Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2615 E. 2021/1996 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE …. … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 29/06/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : ….
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, davacının davalı kooperatifte iki hisse ile ortaklığı olduğunu, davalı tarafından iki ayrı üyelik borcuna ilişkin olarak kooperatif yönetim kurulunun 09/06/2014 tarihli 3 numaralı kararıyla üyelikten ihraç edildiğini, ihraç kararının iptali için Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile iptal davası açıldığını, kooperatifin 09/08/2014 tarihinde yapılan 2013 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararla kooperatif üyeliğinden ihraç edildiğini, bu karar aleyhine de Konya 2.Asliye Ticaret Mahkemesi….. Esas sayılı dosyasında iptal davası açıldığını, bu dosyanın da Konya 1.Asliye Ticaret Mahkemesi…. esas sayılı dosyaya birleştirildiğini ve yargılama sonunda 28/04/2016 tarihinde ihraç kararlarının iptaline karar verildiğini, çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamayacağını, çıkarma kararlarının kesinleşmediğini, müvekkiline ait kooperatif üyeliğinin devir işlemlerinin geçersiz olduğunu, davalıların kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, davacının kooperatifin üyesi olduğunun tespitini, sonradan yapılan devir işlemlerinin geçersiz olduğunun tespitini, iş bu dava nedeniyle vekalet ücreti olarak ödenen 1.800,00TL nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; 14/01/2016 tarihinde … ile yaptığı yazılı anlaşmaya göre ……üzerinde bulunan 14 nolu bağımsız bölüm olan işyerine ait üyeliğini tüm hak ve alacaklarıyla devraldığını, üyelik bedeli olarak 50.000,00TL yi …’a peşin nakit olarak ödediğini, kooperatif tarafından devrin kabul edildiğini, davacının dairede oturduğunu, davalı kooperatif ile davacı arasındaki süre gelen uyuşmazlıktan kendisinin haberinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Kooperatif vekili; davacının müvekkili koopearatifin üyesi iken uzun süre kooperatife olan üyelik aidat borcunu ödememesi nedeniyle ihraç edildiğini, ihraç iptaline ilişkin davanın kesinleşmediğini, davacının kooperatif üyeliği tespiti talebinde de hukuki yarar bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “… Eldeki davanın davacının üyesi olduğu davalı kooperatiften ihraç kararının kesinleşmeden kooperatif üyeliğinin diğer davalıya devri nedeniyle kooperatife ve devralana karşı açılmış alacak davası olduğu anlaşılmıştır.
Davacı 1163 sayılı yasanın 16/son madesi uyarınca halen kooperatifin üyesi olup ,ihracın iptali yönündeki …. sayılı dosyanın konuları aynı olup davacının her iki dava sonucunda elde edeceği hukuki netice aynı olduğundan ayrıca davacının üyeliği halen devam ettiğinden davacının dava açmakta hukuki yararı yoktur. Bu nedenle Davacının davasının HUKUKİ YARAR YOKLUĞU NEDENİ İLE REDDİNE…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Açılan dava ile müvekkiline ait 14 numaralı kooperatif üyeliğinin devrine ilişkin işlemlerin hükümsüz olduğunun tespiti, müvekkilinin kooperatifi üyesi olduğunun tespiti ve davalıların kötü niyetli olmasından dolayı iş bu dava nedeniyle müvekkilinin ödemiş olduğu 1.800,00TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiklerini, kooperatif üyesi olduğuna dair tespit taleplerinden 15.12.2016 tarihinde dosyaya sunmuş oldukları dilekçe ile feragat ettiklerini, mahkemece davanın alacak davası olarak değerlendirildiğinin anlaşıldığını, davalarındaki diğer taleplerinin incelenmediğini, davalı kooperatifin üyelik gereği ödenen aidat borçlarını kendisine yapılan havaleye rağmen almadığını ve Konya 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ….İş sapyılı dosyasında tevdi mahalli tayini kararı alınarak bu meblağın davalı kooperatif adına açılan banka hesabına yatırıldığını, tespit davası açmakta hukuki yararın bulunduğunu, çıkarma kararının iptali davasının henüz Yargıtay’da temyiz incelemesi aşamasında olduğunu beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, kooperatif üyeliğinin tespiti ve alacak istemine ilişkindir.
Davacının dava dilekçesindeki talepleri; davacının üyeliğinin tespiti, davalı ve ihbar olunan kişiye yapılan devir işlemlerinin geçersizliğinin tespiti ve vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili aşamalardaki beyanı ile üyelik tespiti talebinden feragat etmiştir.
Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Hukuk Genel Kurulunun 24.06.1992 gün ve….. ve 30.05.2001 gün ve ….. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir. Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
6100 sayılı HMK’nın “Dava Şartları” başlıklı 114 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (h) bendinde hukuki yarar açıkça dava şartları arasında sayılmıştır. Bir davada hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı kesindir. Bu ilkeden hareketle, dava şartı olarak hukuki yararın varlığının mahkemece kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir.
Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez, H., Atalay, O., Özekes, M.; Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s.297).
Bir hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması, şu üç şartın birlikte varlığına bağlıdır: 1)Davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; 2) Bu tehdit nedeniyle davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; 3) Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır.
Somut olayda dava, mahkemece bir yandan hatalı olarak “alacak davası” olarak nitelendirilmiş, bir yandan ise bu dava öncesinde açılmış “ihraç kararının iptali davası”nın derdest olduğundan bahisle iki dava ile elde edilecek sonucun aynı olacağı kanaatine varılmıştır. Oysa, davacının ihracının iptaline ilişkin verilecek karar ihraç işleminin haksız olup olmadığının tartışılmasına yöneliktir. İş bu davada ise davacı, ihraca konu üyeliğin başka kişilere devrine ilişkin işlemlerin geçerli olup olmadığının tespitini talep etmektedir. Zira ihraç iptali davası sonuçlanmadan üyeliğin el değiştirdiği sabittir. Buna göre davacının üyeliği ve üyeliğe bağlı taşınmazın kullanımı ile ilgili hukuki durumu tereddüt içinde kalmış olduğundan davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekirken, mahkemece aksi yönde değerlendirme yapılması hatalı olmuştur.
Buna göre dairemizce, davacının istinaf isteminin kabulüne, HMK’nın 353/(1)-a.4. maddesi uyarınca, hukuki yarar dava şartı bulunduğundan işin esasının incelenmesi için kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılması nedenine göre davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,a.4 gereğince, Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…… sayılı dava dosyasında verdiği 29/06/2018 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
22/12/2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 22/12/2021