Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1946 E. 2022/879 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2018/1946 – 2022/879
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2018/1946
KARAR NO : 2022/879
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 07.06.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2016/690 E., 2018/398 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, … adresinde ve tapunun … pafta … ada … parselde kayıtlı 640 metrekare taşınmaz üzerine inşa edilecek 5 katlı binanın yasal düzenleme gereği denetimi işini davalı şirketin üstlendiğini, müvekkilinin ise söz konusu bina inşaatı taahhüdünü üstlenen ve binayı tamamlayarak teslim eden müteahhit olduğunu, müvekkili tarafından ilk inşaat ruhsatının alınmasının hemen akabinde inşaata başlandığını ve tamamlandığını, ancak binanın yapı denetimini üstlenen davalı şirketin başka bir inşaat sebebi ile Bakanlık tarafından cezalandırılması ve faaliyetlerinin durdurulmasından dolayı inşaatın son aşamasını tamamlayarak iskân ruhsatı alamadığını ve büyük mağduriyet yaşadığını, davalı şirketin sebep olduğu mağduriyet nedeni ile belediye başkanlığı tarafından müvekkiline yeni inşaat ruhsatı verildiğini, davalı şirketin cezası sebebi ile müvekkilinin aylarca belediye nezdinde işlemlerini yürütemediğini ve inşaata devam edemediğini, taahhütlerini yerine getiremediğinden müvekkiline pek çok dava yöneltildiğini, haciz başlatıldığını, tazminatlar ödediğini, müvekkilinin bu sebeplerle yaptığı fazladan ödemelerden kaynaklı müspet zararı bulunduğunu, davalı şirketin sebebiyet verdiği gecikme ve mağduriyetten dolayı müvekkili hakkında açılan davaların, uygulanan hacizlerin müvekkilinin ticari itibarını ve gelecekteki portföyünü derinden sarstığını, kendine kusur yükletilmesi mümkün olmayan bir işlemden dolayı uğradığı yasal işlemlerin telafisi imkânsız manevi zararlara sebebiyet verdiğini beyan ederek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00-TL maddi ve 50.000,00-TL manevi tazminatın avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirket ile davacı arasında hiçbir sözleşme olmadığını, müvekkilinin dava konusu inşaatta yalnız arsa sahibi adına yapı denetim hizmetlerini yürüttüğünü, iddia edilen hususların asılsız ve zamanaşımına uğradığını, bahsi geçen yapı denetim sözleşmesinin imza edilmesinden ve yine iddia edilen müvekkili şirketin cezalı duruma düşmesi üzerinden de çok uzun bir süre geçtiğini, davacının bu bölgede birçok inşaat yaptığını ve neredeyse hiçbir inşaatını süresi içerisinde başlayıp bitiremediğini, davacının arsa sahibi ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını, arsa sahibinin de müvekkili şirket ile davacı müteahhidin denetlenmesi hususunda bir yapı denetim hizmet sözleşmesi imzaladığını, müvekkili şirketin bu sözleşme ile belediyece üst kontrolü yapılan inşaat faaliyetlerinin tüm aşamalarını arsa sahibi adına ve yasal prosedürler çerçevesinde denetlemekle yükümlü olduğunu, davacının tek muhatabı olan arsa sahibi yerine doğrudan müvekkili şirketi hasım göstermesinin mümkün olamayacağını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce “…Taraflarca sunulan ve mahkememizce toplanan deliller kapsamında inceleme yapılarak düzenlenen 09.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davalı yapı denetim şirketinin faaliyetinin 18.06.2011 ila 18.07.2011 tarihleri arasındaki 1 ay süre ile durdurulduğu, dava dışı arsa maliki ile davalı arasında düzenlenen yapı denetim sözleşmesinin ise bu bir aylık sürenin geçmesinden sonra 03.08.2011 tarihinde düzenlendiği, sunulan ve toplanan deliller kapsamında davacının iddialarını destekler bir nedene rastlanmadığı belirtilmiştir.
Tüm bu açıklamalara göre; davacının inşasını üstlendiği binanın yapı denetimi işlemleri sırasında davalı yapı denetim şirketinin kusuru bulunduğu davacı tarafından ispat edilemediğinden ve dava konusu maddi ve manevi tazminat taleplerinin dayanağı ve unsuru haksız fiil (kusur) olduğundan, ispat edilemeyen davanın reddine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Mahkeme tarafından bilirkişi raporuna karşı yaptıkları itirazlar karşılanmadan hüküm kurulduğunu, mağdur edildiğini, ortada haksız bir eylem bulunduğunu, müvekkilinin aldığı ilk ruhsatın iptal edilmesi ve iskan ruhsatı için gerekli olmasından dolayı bina inşaatında ölçüm yaptırılıp yeni ruhsat alınmasının sebebinin davalı firmanın cezalandırılma işlemi olduğunun iki inşaat ruhsatı ile sabit olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, yapı denetim işinin geciktirilmesi iddiasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/690 E., 2018/398 K. sayılı dava dosyasında verdiği 07.06.2018 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 35,90-TL harcın düşümü ile kalan 44,80-TL harcın davacıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin Dairemizce yapılmasına.
26.05.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 27.05.2022

Başkan Üye Üye Katip