Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/2100 E. 2021/391 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2018/2100
KARAR NO : 2021/391
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17.11.2017
ESAS-KARAR NUMARASI :

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkil şirketi ile davalı kurum arasında 24/03/2008 tarihinde hizmet alım sözleşmesi düzenlendiğini, ……….için hizmet alım sözleşmesi kapsamında 5510 sayılı Kanun’da yer alan düzenlemeden faydalanması nedeni ile davalının haksız olarak 17.599,57 TL hakediş kesintisi yaptığını, ayrıca başka bir hizmet alım sözleşmesi kapsamında…….Linyitleri İşletme Müdürlüğü’ne ilişkin hizmet alım sözleşmesinde de 2008 yılının Kasım, Aralık, 2009 yılının Ocak ve Şubat aylarında davacının 5510 Sayılı Kanunda düzenlenen indirimden faydalanması nedeni ile 10.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrildiğini, toplam 27.699,57 TL eksik ödemenin, ödeme ve teminat mektubu tahsil tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının özel sektör işvereni olmadığı için 5510 sayılı Kanun’un 81. maddesinde sağlanan %5 indirimden yararlanamayacağı, bu nedenle yapılan kesintilerde usulsüzlük bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi’nce “Dava, hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan, davalının 5510 sayılı yasanın 81. Maddesi uyarınca yararlandığı %5 oranındaki prim indirimi nedeni ile, davacının davalıdan talebi üzerine ödenen ancak haksız ödendiği ileri sürülen iş bedelinin iadesi ile aynı uyuşmazlık konusunda haksız surette nakde çevrildiği ileri sürülen teminat mektubu bedelinin davacıya ödenmesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 2 ayrı sözleşme düzenlenmiştir….’i kapsayan 24/03/2008 tarihli sözleşmenin 6.1 maddesine göre asgari ücretin işveren maliyetini oluşturan unsurlar arasında SSK primi, işveren payı %20,5’tir. Sözleşmenin ekleri başlıklı 9. maddesine göre ihale dökümanı sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olup idareyi ve yükleniciyi bağlar. Ancak sözleşme hükümleri ile ihale dökümanını oluşturan belgelerdeki hükümler arasında çelişki ya da farklılık olması halinde ihale dökümanında yer alan hükümler esas alınır.
Fiyat farkı başlıklı 15/2-c fıkrasına göre sözleşmede öngörülen ücret ekleri nedeni ile işveren tarafından karşılanmakta olan sosyal sigorta primi ve işsizlik sigorta primine ilişkin toplam tutarda meydana gelecek fark kanun gereğince işveren nam ve hesabına hazinece yapılacak olan ödemelerde dikkate alınmak sureti ile yükleniciye ödenir veya kesilir.
Taraflar arasındaki… Linyitleri İşletme Müdürlüğü hizmet alımları tip sözleşmesi dosyaya sunulmamış, tip sözleşme olduğu kabul edilerek taraflarda bu konuda ayrı bir düzenleme olduğu ileri sürülmemiştir.
Davacı tarafın yararlandığı SGK indirimlerinin değerlendirilmesi için SGK kayıtları dosyaya alınmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşme, SGK indirimi ve davacıya 5510 sayılı Kanun’un 81. maddesi uyarınca sağlanan %5 oranındaki indirim oranları ile hakediş belgelerinin karşılaştırılması davacının, davalıya ödediği hak ediş bedeli ile teminat mektubunun nakde çevrilmesi hususunda hesap denetimi yönünden bilirkişi raporu alınmış, bilirkişi tarafından düzenlenen 12/07/2016 tarihli raporda özet olarak; davalının 27.700,89 TL hakediş ödemesini bloke etmesinin sözleşmeye uygun olmadığı belirtilmiş, davalı tarafın itirazı üzerine yeniden alınan 11/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacının 2008 yılı 10. ayı ile 2010 yılı 4. ayı itibari ile yararlandığı SGK indirimi toplamının 15.555,72 TL olduğu, davalı tarafın hakediş farkının iadesi konulu davacıya hitaben yazdığı yazı ile işveren prim hissesi ile birlikte toplam 17.699,57 TL’nin ödenmesini talep ettiği, bu bildirim içinde yer alan 2.143,85 TL’lik işveren payının davalı…. tarafından, SSK tarafından %20 olarak uygulanırken, %0,5 prim farkından dolayı %20,5 olarak davalı idarece belirlenen işveren prim hissesi olduğu belirtilmiştir. Ayrıca raporda, davalı tarafın 8.535,26 TL %5’lik indirim nedeni ile davacının davalıya ödeme yapmasını istediği, aksi halde teminat mektubunun nakde çevrileceğinin bildirildiği belirtilmiştir. 10.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun 15/04/2013 tarihinde nakde çevrildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu uyuşmazlık hazinece 5510 sayılı Kanun’un 81. Maddesi uyarınca davacıya sağlanan SGK prim indirimi nedeni ile davalı işverenin talep hakkı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Bilirkişi raporu ile de denetlendiği üzere davacının davalıya 15.555,72 TL ödemesi ve 10.000,00 TL teminat mektubunun nakde çevrilmesi temelinde yatan alacak tamamen prim indirimine dayanmaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2014/4539 Esas, 2015/4363 Karar sayılı kararında ve diğer emsal kararlarda da yer aldığı üzere davacı yükleniciye 5510 sayılı Kanun gereğince yapılan indirimleri davalıdan değil Hazineden sağladığı, bu indirimin temelinde devletin teşvik amacı güttüğü anlaşılmaktadır. Buna göre davalının hakediş kesintisi yapması ve somut olayda olduğu gibi yaptığı ödemeyi bu gerekçe ile davacıdan tekrar istemesi hukuka uygun bulunmadığından yapılan ödeme kapsamında davanın kısmen kabulü ile 15.555,72 TL davacı tarafından davalıya yapılan ödemenin, davalı davadan önce temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden, 10.000,00 TL’nin ise teminat mektubunun nakde çevrildiği 15/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, işveren prim hissesi oranına göre %0,5 puan fazladan hesap edilmek sureti ile davacının davalıya iade ettiği 2.143,85 TL’lik tutarın davalı idare tarafından tahsil edilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından bu istem yönünden davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, yapılan kesintilerin Kamu İhale Tebliğine uygun olduğunu, kamu zararı olmaması için indirim tutarının kesilmesi gerektiğini, davacının delili olan tip sözleşmesinin dosyaya kazandırılmadığını, davacının faydalandığı indirimleri gösterir SGK tahakkuk fişlerinin sunulmadığını, bilirkişi raporunda hesap hatalarının olduğunu, yeni bilirkişi incelemesi taleplerinin kabul edilmediğini, yargılama gideri harç vekalet ücreti hakkında verilen kararın hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan, davalının 5510 Sayılı Yasanın 81. maddesi uyarınca yararlandığı %5 oranındaki prim indirimi nedeni ile davacının davalının talebi üzerine ödenen ancak haksız ödendiği ileri sürülen, iş bedelinin iadesi ile aynı uyuşmazlık konusunda haksız surette nakde çevrildiği ileri sürülen teminat mektubu bedelinin davacıya ödenmesi istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …7E., …K. sayılı dava dosyasında verdiği 17.11.2017 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.745,71-TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak alınan 437,00-TL’nin mahsubu ile kalan 1.308,71-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
10.03.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır