Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2480 E. 2021/1008 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17.05.2018
ESAS-KARAR NUMARASI ….
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı genel müdürlüğe bağlı … … arasında 01/02/2014-31/12/2015 tarihleri için 23 ay süre ile 49 işçi ile park-bahçe, temizlik hizmetleri ve çaycılık hizmeti alanına ilişkin 29/01/2014 tarihli sözleşmenin imzalandığını ve sözleşme gereği müvekkili tarafından ……sayılı, 29/01/2014 tarihli, 99.000,00 TL bedelli kesin teminat mektubunun davalıya teslim edildiğini ve müvekkilinin …. hiçbir borcunun kalmadığını, buna istinaden davalı tarafından 29/01/2016 tarihli iş bitirme belgesinin düzenlendiğini, buna karşın davalı kurumun müvekkili şirketin son hakedişinden 20.000,00 TL kesinti yaptığını ve 99.000,00 TL kesin teminat mektubunun iade edilmediğini, gerekçe olarak sözleşme gereği çalışan işçilerin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla mesai alacaklarını hak etmiş olanların hesaplarına paralarının yatırılarak banka dekontunun gönderilmesinin talep edildiğini, oysaki taraflar arasında mevcut sözleşme, yasal mevzuat ve hizmetin gereği dikkate alındığında yine taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesinden sonra da aynı işçilerin kurum tarafından yapılan yeni bir ihale ile farklı bir alt işverene bağlı olarak çalışmaya devam ettikleri gözetildiğinde, işçilerin davalı kurumun aynı iş yerinde ve aynı işte başka bir alt işveren nezdinde çalışmaya devam ettikleri için fesihe bağlı olan kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağına hak kazanmalarının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunda bulunan işçi ücretlerinin ödendiğini, işçilere fazla çalışma yaptırılmadığını, bu nedenle ücret ödeme mecburiyetinin doğmadığını, ihale bedeli dışında kalan bir ödemenin talep edilemeyeceğini, mesai saatlerinin belirlenmesinin davalı kurum tarafından yapıldığını belirterek, müvekkili şirket tarafından verilen teminat mektubunun iade edilmesine ve son hakedişten kesilen 20.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacı firmanın sözleşmenin ilgili maddeleri uyarınca, çalışanlarına kıdem tazminatı ödemesi gerekirken ödeme yapmadığını, davacı firmanın ödeme yapmaması nedeni ile çalışanların kıdem tazminatlarının müvekkili kurum tarafından davacının mevcut hakedişi ek teminatı ve teminat mektubunun nakde çevrilerek ödendiğini, davacı firmanın sözleşme imzalarken kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğünü kabul ederek sözleşmeyi imzaladığını, hakedişinin ve teminat mektubunun iade edilmesi için işçilere yapılan ödemelere ilişkin dekontları ve ibranameleri ibraz etmesi gerektiğini, bunların ibraz edilmemesi üzerine müvekkili kurum tarafından ödemelerin yapılarak teminat mektubunun iade edilmeyerek nakde çevrildiğini, sözleşme kapsamında çalışan işçilerin kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı vb mali ve sosyal haklarının yasal süresi içerisinde ödendiğine dair ve işçinin herhangi bir alacağının kalmadığına dair bir ibraname sunulmadığını, sözleşmenin ilgili maddelerine göre bu ödemelerin yüklenici firma tarafından yapılması gerekmesine karşın, davacının sözleşmeye karşı bu eylemini yerine getirmediğini, hakediş kesintisi iadesi talebinin de haklı olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “Dava, taraflar arasında mevcut ”23 Ay süreli 49 işçi ile park – bahçe – temizlik hizmetleri ve çaycılık hizmetleri hizmeti alımına ait sözleşme” başlıklı 29/01/2014 tarihli sözleşme ve ekleri kapsamında, tarafların ayrıntılı iddia ve savunmaları bütünüyle değerlendirilerek davacının hak edişinden yapılan 20.000,00-TL kesinti ile dava açıldıktan sonra tedbir kararı verilmemesi nedeniyle nakte çevirilen 99.000,00-TL tutarlı teminat mektubu bedelinin istirdadı koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Taraflarca delil olarak dayanılan sözleşme, ihale dosyası, yapılan ödemelere ilişkin belgeler, yazışma örnekleri ve diğer belgeler dosyaya sunulmuş ve yazılan müzekkereler ile temin olunmuştur.
Taraflar arasında 29/01/2014 tarihli sözleşmenin varlığı ihtilafsız olup, sözleşmenin diğer hususlar başlıklı,
36.maddesinin 1/A bendinde “Hangi nedenlerle olursa olsun gerek ücret, fazla mesai, kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık ücreti izin alacağı ve benzeri mali ve sosyal haklar ve bunlarla ilgili olarak prim, vergi ve fon gibi onularda ve keza iş kazası ve meslek hastalığı gibi sebeplerle idare, yüklenici firma bu ödemeleri rucuen idareye derhal ödemekle yükümlüdür. Aksi halde yüklenicinin hak edişinden, hak edişi yetmediği takdirde teminatından defaten tahsil edilecektir.” hükmünün yer aldığı,
Aynı maddenin ikinci paragrafında ” yükleniciler tarafından ihaleye ait sözleşmenin bitiminde (aynı veya farklı yüklenicinin aynı veya farklı işçilerle hizmete devam etmesi halleri dahil) o sözleşme kapsamında çalışan işçilerin iş mevzuatına göre hak ettikleri, kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı ve benzeri mali sosyal hakların yasal süresi içinde ödenerek, ödendiğine ve işçinin herhangi bir hakkının kalmadığına ilişkin ibraname ve bu ödemeleri gösteren banka dekontu, ödemelerin işçilerin hesabına yatırıldığına dair bankaca onaylı ödeme tutarlarını gösterir liste veya … makbuzu ile ödeme bordrosunu, sözleşmenin bitim tarihini izleyen 15 gün içerisinde ibraz etmedikçe kesin teminatı iade edilmez. Bu süresinin sonunda söz konusu ödemelere ilişin belgelerin idareye sunulmaması halinde, yüklenici işçilerin yıllık ücretli izin alacağı, ihbar ve kıdem tazminatı ve sair işçilik haklarına ait hesaplamalar idare tarafından yapılır ve yüklenicinin kesin teminatından karşılanmak suretiyle işçilere ödenir. Teminatının karşılamadığı tutar içi idarenin yükleniciye rucü hakkı saklıdır” hükmü yer almaktadır.
Bilirkişi raporunda taraflarca sunulan deliller, sözleşmenin ilgili maddeleri hükümleri kapsamında değerlendirilmek sureti ile yapılan hesaplama sonucu, … tarafından hazırlanan listeye göre toplam 47 işçiye 109.186,96 TL ödeme yapıldığı, gerekli dökümde yapılarak belirlenmiştir.
Yine davalı kurum tarafından ibraz edilen dekontlar ile 18/02/2016 tarihinde toplam 109.186,96 Tl ödeme yapıldığı aynı tarihte 99.000,00 TL tutarındaki teminat mektubunun nakde çevrildiği, cari hesap bakiyesi olan 12.657,46 TL ile birlikte toplam 11.657,46 TL’den ödemesi yapılan tazminat tutarı olan 109.186,96 TL mahsup edildikten sonra, 2.470,50 TL’nin davacıya ödendiğini, davacıya ait muavin defter kayıtlarından anlaşıldığı da belirlenmiştir.
Davalı vekilince, rapora karşı akdedilen sözleşmenin 36. maddesinin 4587 Sayılı kanun’un amir hükümlerine ve özellikle 5562 Sayılı Yasa’nın 8.maddesi ile 4857 Sayılı Yasa’nın 112.maddesine eklenen fıkra hükmüne açıkça aykırı olduğu gerekçesi ile itiraz edilmiş ise de, her iki yan tacir olup, basiretli iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü de dikkate alınarak, sözleşmenin 36. maddesi uyarınca kesin teminat mektubunun iadesinin işçilere kıdem tazminatı ödenmesi ve belgelendirilmesi koşuluna bağlanmış olup, davacının teminat mektubunun iadesine ilişkin talebi yerinde olmadığı gibi, davalı kurumca, davacı işverene yapılan ödemeler mahsup edildikten sonra da davacının davalı kurumdan herhangi bir alacağının olmadığı dosya kapsamı ve özellikle bilirkişi kurulu raporundan anlaşılmakla kanıtlanamayan davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: taraflar arasındaki sözleşmenin 36. maddesi, 4857 Sayılı Kanun’un amir hükümlerine (özellikle 5562 sayılı Yasa’nın 8. Maddesi ile 4857 Sayılı Yasa’nın 112. Maddesine eklenen fıkra hükmü) açıkça aykırı olduğunu, 6652 Sayılı Kanun ile yapılan düzenleme ile kıdem tazminatlarının işçinin son çalıştığı kurum tarafından ödenilmesinin yasal zorunluluk haline geldiğini, dava konusu ihalede yaklaşık maliyetin hesaplanmasında kıdem tazminatının yer almadığını, kamu gücüne dayalı olarak hazırlanan sözleşmenin hükümlerinin davacı şirket açısından basiretli tacirin sorumluluğu çerçevesinde değerlendirmenin hukuka uygun olmadığını, sözleşmenin imzalanmamasının alınan ihale kararının tek taraflı olarak iptali sonucunu doğurduğunu, bilirkişinin sözleşme hükümlerini hukuki açıdan yorumlamasının ve teminat mektubunun iade edilmemesi gerektiği yönündeki değerlendirmesinin yerinde olmadığını, davacıya kıdem tazminatı karşılığı bir ödeme yapılmadığını bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık; taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi kapsamında dava açıldıktan sonra davalı tarafından nakde çevrilen teminat mektubunun istirdadı koşullarının olup olmadığı ve davacının hakedişinden yapılan kesintinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dava dosyasında verdiği 17.05.2018 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin olarak alınan 35,90-TL’nin düşümü ile kalan 23,40-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
30.06.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.