Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 06.02.2018
ESAS-KARAR NUMARASI ….
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, davalı kooperatifin 28.02.2011 tarih, 1877 sayılı yönetim kurulu kararı ile müvekkilini üçüncü defa ortaklıktan ihraç ettiğini, ihraç şartlarının oluşturulması için hukuka aykırı yöntemlerle faiz hesaplamaları yapılarak müvekkilinin ödeyemeyeceği miktarlarda borç çıkarıldığını, davalının gönderdiği ödeme ihtarlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihtarnamelerde yazılı borç miktarlarının birbirinden farklı olduğunu, belirtilen borç miktarlarının da gerçeği yansıtmadığını, ihtarlarda belirtilen faizin ne şekilde hesaplanmasının belirtilmesi gerektiğini, ihraç kararının kötü niyetle alındığını belirterek davacının kooperatif ortaklığından ihracına ilişkin 28.02.2011 tarih ve 1877 sayılı yönetim kurulu kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, ortaklık parasal yükümlülüklerini uzun süredir yerine getirmediğini, bu nedenle kanun ve ana sözleşme hükümlerinde belirtilen usul ile ortaklıktan ihraç edildiğini, müvekkili kooperatifin davacı hakkında yaptığı işlemin usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi’nce “…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; davacının davalı kooperatifin üyesi olup kooperatif tarafından aidat borçlarının ödenmediği iddiası ile ihtarda bulunulduğu, davacının ihtarnamede belirtilen miktarda borcunun olmadığı iddiası ile menfi tespit davası açtığı, dava devam ederken davalı kooperatifin yönetim kurulu kararıyla aidat borçları ödenmediği iddiası ile davacının kooperatiften ihraç edildiği, ihraç kararının 04.03.2011 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının 1163 sayılı yasanın 16. maddesi uyarınca 3 aylık yasal sürede 02.06.2011 tarihinde derdest ihraç kararının iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Dava konusu ihraç kararının dayanağı aidat borcu ve şerefiye bedeli olup davacı tarafından bu borçların haksız olduğu ve fazla talep edildiği iddiası ile yukarıda belirtildiği üzere davalı kooperatif aleyhine menfi tespit davası açmış olup mahkemece verilen karar Yargıtayca kısmen bozulmuş ve mahkemece bozmaya uyarak bozma doğrultusunda alınan rapora istinaden davanın kısmen kabulüne karar vermiş gerek mahkeme kararı gerek Yargıtay bozma ilamından anlaşılacağı üzere davacının talep edilen miktarda davalı kooperatife borcunun olmadığı tespit edilmiştir.
Davalı kooperatifin ana sözleşmesinin 14. maddesinde yönetim kuruluna ortaklıktan çıkarılma yetkisi tanınmıştır.
Dosyadaki bilgi belgeler, 3 ATM’nin menfi tespit kararı ve bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde davalı kooperatifin davacı ortağın borcunun ödenmediği iddiası ile ihraç edebilmesi için öncelikle biriken borçların net olarak belirlenmesi , netleşen borcun ödenmesi için usulüne uygun ihtarname tebliğ etmesi ve verilen süreye rağmen borcunu ödemeyen üyenin ikinci ihtara rağmen yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde üyenin ihracına karar verilebilir. Olayımızda davacı davalının talep ettiği borçlar nedeniyle açmış olduğu menfi tespit davası mevcut olup bunun sonucu beklenmeden davacının ihracına karar verilmesi Yargıtayın yerleşik kararlarına göre yasaya aykırılık teşkil ettiğinden davanın kabulüne, dava konusu davacının davalı kooperatiften ihracına yönelik yönetim kurulu kararının iptaline…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davacının müvekkili kooperatifin kurucu ortaklarından olduğunu, kooperatifin üyesi olmasına rağmen 01.01.2001 tarihinden 2011 yılına kadar aidat ödemesi yapmadığını, bu durumun Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı kararı ile de sabit olduğunu, bu nedenle verilen ihraç kararının haklı ve yerinde olduğunu, Kooperatif Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca kooperatif ortaklarının, kooperatife girerken taahhüt ettikleri sermaye payı dışında, sahip oldukları akçalı yükümlülüklerinin mevcut olduğunu, bu yükümlülükler kanunda düzenlendiği için ortaklar tarafından bilinmemesinin mümkün olmadığını, davacıya aidat borçlarıyla ilgili ihtarnamenin usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesine rağmen edimini yerine getirmediğini, sırf menfi tespit davası açması nedeniyle keşide edilen ihtarnamelere rağmen borcunu ödememesi ve kooperatiften ihraç edilemeyeceğinin kabulünün TMK’nın 2. maddesi gereğince kabul edilemeyeceğini, yerel mahkeme ilamında yer verilen hususların haklı olduğu varsayılsa dahi menfi tespit davasının huzurdaki davada bekletici mesele yapılması gerektiğini, kooperatifin yüzlerce üyeden oluştuğunu, davacı dışındaki üyelerin bir gün dahi geciktirmeksizin aidatlarını ödediğini, davalının ise çekilen ihtarlara rağmen borçlarını ödemediğini ve eşitlik ilkesini göz ardı ettiğini, bu nedenle ihraç edildiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, borcunu ödemek yerine davalar açarak zaman kazanmak istediğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, kooperatif ortaklığından çıkarılmaya ilişkin yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dava dosyasında verdiği 06.02.2018 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 35,90-TL harcın düşümü ile kalan 23,40-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
22.12.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 23.12.2021
…