Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)
.
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
…
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 11/06/2018
ESAS-KARAR NUMARASI :….
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, taraflar arasında servis/bakım konusunda hizmet ilişkisi bulunduğunu, davacının verdiği hizmet kapsamında 51.327,98 TL alacağının olduğunu, davalının borcunu ödememesi nedeniyle hakkında icra takibi açtıklarını, davalı tarafından takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının icra takibinde iki adet faturaya istinaden alacak talebinde bulunduğunu, dava dilekçesinde ise takip dayanağını değiştirerek iddiasını genişlettiğini, buna muvafakat etmediklerini, müvekkilinin davacıya borcu olmadığını, fatura içeriğinde belirtilen şekilde davacıdan hizmet alınmadığını, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak, davanın reddi ile %20 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…Davacı tarafından 14/12/2013 ve 17/12/2013 tarihli faturlara istinaden 51.327,98 TL alacak iddiası ile davalı hakkında icra takibinden bulunmuş, dava tarafından takibe konu faturalara itiraz etmiş ve fatura kapsamında hizmet verilmediğini iddia etmiş ise de, fatura edilen parça bedellerinin bir kısmına yönelik olarak (22.700,00 TL lik kısmına) davalının, davacının teklifini onaylaması, gerek teklife konu onarım işlerinin ve gerekse de teklif haricindeki bakım ve onarım işlerine ilişkin servis formları karşısında davalı, servis formuna konu işlemlerin bedelini kanıtlamakla yükümlüdür. Davalı tarafından söz konusu servis formalarına yönelik iş bedelini kanıtlayamadığı gibi, davacının takibe konu ettiği faturalarda bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere kaytılardan bulunmamaktadır. Her ne kadar davalı ticari defter ve kayıtlarında 17/12/2016 tarihli fatura miktarına eşit 5671,08 TL bedelli çekin davacıya verildiği hususu sabit ise de, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda belirtiliği üzere davalı tarafından söz konusu çek bedeli, davacı ile ilişkilerine yönelik cari hesapta, davacının diğer borçlarından mahsup ediliği anlaşılmaktadır. (2 adet faturanı kayıtlarında işlenmiş olmaması göre) Davalı tarafından 5.671,08 TL yi kendi kayıtlarında davacının diğer alacaklarını bizzat kendisi mahsup etmiş olmasına göre, söz konusu ödemenin davalının kayıtlarında yer almayan 5671,08 TL lik faturaya ilişkin yapıldığı kabul edilmez. Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda da belirtiliği üzere takibe konu faturalar davalının ticari defter ve kayıtlarında mevcut olmadığı, buna göre davalının yapmış olduğu ödemeler çerçevesinde 3.351,34 TL davacıdan alacaklı olduğu görülmekle beraber davacının alacaklı olduğunı iddia ettiği faturlarda ilave ediliğinde davalının davacıya 47.976,68 TL borçlu olacağı ortaya çıkmaktadır. Nitekim davacının ticari defterlerine göre de, davalıdan bu miktardan alacaklı durumdadır. Bu değerlendirme ışınğında, takibe konu 2 adet faturanın davalının kayıtlarında yer almaması nedeniyle davacının karşı taraftan alacağının varlığı halinde bu faturlardan kaynakladığının kabulü gerekmiştir.
Alacak miktarı yönünden ise, taraflar arasında düzenlenen servis faturları ve bir kısım işlere ilişkin davalı tarafından, davacının teklifinin kabul ediliğinde dair şirket kaşeli ve imazalı belge mevcut ise de, davacı sözleşme bedelini kanıtlamak zorundadır. Her ne kadar faturların karşı tarafa tebliği ve faturalara itiraz edilmemesi durumunda iş bedelinin kanıtlandığının kabul gerekir ise de, davacı tarafından faturaların karşı tarafa tebliği kanıtlanamamış, davalı tarafından da faturaların tebliğ ediliği kabul edilmemiştir. Bu nedenle verilen servis farmları kapsamında düzenelenen faturların piyasa rayicine uygun olup olmadığı konusunda bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmişi bilirkişi tarafından faturlarının piyasa rayiçlerine uygun olduğunu belirtmesi karşısıda davacının faturaya konu işleri yaptığı ve fatura bedeli kadar davalıdan alacağının varlığının kabul gerekmiştir. Söz konusu faturalar karşılığında yapılan işinde nazara alındığında gerek davacının gerekse de davalının ticari defter ve kayıtlarına göre davalının cari hesap çerçevesinde yapmış olduğu ödemeler çerçevesinde davacının davalıdan 47.976,68 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın bu miktar üzerinden kabulü ile takibin kısmen iptali ile takibin 47.976,68 TL üzerinden devamına…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, servis formlarında belirtilen mal/hizmetin müvekkili şirkete verildiği kabul edilerek değerlendirme yapıldığını, herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadan, faturada yer alan rakamların piyasa rayicine uygun olduğu yönünde soyut bir değerlendirme yapılmasının raporun denetlenebilirliğini ortadan kaldırdığını, işin yapıldığı ispatlanamamış olmakla birlikte, işin yapıldığı kabul edilse dahi, fen ve sanat kaidelerine uygun yapılıp yapılmadığı, edimin ayıplı olup olmadığının raporda hiç tartışılmadığını, servis formlarının kabul edilmediğini, üzerinde müvekkili şirketi bağlayıcı imza bulunmadığını, dava dışı … Makinanın faturasına istinaden fatura düzenlendiğini, davacı firmanın dava dışı … Makina adına müvekkili şirkete servis formunu düzenlemesi ve bu servis formuna dayalı olarak, fatura kesmesinin hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini, bilirkişi raporunda bu hususların gözetilmediğini, mahkemenin somut bu olguları itirazlarına rağmen dikkate almadan hatalı karar verdiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından davalıya servis hizmeti verildiği iddia edilmiş ve dava dilekçesi ile birlikte servis formları ve faturalar sunulmuştur. Davalı tarafından hizmetin alınmadığı ve takip kapsamına sunulmayan delillerin kabul edilmediği beyan edilmiş, servis formları altındaki imzalar da inkar edilmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir.
6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir.
Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir(Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Sh 111 vd.).
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya … aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Somut olayda; faturaların tebliğine ilişkin olarak dosya kapsamına sunulan kargo evrakının içeriği anlaşılamamakla birlikte, 08/07/2016 tarihli bilirkişi raporunda; takibe esas olan faturaların davalının kayıtlarında bulunmadığı açıkça ifade edilmiş, takdir mahkemeye bırakılarak servis formlarındaki işlerin yapıldığının kabulü halinde davacının haklı olabileceği kanaati bildirilmiştir. Faturalar davalı yanın defterlerinde kayıtlı olmadığından dava konusu işlerin yapıldığının ispatı davacıya düşer. Davacı tarafından sunulan servis formları da davalı tarafından kabul edilmemiş olup mahkemece bu hususta yeterli araştırma yapılmaksızın karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, tarafların tüm iddia ve savunmaları sunulan deliller kapsamında tek tek değerlendirilerek hizmetin verilip verilmediği hususunun tartışılması gerektiğinden, Dairemizce, davalı yanın istinaf isteminin kabulü ile HMK m. 353/1-a.6. maddesi uyarınca, esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,a.6 gereğince, Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/551E., 2018/388K. sayılı dava dosyasında verdiği 11/06/2018 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
02/02/2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 10/02/2022
…