Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
…
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 21.03.2018
ESAS-KARAR NUMARASI :…
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, davalı … şirketinin müvekkili ile henüz sistem kullanım anlaşması imzalamadığı dönemde 21.12.2006 tarihli ve 1029 sayılı EPDK kararı ile 01.01.2007 tarihinde yürürlüğe giren İletim Sistem Kullanım ve Sistem İşletim Fiyatlandırma Yöntem Bildirimi ile yapılan düzenleme uyarınca sistem kullanım anlaşması imzalamamış kullanıcıların yaptığı ihlallerden dolayı yaptırım uygulanabilmesinin hüküm altına alındığını, davalının da adı geçen yöntem bildirimine aykırı olarak ihlaller yaptığını, bu nedenle davalıya 12 adet sistem kullanım ceza faturası düzenlendiğini, davalı tarafça fatura bedellerinin ödenmediğini ileri sürerek, 499.793,28-TL’nin gecikme zammı ve KDV ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, özelleştirme öncesi müvekkili ile davacı şirket arasında sistem kullanım anlaşması imzalanmadığını ancak müvekkilinin iletim sistemi kullanmaya başladığı andan itibaren davacının müşterisi olduğunu, taraflar arasında sistem kullanım anlaşmasının 26.05.2010 tarihinde imzalanıp, yürürlüğe girdiğini, sözleşmenin 10. maddesinde cezai şartlar getirildiğini, davacının müvekkiline ihtarda bulunmadan 6 yıl sonra Ocak 2007-Aralık 2007 dönemine ilişkin olarak ceza faturaları düzenlediğini, yapılan işlemin TBK, TTK ve iyi niyet kurallarına da aykırı olduğunu, bu cezanın ifaya ilişkin cezai şart olup, asıl borcun ödenmesi ile cezai şartlarında sona erdiğini, sistem kullanım anlaşmasındaki ceza hükümlerinin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…Yapılan yargılama, toplanan deliller ve dosya kapsamına uygun bulunan Elektrik Müh….. den alınan bilirkişi raporu gereğince; Elektrik enerjisinin üretimi, iletimi, dağıtımı ve perakende satışı ile ilgili olarak yapılan tüm faaliyetler önceleri TEK tarafından yerine getirilmekte iken, yapılan düzenlemeler sonucunda üretim hizmeti … ve Özel Sektör şirketlerince, iletim hizmeti davalı ……dağıtım hizmeti de …’ça yapılmaya başlanmıştır. 4628 sayılı Kanun kapsamında, davacı şirket dağıtım şirketi olup, iletim lisansı sahibi davalı …’a ait iletim sistemine doğrudan bağlıdır. Bu bağlamda, davacı … Sistem Kullanım Anlaşması ve Bağlantı Anlaşması akdetmesi gerekmekte iken akdetmediği ve mevzuat gereği bir anlaşma olmadan davacıya ait iletim sistemini kullandığı görülmektedir. Davalı ve davacı şirketin uhdelerindeki lisansların bir gereği olarak, 4628 sayılı Kanun ile …D.K. Kurul Kararlarına uyma yükümlülükleri bulunmaktadır. Davacı ceza uygulamasında, yayımladığı Yöntem Bildirimi hükümlerine dayanmakta ise de, Yöntem bildirimi EPDK onayından geçerek resmi gazetede yayımlanmış olsa dahi dava açısından bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Zira, yasal mevzuatta …’ın kullanıcılara uygulanmak üzere bir prosedür belirleme veya uygulamaya konu karar yayımlama görev ve yetkisi bulunmadığı gibi, Yöntem bildirimi davacı …’ın yaptığı uygulamaları ortaya koyan bir dokümandır. İletim Sistemi Bağlantı ve Sistem Kullanım Anlaşmaları mevzuat gereğince tek tip olarak …’ça hazırlanarak EPDK onayı ile yürürlüğe sokulan tek tip standart bir anlaşma olup, iletim istemi kullananların tek tip hazırlanmış ve EPDK tarafından onaylanmış standart anlaşma üzerinde bir değişiklik talep etmeleji söz konusu olmadığı gibi, dağıtım şirketleri de dahil tüm iletim sistem kullanıcıların bu tek tip/anlaşmaları aynen kabul ederek akdetmesi zorunluluğu mevcuttur. Davalı … EPDK kararlarına göre davacı … fiilen İletim Sistemi Bağlantı ve Kullanım anlaşmalan akdetmemiş olmakla birlikte, fiilen iletim hattını kullanmış olması ve yasal mevzuat kapsamında meri mevzuatın öngördüğü standart Anlaşmaların zımnen akdedildiğinin kabulü ile taraflar arasında geçerli bir doküman olacağı anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar karşısında 2007 yılı için geçerli Bağlantı ve Sistem Kullanım Anlaşmaları incelendiğinde, Sistem Kullanım Anlaşmalarının “Cezai Şartlar” başlıklı 10. maddesinde “Kullanıcının ilgili mevzuat, taraflar arasında imzalanan Bağlantı Anlaşması ve bu Anlaşma hükümlerinin herhangi birini ihlal etmesi, söz konusu ihlali …’ın uyarısına rağmen uyarıda belirtilen süre içerisinde sona erdirmemesi durumunda, …, aşağıda belirlenen cezai şartları uygulayacaktır. …’ın uğradığı zarar ayrıca tazmin edilecektir.” hükmünün yer aldığı devamı çizelgede ise ihlal halleri ile cezaların belirlendiği, bağlantı Anlaşmasının 16. maddesinde “Cezai şartlar” başlığı altında “Kullanıcının ilgili mevzuat ve bu anlaşma hükümlerinin herhangi birini ihlal etmesi ve söz konusu ihlali, …’ın uyarısına rağmen sona erdirmemesi durumunda … kullanıcı ile imzalanan sistem kullanım anlaşmasında belirtilen cezai şartları uygulayacaktır.” hükmünün yer aldığı görülmektedir.
Davacı …’a yayımlanan söz konusu Yöntem bildiriminde 2007 yılında geçerli Sistem Kullanım Anlaşmasının 10. maddesi başlangıç hükümlerine yer verilmeyerek, devamı çizelgeye yer verilmek suretiyle Yöntem bildirimine dayanılmış olması yerinde görülmemektedir. Zira, davalı …’ın yaptığı uygulamaları açıklayan Yöntem bildiriminde, 2007 yılı için geçerli olan konu ile ilgili mevzuatlardan birisini oluşturan EPDK’ca Yönetmelikler ve Tebliğ hükümlerine göre onaylanmış ve yayımlanmış standart Bağlantı Anlaşmasının 16. madde hükmü ile standart Sistem Kullanım Anlaşmasının 10. maddesi başlangıç hükümlerine yer verilmemiştir. Bu kapsamda, davacının dayandığı Yöntem bildiriminin 1.5 maddesinin bir bağlayıcılığı olmadığı, konu ile ilgili olarak meri EPDK uygulamaları kapsamında 2007 yılında geçerli standart tek tip Anlaşma tasarılarının hükümlerinin geçerli olacağı anlaşılmıştır.
2007 yılı için geçerli tek tip Bağlantı Anlaşmasının 16. maddesi ile Sistem Kullanım Anlaşmasının 10. maddesi çerçevesinde “ceza uygulanabilmesi için öncelikle ihlalin tespiti sonrasında uyarı yapılmasını ve uyarıda yer alan sürede ihlalin giderilmemesini” ön şart olarak öngördüğü tartışmasızdır. Buna karşılık, 2007 yılında yürürlükte olan standart Sözleşme hükümleri çerçevesinde davalı … ihlalin olduğu tarihlerde davacı sistem kullanıcısı davalıyı uyarmamış, ihlali gidermek için süre tanımamıştır. Bu durum mevzuata ve mevzuatın tanımladığı bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarına uygun düşmemektedir. Davacının ihlal gerçekleşmiş olsa dahi ihlalin gerçekleştiği tarihte uyarı yapılarak ihlalin giderilmesi için süre verilmemiş olması, 2007 yılında meri yasal mevzuatta dağıtım şirketlerinin reaktif enerji ihlal sınırı belirlenmiş olmakla birlikte bunun tespiti halinde cezai şart uygulanmasını öngören açık bir düzenleme olmaması, 2007 yılında geçerli standart anlaşma hükümlerinin ihlal halinde ihlalin ortadan kaldırılması için süre verilerek uyarı yapılmasını öngörmüş olması, davacının dayandığı Yöntem Bildiriminin kendi uygulamaları ile ilgili hazırladığı bağlayıcılığı olmayan bir doküman olması karşısında, davacının davalıya 2007 yılı içinde iletim sistemini kullandığı sırada yaptığı ihlalle ilgili ceza uygulamasının yerinde olmadığı incelenen ve hükme esas alınan teknik bilirkişi raporu ile anlaşılmıştır.
Tüm bu gerekçelerle davacının davasının yerinde olmadığı kanaatıyla davacının davasının REDDİNE…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Cezayı tahakkuk ettirmek için süre verilmesi gerektiğine ilişkin bilirkişi değerlendirilmesini kabul etmediklerini, ceza faturaları yöntem bildiriminin 1.5. maddeye göre düzenlendiğini, taraflar arasında sözleşme olmadığı için ihtara gerek olmadığını, sistem kullanım anlaşmasının 10. maddesinde yer alan uyarı koşulunun somut olayda uygulanmayacağını, yöntem bildiriminin EPDK tarafından kabul edilerek yürürlüğe girdiğini, müvekkilinin yasal zorunluluk gereği davalı ile sözleşme imzalamadan hizmet verdiğini, ihlal varsa cezai yaptırım da uygulanması gerektiğini, aksi halde eşitsizlik yaratılacağını, yöntem bildiriminin 01.01.2007 tarihinde yürürlüğe girdiğini, müvekkilinin ceza yaptırım uygulamak zorunda olduğunu, asıl borç ödendiği için cezai şartında ortadan kalktığı savunmasını kabul etmenin mümkün olmadığını, kararın kaldırılması gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, taraflar arasında sistem kullanım anlaşması imzalanmadan davalı … şirketinin davacının müşterisi olup, yaptığı ihlaller nedeni ile davacı tarafından düzenlenen 12 adet sistem kullanım ceza faturasının yerinde olup olmadığı, bu nedenle davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve miktarı hususlarında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, davalı … şirketinin “çekilen endüktif enerji /verilen kapasitif reaktif enerjinin aktif enerjiye oranının” mevzuatla belirlenen sınır değerlerini aştığı tespitine bağlı olarak, İletim Sistemi Sistem Kullanım ve Sistem İşletim Tarifelerini Hesaplama Yöntem Bildirimi”nin 1.5. maddesi hükmüne göre davacı … tarafından tahakkuku yapılan 2007 yılı 12 ayına ait ceza uygulamasına ilişkin fatura bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
02/12/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen ceza-i şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” …’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanun’a Ek madde 3 ile “8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.” hükmü eklenmiş, 46. madde ile de Kanun’un yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir.
Buna göre; 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin ceza-i şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olması nedeniyle derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsar şekilde uygulanması gerektiği anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda Dairemizce; HMK’nın 353/(1)-a.4. maddesi uyarınca, esası incelenmeden İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılması nedenine göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığı değerlendirilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,a.4 gereğince, Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/819 E., 2018/166 K. sayılı dava dosyasında verdiği 21.03.2018 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Kararın kaldırılması nedenine göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
3-Peşin alınan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde iadesine,
4-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine,
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
16.02.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 16.02.2022
…