacak kalemleri bakımından iddia ettiği hususların haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının belirsiz alacak davası açmakta kanunun amaçladığı gayeye aykırı hareket ettiğini, dava konusu ihale sözleşmesinin davalı kurumca değil mahkeme kararı ile zorunlu olarak feshedildiğini, müvekkili kurumun sorumluluğunun bulunmadığını, mahkeme kararından kaynaklanan bir zarar var ise husumetin diğer makamlara yönetilmesinin gerektiğini, husumet itirazında bulunduklarını, davacılar tarafından ödenen damga vergisinin tazmininin veya iadesinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…Mahkememizce yapılan yargılama sonunda, davacıların oluşturduğu iş ortaklığı ile davalı kurum arasında 05/02/2014 tarihinde 10.435.816,85 TL bedelli iki yıllık hizmet alım sözleşmenin imzalandığı, söz konusu sözleşme imzalandıktan ve davacıların oluşturduğu iş ortaklığı işe başladıktan sonra Ankara 9. İdare Mahkemesi’nin kararı doğrultusunda … tarafından ihalenin iptaline karar verildiği, söz konusu ihale iptal edildikten sonra davacıların oluşturduğu iş ortaklığının sözleşme kapsamında yaptığı işin, 09/01/2015 tarihinde tasfiye edildiği, tasfiyeden sonra dava dışı … … Ltd. Şti ile sözleşme imzalandığı, söz konusu firma aynı işin kalan bölümünü belli bir süre yaptığı, daha sonra firma ile olan işin de tasfiye edildiği ve tekrar işin davacıların oluşturduğu iş ortaklığına verildiği, davacıların oluşturduğu iş ortaklığının işi tamamladığı, ihaleye konu işin iki yıllık bir hizmet alım işi olduğu, söz konusu işe 10/02/2014 tarihinde davacıların oluşturduğu iş ortaklığının başladığı, 09/01/2015 tarihinde mahkeme kararı ve … kararları doğrultusunda davacıların oluşturduğu iş ortaklığının tasfiye edildiği, aynı işin 10/01/2015 tarihinde … … Ltd. Şti. ne verilmesi üzerine yapılmaya başlanıldığı, 18/08/2015 tarihinde … … Ltd. Şti’nin sözleşmesinin tasfiye edilerek aynı tarihte davacıların oluşturduğu iş ortaklığının işe başlamasına karar verildiği, söz konusu karar doğrultusunda davacıların oluşturduğu iş ortaklığının işe başlayarak 09/02/2016 tarihinde işi bitirdiği görülmüş olup, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde mevcut olayda görüldüğü gibi, davacıların oluşturduğu iş ortaklığı ile dava dışı … … Ltd. Şti.’ nin yapmış olduğu işin aynı işin değişik dönemleri olduğu, davacıların imzalamış oldukları sözleşmenin 29. maddesi gereğince talepte bulunabilmeleri için davalı kurum ile imzalanan iki yıllık sözleşmenin tamamının davacılar tarafından yerine getirilmesi, söz konusu iş yerine getirildikten sonra yapılan ödemeler dikkate alınarak 29. maddenin değerlendirilmesinin gerektiği, mevcut olayımızda davacıların oluşturduğu iş ortaklığının iki yıllık sürenin tamamında davalı kuruma hizmet vermediği, söz konusu ihale kapsamında 09/01/2015 ile 18/08/2015 tarihleri arasındaki hizmetin dava dışı … … Ltd. Şti. tarafından verildiği, 29. madde kapsamında talebin değerlendirilmesi için iki yıllık hizmet sözleşmesi kapsamında davacılara ve dava dışı … … Ltd. Şti. ne yapılan ödemelerin %80 den aşağı kalması durumunda 29. madde çerçevesinde davacıların talepte bulunabileceği, bilirkişi kurulundan alınan 07/06/2018 tarihli rapora göre, davacıların oluşturduğu iş ortaklığı ile, dava dışı … … Ltd. Şti. ne ödenen bedellerin toplam ihale bedelinin %80 ini geçtiği, bundan dolayı 29. madde çerçevesinde talepte bulunamayacağının rapor edildiği, söz konusu ek raporun usul ve yasaya uygun olarak hazırlanması, denetime elverişli olması nedeniyle mahkememizce kabul edildiği, yine davacının damga vergisine yönelik talebinin bilirkişi kurulunun 09/02/2017 tarihli ana raporunda değerlendirildiği ve söz konusu ana raporda damga vergisinden dolayı ödemiş olduğu bedelin istenemeyeceğinin rapor edildiği, söz konusu ana raporun da bu yönden usul ve yasaya uygun olarak hazırlanması, denetime elverişli olması nedeniyle mahkememizce kabul görmüş olup, davacının davasının mahkemenin kabulü doğrultusunda reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: müvekkili şirketçe ifa edilmeyen bir bölümün bir başka sözleşme ile bir başka şirkete ifa ettirilmiş olmasının müvekkili şirketlerin haklarını ortadan kaldırmayacağını, işin başka bir şirkete ifa ettirilmiş olması nedeniyle işi ifa edebilme ve kar elde edebilme imkanlarının ortadan kaldırıldığını, bu nedenle zararın tazmin edilmesi gerektiğini, mahkemenin ret gerekçesinin sözleşmenin 29. maddesini hiçbir durumda uygulanamaz hale getirdiğini, ilk bilirkişi raporunun davalarını ispatlar nitelikte olduğunu, ek rapordaki değerlendirmelerin hatalı olduğunu, davalı kurum ile başka şirket arasındaki sözleşme kapsamındaki yaptırılan iş sanki dava konusu sözleşme kapsamında yaptırılmışcasına değerlendirme yapılmasının doğru olmadığını, müvekkili şirketler ile yapılan iş tutarı ile ikinci şirket ile imzalanan sözleşmenin iş tutarının toplamı olan 16.118958,05 TL’den şirketlerin toplam iş tutarı olan 9.533.304,15 TL çıkartıldığında oluşan sonucun yine davalarının haklı olduğunu gösterdiğini, ek raporun hatalı olduğunu, bu nedenle davanın kabulünün gerektiğini bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacı şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığı ile davalı kurum arasında 2013/113480 İhale kayıt numaralı ihaleden sonra 05.02.2014 tarihinde “Teknik Şartnamede Belirtilen Yerlerin Temizlik İşi ve Yemek Pişirme, Evrak Dağıtımı ve Ziyaretçi Yönlendirme İşi” konulu sözleşmenin imzalandığı, işin ifası sırasında sözleşmenin davalı tarafça 09.01.2015 tarihinde tek taraflı olarak … Kurumunun aldığı 06.08.2014 tarihli 2014/MK-432 sayılı kararı gerekçe gösterilerek olarak feshedildiği, sözleşmenin feshinden yedi ayı aşkın bir süre geçtikten sonra 18.08.2015 tarihinden itibaren bu kez feshedilmiş sözleşmenin yeniden davacı iş ortaklığı tarafından ifasının istenilerek işin davacı iş ortaklığı tarafından yerine getirildiği ve davacılar tarafından sözleşmenin 29. maddesi ile 4735 sayılı … Sözleşmesi Kanunu’nun 24. maddesinde yer alan yasal düzenlemeler çerçevesinde cezai şart tutarının müspet zarar kapsamında davalıdan tahsili ile ayrıca sözleşmenin eksik ifası sebebiyle fazla ve yersiz ödenen damga vergisinin ise menfi zarar kapsamında tahsilinin istenildiği anlaşılmaktadır.
Davalı vekili sözleşmenin idari yargı mahkemesi kararları gereği zorunlu olarak feshedildiğini, … Sözleşmeleri Kanunu’nun 24. maddesinde ihale konusu işin iş bitimi itibariyle tümü üzerinden yapılan hesaplamadan kaynaklanın iş eksilişini düzenlediğini, farklı şirketler tarafından işin tamamlanması halinde ihale sebebiyle ödenen tüm bedel üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, bu durumda işin sözleşme bedelinin % 80’nin üzerinde bir bedelle tamamlandığını, diğer türlü her bir yüklenici için iş eksilişi hükümlerine gidilmesi durumunun söz konusu olacağını savunarak, davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü kapsamında taraflar arasındaki 05.02.2014 tarihli
sözleşmenin “sözleşme kapsamında yaptırılabilecek ilave işler, iş eksilişi ve işin tasfiyesi başlıklı 29. maddesinde “Bu ihalede 4735 sayılı … Sözleşmeleri Kanununun 24. maddesi çerçevesinde iş eksilişi yapılabilir. İhale konusu işin sözleşme bedelinin % 80’ninden daha düşük bedelle tamamlanacağının anlaşılması halinde ise yükleniciye, yapmış olduğu gerçek giderler ve yüklenici karına karşılık olarak, sözleşme bedelinin % 80’i ile sözleşme fiyatlarıyla yaptığı işin tutarı arasındaki bedel farkının % 5’i ödenir” düzenlemesi mevcuttur.
Taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafça tek taraflı feshedilmesinin ardından
davalı ile dava dışı …. Ltd. Şti. arasında 22.12.2014 tarihinde 13 aylık yeni bir sözleşme imzalanmıştır. Danıştay 13. Hukuk Dairesi’nin kararı gereğince … Kurumunca 01.04.2015 tarihinde tasfiyenin geri alınması kararı alınmış ve kalan 5 ay 23 günlük süre için söz konusu iş davacı iş ortaklığına tekrar verilmiştir. Bu şekilde sözleşmenin 18.08.2015 tarihinde yeniden yürürlüğe konulduğu ve davacı iş ortaklığının 09.02.2016 tarihinde sözleşme konusu işi bitirdiği taraflar arasında ihtilaf konusu değildir.
Yargılama sırasında mahkemece alınan bilirkişi heyeti kök raporunda, sözleşme bedelinin KDV hariç 10.435,816,85 TL olduğu, davacıların toplam hak edişinin 6.585.632,60 TL olduğu, davacılar tarafından tamamlanan işin toplam sözleşme bedelinin % 80’nin altında kaldığı, dolayısıyla sözleşme bedelinin % 80’i olan 8.348.653,48 TL ile davacı tarafından tamamlanan 6.585,632,60 TL arasındaki farkı oluşturan 1.763.020,88 TL meblağın % 5’i olan 88.151,04 TL’nı davacıların talep etmekte haklı olduğu belirtilmiş, bilirkişi raporuna davalı vekilinin itirazı üzerine mahkemece alınan bilirkişi ek raporunda ise davacı ve dava dışı …. Ltd. Şti. tarafından ifa edilen iş tutarının 9.533.304,15 TL olduğu, bu kapsamda davacının ve dava dışı şirketin sözleşme kapsamında tamamladığı işin tutarı sözleşme bedelinin % 80’i olan 8.348.653,48 TL’den daha fazla olduğundan davacının talep edebileceği herhangi bir tutarın bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkemece ek rapor kapsamında davanın reddine karar verilmiştir.
Bu kapsamda, sözleşmenin 21.12.2014 tarihinde tasfiye edilmesinde davacı iş ortaklığının haksız eyleminin söz konusu olmadığı, bu nedenle sözleşmenin 29. maddesi gereğince davacıların tazminat istemekte haklı olduğu, davacıların sözleşmenin ifa edileceğine güvenerek yapmış oldukları işin davalı tarafça tasfiyesi nedeniyle fazla ödemek zorunda kaldıkları damga vergisi nedeniyle uğradıkları zararı talep etmekte de haklı olmaları nedeniyle davanın kabulü gerekirken yanılgılı gerekçe ile reddedilmesi doğru değildir.
Bu durumda Dairemizce; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıdaki gibi yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,b,2 gereğince, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/379E., 2018/562K. sayılı dava dosyasında verdiği 03.07.2018 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1- Davanın KABULÜNE,
1.000,00 TL’nın temerrüt tarihi 11.04.2017 tarihinden itibaren, 87.140,97 TL’nin ıslah tarihi 14.02.2018 tarihinden itibaren ve 1.000,00 TL tazminatın ise dava tarihi 25.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince yatırılması gereken 6.089,22 TL’den davacı tarafça yatırılan (34,16+1.489,00=) 1.523,16 TL.’nin düşümü ile kalan 4.566,06 TL.’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yatırılan 70,16 TL. ilk masraf, 132,00 TL tebligat, 30,83 TL posta gideri, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 1.489,00 TL. ıslah harcı, 98,10 TL. istinaf yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 3.820,09 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 12.388,33 TL’nin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
5-Davacılar tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine, “
II-Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde ve karar kesinleştiğinde iadesine,
III-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
09.03.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 09.03.2022