Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1844 E. 2021/1697 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ …
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 15/05/2018
ESAS-KARAR NUMARASI :….
Taraf vekillerince, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, davacı ile davalı sigorta şirketi arasında ……akdedildiğini, sigorta teminat kapsamında “…” olduğunu, müvekkili şirketin …isimli çalışanının kendisi uhdesindeki malları müşterilere teslim ettiği halde paralarını davacıya vermemesi nedeniyle davacının zararının karşılanması için sigorta şirketine başvuruda bulunduğunu, davacının teminat kapsamı dahilinde zarara uğradığının sabit olduğunu, olaya ilişkin hasar dosyası açıldığını, eksper raporu üzerine müvekkilinden talep edilen belgelerin de iletildiğini, 20.127,91 TL zarar bulunduğunu, davalının sigorta bedelinin ödenmesi için poliçede olmayan ve temin edilemeyecek belgeler istediğini ileri sürerek, zararın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının yükümlülüklerine aykırı davrandığını, davacı şirketin poliçe kapsamında tazminat talebinde bulunması nedeniyle hasar dosyası açıldığını, davacının iddia ettiği zararın poliçe kapsamında kalıp kalmadığının, zararın ve sorumluluğunun tespiti için sigortacı tarafından istenilen bilgi ve belgelerin sunulması gerektiğini, talep edilen zararın sigorta teminatı kapsamı dışında olduğunu, davacı şirketin kendini zarara uğrattığını iddia ettiği işçisi hakkında şikayetçi olmadığının ortada olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte talep edilen tazminatın fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…Taraflar arasında düzenlenen sigorta poliçesinin “…. ” başlıklı kısmında; “Sigortacı sigortalının emrinde ve hizmetinde çalıştırdığı …. sigortalıya ait para …. zimmetine geçirmek, hile, dolandırıcılık ve sahtekarlık yolu ila bunlara sahip olmak suretiyle yapacağı emniyeti suiistimal halleri sonucunda sigortalının uğrayacağı zararı, muafiyet hükmü saklı kalmak kaydıyla poliçede yazılı teminat limitini geçmemek üzere temin eder.”
“Sigortacıya tazminat yükümlülüğü atfedilebilmesi için, emniyeti suistimalin, poliçe süresi içinde ve emniyeti suistimal yapan kimsenin işyerinde aralıksız bir şekilde çalıştığı süre içinde yapılmış olmas…. şarttır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Poliçede, emniyeti suistimal zarar miktarının belirlenmesi konusunda ödenecek her bir hasarda tazminat tutarının %10 u onarında tenzili muafiyetin uygulanacağı belirtilmiştir.
Somut olayda ; davacı şirket işçisi …… ocak,şubat ve mart 2013 aylarında kendi bölgesindeki müşterilere teslim etmesi gereken ürünleri teslim etmeyip kendi adına satış yaptığı, tahsilatları şirkete teslim etmediği, Yargıtay 11 HD … K Sayılı ilamında da belirtildiği üzere olayın bu haliyle emniyet suiistimal suretiyle gerçekleştirdiği ve emniyete suiistimal yoluyla oluşan zararların poliçe kapsamında olduğu, olay nedeniyle 12/06/2013 tarihli ekspertiz raporu ile de davacı şirketin 17.611,17 TL zararın söz konusu olduğu, poliçe özel şartı gereğince ödenecek tazminat tutarı üzerinden %10 muafiyet uygulaması gerektiğinden davacının 15.850,16 TL talep edebileceği kanaatine varıldığından davanın kısmen kabulüne…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Zararın eksik değerlendirildiğini, “……” isimli belgenin dikkate alınmadığını, …isimli şahsın dondurma satışından yapmış olduğu tahsilatları müvekkili şirkete teslim etmeyerek zimmetine geçirmesi ve araç sayımında çıkan açıktan ötürü zarar oluştuğunu, dava dışı …tarafından uhdesine geçirilen tahsilatlardan uğranılan zarar 17.611,17 TL iken, araç sayımında tespit edilen açığın ise 2.516,74 TL olduğunu, dolayısıyla müvekkili şirketin toplam zararının 20.127,91 TL olduğunu, araç sayımında tespit edilen açık sebebiyle oluşan zararla ilgili olarak gerekçeli kararda bir değerlendirmeye yer verilmediğini, zararın bu kısmı ile ilgili kabul ya da red kararı verilmediğini, reddedilen kısım üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, tazminattan indirim yapılması için gerekli olan şartların oluşmadığını beyan ederek, kararının kısmen ret kısmının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davacının hukuksal yükümlülüklerine aykırı davrandığını, davacı taraf iddialarının bir yönü ile de Ceza Hukukuyla temas halinde olduğunu, davacı şirketçe yetkili makamlara suç ihbarında bulunulmadığını, zira söz konusu haksız eylemin “….. olarak nitelendirilmesinin Ceza Hukukunu ilgilendirdiğini, dava dışı …’in davacının işçisi olduğunu, hukuki olarak hizmet akdi bünyesinde bağımlılık unsurunu da barındırdığını, işverenin hizmet akdinden kaynaklanan yönetim hakkının TBK’nın 399’uncu maddesi düzenlemesine de konu olduğunu ve bu yasal düzenleme gereği de işverenini işin görülmesi kapsamında yaptığı düzenlemelere ve verdiği talimatlara uyulmasını işçilere bir borç olarak yüklendiğini, zamanaşımı ve hak düşürücü süreler yönünden de yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Dava, dava dışı işçinin davacıya verdiği iddia edilen zararın sigorta poliçesi kapsamında tahsili istemine ilişkindir.
Sigorta şirketlerinin sigorta sözleşmeleri kapsamındaki sorumlulukları sigorta poliçelerinin ayrılmaz parçası olan genel şartlarda düzenlenmiştir. Genel Şartlar; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından her sigorta branşı için hazırlanmış olan ve sigorta poliçesinde açıkça ifade edilmiş, teminatın kapsamı, istisna edilen haller, hasar prosedürü, sigortalının görev ve yükümlülükleri, anlaşmazlık halinde uygulanabilecek hükümler, prim ödemesi, rücu durumu gibi sigorta sözleşmesinin esaslarını belirten koşullardır.
Somut olayda taraflar arasında serbestçe düzenlenen “… Paket Sigorta Poliçesi” incelendiğinde, Emniyeti Suiistimal teminatı bölümünde açıkça,”Sigortacı, sigortalının emrinde ve hizmetinde çalıştırdığı kişt veya kişilerin sigortalıya ait para ve kıymetli evrakını veya para ile ölçülebilen mallarını çalmak, zimmetine geçirmek, hile ve dolandırıcılık veya sahtekarlık yolu ile bunlara sahip olmak suretiyle yapacakları emniyeti suiistimal halleri neticesinde sigortalının uğrayacağı zararı, muafiyet hükmü saklı kalmak kaydıyla, poliçede yazılı teminatı geçmemek üzere, Hırsızlık Sigortası Genel Şartları çerçevesinde temin eder” denilmiş ve rizikonun gerçekleşmesi halinde Hırsızlık Genel Şartlarına atıf yapılmıştır.
Hırsızlık sigortası genel şartlarının B.1.2 maddesinde ise; rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortalı ve sigortacının yükümlülükleri düzenlenmiştir. Buna göre sigortalının rizikoyu öğrendiği anda durumu derhal yetkili makamlara bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Dosya kapsamında, davacı tarafından yetkili makamlara başvuru yapıldığına dair herhangi bir delil sunulmadığı gibi başvurunun yapıldığı da iddia edilmemiştir.
Buna göre; TTK’nın sigorta hukukuna ilişkin genel hükümler kısmında yer alan 1447. maddesi, taraflar arasındaki poliçe ve atıf yapılan genel şartlar kapsamında, tacir olan davacı sigortalının yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle zararını davalıdan talep şartları oluşmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle Dairemizce, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
II-Kararın kaldırılması nedenine göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile;
HMK m. 353/1,b,2 gereğince, Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dava dosyasında verdiği 15/05/2018 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
Buna göre:
“1-Davanın Reddine,
2- Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 59,30 TL harçtan başta yatan 25,20 TL nin mahsubu ile bakiye 34,10 TL nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 98,10 TL istinaf yasa yoluna başvuru, 32,70 TL posta gideri olmak üzere toplam 130,80 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından davalı vekili yararına 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Artan gider avansı olması halinde HMK m.333 uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,”
II-Yukarıda (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
III-Peşin alınan istinaf karar harçlarının taraflara iadesine,
IV-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
V-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
17/11/2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 25/11/2021