Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2576 E. 2021/2071 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17.05.2018
ESAS-KARAR NUMARASI …
Davalılar vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalıların oluşturduğu iş ortaklığı arasında 01.02.2013 tarihli … ….. ilişkin hizmet sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketin sözleşme uyarınca yürüttüğü danışmanlık ve diğer hizmetler nedeni ile davalıların ortak oldukları adi ortaklığa yönelik 2013 yılında faturalar düzenleyip ödemeler almaya başlandığını, ancak verilen hizmet karşılığı düzenlenen fatura bedellerinin tüm uyarılarına karşın ödenmemeye başlandığını, hizmetin verildiğini, kalan borcun ödenmediğini, alacağın tahsili amacı ile Ankara 15. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında başlattıkları icra takibinin haksız itiraz nedeni ile durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ……Ltd. Şti. vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 12. maddesi uyarınca ihtilafın hakem yolu ile çözümünün kararlaştırıldığını, bu yola başvurmadan, doğrudan açılan davada öncelikle görev itirazında bulunduklarını, müvekkili şirketin de içinde yer aldığı adi ortaklık ile davacı şirket arasında 01.02.2013 tarihli …….alandığını, ancak davacı şirketin, sözleşmenin konusu ve iş kapsamı bölümünün c maddesinde belirtilen başvuru yapılması için gerekli ön çalışmalar kapsamında yapılan birkaç toplantı sonucu bazı tespitlerin yapıldığını, fakat hizmetin bundan öteye götürülmediğini, eğitimlerin yapılmadığını, hizmet süreci durdurulduğu için bilgi aktarımı olmadığını, bu sebeple dokümantasyonların hazırlanmadığını, “devreye alma” süreci ve sertifikanın alınması için gerekli teknik hesaplar- çalışmaların yapılmadığını, işveren yeşil bina ekibi ile proje müellifleri ve müşavirler ile entegre bina tasarım, proje ve uygulama yönetim sistemi ile ilgili herhangi bir girişim olmadığını, davacı firmanın bu süreçte haksız ve mesnetsiz olarak sanki çalışmalar devam ediyormuş gibi düzenli olarak müvekkili firma ve ortağına yapmadığı işlerin faturalarını kestiğini, faturaların yasal dayanaktan yoksun olduğunu ve dava açılmadan önce davacıya iade olunduğunu, yüklenici firma tarafından Türkiye şartlarına uygunluğu tartışılan sertifika ile ilgili olarak müvekkili firmaya yeterli bilgi verilmemiş olması sebebiyle Şubat 2014 tarihinde hizmet alımı askıya alınan sözleşmenin müvekkili firmaca yapılan araştırmalar neticesinde konunun uzmanları tarafından “hizmet veren firmanın referans aldığı eldeki dokümanların hem çevresel, hem politik bakımından Türkiye için ne kadar geçerli olduğu ve Türkiye’de bu standartların etkin olarak kullanılmadığı görüşü neticesinde müvekkili şirket tarafından tek taraflı olarak fesih olunduğunu, hizmet verilmemesine karşın müvekkili firmanın muhasebe birimince davacı tarafça kesilen ve sehven kaydedilen faturaların dava tarihinden önce iade edildiğini belirterek davacı yüklenicinin yapmış olduğu iş bedelinin fazlası ile ödenmesi nedeni ile davanın reddine ve müvekkili yararına haksız takip nedeni ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….A.Ş. vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 12. maddesi uyarınca ihtilafın hakem yolu ile çözümünün kararlaştırıldığını, bu yola başvurmadan, doğrudan açılan davada öncelikle görev itirazında bulunduklarını, sözleşmede müvekkili şirket yetkilisinin imzasının mevcut olmadığını, işin gereği gibi yerine getirilmemesi neticesinde diğer davalı şirket tarafından sözleşmenin tek taraflı olarak fesih olunduğunu, sözleşme kapsamında hizmetin alınmaması ve feshine rağmen müvekkili firmanın davacının yaptığı işlerin yapılan kısmının bedelini ödediğini belirterek davanın reddi ile müvekkili yararına kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi’nce “…Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin ikinci maddesine göre, yapılacak iş, iş verenin 46000 M²’lik binasının “… Sertifikalı ve sürdürülebilir yüksek performanslı bir bina olması için … …. devriye alma hizmetlerini içermekte olup, sözleşmenin ikinci maddesinde işin bedeli 21.000,00 USD +KDV olarak, dördüncü maddesinde ise proje süresinin 16 ay olduğu belirlenmiştir.
Sözleşmenin 11. maddesinde, sözleşmenin feshi düzenlenmiş olup buna göre yüklenici yükümlülüklerinden herhangi birini kısmen yada tamamen uymadığı takdirde işveren bir ihtarname ile kendisine uygun bir süre vererek verilen süre içinde yüklenici ihtarname hükümlerine uyulmaz ise, işverenin sözleşmeyi fesih edebileceği kararlaştırılmıştır.
Davalılardan … vekilince sözleşmede müvekkilinin imzası olmadığı ve taraflarına husumet düşmeyeceği iddia edilmiş ise de, sözleşmenin niteliği ve özellikle yapılan işin yapıldığı kadarı ile bedelinin ödendiği savunması da dikkate alındığında sözleşmeden kaynaklı sorumlulukları olduğu anlaşılmaktadır.
Bilirkişi kurulunca sözleşme içeriği ve sunulan deliller bütün olarak değerlendirilmek kaydı ile, davacının sözleşmenin feshine kadar sözleşme kapsamında yerine getirdiği hizmetler ve buna bağlı olarak davalı şirkete kesmiş olduğu faturalardan ötürü, yapılan ödemelerin de mahsubu sonrasında icra takip tarihi itibari ile 12.390,00 USD tutarında alacağı bulunduğu, itirazlarda karşılanmak sureti ile ikinci ek raporda gerekçeli ve denetime elverişli olarak belirlenmiştir.
Davacı yüklenici şirket tarafından davalılar takip öncesi dönemde TBK’nun 117. maddesi anlamında usulünce temerrüte düşürülmediği için takip öncesi döneme ait işlemiş faiz talep edemez,
14.07.2015 olan takip tarihi itibari ile 1USD’nin karşılığı 2.6411TL olup, 12.390,00 USD x2.6411=32.723,22-TL olmakla, davacının sözleşme kapsamında ifa ettiği edimin talep edebileceği parasal tutarı ile yapılan ödemenin mahsubu sonrasında 12.390,00 USD talep edebileceği yönündeki bilirkişi ikinci ek raporundaki hesaplamaya ve bu tutarın takip tarihindeki TL karşılığı ile talep edilen tutar dikkate alınarak bilirkişi raporundaki hesaplama hükme esas alınmak sureti ile asıl alacak yönünden davanın kabulü ile alacağın likit olmaması ve bilirkişi raporu ile belirlenmesi nedeni ile icra inkar tazminat istemi ile koşulları oluşmayan davalıların kötü niyet tazminat istemlerinin de reddine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı ……Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Yerel mahkeme tarafından alınan kök rapor ve ilk ek raporun müvekkili lehine hükümler içerdiğini, ancak davacı tarafından muvafakatları olmadan dosyaya sonradan konulan ve delillerden sonra alınan ikinci ek rapor sonucunda müvekkilinin borçlu olduğu kanaatinin ortaya konulduğunu, bu raporun hükme esas alındığını, birinci ek rapor sonrası dosyaya sunulan delillerin güvenirliliğinin bulunmadığını, davacı tarafından sonradan oluşturulduğu kanısında olduklarını, ikinci bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekirken bunun yapılmamasının eksiklik olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı ….A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Müvekkili şirketin yetkilisinin taraflar arasında imzalanan sözleşmede imzasının bulunmadığını, davacıdan herhangi bir hizmet alınmaması ve sözleşmenin feshine rağmen müvekkilinin basiretli bir tacir olarak edimini yerine getirerek davacının yapmış olduğu işin karşılığına denk gelen kısmı ödediğini, müvekkili şirkete tebliğ edilmeyen ve muvafakatları da bulunmayan, gerçekliği dahi tartışma konusu olabilecek bir kısım belge ve bilgilere istinaden yapılan incelemede, kök ve bir nolu ek rapor ile tamamen çelişkili, eksik ve hatalı incelemeye tabi ek bilirkişi raporu alındığını ve mahkemenin bu rapora istinaden hukuka aykırı bir şekilde karar verdiğini, yerel mahkemece ön inceleme duruşmasında taraflara son defa delilleri sunmaları için süre verildiğini, bu sürelerin tamamı geçmiş olmasına rağmen delillerin ikamesi sona erdikten sonra bilirkişi tarafından yeni sunulan deliller dikkate alınmak suretiyle inceleme yapıldığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacı ile yapılan icra takibine yönelik itirazının iptali istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına, takibe dayanak olan faturaların davalıların oluşturduğu iş ortaklığına ait ticari defterlere kaydedilmiş bulunduğunun bilirkişi raporu ile belirlenmiş bulunmasına göre davalılar vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… sayılı dava dosyasında verdiği 17.05.2018 tarihli kararına yönelik davalılar vekillerinin İSTİNAF BAŞVURULARININ ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 1.801,52-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 486,30-TL harcın düşümü ile kalan 1.315,22-TL harcın davalılardan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
28.12.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 29.12.2021

….