Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2120 E. 2021/388 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2018/2120
KARAR NO : 2021/388

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 27.12.2017
ESAS-KARAR NUMARASI :
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; taraflar arasında Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin E.sayılı dosyasının derdest olduğunu, davalı kooperatifin müvekkiline eksik daire teslim ettiğini, müvekkilinin eksik işler bedeli ile ilgili 7.000,00 TL masraf ettiğini ileri sürerek, davanın Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1251 E. sayılı dosyası ile birleştirilmesini, talep edilen 6.500,00 TL’nin 30.16.2000 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı hakkın 30.16.2000 tarihinde doğduğunu iddia ettiğine göre 6098 Sayılı Yasanın 72.maddesine göre zamanaşımına uğradığını, davacının dava açmakta hukuki yararının olmadığını, davacının derdest davada aynı talepleri dile getirerek dava açtığını, derdestlik itirazında bulunduklarını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi’nce “Dava, Tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizce Mürlüğüne, Tapu Sicil Müdürlüğüne ve davalı kooperatife müzekkere yazıldığı anlaşıldı.
Dosya kapsamı ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Dosyaya sunulan tapu kayıt senedine göre dava konusu taşınmazın 14/03/2003 tarihinde devredildiği ve yine davacı tarafça dosyaya sunulan özel yapım sözleşmesinde de taşınmazın 31/12/1999 tarihinde bitirilip teslim edileceğine dair hüküm bulunduğu görülmüştür.
Her ne kadar davacı vekili 10/04/2017 havale tarihli dilekçesi ile davasını tamamen ıslah etmiş olsada bu ıslah dilekçesi sonrası HMK madde 180 gereğince bir hafta içinde usule uygun dava dilekçesinin verilmemiş olması nedeni ile mahkememizce ıslah yapılmamış sayılmıştır.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2012/3883 E, 2012/5233 K nolu ve 19.09.2012 tarihli kararında belirtildiği üzere; Somut olayda taraflar arasındaki hukuki ilişki kooperatif üyelik ilişkisi olduğundan, ayıbın açık veya gizli olup olmadığına bakılmaksızın zamanaşımı konutun davacıya teslimi tarihinden itibaren başlayacağından, uygulanması gereken 5 yıllık zamanaşımının başladığı tarihin saptanması uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu bulunmaktadır, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2012/4999 E, 2012/6768 K nolu ve 19.11.2012 tarihli kararında da belirtildiği üzere; Mahkemece, davacının, davalının bildirdiği borçların zamanaşımına uğradığını da iddia ettiği gözönünde bulundurularak, borcun BK’nın 126/4. maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde istenilip istenilmediği hususunda herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmaması doğru olmamıştır şeklinde zamanaşımı süresi ve başlama tarihinin mahkemece belirlenmesi gerektiğinin tespit edildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda; Her ne kadar davacı eksik işler nedeni ile davacı tarafça yapılan masrafların ödenmesini talep etmiş ise de, davacı vekili tarafından taşınmazın eksiklikleri ile beraber 2010 yılında fiilen teslim edildiğinin beyan edilmiş olması, davalı vekilininde taşınmazın daha ileri bir tarihte teslim edilmediğini söylemesi, dosyadaki tapu kaydına görede taşınmazın 2003 yılında davacıya devredilmiş olması ve yukarıda belirtilen Yargıtay ilamları hep birlikte dikkate alınarak, taşınmazın 2010 yılında fiilen teslim edildiği kabul edilerek, dava açıldığı tarih itibari ile BK madde 126/4 de düzenlenen 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla davanın zamanaşımı nedeni ile reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: yerel mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka ve yasalara aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, eksik işler nedeniyle yapıldığı ileri sürülen harcamaların davalı kooperatiften tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……E., …………K. sayılı dava dosyasında verdiği 27.12.2017 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 35,90-TL’nin mahsubu ile kalan 23,40-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
10.03.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır