Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1947 E. 2022/529 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ-
D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2018/1947
KARAR NO : 2022/529

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 26.06.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/483 E., 2018/536 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Taraf vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, usulsüz çağrı ile gerçekleştirilmiş olan ve müvekkilinin genel kurula katılma, oy kullanma, genel kurul kararına itiraz ve sair haklarını elinde alan kooperatif genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının genel kurul kararlarının iptali davasını süresinde açmadığını, kurucu ortak olduğunu ve 1 pay sahibi bulunduğunu, 100.000,00-TL sermaye payını ödemediğini, ihraç edilen davacının 6,5 yıl geçmesine karşın genel kurullara katılmaması sebebiyle yönetim kurulunun davacının ihracını bildiğini varsayarak genel kurullara çağırmadığını, davacının 1 oyu sebebiyle genel kurula katılıp oy kullanmasının, kararların alınmasını engelleyici nitelikte olmadığını, çağrıda usulsüzlüğün genel kurul kararının iptalini gerektirmediğini, sadece iptal davası açma hakkı tanıdığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…1163 S.K.nun 53.maddesine göre, genel kurul kararlarının iptalinin istenebilmesi için toplantıya katılan üyenin karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve genel kurulu takip eden günden itibaren bir ay içinde iptal davasının açılması gerekir.
Dava tarihinin 14.07.2017 tarihi olması nedeniyle dava konusu edilen tüm genel kurul kararının iptaline ilişkin davalar yönünden, 53. maddede belirtilen bir aylık süre aşılmıştır. 1163 sayılı Yasa’nın 16/(son) maddesi uyarınca, “haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder”. Dolayısıyla davacının, ortaklık hak ve yükümlülükleri devam etmiş olmakla, genel kurul toplantılarına katılması ve yasal hakların kullanılması beklenilen davranış olacaktır. Dolayısıyla, genel kurul kararlarının iptaline ilişkin istem, redde mahkûmdur. Ancak, genel kurul kararlarının mutlak butlanla sakat olma durumu mevcut ise talep süreye bağlı kalınmaksızın ileri sürülebilir. Bu nedenle, dava konusu genel kurul kararları yönünden ayrı ayrı mutlak butlanla sakat olup olmadığı noktasında inceleme yapılmalıdır.
Davalı kooperatifin dava konusu edilen 09.03.2015, 15.03.2016, 14.04.2016 ve 17.03.2017 günü yapılan genel kurul toplantılarında alınan kararların mutlak butlanla sakat olup olmamasını gerektiren koşullardan olan toplantı ve karar nisaplarının sağlanıp sağlanmadığının tespiti için öncelikle anılan genel kurul toplantılarına katılanların ortak olup olmadıklarının, ortak iseler ne zaman ortak olduklarının ve de dava konusu edilen toplantılara çağrılıp çağrılmadıklarının tespiti gerekmiştir. Kooperatifler Kanunu’nun 8. ve 14. maddesi ile kooperatif anasözleşmesinin 11. ve 17. maddelerine göre, ortaklığa ve hisse devirlerinin kabulüne yönetim kurulu yetkilidir. KK’nın 45. maddesi ile anasözleşmenin 33. maddelerine göre toplantı nisabı kayıtlı ortakların 1/4’ü, karar nisabı ise KK’nın 51. maddesine göre Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlası, anasözleşmenin 33/2. maddesine göre ise karar nisabı ortakların en az 1/4’ünün hazır olması şartıyla oylama sırasındaki mevcudun yarıdan fazlasıdır. Bilirkişinin 27.02.2018 tarihli kök raporundan, 09.03.2015, 15.03.2016 ve 17.03.2017 günü yapılan genel kurul kararları yönünden 1/4 toplantı nisabının sağlandığı, ancak, 14.04.2016 günü yapılan genel kurul toplantısında ise 9 ortağın bu genel kuruldan önce ortak oldukları ve fakat toplantıdan sonra 18.04.2016 tarihinde istifalarının kabul edildiği ve dolayısıyla toplantıya çağrılmaları gerekirken toplam 21 ortaktan 1 ortağın toplantıya katılmış olduğu belirlenmiştir. Karar 10 ortağın olumlu oyuyla alınmış olmakla, 11 ortağın olumsuz oy kullanabilecekleri gözetildiğinde karar nisabının sağlanamamış olduğu ve mutlak butlanla sakat olduğu kanaatine varılmıştır.
17.03.2017 günü yapılan genel kurul toplantısında gündemin 10. maddesinde, aylık gecikme cezasının %4 olarak tespitine ilişkin genel kurul kararı TBK’nın 120/2. maddesine aykırıdır. Kaldı ki davalı vekili 21/03/2018 tarihli dilekçesinde, bu tespite itirazları bulunmadığını beyan ve kabul etmiştir. Bilirkişinin, dosyaya, oluşa ve bilgi ile belgelere, ana sözleşmeye, genel kurul kararına göre yerinde görülen, 27/02/2018 tarihli kök raporundaki tespitleri Mahkeme heyetimizce benimsenmiştir. Taraf vekillerinin itirazları nedeniyle ek rapor alınmıştır. Bilirkişi, 10.05.2018 tarihli ek raporunda, kök rapordaki tespitlerini tekrarlamıştır. Bir ortağın, ortaklıktan nasıl istifa edeceği KK’nın 10. vd. maddesinde düzenlenmiş olup; KK’nun 13. maddesinde: “Yönetim kurulu, anasözleşmeye uygun olarak yapılacak isteğe rağmen, bir ortağın kooperatiften istifasını kabulden kaçınacak olursa, ortak çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirir. Bildiri tarihinden itibaren çıkma gerçekleşir ” hükmü getirilmiştir. Kanun maddesindeki “Yönetim kurulu, anasözleşmeye uygun olarak yapılacak isteğe rağmen, bir ortağın kooperatiften istifasını kabulden kaçınacak olursa” hükmünden, çıkma isteğinin yönetim kuruluna yapılacağı ve istifanın kabulü yönünde yönetim kurulunda karar alınacağı sonucu ortaya çıkmaktadır. Fakat hemen belirtilmelidir ki, istifanın yönetim kurulunca kabul edilmesi ve bu yönde karar alınması, istifa ile ilgili prosedürün maddi şartlarının tamamlanmasına yönelik bir işlemin yerine getirilmesinden ibarettir. Çünkü, yönetim kurulu istifayı kabulden kaçınacak olursa, çıkmak isteyen ortak çıkma isteğini noter aracılığıyla kooperatife bildirmekte ve bildiri tarihi itibariyle de çıkma zaten gerçekleşmektedir. O halde, istifanın yönetim kurulunca kabul edilmemesinin pratikte bir anlamı bulunmamakta, sadece süreyi uzatmaktadır. İlk çıkma isteğinin noter harici yollarla kooperatife bildirilmesi halinde, kooperatifin bu çıkma isteğini kabul etmemesi halinde veya makul süre de (Ki, anasözleşmelere göre bu süre çıkma isteğinin kooperatif kayıtlarına girdiği tarihten itibaren bir aydır) çıkma talebinin kabul veya reddedildiğine ilişkin bir cevabın bildirilmemesi üzerine, çıkmada ısrarlı olan ortağın bu kez de çıkma isteğini noter kanalıyla göndermesi gerekir. Davalı vekili bir kısım istifa dilekçeleri sunmuş ise de, istifaların 14.04.2016 tarihli genel kurul toplantısından önce kabulüne ilişkin yönetim kurulu kararları dosyada bulunmamaktadır. KK’nun 13. maddesine göre, istifaların noter kanalıyla kooperatife bildirildiğine ilişkin istifa ihtarlarını da sunmamıştır. Dosya kapsamından, toplam 9 ortağın istifalarının bahsi geçen genel kuruldan sonra 18.04.2016 günü kabul edildiği anlaşıldığından, davalı vekilinin 14.04.2016 tarihli genel kurul kararları yönünden ileri sürdüğü itirazları, karar nisabı itibariyle dinlenilebilir görülmemiştir. Diğer genel kurul kararları yönünden butlanı gerektiren husus saptanmamıştır.
Bu durumda açıklanan yasal ve hukuksal olgu göz önüne alınarak; Dava konusu genel kurul kararları yönünden:
14.04.2016 günü yapılan genel kurul toplantısı yönünden:
11 ortağın toplantıya çağırılmadığı ve isimlerini hazirun cetvelinde yer verilmediği tespit edilen 14.04.2016 günü yapılan genel kurul toplantısının kararın nisabı sağlanmamış olduğundan, iptal istemi yönünden alınan tüm kararların mutlak butlanla sakat olduğunun tespitine,
17.03.2017 günü yapılan genel kurul toplantısında alınan 10. madde yönünden:
17.03.2017 günü yapılan genel kurul gündeminin iptali istenen 10. maddesinde gecikme faiz oranına ilişkin alınan “aylık %4 vade farkı” kararının, TBK’nın 120/(2) maddesinde ön görülen oranın aşılması sebebiyle, mutlak butlan ile sakat olduğunun tespitine,
Dava konusu edilen diğer genel kurul toplantısında alınan kararlar yönünden:
Diğer genel kurul kararları yönünden açılan davaların reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Dava konusu edilen genel kurul kararlarının, sadece müvekkili kooperatif ortağının katılmaması nedeni ile değil bütünüyle kötü niyetli ve kooperatifi zarara uğratmaya yönelik olması dolayısıyla iptali gerektiğini, mahkeme tarafından aldırılan bilirkişi raporunun, sonradan düzenlendiği belli olan yönetim kurulu karar defterleri ve ortaklar pay defterine dayanarak hazırlandığını, iptali istenen kararlar yönünden davanın esasını oluşturan ve bilirkişi raporunun “3. Diğer Hususlar” başlığının A. maddesinde belirtilen ve incelemeye tabi tutulmayan hususların incelenmemesi sebebi ile eksik ve hatalı incelemeye dayalı karar tesis edildiğini; iptali istenen 15.03.2016 günü yapılan genel kurul toplantısında müvekkilinin ortak olmadığının tespit edildiğini, ismine hazirun cetvellerinde yer verilmeyerek müvekkilinin konut paylaşımına katılmasının engellendiğini, konut paylaşımı ve şerefiye tespitinde tek bir ortağın oyunun bile sonucu değiştirir nitelikte olmasına rağmen anılan genel kurulda müvekkilinin bulunmasının sonucu etkilemeyeceği, çünkü karar nisabının oluştuğu değerlendirmesinin doğru olmadığını, ana sözleşme ve ilgili kanun hükümleri ile kooperatifin borç alacak ilişkilerinin nasıl düzenlenmesi gerektiği açık olup 20 yıllık bir döneme ait oy çokluğu ile kooperatifi borçlandırmanın görüşülmesi yönünde alınan bu kararın batıl olduğunu, hak düşürücü süre olarak belirlenen bir aylık sürenin kooperatifin işleyişinin engellenmemesi adına belirlenmiş olup henüz uygulanmamış kararın iptali talebinin kooperatif işleyişini engelleme açısından 1 ay ya da daha uzun sürede açılmış olsa da fark yaratan bir husus olmadığını, tek davada görülen, genel kurulda alınan tüm kararların mutlak butlanla sakat olup olmadığı kontrol edilen ve kararlara ilişkin beyanları incelenmeden davada tek maktu vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken 8 adet vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının da doğru olmadığını beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Kooperatifin ortak sayısı her ne kadar 22 ise de 11 ortağın genel kuruldan önce istifa ettiğini, 10 ortağın da üyeliği devam eden ortak olduğunu, 1 ortağın ihraç edilmiş olup da davası devam eden ortak olduğu için kanunen genel kurula çağrılması gerektiğini, istifanın yenilik doğuran bir hak olduğunu, istifa edildiği andan itibaren neticelerini doğurduğunu, istifa dilekçesi verildiği andan itibaren ortağın tüm hak ve vecibelerinin açık kapı ilkesi gereğince sona ereceğini, istifa dilekçelerinin 14.04.2016 tarihli genel kurul toplantısından günler önce verildiğinden ve bu dilekçelerin yönetim kuruluna genel kurul toplantısı tarihinden önce ulaştığı düşünüldüğünde ilgili ortakların istifalarının genel kurul toplantısından önce gerçekleştiğini, bu yüzden genel kurul toplantısına çağrılmadıklarını, ilgili genel kurula 10 ortağın katıldığını ve kanun gereğince de toplantı nisabının sağlandığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, kooperatif genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece dava kısmen kabul edildiği halde 8 adet dava varmış gibi davacı aleyhine 8 adet vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Reddedilen kısım yönünden tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmekte olup davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK m 353,1,b,2 uyarınca kararı düzelterek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer istinaf itirazları yönünden İSTİNAF BAŞVURULARININ AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE.
II-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/483 E., 2018/536 K. sayılı dava dosyasında verdiği 26.06.2018 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1-Dava konusu genel kurul kararları yönünden:
14.04.2016 günü yapılan genel kurul toplantısı yönünden:
11 ortağın toplantıya çağırılmadığı ve isimlerini hazirun cetvelinde yer verilmediği tespit edilen 14.04.2016 günü yapılan genel kurul toplantısının kararın nisabı sağlanmamış olduğundan, iptal istemi yönünden alınan tüm kararların mutlak butlanla sakat olduğunun tespitine,
17.03.2017 günü yapılan genel kurul toplantısında alınan 10. madde yönünden:
17.03.2017 günü yapılan genel kurul gündeminin iptali istenen 10. maddesinde gecikme faiz oranına ilişkin alınan “aylık %4 vade farkı” kararının, TBK’nın 120/(2). maddesinde ön görülen oranın aşılması sebebiyle, mutlak butlan ile sakat olduğunun tespitine,
Dava konusu edilen diğer genel kurul toplantısında alınan kararlar yönünden:
Diğer genel kurul kararları yönünden açılan davaların reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince, 35,90×10=359,00-TL ilâm harcından, peşin alınan 31,40-TL peşin harç ile 282,60-TL tamamlama harcı toplamı olan 314,00-TL’nin düşürülerek eksik kalan 45,00-TL harcın, davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan 4,60-TL ilk dava, 248,70-TL tebligat ve posta gideri, 2.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.253,30-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdiren 450,66-TL’si ile ile 31,40-TL başvurma, 314,00-TL peşin harç (tamamlama harcı dahil) toplamı 796,06-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına; HMK m.333/1 gereğince hüküm kesinleştiğinde harcanmayan gider avansının davacıya iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan 4,60-TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre takdiren 3,68-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, artan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, toplam on adet genel kurul kararlarının iptali istemiyle dava açıldığı ve iki genel kurul kararı yönünden davanın kabulü kararı ve diğerleri yönünden ise davanın reddi kararı verildiği belirlendiğinden;
Davacı yararına hesaplanan 2.180,00-TLx2= 4.360,00-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan tahsili ile vekili bulunan davacı tarafa ödenmesine,
Davalı yararına hesaplanan 5.100,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan tahsili ile vekili bulunan davalı tarafa ödenmesine,

III-Peşin alınan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine.
Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 35,90-TL harcın düşümü ile kalan 44,80-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
IV-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına; davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 56,43-TL posta giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine. Kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak ilgilisine iadesine.
V-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
30.03.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 14.04.2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …