Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2397 E. 2021/2072 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C… BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18.10.2017
ESAS-KARAR NUMARASI :….
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, davalı kooperatifin 40 ortağa konut yapımı amacıyla tahsis edilen gayrimenkullerin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, … ana sözleşmesi, ortaklık taahhütnamesi, ön tahsis protokolü ve tapu devir sözleşmesi hükümleri ile kooperatifçilik ilkeleri dışına çıkılarak, tahsis nedenlerini ortadan kaldıracak şekilde ortak sayısı arttırılmayarak ve konut inşaatlarına başlanılmayarak ortaklıktan ayrılması sonrasında müstakil parsellere bölünerek paylaşılması, kat karşılığı inşaata verilmesi, tümüyle veya kısmen üçüncü şahıslara devri şeklinde veya benzeri spekülatif bir amaçla 9 ortaklı kooperatifin mülkiyetinde tutulması nedeniyle Ankara ili, … oluşan toplam 14484 m² yüzölçümlü gayrimenkullerin davalı adına olan tapu kayıtlarının tapu devir sözleşmesinin kıyasen uygulanabilecek 9. maddesi gereğince yapılan ödentilerin tutarı olan 12.878,00-TL’nin aynen iadesi karşılığında iptali ile müvekkili kooperatif adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 10.05.2017 tarihli dilekçesi ile davayı tam ıslah ettiklerini beyanla ön tahsis protokolünün 17.maddesinde baz alınması öngörülen avans bedelinin 4 katı olarak tahsili talebi gereği şimdilik 11.200,00-TL’nin 29.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, harç eksikliğinin bulunduğunu, irade sakatlığının olmadığı durumda tapu iptali ve tescilin talep edilemeyeceğini, müvekkili kooperatifin 20 üye kapasiteli ve 10 adet üyesinin bulunduğunu, taşınmazın bedelinin ödendiğini, davacının inşaat yoğunluğunun dağılımı konusunda haksızlık yaptığını, müvekkili açısından inşaat engelinin 2011 yılı sonunda kalktığını, tapu devir sözleşmesinde öngörülen 5 yıllık sürenin geçtiğini, dava konusu taşınmaz üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılması gerektiğini beyan ederek haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi’nce “…Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre Davacı … ile davalı kooperatif arasında …. projesi kapsamında ortaklık taahhütnamesi ile ….imzalandığı, imzalanan ortaklık taahhütnamesi ile ön tahsis protokolü kapsamında davalı kooperatifin davacı üst kooperatifin üyesi olduğu, davacı ……. sözleşmesi gereğince davalı kooperatife 30.12.1999 günü tarla vasfındaki gayrimenkullerin tahsisinin gerçekleştirildiği, davalı kooperatifin davacı üst birlikten 29.11.2013 tarihi itibariyle ayrıldığı, tarafların serbest iradeleri ile imzaladıkları ön tahsis protokolünün 17. Maddesinde arsa tahsisi alındıktan sonra inşaatını tamamlamadan …” tan ayrılması halinde ortaklık taahütnamesinde belirtilen avans bedelinin 4 katı tutuarında tazminat ödemeyi kabul eder hükmünün bulunduğu, ve davalının inşaatını tamamlamadan …”tan ayrıldığı anlaşıldığından davanın kabulü ile 11.200,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davacı birliğin, üyelikten ayrıldığı için müvekkilinden tazminat talep edebilmesi için ana sözleşmesinde bir hükmün yer alması gerektiğini, davacı ile müvekkili arasında imzalanan ön tahsis protokolünün 17. maddesinde yer alan, müvekkilinin ortaklıktan çıkması halinde müvekkili tarafından davacıya ödenmesi öngörülen tazminat düzenlemesinin, Kooperatifler Kanunu’nun 10. m. hükmüne açıkça aykırılık teşkil ettiğini, birlikten çıkma hakkının kullanılmasının, ortak kooperatifler için en çok 5 yıl süreyle sınırlandırılabileceğini, müvekkilinin, 17.04.1995 tarihinde kooperatifler birliğine girdiğini ve genel kurullarında alınan kararlar doğrultusunda 29.11.2013 tarihinde birlikten ayrıldığını davacıya bildirdiğini, müvekkilinin birliğe giriş tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin tamamlandığı ve bu bakımdan müvekkilinin birlikten ayrılışına dair herhangi bir yasal engel bulunmadığının açık olduğunu, müvekkilinin, arsa bedelini davacıya ödeyip tapusunu aldıktan ve hatta imar uygulaması sonucu arsa vasfındaki tapuyu aldıktan sonra birlik üyeliğinden ayrıldığını, davacının kusuru nedeniyle haklı ve önemli sebeplerle birlikten ayrılma kararı aldığını, kusuru nedeniyle müvekkilinin birlikten ayrılmasına neden olan davacının, birlikten ayrıldığı için müvekkilinden tazminat talep etmesinin TMK m.2 hükmü kapsamında dürüstlük kuralına aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, Kooperatifler Kanununun 10 ve taraflar arasında düzenlenen ön tahsis protokolünün 17. m. uyarınca, kooperatif ortaklığından çıkma halinde ödenmesi kararlaştırılan tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. sayılı dava dosyasında verdiği 18.10.2017 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 879,70-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 191,90-TL harcın düşümü ile kalan 687,80-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına.
28.12.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 29.12.2021