Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN : … …
ÜYE … … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 22/01/2018
ESAS-KARAR NUMARASI….
Davalılar vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, davalılardan … ve …’nin 08.11.2005 tarihli Genel Kurul’da yapılan seçim sonucu yönetim kurulu üyeliğine seçildiklerini, görevde oldukları dönemde kooperatif kayıtlarında yer almayan dört adet bononun bu kişiler tarafından düzenlendiğini, tüm bonoların davacı …’nin oğlu olan … ciro edilip iki ayrı icra takip dosyası ile icra takibine konu edildiğini, bonoların kooperatif adına … ve … tarafından görevde olmadıkları dönemde düzenlendiği halde bonoların düzenleme tarihini görevde oldukları 2006 yılını yazarak görevde oldukları tarihlerde düzenlenmiş gibi işlem yaptıklarını, kooperatif kayıtlarında bu bonoların düzenlenmesini gerketiren borç kaydı olmadığını ileri sürerek, bonolar nedeniyle başlatılan icra takipleri kapsamında davacının borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili ; Başlattıkları iki ayrı icra takibine karşı davacı kooperatif tarafından Ankara 9. İcra Hukuk Mahkemesinde açılan davaların takipsiz bırakılıp, açılmamış sayılmasına karar verildiği için menfi tespit davası açmakta hukuki yarar olmadığını,davalı …’ın kooperatif üyesi olmadığını, iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, yönetim kurulu üyesi olan lehtarlar ile kooperatif arasındaki çekişmeleri bilmesinin mümkün olmadığını, keşidecilerin senetlerinin düzenlendiği tarihte kooperatifin yetkilisi olduklarını, bu nedenle davacı yetkilileri tarafından düzenlenen bonolar nedeni ile kooperatifin borçlu olmadığı iddiasının dinlenemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar …, … ve … Vekilleri; Kooperatif üyesi ve yöneticisi olan …’nin yönetimden ayrıldıktan sonra kendilerine sorun çıkarılacağını bildiği için yöneticilikten ayrılmadan önce kendisi, eşi ve diğer iki davalı kooperatif üyeleri … ve …’in istifalarını sağladığını, bu bonoların üyelikten ayrılanların ödedikleri aidatlarının iadesi karşılığı olarak yönetim yetkilisine sahip kişiler tarafından düzenlendiğini, davalı …’nin kardeşi olan … bonoların ciro edilmesinde kötüniyet aranmaması gerektiğini savunarak, davanın reddine %40 oranında tazminatın davacıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…İcra takibi davalı … tarafından başlatılmış olsa da, diğer davalıların bonolarda lehtar olarak yer almaları nedeni ile tümü yönünden menfii tespit davası açılabileceği, bu nedenle taraf oluşumunun usulüne uygun olduğu kabul edilmiştir.
Davalılardan … davacı kooperatifin üyesi olmadığı gibi bonolarda ciro yolu ile hak sahibi olması nedeni ile davacı kooperatifin bu davalının kötü niyetli hamil olduğunu, yani diğer davalıların davacı kooperatiften alacaklıları olmadığı halde bonoları düzenlediklerini bilerek bonoları teslim aldığını kanıtlaması gerekli olup, diğer davalılar kooperatif üyesi olup bonoların ayrılma payı nedeni ile düzenlendiğinin ileri sürülmesi ve bonoların nedene bağlanmasından dolayı bonoların düzenlendiği 2006 yılı içerisinde bu davaların kooperatiften ayrılma payı alacaklarının olmadığını kanıtlaması gerekmektedir.
Kooperatif kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu bilirkişiler 28.03.2017 tarihli asıl rapor ile itirazlar üzerine 24.11.2017 tarihli ek raporları düzenlemiştir. Bu raporlarda da belirtildiği gibi, davacılardan … ve … 08.11.2005 tarihli genel kurulda dava dışı … ile birlikte yönetim kurulu üyesi seçilmiş ve aynı zamanda kooperatif üyesi olup, diğer iki davalı … ile … ise yönetici sıfatı bulunmayan kooperatif üyesidir. … dışındaki davalıların davacı kooperatif üyeleri istifalarının 15/12/2009 tarih ve 40 nolu yönetim kurulu kararı ile kabul edilerek sona ermiştir. Kooperatif üyeliğinden ihraç edilen yada istifa sureti ile ayrılanların ayrılmanın gerçekleştiği 2009 yılı hesaplarının görüşüldüğü ve 2010 yılında yapılacak genel kurulunda görüşülüp, bilançoda her bir üyenin payına düşen masraflar mahsup edildikten sonra ödedikleri aidatların iade edilmesi gerekir. Ayrılan üyelerin iade edilecek alacakları ödemelerin ötelenmesine ilişkin genel kurulun kararı yok ise genel kurulu takip eden bir sonra muaccel hale gelmesi söz konusu olacaktır.
Yukarıda yapılan tespit sonrası, davacı kooperatifin üyesi olan davalıların kooperatiften iade aidat alacakları ancak 2010 yılında talep edilebilir hale geleceği için bonoların düzenlendiği 22.06.2006 tarihinde henüz davalı … dışındaki diğer davalıların ayrılma paylarından söz edilmesinin mümkün olmadığı, bu hali ile dört adet bononun düzenlendiği 2006 tarihi itibari ile davacı kooperatifin davalı üyelerine bono ile ileride doğması olası iade aidat ödemeleri için borçlanmış olmasının mümkün olmadığı, cevap dilekçelerinde de belirttikleri gibi üye olan davalıların ileride sorunla karşılaşacaklarını öngörüp gerçekte iade aidat alacakları doğmadan bu bonoları düzenledikleri, bonoların düzenlediği tarih olan 22.06.2006 tarihi itibarı ile davacı kooperatifin üyeleri olan davalılar …, …, … ve …’e davaya konu bonolar nedeni ile borçlu olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmiştir. Her ne kadar bu davacılar 2009 yılında istifalarının kabulü ile üyelikleri sona erdiği için davaya konu bonolara dayanarak iade aidat alacağı talep edemez ise de açacakları ayrı bir alacak davası ile iade aidat alacaklarına ulaşmaları mümkündür.
İyi niyetli üçüncü kişi olduğunu ileri süren davalı … tüm bonolar yönünden ciro yolu ile hamil haline gelip, icra takibi başlatmıştır. Davanın davalı … yönünden de kabulü için bu kişinin kötü niyetli hamil olduğunun, yani diğer dört davalının davacı kooperatifte alacaklıları olmadığını, bu bonoların olmayan borç için düzenlendiğini bilerek bonoları devir aldığının kanıtlanması gerekmektedir.
Davacı kooperatifin 08.11.2005 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliğine seçilen davalı … diğer davalı …’nın eşi olup, bu davalılardan … davalı …’ın kardeşi, davalı … işe …’ın kardeşinin eşi olduğu için davalı …’ın kardeşi ve kardeşinin eşi olan davalılar … ve …’nin davacı koopreatiften alacaklı olmadıklarını bilebilecek durumda olduğu, bu hali ile davalı …’ın davalılar … ve … yönünden iyi niyetli hamil olduğunun kabul edilemeyeceği kabul edilmiştir.
Davalılardan … yargılama devam eder iken davalı …’den boşanmış olup, bonoların düzenlendiği ve icra takiplerinin başladığı tarihlerde karı koca durumundadır. Davalı …’ın davalı …’nin kardeşi olan diğer davalı … ile birlikte davacı kooperatifin yönetim kurulu üyesi olarak çalışması nedeni ile diğer davalı … ve … yönünden de bilgi sahibi olup, bu davalıların da davacı kooperatiftan alacağı olmadığını bilebilecek durumda iken ciro yolu ise bu kişilerden bonoları devir aldığı, kooperatifin iç işleyişi ile ilgili olarak kardeşi … ve yengesi … aracılığı ile kooperatif hakkında bilgi sahibi olan ….. davalı … ve ….. de kooperatiften alacaklı olmadığını bilerek bu kişilerin lehtarı olan bonoları teslim alıp icra takibi başlatması nedeni ile iyi niyetli hamil olduğunun kabulünün mümkün olmadığı kabul edilmiştir.
Temin edilen nüfus kayıtlarına göre davalı … ile davalı … evli eken dava açıldıktan çok sonra boşanmış olup, davalı …’ın yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan ilişki zinciri içerisinde kardeşi … ile birlikte yönetim kurulu üyeliği yapan davalı …’nin eşi olan …’in aynı şeklide davacı kooperatiften aidat iadesi adı altında talep edilebilir alacağı olmadığı halde …’in lehtarı olduğu bonoyu ciro yolu ile devir alıp icra takibi yaptığı, davalı … yönünden de davalı …’ın bu nedenlerle iyi niyetli hamil kabul edilmesinin mümkün olmadığı, sonuç olarak davalı …’ın diğer dört davalının davacı kooperatiften aidat iade alacaklıları olmadığı bilerek, bonoları ciro yolu ile devir alıp icra takibi başlattığı, bu hali ile davacı kooperatifin diğer dört davalı ile birlikte davalı …’a davanın dayanağı olan bonolar nedeni ile borçlu olmadığının kanıtlandığı kabul edilmiştir.
Davacı taraf tüm davalıların kötü niyetli olduklarını belirtip kötü niyet tazminatı talep etmiştir. Daha önce kooperatif üyesi olan davalıların gerçekte bonolar nedeni ile alacakları olmadığını bildikleri halde bonoları tahsil amacı ile davalı …’a ciro ile devir ettikleri için, …’ın ise diğer davalıların bonolar nedeni ile alacaklı olmadıklarını bildiği halde icra takiplerini haksız ve kötüniyetli olarak başlatması nedeni ile tüm davalıların kötüniyet tazminatının sorumlusu olmaları gerektiği, icra takipleri 2009 yılında başlatıldığı için harç tamamlanan miktar esas alınıp, bu miktarın % 40 ına karşılık gelen kötü niyet tazminatının tüm davalılardan tahsili gerektiği kabul edilip davacının takibi ile ilgili olarak;
1-Ankara 29. İcra Müd.’nün…. Esas sayılı icra takibi ve dayanakları olan,
A)Borçlusu davacı … davalı … olan 22/06/2006 düzenlenme, 20/09/2006 ödeme tarihli 25.500,00 TL bedelli bono,
B)Borçlusu …., lehdarı … olan 22/06/2006 düzenlenme, 20/10/2006 ödeme tarihli 17.000,00 TL bedelli olan bonolar nedeni ile davacı kooperatifin takip alacaklısı … ve bonolarda lehdar olarak görünen … ile …’ya borçlu olmadığınnı KABULÜNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davacının müvekkilinin iyiniyetli olmadığına ilişkin iddiası olmamasına rağmen mahkemenin HMK 141. Maddesinde düzenlenen iddia ve savunmasın genişletilmesi yasağına aykırı olarak iyiniyet değerlendirmesi yapmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca yerel mahkemenin HMK 25. Maddede düzenlenen taraflarca getirilme ilkesine ve 26. Maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine de aykırı olarak hüküm kurduğunu, mahkemenin kendiliğinden delil toplayamayacağı ilkesine rağmen mahkemenin bu ilkeye de aykırı olarak delil toplaması ve yasaya aykırı olarak sadece dosya kapsamına sunulan nüfus kaydına göre hüküm kurmasının yasaya açıkça aykırılık teşkil ettiğini, dosya kapsamına sunulan bilgi ve belgelerden de anlaşılabileceği gibi davalının iyiniyetli olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davalı …’nın daha önce davacı kooperatifin yöneticiliğini yaptığını, aynı zamanda kooperatifin ortaklarından olduğunu, yine davalı …, … ve …’nin de kooperatifin eski ortaklarından olduğunu, takibe ve davaya konu senetlerin kesinlikle karşılıksız değil, uzun zaman içinde davacı kooperatife ödemiş oldukları kendi paraları olduğunu, nitekim mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarında da müvekkillerinin her birinin ödedikleri kooperatif üyelik aidatlarının eksik olmakla birlikte tespit edildiğini, her ne kadar yerel mahkemece senet tarihi itibariyle ortada muaccel alacak bulunmadığı benimsenmişse de, senet düzenlenmekle alacağın muaccel hale geldiğinin aşikar olduğunu, davalıların alacağının karşılıksız olmadığının mahkemece de kabul edildiğini, aidat ödemelerinin yapıldığının mahkemece de kabul edildiğini, kötüniyet tazminatının yasa ile %20 oranına indirilmiş olması karşısında, daha yüksek oranda (%40) kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin de açıkça yasaya aykırı olduğunu, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti bakımından da hatalı hesaplama yapılmış olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, kambiyo senetleri kapsamında davacı kooperatifin borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına ve özellikle mahkemece resmi kayıtların HMK m 221 kapsamına göre hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre; davalılar vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ,,,. sayılı dava dosyasında verdiği 22/01/2018 tarihli kararına yönelik davalılar vekillerinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2- Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.806,35-TL nispi istinaf harcından peşin alınan 1.451,60-TL’nin düşümü ile kalan 4.354,75-TL’nin 1.296,05 TL sinden …, 1.296,05 TL sinden …, 881,31 TL sinden …, 881,31 TL sinden …, tamamından ise … sorumlu tutulmak üzere davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4- HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
08/12/2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 17/12/2021
….