Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2580 E. 2021/1995 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 22.06.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : …
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; davalının kooperatife olan borçlarını ödemediği için hakkında Kayseri 3.İcra Md.nün ….. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, huzurdaki davanın takibin devamını sağlamak amacıyla açıldığını, davalının itirazının haksız olduğunu, kooperatif tarafından davalıya ihtarname ile borcunun bildirildiğini, ödemelerini zamanında yapmadığını, davalının 13.07.2016 tarihli son ihtarnameye göre, konut kesin maliyet bakiye borcu ve gecikme cezası olmak üzere toplam 38.132,43 TL borcunun olduğunu, 22.06.2013 tarihli genel kurul toplantısında bu borçlara ilişkin gerekli kararın alındığını, davalıya kooperatif tarafından dairenin devri yapıldığını, buna rağmen davalının borcunu ödemediğini, bu nedenlerle öncelikle davalıya ait taşınmaza tedbir konulmasına, itirazın iptali ile takibin devamına %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ; davacı kooperatifin kira öder gibi ev sahibi olacağı vaadi doğrultusunda kooperatife üye olduğunu, ancak davacının yap-sat mantığına göre yüksek paralar istediğini, 106.303,00 TL.kesin maliyet hesabını ödediğini, tapu sahibi kişinin kendi dairesinde oturduğu süre için kira borcu doğmayacağını, yöneticiler aleyhine görevi kötüye kullanma gerekçesiyle Kayseri 7.Asliye Ceza Mahkemesi’nin …. E.sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “Dava, davacı kooperatifin kesin maliyet, kira ve gecikme cezası borcunun davalıdan tahsili için başlattığı ilamsız icra takibine, davalı-borçlunun itirazı üzerine İİK 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içinde açılmış itirazın iptali davasıdır.
İİK 67/1.maddesine göre “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.”
Davacı vekili, dava açarken …. sistemine yanlış dava dilekçesi girdiğini beyan ederek maddi hatanın düzeltilmesini talep etmiş, doğru bilgilerle yeniden dilekçe vererek UYAP sistemi üzerinden taraf bilgileri düzeltilmiştir.
Takip talebinde, talep edilen miktarının ne kadarının kesin maliyet, ne kadarının gecikme cezası borcu olduğu açıklanmamış, davacı vekili tarafından düzeltme yapıldıktan sonra verilen dava dilekçesinde davalının borcu; 37.120,75-TL. kesin maliyet bakiye borcu,165,84-TL gecikme cezası toplamı 37.286,59-TL. olarak belirtilmiştir.
HMK 389.maddesi uyarınca ancak uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. Konusu para alacağı olan itirazın iptali davasında tedbir talep edilen davalı taşınmazının uyuşmazlık konusu olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı kooperatif, 21.02.2010 tarihli genel kurulunun 11.maddesinde 2010 yılında kooperatif ortakları adına evlerin kesin hesabı çıkarılacağından 2010 yılı içerisinde veya 2011 yılından itibaren ortaklar adına konut kredisi çekmek için yönetime yetki verilmesi görüşülmüş ve oy birliği ile kabul edilmiştir.
Davacı kooperatifin 31.07.2013 tarihli 290 sayılı yönetim kurulu kararında, 21.02.2010 günlü yapılan genel kurulun 11.maddesinde kesin hesap ve kredi işlerinin tamamlanması yetkisinin görüşülerek yönetime yetki verildiği, ana sözleşmenin 14-61-62-63.maddelerinin yeni şeklinin 04.07.2010 tarihli genel kurulda 4.maddede görüşerek kabul edildiği belirtilerek buna göre 61/d bendine göre kooperatif kontrol mühendisi Mehmet Yaradanakul’a yetki verilmesi yönünde karar alındığı görülmektedir.
Yine davacı kooperatifin 05.09.2013 tarihli 292 sayılı yönetim kurulu kararında kesin hesabın 106.303 TL olarak çıkartıldığı, bunu ödemeyenler hakkında icra takibine girişilmesi için kooperatif avukatlarına yetki verilmesi kararı alınmıştır. Davalının çıkarılan bu kesin maliyet hesabını ödediği hususu ihtilafsız olup, söz konusu ödemenin yapıldığı bilirkişi heyeti tarafından da tespit edilmiştir.
Takibe ve davaya konu kesin maliyet alacağı ise, davacı kooperatif yönetim kurulunun 07.05.2016 tarihli …. numaralı kararı ile oluşturulan teknik heyet tarafından 13.06.2016 tarihinde hazırlanan ve daire maliyetini 143.423,75 TL olarak belirleyen ikinci kesin maliyet hesabı raporuna dayanmaktadır. Davacı kooperatif tarafından çıkarılan bu ikinci kesin maliyet için alınmış bir genel kurul kararı bulunmamakta, dolayısıyla ikinci defa hazırlanan kesin maliyet hesabı bir genel kurul kararına dayanmamaktadır.
Oysa, kooperatif tarafından belirlenmiş ve geçerliliğini koruyan kesin maliyet borcunu ödeyerek, ferdileştirme sonrası dairesini alan davalı üyeden, belirlenen kesin maliyetin yanlış hesaplanan bir maliyet olduğu konusunda genel kurulda bir karar alınıp, yeniden ve esas sözleşmede belirtilen usulde yeni bir kesin maliyet hesaplanıp üyelere tebliğ ettirilip kesinleştirilmeden yeniden kesin hesap alacağı talep edilmesi mümkün değildir.
Davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ekte sundukları 29.06.2017 tarihli genel kurulda 07.05.2017 tarihli yönetim kurulu kararına istinaden, çıkarılan yeni kesin maliyet raporunun ibra edildiğini ileri sürmüştür. Öncelikle söz konusu 29.06.2017 tarihli genel kurul, takip ve dava tarihinden sonra yapılmış olduğundan takibe ve davaya esas alınamaz. Ayrıca söz konusu 29.06.2017 tarihli genel kurul kararında ilk kesin maliyet hesabının yanlış hesaplandığı ve ikinci kesin maliyet hesabının onayı konusunda alınmış bir karar da yoktur. Bu nedenlerle davalının itirazı haklı olup, kesin maliyet borcuna ve gecikme cezasına ilişkin itirazın iptali talebi yerinde görülmeyerek davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Kooperatifçe yeniden kesin hesap maliyet raporu alınması hususunda karar alındığını ve bu kararın genel kurula ibraz olunup kabul gördüğünü, faaliyet raporunun da onaylandığını, yapılan uygulamalarda gerek sözleşmeye gerekse hukuki düzenlemelerin hiç birine aykırı işlem yapılmadığının aşikar olduğunu beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, kooperatif üyeliğine bağlı akçalı yükümlülüklerin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından; davacı kooperatifçe üyelerine tahsis ve teslim edilecek iki blok halinde taşınmazların yapımının devam ettiği, davalıya ait B blok 49 nolu dairenin teslim edildiği anlaşılmıştır.
Davalı kooperatifin genel kurul ve yönetim kurulu kararlarında “Kesin Hesap” tanımlaması kullanılmış ise de kooperatifin inşaatlarının devam ettiği gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır.
Kooperatiflerde kural olarak farklı statüde ortaklık ihdası geçerli olmayıp, bu şekilde bir ortaklığın tesisi ancak genel kurul kararına bağlı bulunmaktadır. Mahkemece, davacının ortaklıklığının sabit ödemeli ortaklık mı, yoksa normal statüde ortaklık mı olduğu tartışılmamış olup; inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan miktarlardan sorumluluğu da bu üyeliğinin niteliğine göre belirlenmelidir.
Davalının kooperatif ortağı olduğunda çekişme bulunmasa da davalının üyeliğinin niteliği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Davacı kooperatif yönetim kurulunca davalı üyeye 29.10.2013 tarihli taahhütname verilmiş ve başkaca aidat alınmayacağı belirtilmiştir.
Bu durumda; davalının sorumluluğununun, üyeliğinin niteliğine ve dava konusu alacağın kesin maliyet bedeli olmamasına göre tespiti gerektiğinden Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-a,6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,a.6. gereğince, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dava dosyasında verdiği 22.06.2018 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
22.12.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 22.12.2021