Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2395 E. 2022/503 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 26/04/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : ….
Taraf vekillerince, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, taraflar arasında temizlik ve ilaçlama işlerinin yürütülmesi amacıyla 30/05/2010 tarihli sözleşme imzalandığını, davalı nezdinde çalışan işçi tarafından işçilik alacakları için dava açıldığını ve davanın kabulüne dair verilen karar gereği davacı tarafından 17.616,14 TL ödeme yapıldığını, dava konusu işçi alacaklarından davalının asli sorumlu olduğunu, rücu için başlatılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; asıl işveren-alt işveren ilişkisinden kaynaklanan alacağın 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu,2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının rücu hakkı kapsamının dava dışı işçinin müvekkili şirket bünyesinde çalıştığı dönem ile sınırlı olduğunu, davacı tarafından ödenen bedellerin tamamı üzerinden takip yapıldığını, alacak miktarının belirlenmesi teknik bir hesap yapılmasını gerektirdiğinden davacının iddiasının aksine itirazın kötüniyetli yapıldığından bahsedilemeyeceğini, alacağın belirli ve likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin de hukuka uygun olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…Davacının davalıdan talep ettiği alacağın yerinde olup olmadığının hesaplanmak suretiyle gösterilmesi husunda bilirkişi…’den 29/06/2017 tarihinde rapor alınmış bilirkişi raporunda gerekçelerini açıkladığı üzere sonuç olarak; “mahkemenin davalının yargılama giderlerinden sorumlu olmadığı kanaatinde olması halinde davalının sorumluluğunun 3528,35 TL; sayın mahkemenin davalının yargılama giderlerinden de sorumlu olduğu kanaatinde olması halinde davalının sorumluluğunun 5.795,66 TL olduğuna, davacı tarafından davalı aleyhine Eskişehir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6603 Esas sayılı dosyası ile icraya koyulan asıl alacağın 17616,14 TL olduğuna dair ” şeklinde mütalaada bulunmuştur.
Davacı vekilinin kıdem tazminatı olarak belirlenen rakama göre davalı aleyhine dava konusu miktarın tamamı üzerinden faiz hesaplı yapılarak çelişkiye düşüldüğü yönündeki itirazı ile Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2015/9261 E, 2016/13543 K sayılı ilamında belirtildiği üzere davalının izin ücretinden kendi dönemi ile sınırlı olduğu kabulüne göre hesaplama yapılması hususlarında bilirkişi…’den 09/02/2018 tarihinde rapor alınmış, bilirkişi ek raporunda gerekçelerini açıkladığı üzere sonuç olarak; “Mahkemenin davalının yargılama giderlerinden de sorumlu olduğu kanaatinde olması halinde davalının sorumluluğunun 2.281,29 TL olduğuna, işlemiş dönem faizinin 724,08 TL olduğuna, sayın mahkemenin sorumluluğunun yarı yarıya olduğu kanaatinde olması halinde davalının sorumluluğunun 1.140,64 TL olduğuna, işlemiş dönem faizinnin 362,04 TL olduğuna dair” şeklinde mütalaada bulunmuştur.” denilerek davanın anılan rapora göre kısmen kabulü yönünde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Yerel mahkeme tarafından eksik ve hatalı bilirkişi raporu esas alınarak karar verildiğini, davalı şirketin son alt işveren olması nedeniyle kıdem tazminatından ihbar tazminatından ve yıllık izin ücretinin tamamından sorumlu olduğunu, zira buna ilişkin olarak davalı şirket ile müvekkili idare arasında imzalanan sözleşmenin yanı sıra buna ilişkin olarak bir çok yüksek mahkeme kararının mevcut olduğunu, sözleşme ve şartnamelere göre davacının işçilik alacağının davalı şirketten rücu yoluyla talep etme hakkı bulunduğunu beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Talebin zaman aşımına uğradığını, TBK’nın 167/1 maddesinin “borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar.” şeklindeki düzenlemesi gereği müteselsil sorumlulukta sorumlulardan her birinin alacaklıya yaptığı ifadan dolayı diğer sorumlu ile eşit payla sorumlu olduğundan mahkemece belirlenen miktarın ancak yarısından müvekkilinin sorumlu olmasına rağmen tamamından sorumlu tutulmasının yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin icra inkar tazminatına hükmetmiş olmasının da hukuka uygun olmadığını, zira alacak miktarının bilirkişi tarafından yapılan teknik bir hesap neticesinde ortaya çıkmış olduğunu beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, dava dışı işçiye ödenen işçilik tazminatlarının taraflar arasındaki hizmet sözleşmesine dayalı olarak rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
1-HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer, davalı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İşveren ile yüklenici, İş Kanunu’na göre işçiye karşı müşterek ve müteselsilen sorumlu olmalarına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınıp hizmetin devamı sağlanmaktadır. Bu halde İş Hukuku prensiplerine göre; işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından da son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır( Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/1763 E, 2021/2455 K sayılı 21.12.2021 tarihli ilamı) .
Somut olayda; ilk alınan bilirkişi raporunda isabetli olarak, son yüklenici olması nedeniyle davalının, dava dışı işçinin yıllık izin ücretinden ve ihbar tazminatından tamamen sorumlu olduğu, kıdem tazminatından ise kendi dönemi ile sorumlu olacağından bahisle, işçilik alacakları için açılan dava kapsamında kalan yargılama giderleri dahil edildiğinde 5.795,66 TL, yargılama giderleri hariç 3.528,35 TL alacağın rücu edilebileceği hesaplanmıştır.
İtirazlar üzerine alınan 09/02/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda ise; yarı oranda sorumluluk esası gereği, işçilik alacakları için açılan dava kapsamında kalan yargılama giderleri dahil edildiğinde 2.281,29 TL, yargılama giderleri hariç 1.140,64 TL alacağın rücu edilebileceği hesaplanmıştır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkelere aykırı olarak yarı oranda sorumluluğa göre hatalı hesaplamalara itibar edilerek hüküm kurulduğundan Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, alınan ilk rapor gereği yapılan hesaplamalara itibar edilerek işlemiş faiz için ödeme tarihi ile takip tarihi arası için resen hesaplama yapılarak, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca İlk derece Mahkemesi kararını kaldırarak, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle:
Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/922E., 2018/411K. sayılı dava dosyasında verdiği 26/04/2018 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin diğer , davalı vekilinin tüm sebeplere ilişkin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,b,2 gereğince, Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/922E., 2018/411K. sayılı dava dosyasında verdiği 26/04/2018 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“Davanın KISMEN KABULÜ ile davalının Eskişehir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6603 E sayılı takip dosyasına vaki itirazının 5.975,66 TL asıl alacak, 1.877,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.853,45 TL alacak için itirazının iptaline,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Hükmedilen asıl alacağın %20’sine karşılık gelen icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Alınması gerekli 536,47 TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 397,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 138,97 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından, davanın açılışı sırasında yatırılan 29,20 TL. başvurma harcı 397,50 TL. peşin harç, 98,10 TL istinaf yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 524,80 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 549,00 TL yargılama giderinin davanın red/kabul oranına göre 185,23 TL.’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın kabul edilen kısmı yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre takdir ve tayin olunan 5.100,00 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın reddedilen kısmı yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre takdir ve tayin olunan 5.100,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve istekleri halinde davacıya iadesine,”
3- Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının iadesine,
4-Davalıdan alınması gereken 205,30 TL istinaf nispi karar harcından peşin alınan 35,90 TL nin mahsubu ile bakiye 169,40 TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
23/03/2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 11/04/2022

….