Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2278 E. 2022/235 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13.02.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : ….

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkilinin davalı idare tarafından sağlık hizmeti vermek için açılan ihaleye katıldığını ve 19.12.2013 tarihinde ihalenin 30.599.708,00-TL bedel üzerinden müvekkilinin üzerinde kaldığını, sözleşmenin 19.03.2014 tarihinde imzalandığını ve 01.04.2014 tarihinde yürürlüğe girdiğini, müvekkilinin davalıya 26.11.2014 tarihine kadar hizmet verdiğini ve davalının 27.11.2014 tarihinde sözleşmeyi feshettiğini müvekkiline bildirdiğini, müvekkilinin 24 aylık sözleşme süresi dikkate alınarak ihale karar pulu bedeli ve damga vergisi ödediğini, sözleşmenin feshedildiği tarih dikkate alınarak geçen süre nispetinde kıstelyevm yapılması sureti ile damga vergisi tutarından 159.204,98-TL, karar pulu tutarından ise 95.556,58-TL olmak üzere toplam 254.761,56-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddia ettiği bedellerden karar pulunun Vergi Dairesi’ne, damga pulunun ise Noter’e yatırıldığı için müvekkilinin hesaplarında mevcut olmadığını, davacının ileri sürdüğü ödemelerin Damga Vergisi Kanuna göre yatırılması zorunlu olan ödemeler olduğunu, İdare Mahkemesi kararı ile ihalenin iptal edildiğini, müvekkilinin de bu nedenle sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldığını, sözleşmenin feshinin vergiyi ortadan kaldırmadığını, davanın haksız açıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…bilirkişi mahkememize sunmuş olduğu 09/10/2017 tarihli raporlarının sonuç kısmında özetle, somut olayda davalı tarafın sebepsiz zenginleştiğinin ileri sürülemeyeceğini, davacının sözleşmenin haksız yere feshedildiğini kanıtlayıcı somut bir delil ortaya koyamadığı, davacının kendisinin kusursuz olmasının davalıyı kusurlu yapmayacağı, her iki tarafın birlikte kusurlu olabileceği kadar her iki tarafında kusursuz olmasının mümkün olabileceği, Mahkemece verilen iptal kararının hukuki etkisi sonucu sözleşme hukuken ortadan kalkmış bulunduğu, sayın mahkemenin önündeki olayda konu imkansızlığı bulunduğu, davalı İdarenin bu nedenle yani “objektif imkansızlık” nedeniyle davacıyla aralarındaki sözleşmenin feshi ihbarında bulunmak suretiyle ihbar mükellefiyetini yerine getirdiği, bunun yeni bir idari işlem olmadığı, davacının davalı taraftan sözleşmenin mahkeme kararı ile feshinden dolayı bir alacak veva tazminat talep edemeyeceği, mahkeme kararlarının gereklerini yerine getirilmesinden dolayı davalıya bir kusur yüklenemeyeceği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, Danıştay İçtihatları ve Anayasamızın 138. maddesi hükmünü yerine getiren idarenin bu eylemi nedeniyle mesul tutulamayacağı, aksine bir değerlendirmenin bizleri idarenin kusursuz mesuliyetinin var olduğu sonucuna götüreceği, idareyi böyle bir sorumluluk altına sokan bir yasal düzenleme de olmadığı, …. Nolu kararında yer alan; “İhale kararı üzerine ihale makamınca 488 sayılı Kanuna göre hesaplanıp işi üstlenen şirketten kesilerek veya alınarak ihale makamınca vergi idaresine ödenen damga vergisi tahsilatının iptali veya tahsil edilen tutarın iadesi istemiyle işi üstlenen şirketin Vergi Mahkemesine dava açabilmesi gerekir.” şeklindeki kararı gereğince davacının Danıştay’ın iptal kararı sonucunda sonlandırılan sözleşme nedeniyle fazladan ödediğini iddia ettiği meblağlar için Vergi İdaresi aleyhine vergi mahkemesine başvurabileceği bildirilmiştir.
Deliller değerlendirilmiştir.
Buna göre, davacı vekili davalı tarafından 26.11.2014 tarihinde tek taraflı olarak fesih edilen sözleşme nedeniyle davacı şirket tarafından ödenmiş olan 152.390,53-TL ihale karar pulu ile 254.726,97-TL damga vergisi tutarının kıstelyevm yapılarak karar pulu bedelinin 95.556,58-TL’lik tutarının damga vergisinin ise 159.204,98-TL’sinin davalıdan tazminini talep etmiş ise de yapılan yargılama, toplanan deliller ve hükme esas alınan 06.10.2017 tarihli bilirkişi heyeti raporu gözetildiğinde, davacının sözleşmenin haksız yere fesih edildiğini kanıtlayıcı somut bir delil ortaya koymadığı, bu suretle davalının sebepsiz zenginleşmesinin kabul edilemeyeceği, mahkemece verilen iptal kararının hukuki etkisi sonucu sözleşmenin hukuken ortadan kalktığı, davalı idarenin objektif imkansızlık sebebiyle feshi ihbarda bulunarak ihbar mükelleffiyetini yerine getirdiğini, mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesinden dolayı davalıya kusur izafet edilemeyeceği kanaatine varılmakla subut bulmadığı anlaşılan davanın reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davanın menfi zarar talebine dayalı olarak açıldığını, idarenin sebepsiz zenginleştiği yönünde bir iddiaları olmadığını, müvekkilinin sözleşmenin 24 ay yürürlükte kalacağı inancıyla bu ödemeleri yaptığını, oysa sözleşmenin 7 ay yürürlükte kaldığını, kalan 17 aylık süre için davalının kusuru nedeni ile müvekkilinin zarara uğradığını, huzurdaki davanın bu nedenle açıldığını, Ankara 5. İdare Mahkemesi’ndeki davada müvekkili ile davalının taraf olmadığını, İdare Mahkemesinde görülen davada davacının bir işçi sendikası, davalının ise işbu davanın davalısı olan idare olduğunu, müvekkilinin verdiği sağlık hizmetinin mevzuatta sayılı hizmet kavramı içinde olmadığını, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin feshi kararının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin mağdur duruma düştüğünü, kararın kaldırılması gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, davacı yüklenici ile davalı arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesinin ihalenin idare mahkemesi tarafından iptalinden dolayı davalı idarece feshedilmesi nedeni ile davacı tarafından ödenen damga vergisi ve karar pulu tutarının davalıdan tahsili talebinin yerinde olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, yanlar arasında iki yıl süreli yapılan sağlık hizmetinin alınmasına ilişkin sözleşmenin süresinden önce feshi nedeniyle, davacının ödemiş olduğu ihale karar pulu ve damga vergisi tutarından sözleşmenin kalan süresine oranlaması suretiyle belirlenen kısmının zarar olarak davalı taraftan tahsili istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/2018 E., 2018/109 K. sayılı dava dosyasında verdiği 13.02.2018 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 35,90-TL harcın düşümü ile kalan 44,80-TL harcın davacıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
16.02.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 17.02.2022

….