Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1437 E. 2022/480 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20.09.2017
ESAS-KARAR NUMARASI ….
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacılar vekili, davalı yandan sadır olan 10.10.2013 tarih ve 2103/29 sayılı, 17.11.2013 günlü genel kurulda kuraya dahil olan yerlerin …. ve …. no’lu adalar olduğunu ancak davalı yanın 26.11.2013 tarih ve …. sayılı yazısında görüleceği üzere müvekkillerine kurada isabet eden konutların … adada yer aldığını, davalı tarafın genel kurulda dağıtılacağı önceden bildirilmeyen daireleri de kuraya dahil ettiğini belirterek öncelikle 17.11.2013 tarihli genel kurulun mutlak butlanla batıl olması nedeniyle yok hükmünde olduğu için genel kurulun hükümsüzlüğüne karar verilerek sonuçları ile birlikte iptaline, bununla birlikte 06.04.2014 tarihinde yapılan genel kurulda 1/10 ortağın sunmuş olduğu önerinin reddi sebebi ile daireler arasında aşırı değer farkı olduğunu belirterek aradaki farkın tespiti ile akabinde şerefiye ve nesafet farkının davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 22.02.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile, terditli dava neticesinde sunulan bilirkişi raporuna göre genel kurulun iptaline ilişkin talep reddedilmekle beraber daireler arasındaki aşırı değer farkı nedeni ile müvekkillerine isabet eden konutların şerefiye ile dengelenmemiş zararları çerçevesinde, müvekkilleri …, …… her birisi için ise 22.873,01-TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, 17.11.2013 tarihinde genel kurul değil, sadece kura çekimi yapıldığını, kura çekiminin iptali davasının daha önce görüldüğünü ve Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/375 Esas, 2014/144 sayılı kararı ile reddedildiğini, halen temyiz aşamasında olduğunu, 06.04.2014 tarihinde yapılan genel kurul kararının iptali talebinin, daha önce kesinleşmiş kura çekiminin ve yapılan genel kurul kararlarının iptaline yönelik olup usulen ele alınmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından davacıların ortak oldukları kooperatifin kura çekimi ve şerefiye payına ilişkin genel kurul kararlarının iptali, bu olmazsa değer farkının tespit edilerek tahsili talebi ile derdest davanın açıldığı, celp edilen kayıtlar, tarafların delilleri ve bilirkişi raporlarından anlaşılacağı üzere dava konusu 17.11.2013 tarihli genel kurul kararının iptali için daha önce Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açıldığı, mahkemece davanın reddine karar verilerek verilen kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, dava konusu 06.04.2014 tarihli genel kurul kararının ise her ne kadar davacılar önerge ile gündeme ek madde konulmasını teklif ediliş ise de oy çokluğu ile önergenin reddedildiği, KK 53/I-1. maddesi uyarınca dava açılabilmesi için karara karşı ret oyu kullanıp muhalefet şerhinin tutanağa yazdırılması gerektiği halde dava ön şartı olan bu şerhin davacılar tarafından tutanağa geçirilmediği, bu nedenle bu talebin ön şart yokluğu nedeni ile reddinin gerektiği, ayrıca söz konusu önergenin usulüne uygun şekilde oylanarak reddedilmesinin kanun ve ana sözleşme ile iyi niyet kurallarına aykırı olmadığından reddinin gerektiği kanaatiyle genel kurul kararının iptali ve hükümsüzlüğüne yönelik talebin reddine,
Davacıların tazminat istemine yönelik taleplerine gelince; söz konusu kooperatifin yaptığı konutların birden fazla parsel üzerinde birden fazla bloktan oluştuğu, kura çekimine dayanak yapılan değer tespiti ve şerefiye farkı raporları arasında 5 yıllık süre bulunduğu, gerek parseller gerek bloklar gerek apartmanların katları arasında farkların bulunması, gerekse de 5 yıl önce inşa edilen binada bulunan daireler ile 5 yıl sonra inşa edilmiş olan bina ve daireler arasında değer farkının bulunduğu, davacıların bu konuda genel kurula itiraz etmemiş olsalar bile şahsi haklarının ihlal edilmesi nedeni ile doğrudan dava açmalarının mümkün olduğu, bu durumda bilirkişi heyeti raporunda belirtilen değer farklarını talep etme hakları bulunduğundan belirlenen bedelin, davacılar dava dilekçesinde faiz talep etmediklerinden belirlenen tazminatın ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Yerel mahkemenin genel kurulun geçerli ve yasaya uygun olduğuna karar verdikten sonra, genel kurul kararlarını yok sayarak, genel kurula aykırı bir şekilde davacıların tazminat taleplerini kabul ettiğini, yani genel kurul kararlarının iptaline karar vermeden iptal edilmiş gibi hüküm tesis ettiğini, mahkemenin genel kurulda alınan şerefiye bedellerine ilişkin kararı yok sayıp kendisinin şerefiye bedeli belirlediğini, mahkemenin sadece genel kurul kararlarının yasaya uygun olup olmadığını tespit etme, uygun değilse kararları iptal etme yetkisi bulunduğunu, genel kurulun yetkisinde olan bir konuda karar veremeyeceğini, üyelerin, belirlenen şerefiye bedeline, rapor kendilerine tebliğ edildikten sonra 15 gün içinde itiraz etmeleri gerektiğini, itiraz etmedikleri takdirde itiraz haklarının kesin olarak düşeceğini, mahkemece davacıların 17.11.2013 ve 06.04.2014 tarihli genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü ve iptaline yönelik taleplerinin reddine karar verildiğini, yani genel kurul kararlarının geçerli kabul edildiğini, bu kararların geçerliliği sabit olduğu için, kurulda belirlenen şerefiye bedelinin de geçerli olduğunu, mahkemece yeniden bu konuyla ilgili bir miktar belirlenmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, bu konuda Yargıtay kararlarının da görüşlerini destekler mahiyette olduğunu; bilirkişi vasıtasıyla tespit edilen ve karara esas alınan tazminat miktarlarının yüksek olduğunu, her davacı ile ilgili müvekkilinin ayrı ayrı vekalet ücreti ödemeye mahkum edilmesinin de hukuka aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, kooperatif kura ve genel kurul kararının iptali; bu mümkün değilse daireler arasındaki değer farkının tahsili istemine ilişkindir.
Davacılara isabet eden adalardaki konutların değer farkları 03.06.2008 tarihli değer farkı raporu ile belirlenmiştir. Kooperatife ait olan diğer üç adadaki konutların şerefiyeleri ise 21.06.2013 tarihli raporla belirlenmiş ve kesinleşmelerini müteakip 17.11.2013 tarihli kura çekimi yapılmıştır.
Kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, iki grup adalardaki konutların değer farklarının ayrı ayrı belirlenip birbirleriyle kıyaslanmamış oldukları gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesabın somut olayda söz konusu olmadığı, davacıların taşınmazlarının bulunduğu adalarda yapılan belirlemenin tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. Aradan geçen süre gözetildiğinde eşitlik ilkesi de dikkate alınarak davacıların değer farkı isteminde bulunabilmeleri mümkündür.
Ne var ki;
Kura çekimine ilişkin 17.11.2013 tarihli kararın iptali istemi mahkemece reddedilmiştir. Esasen aynı kura çekiminin iptali istemi ile evvelce bir başka ortak tarafından açılan Ankara 14. ATM’nin…. dava dosyasında davanın reddine karar verilmiş ve karar temyizen kesinleşmiştir.
Diğer yandan davacılar aynı şerefiye ve nesafet farkı talepleri ile 06.04.2014 tarihli genel kurula önerge vermişler, önergenin reddini müteakip işbu genel kurulun da iptali amacı ile eldeki davayı açmışlar, mahkemece bu konudaki davanın da reddine karar verilmiştir.
Gerek 17.11.2013 gerekse 06.04.2014 tarihli kararlara ilişkin iptal istemini reddeden mahkeme kararına karşı davacılar tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmadığından bu yöndeki karar kesinleşmiştir. Dolayısıyla artık bu yönde bir istemde bulunamayacaklarından değer farkı konusundaki taleplerin de reddi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamış, HMK m. 353/1,b,2 gereğince kararı düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/358 E., 2017/688 K. sayılı dava dosyasında verdiği 20.09.2017 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1-Davacıların davalı koopeatif aleyhine açtıkları 17/11/2013 tarihli ve 06/04/2014 tarihli genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü ve iptaline yönelik taleplerinin REDDİNE,
2-Tazminat istemlerine yönelik davanın REDDİNE.
3-Alınması gereken 80,70-TL harçtan, peşin ve ıslahla alınan 1.868,20-TL harcın düşümü ile fazla alınan 1.787,50-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacılara iadesine.
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına.
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T uyarınca 14.196,89-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine.
6-Yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın gideri içerisinden alınarak yatıranlara iadesine.”

II-Peşin alınan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde iadesine.
III-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
23.03.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kura ve genel kurul kararının iptali istemi yönünden istinaf edilmemekle; tazminat istemi yönünden ise HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 28.03.2022
….