Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2243 E. 2022/1034 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
….
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : KONYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili 30.05.2016 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı kooperatifin C tipi küçük dubleks mesken ortağı olduğunu, diğer ortakların Temmuz 1995 tarihinde meskenlerine oturduklarını, davalı kooperatifin yeni yönetiminin 31.12.1995’te on yıl süren yönetim kurulu başkanlığı görevinden ayrılan …’den intikam almaya çalışarak eşi olan müvekkilinin (… ve …’ın) evinin bulunduğu dubleks meskenlerin yapılaşmasını durdurduğunu, müvekkilinin tespitler yaptırarak ve kooperatif namına evin eksikliklerini tamamlayarak 1998 yılında iskan ettiklerini, kooperatifin müvekkili (… ve …) dışındaki ortaklara tapularını verdiğini ancak müvekkilinin zarar görmesi için kasden vermediğini, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşme hükümlerine göre davalı yönetimin eşitlik ilkesine aykırı tutumlarının suç teşkil ettiğini ileri sürerek,…
.nolu bağımsız bölümün müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş;
02.02.2017 tarihinde taşınmazın keşifte belirlenen değeri 85.000,00 TL. üzerinden eksik harcı tamamlamıştır.
Davalı vekili ; talep sonucuna göre Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, taşınmazın değeri dikkate alınarak eksik harcın tamamlatılması gerektiğini, davalı kooperatifin davacıya diğer ortaklardan farklı muamele yaptığı ve kötüniyetle
tapu verilmediği iddialarının doğru olmadığını, müvekkili kooperatifin 07.03.2011 tarihli yönetim kurulu kararı ile “

Ferdileşme işlemine başlanılarak aidat borcu olmayan ve kooperatif
tarafından haklarında dava açılmış üyeler hariç olmak üzere kooperatife aidat borcu olmayan üyelere tapu tahsisi yapılmasına…” karar verildiğini, bu güne dek bu yönetim kurulu kararı doğrultusunda uygulama yapıldığını, davacı gibi aidat borcu olan …, …, …, …, …’a da borçları bulunduğu için tapu tahsisi yapılmadığını, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi uyarınca kooperatif ortaklarının bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve yükümlülüklerde eşit olduklarını, kooperatife borcu olan davacıya tapu verilmesinin borcunu kapatarak tapusunu almış olan diğer üyeler nezdinde eşitlik ilkesine aykırı olacağını, yerleşik Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, esasen kooperatif üyeleri ve değişen yönetimlere karşı davacı ve vekili …’in husumetinin söz konusu olduğunu, davacı ve vekili ile akrabası olan …’ın …’in kooperatif başkanlığından genel kurul kararıyla ayrıldığı 1996 yılından bu yana aidat ödemekten imtina ettiğini, kooperatifin icra takibi yapmak ve dava açmak suretiyle alacağını tahsil etmek zorunda kaldığını, uzun icra ve dava süreçleri nedeniyle kooperatifin tasfiyesinin sona eremediğini, davacının Aralık 1998-Haziran 2006 döneminde aidat ödememesi nedeniyle açtıkları davada Konya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin
2012/1358 E- 2014/621 K sayılı ilamı ile alacaklı olduklarının hükme bağlandığını ve hükmün 19.03.2015 tarihinde Yargıtay’ca onandığını, davacı ve arkadaşları tarafından, kendilerine tapu verilmediği, hasmane davranıldığı, kooperatif işlemlerinde usulsüzlük yapıldığı iddialarıyla Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/37359 Haz sayılı dosyasından yapılan şikayet için savcılık tarafından bilirkişi incelemesi yaptırıldığını ve neticede takipsizlik kararı verildiğini, müvekkilince davacıya Temmuz 2006- Nisan 2016 arası döneme ait asıl aidat ve gecikme zammı olmak üzere toplam borcunu ödemesi aksi taktirde 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16 ve 27. maddeleri uyarınca ortaklıktan çıkarılacağına dair Konya 14. Noterliği’nin 26.04.2016 tarih …. yevmiye nolu ihtarnamesinin ardından iş bu davanın açıldığını, yine davacının fazladan aidat ödediği ve bu fazla aidatın tahsili için
kooperatif aleyhine açtığı davada Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.04.2014 tarih ve 2012/73 E., 2014/142 K. sayılı kararına göre dava tarihine kadar her üyenin 6.105,00 TL. aidat ödediği, davacılar …, …, … ve …’ın eksik ödeme yaptıklarının belirlendiğini ve davanın reddine karar verildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/73 Esas 2014/142 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının …, …, …, … ve … olduğu, davalının … … … Kooperatifi Başkanlığı olduğu, davanın Alacak davası olduğu, dava tarihinin 21/04/2010 olduğu, davacı …’un talebinin kısmen kabulüne, diğer davacılar …, … ve …’nın taleplerinin reddine karar verildiği görülmüştür.
Konya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/1217 Esas 2014/620 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacının … … Koop., davalının … olduğu, davanın Alacak davası, dava tarihinin 08/08/2006 olduğu, davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür.
…davacının mahkeme dosyasına sunmuş olduğu ödeme belgeleri ve kooperatif defter kayıtları incelendiğinde; davalının kooperatife karşı bütün yükümlülüklerini yerine getiren kişilere tapu kaydını devrettiği, kooperatife borcu bulunan üyelere tapu devrini gerçekleştirmediği, davacının da tapu kaydının devrini istemesine rağmen davalı kooperatife Nisan 2016 tarihi itibariyle 4.120,00 TL aidat ve ayrıca aidatların ödenmemesi nedeniyle 5.035,97 TL faiz borcu bulunduğu anlaşıldığından davalı kooperatifin temerrüdünün söz konusu olmadığı, davacının kooperatif üyeliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği…her ne kadar davacı tarafça yargılama devam ederken bilirkişi tarafından tespit edilen aidat borcuna karşılık … aracılığıyla konutta ödemeli olarak 4.650,00 TL gönderildiği belirtilmiş ve bu şekilde yükümlülüğün yerine getirildiği belirtilerek davanın kabulü istenmiş ise de, istisnai durumlar (örnek HMK’nun davaya son veren taraf işlemleri feragat, kabul, davanın konusuz kalması vb) hariç olmak üzere taraflar arasında tespit edilen ihtilaflarla ilgili bildirilen ve toplanan delillerin dava tarihi esas alınmak suretiyle değerlendirildiğinden davacı tarafın dava sırasındaki ödemesi mahkememizce nazara alınmadan davacı tarafın iddiasını ispatlayamadığı” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde;
-Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/73- Esas, 2014/142 karar numaralı davanın aleyhlerine yanlış sonuç çıkarılacak şekilde sadece reddedildiğinin belirtilmesiyle yetinilmesinin hukuka aykırı olduğunu, anılan kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 06.06.2016 tarih ve 2016/831 E., 2016/3440 K. sayılı kararıyla esasa girilmeksizin bozulduğunu, davanın mahkemenin kapatılması nedeniyle Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/188 E. sayılı dosyada sürdüğünü, TTK’da yapılan değişikliklikler sebebiyle bir kere daha Mahkeme ve Esas numarası değişikliğiyle Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/584 E. sayısında sürdüğünü, Mahkemenin bu davanın henüz bitmediğini doğru olarak belirleseydi davayı reddetmeyeceğini,
-Konya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/1217 E. 2014/620 K. sayılı kararıyla hüküm altına alınan 30.06.2006 tarihine kadar olan aidat borçlarını icra dosyasına ödediklerini, Mahkemenin bu davayı ve sonucunu iş bu dava ile ilişkilendirmediğini,
-Kooperatif yönetiminin müvekkiline zarar vermek için kesin hesabın çıkarılmaması için ısrarla direndiğini, yöntemine uygun olarak noter huzuruyla çektirilen kurada kazanılan hakkın öncelikli olduğunu, kooperatif tüzel kişiliği dahil herkese karşı ileri sürülebilecek mutlak bir hak olduğunu, Mahkemenin yirmi beş yıl önce çektirilen kura ile adına tahsis edilmiş olmasına değer vermemiş olmasının kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin 1998 tarihinde teslim aldığı taşınmazı o günden beri kiraya verdiğini, kendisine tahsis yapılan ortağın genel kurul ya da yönetim kurulu kararlarıyla ortaklıktan çıkarılması ya da haklarını terketmeye zorlamanın ( ortak, aidatlarını, gerçekten ödemiyorsa bile … ) yasaya aykırı olduğunu, bu aşamadan sonra kooperatifin sadece alacaklarını isteyebileceğini, ortaklıktan çıkarma kararı veremeyeceğini,
-Müvekkilinin borcu olmadığını, davalı yönetimin aksi görüşte ise alacağını yöntemince kesinleştirdiği takdirde müvekkilinin borcunu ödeyecek geliri ve imkanları olduğunu, davalının borçlu olduğunu ileri sürüp ihtarname çekerek ortaklıktan çıkaramayacağı gibi yine borçlu olduğunu ileri sürüp kat mülkiyeti tapusunu vermekten de kaçınamayacağını,
-Müvekkilinin ihtarname ile tapusunun verilmemesi halinde dava açacağını bildirmesinden kısa süre sonra iki ihtarname çekilerek ortaklıktan çıkarıldığını, çıkarma kararının iptali davasının Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/611 E. sayılı dosyasında sürdüğünü,
-Davalı genel kurulun borçlu ortaklar adına kat mülkiyeti oluşturulmaması yönünde yönetime talimat verdiğini savunmuşsa da genel kurulun Yasa ve ana sözleşmenin emredici hükümlerine aykırı karar veremeyeceğini, vermiş ise Mahkemece geçersizliğinin re’sen gözetileceğini, ana sözleşmenin 64/2. maddesinin, “… kullanma izin belgesinin alınmasını müteakip en çok bir yıl içinde ortakların Kat Mülkiyeti Kanununa göre ferdi münasebet işlerinin sonuçlandırılması şarttır.” hükmünü içerdiğini, davalı yönetimin talep olmasa da tapu belgelerini çıkarması gerektiğini,
-Müvekkilinin borcu kabul etmediğini, ihtirazı kayıtla dosyaya 4.650,00 TL. ödediğini, iş bu davanın kooperatifin alacaklı olduğunu def’i yoluyla ileri sürebileceği bir dava olmadığını, ayrıca yöntemine uygun olarak icra takibi yoluyla alacak iddiasında bulunması gerektiğini, kesinleşmiş bir borç olsaydı dahi borcun ödenmesinin mümkün olduğunu, hatta mahkemenin davacı ortağa ödeme yapması için süre vermesi gerektiğini,
Belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, kooperatif ortaklığına bağlı olarak tahsis edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile tescili istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmaz ile ilgili tapu kaydından, 11.11.2010 tarihinde kat mülkiyeti kurulmuş olduğu, tapuda davalı kooperatif adına kayıtlı olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin kat mülkiyeti kurulması gerektiğine yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
UYAP kayıtları kapsamından; Konya (Kapatılan) 4. Asliye Ticaret Mahkemesine davacılar …, …, …, … ve … tarafından davalı … … … Kooperatifi aleyhine açılan C tipi ortaklar ile D tipi ortakların aldıkları meskenler ve ödedikleri aidatlar yönünden karşılaştırılması ve farkın tahsili istemine ilişkin açılan davada Mahkemece 03.04.2014 tarih 2012/73 E., 2014/142 K. sayılı kararla davanın kısmen kabulüne karar verildiği, taraf vekillerince temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 06.06.2016 tarih, 2016/831 E., 2016/3440 sayılı kararıyla taraf vekillerinin temyiz itirazları incelenmeksizin davacılardan … hakkında hüküm kurulmamış olması nedeniyle kararın bozulmasına karar verildiği, bozma sonrası davanın kaydedildiği Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince 14.02.2019 tarih ve 2016/584 E., 2019/105 K. sayılı kararla, davacılardan …’un davasının 984,75 TL. yönünden kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin ve diğer davacıların davalarının reddine karar verildiği, karara karşı taraf vekillerince temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 21.06.2021 tarih ve 2021/1144 E., 2021/2880 K. sayılı kararıyla davalı kooperatif vekilinin temyiz isteminin temyize konu edilen miktar kesin olduğundan reddine, davacılar vekili yönünden ise temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Buna göre özetlenen davanın sonucunun iş bu davayı etkileyecek nitelikte olmadığı görülmüştür.
Kural olarak, kooperatif ortağının tapu iptali ve tescil talebinde bulunabilmesi için davaya konu edilen taşınmaza yönelik olarak davalı kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olduğunu, hiçbir ediminin kalmadığını, diğer üyelerle eşit durumda olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Ayrıca 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde karşılığını bulan eşitlik ilkesi gereğince, kooperatif ortakları hak ve yükümlülüklerde eşit olup, kooperatif aynı durumdaki ortaklarına eşit işlem yapmak zorunda olduğundan, davacı ile aynı durumda olan birçok ortağa borca rağmen tapularının verilip verilmediğinin belirlenmesi gerekir. Davacı tarafça borcu bulunan ortaklara da tapularının verildiği iddia edilmemiştir.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL. istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubuyla kalan 44,80 TL.’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
4-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
15.06.2022 tarihinde, HMK’nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen 107.090,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından) KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 16/06/2022

….