Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2196 E. 2021/1551 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02.05.2018
ESAS-KARAR NUMARASI …
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı kurum arasında özel güvenlik hizmetleri işi konusunda sözleşme olduğunu, bu kapsamda … A.Ş. …. … şubesi tarafından verilen 31.380,00-TL bedelli kesin teminat mektubunu tevdi ettiğini, müvekkilinin işini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davalı kurumun müvekkili şirkete gönderdiği 09.01.2012 tarih ve 33 sayılı yazısında, güvenlik hizmetleri idari şartnamesini gerekçe göstererek sözleşme kapsamında çalışan 25 işçinin iş mevzuatına göre hakettikleri iddia olunan kıdem, ihbar tazminatı ve benzeri mali ve sosyal haklarının ödendiğini, bu kapsamda bunların müvekkilinin Aralık 2011 hakedişi ve kesin teminatından karşılanacağının bildirildiğini, müvekkilince bu durumun kabul edilmediğini beyan ederek 31.380,00-TL kesin teminat mektubu ile, müvekkilinin 2011 yılı hakedişlerinden kesilen kısımların tespiti ile daha sonra artırmak üzere şimdilik 10.000,00-TL’nin Aralık 2011 tarihinden itibaren işleyecek bankalar ve mevduata uygulanan en yüksek banka mevduat faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 22.04.2015 tarihli dilekçesinde, davalı kurumun, müvekkilinin 2011 Aralık ayı hakedişinden kalan 12.476,00-TL’yi ve teminat mektubu değeri olan 31.380,00-TL’yi ödemesi gerektiğinden bahisle dava değerinin 43.856,00-TL olarak belirterek harcını tamamladıklarını beyan etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile imzalanan sözleşme kapsamında teminat mektubu ve son hakediş için gerekli yükümlülüklerini yerine getirmediğinden iade edilmediğini, sözleşmenin 11/4. maddesinde yüklenicinin idareye borcunun olmadığını, SSK’ndan alınan ilişiksiz belgesinin idareye verilmesinin ardından ve maddede belirtilen şartlar yerine getirilince yükleniciye iade edilebileceğini, sözleşmenin 31. maddesinde de taahhüdün sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmesinden yüklenicinin sorumlu olduğunu, sözleşmenin 36. maddesi gereği yüklenici firmanın personel ve işçi ücretlerinden sorumlu olduğunu, davacı şirketin güvenlik hizmeti işini 31.12.2011 tarihinde tamamladığını, çalıştırdığı işçilerin işten ayrıldıklarını, müvekkili kuruma başvurarak tazminatlarının ödenmesini istediklerini, sözleşmenin 36. maddesinde yüklenicinin çalıştırmış olduğu işçilerin ücretlerine ilişkin ödeme belgelerini ibraz etmesi, aksi halde son hakediş ve teminatın nakde çevrilerek işçilerin hesaplanan tazminatlarının ödeneceğinin hüküm altına alındığını, davacı firmadan bu hususun talep edildiğini, müvekkili kurumca hesaplanıp işçilere kıdem tazminatlarının 32.130,47-TL olarak ödendiğini, geriye kalan işçi…. sayılı dosyasında yaptığı takibi 4.342,17-TL olarak ödeme yapıldığını, davacının herhangi bir alacağının kalmadığını, ayrıca davacının … borcu nedeniyle de alacağı olsa dahi … ödeme yapılması gerektiğini, davacının çalıştırdığı işçilerin tazminatlarının kurumca ödendiği halde iddialarının iyi niyetle bağdaşmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi’nce “…Toplanan delillerden davacı şirketin alt yüklenici olarak sözleşme kapsamında 01.01.2010-31.12.2011 tarihleri arasındaki davalı kurumun güvenlik hizmetleri edimini yerine getirdiği, 2011 yılı aralık ayı hakedişi ve teminat mektubunun nakde çevrildiği, iadesi gerektiği iddiası ile bu davayı açtığı, sözleşmenin 36. maddesi gereği işçilik ücretlerinden alt yüklenicinin sorumlu olduğu, işçilerin ihale/sözleşme konusu işin bitiminden önce veya iş bitimi ile işten ayrıldıkları, bir kısım işçilik maaşları ve diğer işçilik haklarının davacı yüklenici sorumluluğunda olduğu halde ödenmediği, davalı kurumca ödendiği, sözleşmenin 36.md gereği davacı kurumun hakediş ve teminat mektubunu nakde çevirerek tahsilde haklı olduğu, sözleşmenin 11/4 maddesine göre yüklenici tüm taahhüdünü yerine getirip borçlarını ödeyip, ayrıca … ilişiksiz belgesini alıp davalı kuruma ibraz ettiğinde teminat mektubu ve kesin teminatın ödeneceği, davacı tarafından …’dan ilişiksiz belgesinin alındığının ve ibraz edildiğinin iddia ve ispat edilemediğinden, Bu nedenle davanın REDDİNE…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Müvekkili şirket ile davalı kurum arasında özel güvenlik hizmetleri işi yapıldığını, müvekkilinin davalı kuruma sözleşmelerde belirtilen kesin teminat mektubunu verdiğini, müvekkilinin davalı kurumdan almış olduğu bu işi tam ve eksiksiz yerine getirdiğini, davalı kurumun müvekkiline göndermiş olduğu yazıda, 30.09.2010 tarih ve 2280 sayılı … …. sayılı Genelgesi ve Koruma Güvenlik Hizmetleri İdare Şartnamesini gerekçe göstererek, müvekkili şirket ve davalı kurum arasında imzalanan sözleşme kapsamında çalışan 25 işçinin iş mevzuatına göre hak ettikleri iddia olunan kıdem, ihbar tazminatı ve benzer mali ve sosyal haklarının, çalışma süreleri ve tazminatlarının hesaplanarak yazı ekinde sunulduğunu, bu hakların yasal süre içinde ödenerek, ödemelerin işçilerin hesabına yatırıldığına dair onaylı ödeme tutarlarının gösterir liste ile ödeme bordolarının, sözleşmenin bitim tarihini izleyen 15 gün içinde ibraz edilmedikçe müvekkili şirketin Aralık 2011 hak edişi ve sözleşme kapsamında vermiş olduğu kesin teminatın geri verilmeyeceğini, süre sonunda ödemeleri gösterir belgelerin kuruma sunulmaması halinde, işçilerin kıdem ve ihbar ve sair işçilik haklarına ait hesabın, Aralık 2011 hak edişi ve kesin teminattan karşılanmak suretiyle ödeneceğinin bildirildiğini, cevabi yazıları ile davalı kurumun talebinin yerine getirilmesinin mümkün olmadığını, ihaleyi yeni kazanan firmanın 01.01.2012 tarihi itibari ile aynı işçiler ile birlikte işe başladığını, bu sebeple söz konusu işçilerin iş akitleri devam etiğinden herhangi bir tazminat alacakları bulunmadığını belirttiklerini; ayrıca müvekkili şirketle yapmış oldukları sözleşmenin süresinin bitmiş olması nedeniyle kesin teminat mektubunun taraflarına iade edilmesi gerektiğini ihtar ettiklerini, ancak davalı kurumun teminatlarını iade etmediğini, hak edişleri ödemediğini, buna karşın müvekkili şirketin ihtarname gönderip taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, ihaleyi yeni kazanan firmanın 01.01.2012 tarihi itibari ile aynı işçiler ile birlikte işe başladığını, bu sebeple şirketin herhangi bir tazminat sorumluluğunun olmadığını belirttiklerini ve teminat mektuplarının iadesini talep ettiklerini, davalı kurumun cevabi yazısında teminatların iadesini yapmayacaklarını bildirdiklerini, bununla beraber davalının teminat mektuplarını iade etmeyip paraya çevirdiğini, müvekkili şirketin süresince çalışan işçilerin ihaleyi yeni alan şirkette çalışmaya devam ettiklerini, bu yüzden çalışan işçilerin ihbar, kıdem ve izin ücretlerinden sorumluluğunun bulunmadığını, işçilerin işten ayrılmalarının, müvekkili şirketin ihale dönemi dışında bir zamanda olmasının açıkça müvekkiline yüklenebilecek bir kusurun, bir sorumluluğun olmadığını gösterdiğini, davalı talebiyle tamamen haksız olsa da bir an için müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilecek olsa dahi müvekkilinin işçi alacaklarının tamamından sorumlu olmasının düşünülemeyeceğini, yerleşik içtihatlar ve emsal kararlar ışığında müvekkilinin sorumluluğunun sadece ihale dönemiyle sınırlı olacağını, davalı kurumun hukuka aykırı bir şekilde müvekkili şirketin kesin teminatlarını paraya çevirerek müvekkili şirketi maddi ve manevi yönden büyük bir sıkıntıya düşürdüğünü, müvekkili şirketin yeni teminat alamadığından dolayı yeni ihalelere katılamadığını, davalı kurumun hukuka aykırı uygulamasından dolayı müvekkili şirkette telafisi imkânsız zararlar doğduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesi kapsamında hakedişten yapılan kesintinin ve teminat mektubunun iadesi istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. K. sayılı dava dosyasında verdiği 02.05.2018 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 35,90-TL harcın düşümü ile kalan 23,40-TL harcın davacıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
27.10.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 02.11.2021
Başkan … Üye … Üye … Katip …