Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1890 E. 2021/1211 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20/03/2018
ESAS-KARAR NUMARASI …
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili borçlunun … Başkanlığından olan alacağının paylaştırılması için düzenlenen sıra cetvelinde birinci derecede hacze iştirak eden davalı …’nun alacağının muvazaaya dayandığını, takip dayanağı çekte bulunan imzanın sahte olduğunu, esasen dava dışı borçlunun çift imza ile temsil ve ilzam edildiğini ancak davalının takibine dayanak kıldığı çekin tek imza ile keşide edildiğini, cirantaların da birbiri ile akraba olduğunu ileri sürerek sıra cetvelinde davalıya ayrılan paydan öncelikle kendi alacağının ödenmesini istemiştir.
Davalı vekili borçlu tarafından müvekkili aleyhine açılan menfi tespit davası bulunduğunu, bunun bekletici mesele yapılmasının gerektiğini; alacağın elden verilen 785.000,-TL borçtan kaynaklandığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince sıra cetveline itiraz edebilmek için öncelikle davacının sıra cetveline girme hakkının bulunması gerektiği, davacının henüz alacağın doğmadığı dönemde haciz ihbarnamesi ile değil tezkere ile üçüncü kişideki alacağa haciz koydurduğu ve bu haczin geçerli olmadığı, dolayısıyla davacının sıra cetveline girme hakkının bulunmadığı ve eldeki davayı açmakta hukuki yarar sahibi olmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde:
– Hiçbir çekişme olmamasına rağmen yerel mahkemenin müvekkilinin haczinin mevcudiyetini araştırma yoluna gittiğini, oysa müvekkilinin … Başkanlığındaki alacak üzerine usulüne uygun biçimde haciz koyduğunu,
– İcra ve İflas Kanunu’nun 142’nci maddesinde her alacaklının sıra cetveline itiraz edebileceğinin belirtildiğini,
– Kararla müvekkilinin alacağının sıra cetvelinden çıkartılmayacağını, haczin takip hukuku bakımından mevcut olduğunu,
– … Başkanlığına birinci haciz ihbarnamesi gönderildiğini, dosyadan bu belgenin kaybolduğunu; … Başkanlığına yazılan yazıya verilen cevapta bu konuda hiçbir bilginin verilmediğini ve bu durumun müvekkilinin aleyhine yorumlanamayacağını,
– Müvekkili aleyhine daha önceki sıra cetveline yönelik olarak açılan sıra cetveline itiraz üzerine Ankara 12. İcra Mahkemesince…. yapılan yargılamada bu haczin tartışıldığını ve mevcudiyetinin anlaşıldığını; her iki kararın birbiri ile çelişki oluşturduğunu,
– Tezkere ile haciz konulmasına ilişkin değerlendirmenin hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi kararlarının istikrar kazandığını,
– Mahkemenin alacağın ne zaman doğduğu hususunu araştırmadığını,
– Davalının da haciz tezkeresi yazdırmak suretiyle para üzerine haciz koyduğunu, onun haczinin geçerli sayılmasına rağmen müvekkilinin alacaklı olduğu dosyadan gönderilen haciz tezkeresi ile konulan haczin geçersiz sayılmasının hukuka uygun düşmediğini,
– Borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının halen derdest olduğunu,
– Kararla kötüniyetin korunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NEDEN VE GEREKÇE
Dava muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır.
Sıra cetveline itiraz edebilmek için davacının, itiraz üzerine düzenlenen yeni sıra cetveline girebilme hakkı bulunmalı, bunun için de bedeli paylaşıma konu mal ya da hak üzerinde geçerli bir haczi mevcut olmalıdır. Bu nedenle davacının haczinin mevcut ve geçerli olduğunun öncelikle incelenmesinde yasaya aykırı yön yoktur.
İcra ve İflas Kanunu’nun genel sistemine göre üçüncü kişilerdeki mal ve haklar ancak Yasa’nın 89’uncu maddesindeki usulle haczedilebilir. Yasa’nın 88’inci maddesi üçüncü kişide bulunan “taşınır mallar”ın haczinden söz edildiğine göre henüz mevcut olmayan malların ve tahakkuk etmemiş alacakların tezkere ile haczedilmesi mümkün değildir. Bunun için malın mevcut olması; diğer hak ve alacakların ise tahakkuk etmiş, eşya hukuku anlamında taşınır mal sayılabilecek şekilde somut olarak ve sınırları belli biçimde ortaya çıkmış olması gerekir. Aksi takdirde, söz gelimi henüz motorlu taşıtı olmayan bir borçlu için trafik tescil birimine müzekkere yazılarak “borçlunun günün birinde araç sahibi olması halinde” ya da herhangi bir kuruluşa müzekkere yazılarak “borçlunun günün birinde alacağının doğması halinde” haciz konulduğunun bildirilmesi gibi hukuka ve tecrübe kurallarına uygun olmayan bir sonuç doğabilecektir.
Dosyanın incelenmesinde davacının alacaklı olduğu dosyadan gönderilmiş haciz ihbarnamesine (İİK m.89) rastlanamamış, davacı yan da kaybolmuş olabileceğini ileri sürmekle birlikte buna ilişkin delil sunamamıştır.
Bu açıklamalara, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359’uncu maddesinin 3 numaralı fıkrası uyarınca dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olayın saptanmasında ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 düzenlemesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dava dosyasında verdiği 20/03/2018 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 35,90-TL harcın düşümü ile kalan 23,40-TL harcın davacıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
15/09/2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 16/09/2021

….