Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1790 E. 2022/449 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19.03.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : ….
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında güvenlik hizmeti sözleşmesi imzalandığını ve müvekkilinin davalıdan hizmet alımında bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşme sona erdiğinden müvekkilinin davalıya işçilerini başka yerde çalıştırmasına ilişkin tebligat yapılmasına rağmen davalının tebligata uymadığını, bu nedenle davalının işçilerinin müvekkili hakkında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava açtıklarını, müvekkilinin bu davalar nedeniyle tazminat ödemek zorunda kaldığını, sonrasında ise davalı işçilerinin fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, Ankara 11. İş Mahkemesine ek davalar açtıklarını, mahkemenin….. sayılı dosyalarında görülen davaların kaybedilmesi üzerine müvekkilinin, Elmadağ İcra Müdürlüğü’nün 2015/868 E., 2015/2135 E., 2015/3007 E., 2015/3005 E., ve 2015/3006 E. sayılı takip dosyalarında bu bedelleri ödemek zorunda kaldığını, müvekili tarafından yapılan ödemelerden davalının sorumlu olduğunu, yapılan ihtara rağmen davalının ödemeye yanaşmadığını belirterek, 25.635,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, süre uzatma dilekçesi vermesine rağmen davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında ise davacı ile davalı arasındaki hizmet alım sözleşmesinin sona ermesi üzerine, dava dışı işçilerin yeni işyerinde işe başlamaları nedeniyle iş akitlerinin feshedildiğini, bu nedenle müvekkilinin işçi alacaklarından sorumlu olamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…Toplanan delillere, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, 03/01/2008 tarihli Güvenlik Hizmetleri Çalışma Talimatnamesi ve sözleşmenin “götürü usulde” düzenlenmiş olması ayrıca bilirkişinin belirttiği maddeler haricinde sözleşmenlerin bir kısmında 7.6 maddesi, bir kısmında ise 7.5. Maddesinde yer alan “Firma işyerinde çalıştırdığı personelden dolayı yasaların kendisine yüklemiş olduğu eksiksiz yerine getirecektir.” düzenlemesi nazara alındığında; davacının talebi davalı güvenlik firması tarafndan davalının yukarıda belirtilen işçilerine ait bir kısım işçilik haklarını ödememesi nedeniyle, işçiler tarafından açılan dava neticesinde ödemek zorunda kaldığı tazminat ve fer’ilerinin sözleşme kapsamında rücuen tazminini talep etmiş olup, sözleşme kapsamında açıkça bu husus düzenlenmiş ise yahut sözleşmenin niteliğinden anlaşılabiliyor ise davacı, alt işverenden buna ilişkin ödemelerini talep edebilir. Taraflar arasındaki sözleşme değerlendirildiğinde, götürü usulde hizmet alımı sözlşmesi olup, işin götürü usulde olması nedeniyle kural olarak istisna getirilmemiş ise, yapılan iş nedeniyle tüm giderler sözleşme bedelinin içerisinde olduğundan, işçi alacaklarına konu ihbar tazminatı, kıdem tazminatı ve UBGT’ler alt işverenin sorumluluğunda olduğunun kabulü gerektirir. Sözleşme hükümleri incelendiğinde, söz konusu giderlerden alt işverenin sorumlu olmayacağına ilişkin düzenleme getirilmediği gibi, aksine sözleşmenin “götürü” olduğu belirtilerek alt işverenin sorumluluğu pekiştirilmiştir. Öte yadan davalı ile imzalanan 01/03/2008 tarihli Genel Çalışma Talimatnamesinin “k” bendinde bu kalemlerden sorumluluğu açıkça kabul ettiği gibi, gerek 2008 yılında imzalanan sözleşme, gerekse de öncesindeki sözleşmelerdeki “sözleşmenin konusunu” düzenlemeyen 2. maddesi, “işin bedelinin arttırılamayacağına ilişkin “4.3” maddesi, firmanın işe alınan personelden sorumluluğuna ilişkin 7.6 (7.5) maddesi, firmanın yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde sonuçlarını düzenleyen 7.9 maddesi, 7.11 maddesinde yer alan “….veya kanunen ödenmesi gereken tazminat ve masraflardan” sorumluluğun alt işverende olduğuna dair 7.11 maddesi, Güvenlik Hizmetleri Çalışma Talimatnamesinin Hafta Tatili Bayram ve Resmi Günlerde çaılşmayı düzenleyen “e” maddesi, “kesintisiz çalışmayı düzenleyen “f” maddesi, özellikle 03/01/2008 tarihli “Güvenlik Hizmetleri Çalışma Talimatnamesinin” “k” maddesinde, yıllık izin, ihbar ve kıdem tazminatının alt yüklenici firmaya ait olduğuna ilişkin açık düzenleme karşısında, sözleşme kapsamında alt işveren tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminati, ihbar tazminatı, UBGT ücretlerinde oluşan alacak kalemlerinden davalının sorumlu olacağı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davalı tarafından sözleşmede müvekkilinin sorumluluğuna ilikin düzenleme olmadığı iddia edilmiş ise de belirtilen nedenlerle savunması yerinde görülmediği gibi, sözleşmenin bu niteliğine göre TBK’nun (BK’nun) eşit sorumluluk uygulanmasının da davada uygulanması mümkün görülmemiştir. Bu itibarla, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya göre davacı tarafından 25.635,00 TL alacak talebi yerinde görüldüğünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar bilirkişi tarafından, temerrüde düşürülmeden faiz talep edemeyeceği belirtilmiş ise de, talep sözleşmeden kaynaklanan rücuen tazminat talebine ilişkin olup, davacı tarafından yapmış olduğu ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi talep edebileceğinden, ödeme tarihinden itibaren işleyecek olan 3095 Sayılı Yasa gereğinde değişen oranlarda avans faizi ile davalıdan tahsiline…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının davalı şirketten ödediği işçilik alacaklarının rücu talebinin herhangi bir dayanağının bulunmadığını, sözleşmede işçilik alacaklarından sorumluluğu düzenleyen bir maddenin bulunmadığını, tacir olan tarafların bu hususu açıkça belirlemedikleri dikkate alındığında TBK 167/1 uygulanması gerektiğini, mahkemece bu hususun incelenmediğini bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1343E., 2018/211K. sayılı dava dosyasında verdiği 19.03.2018 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.751,10 TL’den peşin olarak alınan 437,77 TL’nin düşümü ile kalan 1.313,33 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
16.03.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 18.03.2022