Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1647 E. 2022/523 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

…..

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12.06.2017
ESAS-KARAR NUMARASI : …….
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacılar vekili, davalının …… Bölge Müdürlüğü ile müvekkili şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığı arasında 24.12.2014 tarihli güvenlik hizmeti sözleşmesi imzalandığını, bu kapsamda davalıya 28 aylık-852 günlük hizmet verildiğini, davalı idarenin müvekkillerinin aylık hakedişlerinden 5510 Sayılı Yasanın 81. maddesine “ı” bendi ile eklenen yasa hükmü nazara alınmadan Batman Bölge Müdürlüğü için 6.378,60-TL, Diyarbakır Bölge Müdürlüğü için 4.937,39-TL, Mardin Bölge Müdürlüğü için 1.094,18-TL ve Siirt Bölge Müdürlüğü için 1.094,18-TL olmak üzere toplamda 13.504,34-TL kesinti yaptığını, anılan madde kapsamında bu kesintilerin hukuka aykırı olduğunu, çünkü özel sektör işverenlerinin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinde işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutarın Hazinece karşılanacağının düzenlendiğini, müvekkili şirketlerin herhangi bir borçları bulunmadığından yasada belirtilen şartları taşıyan firmalar olduğunu, bu kapsamda Hazinenin verdiği teşvikin davalı kurumca alınmasının anılan kanun hükmüne aykırı olduğunu belirterek kesintilerin, kesinti tarihlerinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın görev yönünden, yine aksi halde zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece Mahkemesi’nce “…Tüm dosya kapsamı, dava, cevap, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu nazara alındığında; taraflar arasında 24.12.2009 tarihli güvenlik hizmeti alım sözleşmesinin yapıldığı, davacı şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığının davalıya bu kapsamda 852 günlük hizmet verdiği, davalının da bu hizmete ilişkin olarak davalı hakedişlerinde 5510 Sayılı Yasa gereğince %5’lik işveren kesintisini yaparak toplam 13.504,35-TL’lik eksik ödeme yaptığı, ancak 5510 Sayılı Yasanın 81. maddesinin 1. fıkrasına eklenen “ı” bendi gereğince işverenin “malüllük, yaşlılık ve ölüm” sigorta primine ait 5 puanlık tutarın hazinece karşılanacağının, bunun şartlarının da işverenin aylık sigorta prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde vermiş olması ve cezasının bulunmaması şartına bağlandığı, dosyamızda da davacı şirketlerin buna aykırı herhangi bir durumlarının bulunduğuna dair belge, bilgi ve iddianın yer almadığı bu nedenle kesintinin yersiz olduğu ve iadesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından davadan önce davalıyı temerrüte düşürecek herhangi bir ihtarın bulunmadığı da nazara alınarak, bu miktarın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya iadesi gerektiği görülmekle davanın kabulüne…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, müvekkilinin yaptığı işlemlerin yasal zorunluluklardan doğduğunu, bu işlemlerden dolayı müvekkiline kusur izafe etmenin mümkün olmadığını, eğer davacı bir muafiyet ya da istisna hakkı olduğunu düşünüyorsa, bunu daha sonra kesintilerin gönderildiği kurumdan istemesi gerektiğini, müvekkilinin davacının bir muafiyeti olup olmadığını bilmesini beklemenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu durumda yapılması gerekenin davacının bahsettiği şekilde bir muafiyeti olup olmadığının ilgili kurumlardan sorulması gerektiğini, beyanlarının ve tüm dosya kapsamının yeterince incelenmeden, maddi gerçekliği ortaya çıkaracak deliller toplanmadan verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, akdedilen hizmet sözleşmesi kapsamında, davacının hak edişlerinden yapılan kesintilerin istirdatı istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/207 E., 2017/458 K. sayılı dava dosyasında verdiği 12.06.2017 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 922,48-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 230,62-TL harcın düşümü ile kalan 691,86-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
30.03.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 31.03.2022

……