Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1448 E. 2022/211 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12.03.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : …..
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili şirketin …. sayılı ……tarihleri arasında sigortalı bulunan ……. adresindeki işyerinde, 27/10/2015 tarihinde temiz su borusunu işyerinin lavabosunun bataryasına bağlayan spiral borunun patlaması sonucu, sigortalı iş yerinde 19.497,00 TL hasar meydana geldiğini ve bu paranın müvekkil şirket tarafından sigortalıya ödendiğini, davalı işyeri malikinin sigortalı işyerinde oluşan bu hasar sebebi ile tamamen kusurlu olarak sorumlu olduğunu ayrıca bina maliki sıfatı ile de kusursuz sorumlu olduğunu, sigortalıya ödenen tutar neticesinde sigortalısının halefi olduğunu, bu sebeple 19.497,00 TL’nin 23/12/2015 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ilebirlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın haksız ve kötüniyetli olduğundan reddi gerekeceğini, davacı tarafın davalının kiraya veren olarak mı yoksa bina maliki olarak mı sorumluluğuna dayandığının anlaşılamadığını, davacının zarar ve miktarı ile zarar arasındaki illiyet bağını ispat etmesi gerektiğini, zararın somut bir delille veya mahkemede tespit yaptırılarak ispatlanamadığını, görevli mahkemenin her iki tarafında tacir olması sebebiyle Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “Dava; mal sigorta poliçesi (İşler Rayında Kobi Sigorta Poliçesi) uyarınca sigortalıya ödenen hasar bedelinin TTK 1472.maddesi uyarınca 3.kişi davalıdan rucüen tazmini istemine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi tarafından sigortalı …… arasında 26/12/2014 başlangıç 26/12/2015 bitiş tarihli İşler Rayında Kobi Sigorta Poliçesi düzenlendiği, poliçeye konu işyerini davalı …. tarafından sigortalıya kiralandığı, sigortalı ile davalı işyeri maliki arasında 15/03/2014 başlangıç tarihli 14/03/2019 bitiş tarihli kira sözleşmesinin imzalandığı, sigortalı işyerinde 27/10/2015 tarihinde meydana gelen olay sebebiyle sigorta eksperi … tarafından düzenlenen 18/12/2015 tarihli rapor uyarınca sigortalının uğradığı zararlar için davacı sigortacı şirket tarafından sigortalı kiracıya 19.496,56 TL ödeme yapıldığı, sigorta şirketi tarafından sigortalı işyerine kiralayan davalıdan malik sıfatıyla ödenen hasarın rücuen tahsilinin talep edilmiştir.
Dava konusu sigortalı işyerinde keşif yapılmış, sigorta konusu olaya ilişkin resen seçilen bilirkişiler inşaat mühendisi…, harita mühendisi … ve makine mühendisi… tarafından düzenlenen 18/12/2017 tarihli rapor uyarınca; hasarın meydana gelmesinde mülk sahibinin herhangi bir kusurunun bulunmayacağı ancak kullanıcı konumunda bulunan kiracının dikkatli ve tedbirli olması gerektiği, meydana gelen arızada gizli ayıbın mevcut olmadığını belirtmişlerdir.
6098 sayılı BK 3. Yapı malikinin sorumluluğu a. Giderim yükümlülüğü 69.maddesi “Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar. Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.” 305.maddesi 2. Kiralananın sonradan ayıplı hâle gelmesinden sorumluluk a. Genel olarak “Kiralanan sonradan ayıplı duruma gelirse kiracı, kiraya verenden ayıpların giderilmesini veya kira bedelinden ayıpla orantılı bir indirim yapılmasını ya da zararının giderilmesini isteyebilir. Ancak, zararın giderilmesi istemi diğer seçimlik hakların kullanılmasını önlemez. Önemli ayıp durumunda kiracının sözleşmeyi fesih hakkı saklıdır.” , II. Özenle kullanma ve komşulara saygı gösterme borcu 316.maddesi “Kiracı, kiralananı, sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak ve kiralananın bulunduğu taşınmazda oturan kişiler ile komşulara gerekli saygıyı göstermekle yükümlüdür. Kiracının bu yükümlülüğüne aykırı davranması durumunda kiraya veren, konut ve çatılı işyeri kirasında, en az otuz gün süre vererek, aykırılığın giderilmesi, aksi takdirde sözleşmeyi feshedeceği konusunda yazılı bir ihtarda bulunur. Diğer kira ilişkilerinde ise, kiraya veren, kiracıya önceden bir ihtarda bulunmaksızın, yazılı bir bildirimle sözleşmeyi hemen feshedebilir. Konut ve çatılı işyeri kirasında, kiracının kiralanana kasten ağır bir zarar vermesi, kiracıya verilecek sürenin yararsız olacağının anlaşılması veya kiracının bu yükümlülüğe aykırı davranışının kiraya veren veya aynı taşınmazda oturan kişiler ile komşular bakımından çekilmez olması durumlarında kiraya veren, yazılı bir bildirimle sözleşmeyi hemen feshedebilir.” IV. Ayıpları kiraya verene bildirme borcu 318.madde “Kiracı, kendisinin gidermekle yükümlü olmadığı ayıpları kiraya verene gecikmeksizin bildirmekle yükümlüdür; aksi takdirde bundan doğan zarardan sorumludur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Sigortalı ile davalı işyeri maliki arasındaki kira sözleşmesinin 15/03/2014 tarihinde yapıldığı, sigortalıya işyerinin teslim edildiği, davaya konu hasar olayının ise 27/10/2015 tarihinde meydana geldiği, bilirkişiler inşaat mühendisi…, harita mühendisi … ve makine mühendisi… tarafından düzenlenen 18/12/2017 tarihli rapor uyarınca; sigortalı işyerinin 1.bodrum katında bulunan mutfak bölümündeki lavabonun bataryasına bağlı bulunan spiral borunun patlaması neticesinde hasarın meydana geldiği, sigortalı işyerini kullanıcı konumunda bulunan sigortalı kiracının dikkatli ve tedbirli olması gerektiği, meydana gelen arızada gizli ayıbın mevcut olmadığı belirtilmekle sigortalı kiracının kendisinin gidermekle yükümlü olmadığı ayıpları davalı işyerini kiralayana gecikmeksizin ihbar edip kiralanandaki arızanın giderilmesini talep etmesi gerektiği, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin genel şartlar 3.maddesine göre “kiralanan şeyin tamiri lazım gelir…kiracı hemen kiraya verene haber vermeye mecburdur, haber vermezse zarardan mesul olacaktır…” hükmü gereğince sigortalı kiralananın işyerinde tamiri lazım gelen bir durumun olması halinde bu durumu davalı kiraya verene ihbar ederek ayıbın giderilmesini istemesi gerektiği, sigortalı kiracının hasara konu olaya ilişkin davalı kiralayana usulen yapılan bir ihbarın bulunmaması karşısında dava konusu olayda davalı bina sahibinin kusurunun bulunmaması, dava konusu olayın davacı sigortalısı kiracı tarafından olağan kullanım ya da gözden geçirmeyle anlaşılabilecek bir arızadan kaynaklanması, hasar olayının bina ya da eserin bizatihi kendisinden kaynaklanan bir nedenden oluşmaması, sigortalı kiracı tarafından arıza ya da bozukluğa ilişkin davalı bina sahibine yapılan bir ihbarın bulunmaması sebebiyle, hasara konu olay sebebiyle davalı bina sahibinin sorumluluğunun bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: davalı işyeri malikinin sigortalı işyerinde oluşan hasar nedeniyle bina maliki sıfatı ile kusursuz sorumlu bulunduğunu, Borçlar Kanunu’nda yer almış olan objektif kusursuz sorumluluk olarak yapı malikinin sorumluluğuna değinilen ilgili kanun maddesi ile giderim yükümlülüğü olarak yapı malikinin kusursuz sorumluluk hali değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğini, teknik bilgiyi gerektiren bir konuda eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğunu, zararın kiracının olağan kullanımından kaynaklandığına yönelik açıklamalara da katılmanın mümkün olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, İşler Rayında Kobi Sigorta Poliçesi nedeniyle ödenen hasar bedelinin rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Yargıtay İBK’nin 22.03.1944 tarih ve 37 E., 9 K. sayılı kararında, “…Sigortacının, sigortacılık mutlak bir ticari muameledir diye kanuni halefiyetine istinaden açacağı rücu davası için dava ikamesi icap eder, denecek olursa, menşei, mahiyeti ve illeti aynı olan ve haksız fiil faili için tecezzisi mümkün bulunmayan bir borç için, iki ayrı kaza merciinde birden dava açılmış olabileceği kabul edilmiş olur. Bu ise kanuna ve hukuka uygun düşmez.
Bu itibarla, sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp, kanundan aldığı selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurulması gerekir.” denmiştir.
Buna göre, TTK’nın 1472. maddesine dayalı tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve 13158 E., 9204 K., Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2016 tarih ve 1084 E., 1497 K., aynı Dairenin 20.09.2016 tarih ve 6280 E., 7990 K., 20. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve 2015/15593 E., 2016/1517 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir.
6100 Sayılı HMK’nın 4. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemelerinin bakmakla görevli olduğu davalar düzenlenilmiş olup, “ç” bendi, “Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları görürler.” hükmünü; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Ek 1. maddesi ise, “Bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda, davalının kiraya verdiği, davacı sigorta şirketince sigortalanan kiracı sıfatına haiz işyerinde mutfaktaki temiz su tesisatına ait spiral borunun patlaması sonucu iş yerine suyun yayılması sonucunda hasar meydana geldiği anlaşılmıştır.
HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HMK’nin 353/(1)-a.3. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak kararın kaldırılması nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususunun somut olayda olduğu gibi, açıkça istinaf konusu edilmese dahi istinaf mahkemesince re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Buna göre ilk derece mahkemesince, Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bu durumda Dairemizce, HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca, HMK’nin 114(1).c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden red kararı verilmesi ve HMK’nin 20. maddesinde belirtilen görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemlerin yerine getirilmesi için esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Kararın kaldırılma nedenine göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığı değerlendirilmiştir.

HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,a.3. gereğince, Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/464E., 2018/137K. sayılı dava dosyasında verdiği 12.03.2018 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
Kararın kaldırılma nedenine göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
16.02.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 17.02.2022

….