Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1682 E. 2022/518 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18.01.2018
ESAS-KARAR NUMARASI :….
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; davalıların 30.03.2018 tarihi öncesi müvekkili kooperatifin yönetim ve denetim kurulu üyeleri olduklarını, yönetim kurulu üyelerinin kooperatifin banka hesaplarını boşaltıp zimmetlerine geçirdiklerini, denetçilerin ise gerekli denetimi yapmadan sonuç olarak yönetim kurulu üyelerinin görevlerine yaptıklarına, kooperatifin çıkarlarını koruduklarına ve iyiniyetli olduklarına dair rapor düzenlediklerini, 30.03.2008 tarihli genel kuruldan sonra bu durumun ortaya çıktığını, bunun üzerine Başkan … ve üye … hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı …’in Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/339 E., 2009/70 K. sayılı kararıyla on yıla mahkum olduğunu, Başkan…. kaçtığını ve halen yurtdışında olduğunu, hakkında Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/160 E. sayılı dosya ile ceza davası açıldığını ve devam ettiğini, diğer davalılar hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığının 2009/99331 Soruşturma no’lu evrakı ile soruşturmanın devam ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere 15.000,00 TL.’nin suç tarihinden bu yana avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş;
19.10.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 1.173.673,33 TL. olarak artırmıştır.
Davalılar … ve … vekili; davacının alacak iddiasının zamanaşımına uğradığını, dava açılması yönünde genel kurul kararı bulunmadığını, müvekkili …’ın 2001 yılı öncesinde birkaç dönem yönetim kurulunda bulunduğunu, 30.06.2001 tarihinden 30.03.2008 tarihine kadar ise diğer müvekkili … ile birlikte denetçi sıfatıyla görev yaptığını, müvekkillerinin yöneticinin tuttuğu evrak ve defterlere ve bilançolarına göre yıllık raporlarını hazırladıklarını, müvekkili …’ın zorunlu olarak bu göreve getirildiğini, diğer müvekkili …’ın ise profesyonel bir kooperatif ve işletme bilgisi bulunmadığını, oluşan zarar ile müvekkilleri arasında herhangi bir illiyet bağı olmadığı gibi, kendilerine atfedilecek bir kusur ve ihmal de bulunmadığını, olayları şüphe üzerine haberdar olur olmaz yargıya intikal ettirenin müvekkili … ile davalı … olduğunu, Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyalarda müvekkilinin müdahil konumunda olduğunu, müvekkili denetçilere atfedilecek hiç bir kusur ve ihmal olmadığını savunarak, öncelikle zamanaşımı nedeniyle, aksi halde esastan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili; yöneticiler aleyhine dava açılması için alınmış bir genel kurul kararı olmadığını, yine davanın denetçiler tarafından açılmadığını, 30.03.2008 tarihli genel kurulda yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini, önceki dönem yönetim kurulu üyesi … ve …’in kooperatif defter ve belgelerini teslim etmemesi, banka hesaplarında olması gereken paraların mevcut olmadığının anlaşılması üzerine, diğer davalı … ile birlikte hem Bakanlığa şikayette bulunduklarını, hem de Savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, müvekkilince daha erken ihbar yapılamamasının nedeninin diğer iki yönetim kurulu üyesinin işlemiş oldukları zimmet suçunun anlaşılamaması için evrak ve belgelerde oynaması, genel kurula ve ilgililere sundukları belgeler ile gerçek belgeler arasında fark yaratması olduğunu, şikayetler üzerine her iki sanık hakkında dava açıldığını,…. Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/339 E. sayılı dosyasında zimmet suçundan mahkum olduğunu ve kararın kesinleştiğini, … hakkındaki Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2009/160 E. sayılı dosyasında yargılamasının devam ettiğini, müvekkilinin şikayeti sonucunda suçun ortaya çıkmasının ve kamu davası açılmasının bile, müvekkilinin yönetici olduğu dönemler içerisinde davacı … zarara uğratacak eylemlerin faili olmadığının kanıtı olduğunu, müvekkilinin 2005-2009 yıllarında yurtdışında görevli bulunduğunu, bu nedenle ve eşinin hastalığının tedavisi nedeniyle toplantılara katılamadığını, yönetim kurulu kararlarında imzasının bulunmadığını, bankalarla ilgili para çekme veya talimat verme yönünde hiçbir işlem ve imzasının bulunmadığını, bankalardaki bütün iş ve işlemlerin muhasebe kayıtlarının yönetim kurulu üyeleri …..tarafından yapıldığını, adı geçenlerin zimmet suçunu işlediklerini ve bu suçla ilgili başka sorumlu olmadığını itiraf ettiklerini, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi bulunduğu bütün dönemler sonunda genel kurul tarafından ibra edildiğini, kooperatifi zarara uğratan hiçbir fiilinin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Dosya kapsamına, toplanan delillere, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve Ceza Mahkemeleri kararlarına göre; davacı kooperatifin yönetim kurulu üyesi olan davalılar … ve …’in kooperatif hesaplarında bulunan paraları zimmetlerine geçirmek suretiyle davacı … 1.330.148,99-TL zarara uğrattıkları, zimmet olayının 30/03/2008 tarihinde yapılan kooperatif genel kurulunda ortaya çıktığı, bu tarihten itibaren işleyecek faizi ile birlikte zarar tutarından birlikte sorumlu oldukları anlaşıldığından ıslah dilekçesi de dikkate alınarak davalılar … ve … hakkındaki davanın kabulüne,
Davalılar …, … ve …’ın denetim ve yönetim görevlerini ihmal suretiyle diğer davalıların zimmet eylemine sebebiyet verme suçundan Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesince “üzerilerine atılı suçun unsurları ile oluşmadığı” gerekçesi ile beraat kararı verildiği, maddi olguyu tespit eden ve suçun sanıklar tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanan beraat kararının Mahkememiz açısından da bağlayıcı olduğu, davalılar …, … ve …’ın davacı … zarara uğratan eylem ya da ihmallerinin bulunmadığı kanaatine varıldığı” gerekçesiyle, davalılar … ve … hakkındaki davanın kabulüne, 1.173.673,33 TL’nin 30.03.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den alınarak davacıya ödenmesine, davalılar …, … ve … hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalılar …, … ve …’nun Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/25 E. 2014/131 K. sayılı dosyası kapsamında, denetim görevini ihmal sureti ile zimmete sebebiyet vermek suçundan yargılandıklarını, ceza mahkemesince ”Bu sanıkların ihbar ve şikayetleri üzerine adli ve idari soruşturmanın başlatıldığı, önceki kesinleşen kovuşturmada sanıklardan …’nın katılan olarak kayıtlara geçtiği, sanık …’ın dosya içerisinde bulunan ve o döneme ait yazılı notu ve sanıklar ….. savunmaları nazara alındığında, bu sanıklar yönünden suçun yasal unsurlarının oluşmadığı” gerekçesiyle beraatlerine karar verildiğini, davalıların suçun unsurlarının oluşmamış olması sebebiyle beraat etmiş olmalarının, suçu işlemediklerinin sabit olduğu şeklinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, Mahkemenin aksi yöndeki kanaatine rağmen kesinleşmiş ceza mahkemesi kararında, davalıların isnat olunan suçu işlemediklerinin sabit olduğu şeklinde bir ifade yer verilmediğini, ceza mahkemesince, davalıların eylemlerinin suç oluşturup oluşturmadığı ile olayda herhangi bir ihmallerinin bulunup bulunmadığı yönünde bir inceleme yapılmadığını, hukuk mahkemesi hakiminin ceza mahkemesi hakiminin kararı ile bağlı olmadığını, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda, “Huzurdaki davanın zimmet suçunun işlendiği gerekçesiyle açılan bir ceza davası olmayıp oluşan zararın tahsiline ilişkin bir tazminat davası olduğu, davalı denetçiler ceza davasında suçlu görülmemiş ise de, huzurdaki olayda genel kurula sundukları raporlarla yöneticilerin işlemlerinin usule uygun olduğu yönünde rapor düzenleyip, yöneticilerin usulsüz işlemlerinden dolayı zararın artmasına neden oldukları” ifadesi yer almış olup, bilirkişice de, davalı denetçilerin görevlerini gerektiği gibi yapmadıkları, kooperatif defter ve belgelerini gereği gibi incelemedikleri, genel kurullara sundukları raporların gerçeği yansıtmadığı, dolayısıyla denetçilerin de, eski yönetim kurulu üyeleriyle birlikte sorumlu olduklarının ifade edildiğini, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 06.06.2016 T. 2016/3595 E. 2016/3434 K. sayılı, kooperatif yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemi konulu bir davaya ilişkin kararında, sorumluluk araştırmasında, yöneticilerin ve denetçilerin kusursuzluklarını ispat etmelerinin gerektiği, TTK’nın 336. ve 359. maddelerinde yer alan durumlarda, yöneticilerin ve denetçilerin kusursuzluklarını ispat etmedikleri sürece müteselsil şekilde sorumlu olacaklarının belirtildiğini, yasal düzenlemeler doğrultusunda davalıların zarardan sorumlu oldukları ve hatta bu sorumluluğun kusursuz sorumluluk olduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da davalı yönetim ve denetim kurulu üyelerinin görevde bulundukları tarihte kooperatifin zarara uğradığı, davalıların zararın oluşumunda kusursuz olduklarını ispat edemedikleri ve hatta zararda ihmallerinin bulunduğunun ifade edildiğini, davalıların ceza yargılaması ve hukuk yargılaması kapsamında, zararın oluşumunda kusurlarının olmadığını ispat edememiş olmaları karşısında, ceza mahkemesinin, davalı denetçiler ve yönetim kurulu üyeleri yönünden denetim görevinin ihmali suretiyle zimmete sebebiyet verme suçundan vermiş olduğu beraat kararının, hukuk hakimini bağlamasının mümkün olmadığını belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın dava ve ıslah dilekçeleri doğrultusunda tüm davalılar yönünden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, kooperatif eski yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumluluğu sebebiyle tazminat istemine ilişkindir.
Ceza mahkemesinin “delil yetersizliğine dayanan beraat kararının” hukuk hakimini bağlamayacağı, ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa, diğer anlatımla beraat kararı suçun sanıklar tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hakimini de bağlayacağı, ceza davasında hükme dayanak yapılan maddi olgularla ve özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen, mahkumiyet kararının bu yönlerinin hukuk hakimini bağlayacağı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hususları doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında kabul edilmektedir.
Somut olayda da, Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.04.2014 tarih ve 2014/25 E., 2014/131 K. sayılı kararıyla, davalılar …, … ve … yönünden suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraatlerine karar verilmiş, karar Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 20.05.2015 tarih ve 2014/12384 E., 2015/11735 K. sayılı kararıyla düzeltilerek onanmıştır.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL.’nin düşümü ile kalan 44,80 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan istinaf avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
4-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
30.03.2022 tarihinde, HMK’nın 361/(1). maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 30.03.2022

….