Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2291 E. 2022/452 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 07.12.2017
ESAS-KARAR NUMARASI : ….
Davacı ve davalı vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili firmanın davalı ile 10.08.2014 tarihinde, davalının taahhüdündeki …. bünyesindeki Ankara 60. Bölge Bakım Onarım Hizmet Alımı İşi” ile ilgili yapılan sözleşme neticesinde taşeronluk sözleşmesi yaptığını, sözleşme bedelinin 2.121.600,00-TL olduğunu, davalı firmanın müvekkiline ödeme yapmasının davalının … işletmelerinden aynı işin hakedişini tahsil etmesi koşuluna bağlandığını, ayrıca sözleşme gereğince müvekkili firmanın sözleşme bedelinin %6’sı tutarındaki….hesap numaralı, … çek numaralı, … nolu hesaba ait, 133.080,00-TL tutarındaki çeki teminat olarak verdiğini ve çekin arkasına sözleşme için teminat olarak verildiğinin de yazıldığını, sözleşmenin bitiş süresinin 31.12.2015 tarihi olduğunu, müvekkili firmanın sözleşme gereğince hakkı olan 354.016,00-TL + 63.722,88-TL KDV toplamı 417.738,88-TL için 02.01.2015 tarihli, Ankara 60. Bölge Bakım Hizmet Alımı Ağustos-Eylül-Ekim ayı hakediş bedeli için fatura kestiğini, davalıya iadeli taahhütlü olarak gönderdiğini, davalının Ankara 2. Noterliği, …. yevmiye nolu ve 10.02.2014 tarihli bir ihtarname ile faturayı 03.02.2015 tarihinde tebellüğ ettiğini, işin gerçekleşmediği gerekçesi ile faturayı iade ettiğini, daha sonra ise 04.03.2015 tarihli, … yevmiye nolu Ankara 38. Noterliğinden davalı firmanın vekillerince ilk gönderilen ihtarname ile tamamen çelişkiler içeren yeni bir ihtarnamenin gönderildiğini, bunun üzerine taraflarınca Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2015/5285 Esas sayılı dosyası ile icra takibine girildiğini, davalıca yapılan itirazın üzerine bu davanın açıldığını ileri sürerek, itirazın iptali ile birlikte takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili şirket ile davacı şirket adına şirket yetkilisi olduğunu ifade eden … arasında bir taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirket yetkililerince sözleşmenin imzalanmasından sonra sözleşmeyi imzalayan şahsın davacı şirketi temsile ve ilzama yetkili olup olmadığı, şirket adına sözleşme imzalamaya yetkili olup olmadığı, aynı zamanda şirketi hak ve borç altına sokabilecek tasarrufta bulunabilme imkanının bulunup bulunmadığı konusunda araştırma yapıldığını, yapılan incelemelerde hem ticaret sicil kayıtlarında hem de davacı tarafça sunulan vekaletnamede müvekkili şirketle taşeronluk sözleşmesi imzalayan şahsın davacı şirket adına sözleşme imzalamaya yetkili olmadığının görüldüğünü, yetkili olmayan kişinin yaptığı sözleşmenin doğal olarak tarafları bağlamayacağını, bu hususun davacı şirkete bildirildiğini, şirket yetkilisi tarafından usulüne uygun ve geçerli yeni bir sözleşme imzalanmadığını ve bu eksikliğin giderilmediğini, usulüne uygun bir sözleşmenin imzalanmamış olması dolayısıyla sözleşmenin kurulduğundan söz edilemeyeceğini ve aynı zamanda sözleşmenin feshini de gereksiz kıldığını, sözleşmenin kurulma aşamasında meydana gelen sakatlıklara ilişkin itirazları baki kalmak üzere ve kabul anlamında olmamak kaydıyla ilgili sözleşmenin taraflar açısından bağlayıcı olduğunu, sözleşmeden kaynaklı ödemelerin talep edilebilmesi için sözleşmede yüklenilmiş olan edimlerin ifa edilmesi gerektiğini, davacı şirketin hiçbir şekilde başlamadığı ve ifa etmediği bir işe ilişkin ödeme talebinde bulunduğunu, söz konusu sözleşme gereğince davacı şirketçe herhangi bir iş yapılmaması ve işin ifa edilmemesi nedeni ile yükümlülük altına giren müvekkili şirket tarafından sözleşme konusu işlerin gerçekleştirildiğini, söz konusu işin davalı müvekkili tarafından ifa edilmesi sonucunda müvekkili şirketçe faturalar tanzim edildiğini ve asıl işveren … … Ltd.Şti’ne tevdii edilerek tahsilin gerçekleştirildiğini, davacı tarafın dava dilekçelerindeki tüm beyanlarının gerçeğe aykırı olduğunu, tamamen kötüniyetli olarak haksız kazanç sağlamaya yönelik olduğunu savunarak, davanın reddine, davacı aleyhine %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…Tüm taraf delilleri toplandıktan sonra, taraflar arasında düzenlenen 10.08.2014 tarihli sözleşme kapsamında davacı yüklenicinin işi sözleşme, bilim-sanat kaidelerine uygun yapıp yapmadığı, yapılmışsa yapılan imalatın nelerden oluştuğu, sözleşme birim fiyatları dikkate alınarak yapılan işin ve takip tarihi itibariyle alacak miktarının değerlendirilmesi amacıyla resen seçilecek hesap konusunda uzman bir bilirkişi, bir mali müşavir bilirkişi, bir peyzaj mimarı bilirkişi ve inşaat mühendisi bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi heyeti aracılığıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişiler …, … ve … tarafından sunulan 21.03.2017 tarihli raporda özetle; davacı taşeronun 2014 Ağustos, Eylül, Ekim aylarına ait düzenlenmiş hakedişlerinin 10.08.2014 tarihli sözleşmenin 5. maddesi uyarınca dava dışı … Ankara …. Ltd. Şti. ile yapılan 04.08.2014 tarihli sözleşmeye göre düzenlenen hakedişlere paralel olacak şekilde düzenlenmesi halinde taşeron hakedişlerinin KDV dahil 250.686,32 TL olması gerektiği, ancak davalı tarafından davacının yüklendiği iş kapsamında aynı iş için ve aynı dönemde çalıştırılan işçilerin davalı şirkete maliyeti 114.586,22 TL’nin düşülmesinden sonra davacının 136.100,00 TL alacağının hesaplandığı, sözleşmenin karşılıklı olarak feshedildiğinin kabulünün gerekeceği, buna göre verilen teminat çekinin de iadesi gerekeceği beyan edilmiştir. Sunulan rapora taraflarca itiraz edilmiş ayrıca davalı tarafça hakediş raporları sunulmuştur. Mahkememizce itirazların ve dosyaya sunulan hakediş raporlarının değerlendirilmesi amacıyla ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyetince sunulan 23.05.2017 tarihli ek raporda özetle; tarafların itirazlarında bilirkişi kurulunun kök raporda yer alan değerlendirme ve hesaplamalarını değiştirecek yeni bir husus bulunmadığı beyan edilmiştir. Sunulan ek rapora davalı tarafça itiraz edilmiş, 3. kişilere yaptırıldığı iddia olunan işe ilişkin faturalar sunulmuştur. Davalının savunması doğrultusunda sunulan fatura ve diğer belgeler dikkate alınıp, bu faturaların öncelikle davalı taraf ticari defterlerinde yer alıp almadığı, buna göre savunma doğrultusunda faturaya konu işlerin davalı tarafça yaptırılıp yaptırılmadığı konularının değerlendirilip, kesin hesap durumunun çıkartılması amacıyla ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyetince sunulan 29.09.2017 tarihli ek raporda özetle; her iki tarafın da fiili olarak sözleşmeye aykırı tutum ve davranışlarıyla sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği, bu sebeple sözleşmenin feshinin kabul edilmesi gerekeceği, 10.08.2014 tarihli sözleşmenin tasfiyesi sonucu ana sözleşme birim fiyatlarıyla yapılan iş tutarı, sözleşme tenzilatı, hakediş tutarları, davalı tarafça davacı tarafından yapılan iş bedellerinin kesintisi sonucu davacı yüklenicinin bakiye 93.044,60 TL tasfiye kesin hakediş alacağının bulunduğu beyan edilmiştir. Sunulan ikinci ek rapora da taraflarca itiraz edilmiş ise de; raporun dosya kapsamı dikkate alarak düzenlendiği, denetime elverişli olduğu anlaşılmakla itiraza itibar edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi sonucu, taraflar arasında Ankara 60. Bölge Bakım Onarım hizmet Alım İşi konusunda 10.08.2014 tarihli sözleşme yapıldığı, sözleşme kapsamında yapılan işlerin bir kısmının davacı yüklenici tarafından, bir kısmının ise davalı tarafça 3. kişilerce yapıldığı, yapılan işlerden bakiye davacı yüklenici alacağının 93.044,60 TL olduğu, işin sözleşme kapsamındaki işin ifasının imkansız olduğu, bu sebeple genel hükümlere göre tasfiye yapılması gerektiği, sözleşme kapsamında verilen teminat çekinin iadesi koşullarının oluştuğu sonucuna varılmıştır.
Yukarıdan beri açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında; davanın kısmen kabul, kısmen reddine, alacağın faturaya dayalı olup likit olduğu anlaşılmakla hüküm altına alınan miktar üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, teminat çekinin davalıdan alınarak davacıya iadesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: müvekkilinin anlaşma şartlarına harfiyen uyduğunu, davalının asıl işveren …’dan hak edişlerini aldığı halde müvekkiline ödeme yapmadığını, sözleşmeyi feshetmediğini, sözleşme dışı taleplerin müvekkilince ifa edildiğini, davalının yasal süre içerisinde cevap vermediğini bu nedenle dava öncesi ihtarnamelerle tamamen farklı olan savunmalarının mahkemece reddi gerektiğini, cevaba cevap dilekçelerinde işin kimin tarafından yapıldığının belirlenmesi için bildirdikleri vaka tanıklarının dinlenmediğini, davalının işleri kendisinin yapacağına dair hiçbir bildirimde bulunmadığını, mahkemece bu durumların gözardı edildiğini, hakkaniyete aykırı şekilde taleplerinin çok altında alacak belirlendiğini, sözleşmede ve hakedişte karşılığı olmayan alımların dava konusu işte kullanılmadığının açık ve net olduğunu, alınmış bunca bitkinin ve peyzaj ürünün dikimi ve ekiminde de çalışacak işçiler lazım olduğunu, davalının yaptığı SGK prim ve giderleri ile ilgili iki ihtimalin olduğunu, birinci ihtimalde işçilerin dava konusu iş için çalıştırılmadıklarının ortada olduğunu, bilirkişilerin davalının başka işler için yaptığı giderleri davacıdan mahsup etmesinin doğru olmadığını, davalı ile … arasında imzalanan sözleşme gereğince davalının %15 asgari işçilik belirtilerek SGK kaydı açtırmak, bir iş güvenliği uzmanı, sağlık personeli, mühendis veya mimar çalıştırmasının zorunlu olduğu bir sözleşme imzalandığını, davalının imzaladığı sözleşmedeki zorunlulukların davacıya yüklenemeyeceğini, buna ilişkin aralarında bir sözleşme olmadığını, bilirkişilerin SGK giderleri ve söz konusu işte çalıştırıldığı meçhul işçilerin giderlerini her iki ihtimal dahilinde neden davacıya yüklendiğinin anlaşılamadığını, hakedişlerde karşılığı olmayan harcama kalemlerinin davalının davacıdan sözleşme dışı talep ettiği miktarlar olup bunlara ilişkin yapılmış olan işlerin ilgili fotoğrafların mahkemeye sunulduğunu, mahkemenin davalının sözleşmeyi tek taraflı feshettiğini göremediğini, itirazlarını gözetmediğini, …’nın hakediş dosyalarını istemediğini, davalının süresinde sunmadığı delilleri yeterli saydığını, davalının yapmış olduğu harcama kalemlerini davacıdan mahsup ettiğini bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: iddia ve itirazları hakkında bilirkişi raporunda ayrıntılı açıklama yapılmadığını, HMK gereğince ispat yükünün işin yapıldığını iddia eden davacı tarafta olduğunu, dava konusu işin müvekkili tarafından yapıldığına ilişkin hakediş dosyaları, SGK kaydı evrakları, işçi primlerinin ve maaşlarının ödendiğine ilişkin ticari kayıtlar, faturalar varken ve söz konusu işin taraflarınca yapıldığını ifade etmelerine rağmen bilirkişi heyetinin nasıl bir delil ibrazı talep edildiğinin anlaşılamadığını, davacı tarafından işin yapıldığına dair delil ibraz edilmediğini, davacı tarafından ibraz edilen tek delil olan 3B firması tarafından tanzim edilen fatura olduğunu ancak bu faturanın iş ifa edilmese bile düzenlenebileceğini, sözleşmenin 5.e ve 5.f maddeleri gereğince müvekkilinin borcu olduğu kabul edilse bile borcun muaccel hale gelmediğini, bilirkişi raporundaki bu yöndeki tespitin mahkemece değerlendirilmediğini, bu hususun 2. Ek raporda da ifade edildiğini, davacının gerek sözleşme hükümleri, gerekse de 4857 sayılı Yasa ve 5510 sayılı Yasa hükümleri gereğince sözleşmenin ifası için çalışacak işçilerin SGK kayıtlarını yaptırması, SGK primlerini ve maaşlarını ödemesi gerektiğini, hükme esas alının bilirkişi heyeti raporundaki hesaplama yönteminin tamamen yanlış olup uyuşmazlığı çözecek mahiyette olmadığını, hesaplama işlemlerinde yanlışlıklar olduğunu, mahkemece hakediş dosyalarının asıllarının celbinin sağlanmadığını, eksik delil toplandığını, müvekkilinin işin tamamını kendisinin yaptığını, bakım, onarım ve hizmet işlerinde alınan malzeme faturalarının aynı ay içerisinde hakediş raporuna girebilmesinin mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda tüm işçilik hizmetlerinin müvekkili tarafından ifa edildiğinin tespit edilmesi nedeniyle toplam 223.007,37 TL’nin mahsubunun gerektiğini, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen işler hakediş raporları ile karşılaştırılmamış doğrudan yapılmış olarak kabul edildiğini, bilirkişi heyetine mimar, iç mimar dahil edilmediğini, davacı tarafça yapıldığı iddia edilen işlere ilişkin dosyaya sunulan harcama belgeleri ile gerçekte hakediş raporlarında belirtilen işlerin bağdaşmadığını, davacının yaptıklarını iddia ettiği iş miktarını bilmediğini varsayımsal olarak sadece tek fatura tanzim ettiğini, bilirkişi kök ve ek raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmesinin ve müvekkili lehine kötüniyet tazminatına karar verilmemesinin yanlış olduğunu, sözleşmenin 6.md göre teminatın iadesi koşullarının gerçekleşmediğini, henüz muaccel olmadığını, davanın reddi gerektiğini bildirerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında imzalanan 10.08.2014 tarihli hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı ve davalı vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/354E., 2017/1054K. sayılı dava dosyasında verdiği 07/12/2017 tarihli kararına yönelik davacı ve davalı vekillerinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin olarak alınan 35,90 TL’nin düşümü ile kalan 44,80 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3- Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 15.446,57 TL harçtan peşin olarak alınan 1.980,90 TL’nin düşümü ile kalan 13.465,67 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
16.03.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 17.03.2022

….