Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1388 E. 2022/838 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2018/1388 – 2022/838
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ) (K A R A R I K A L D I R A R A K
Y E N İ D E N E S A S H A K K I N D A K A R A R)
ESAS NO : 2018/1388
KARAR NO : 2022/838

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2017
ESAS-KARAR NUMARASI : 2016/385 Esas-2017/1008 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Taraf vekillerince, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili yüklenici ile davalı işveren arasında 06.03.2015 tarihli hizmet alım sözleşmesi imzalandığını ve müvekkilinin çalışmaya başladığını, davalının Ağustos-2015 dönemine ilişkin olarak müvekkilinin (5) nolu hakedişinden işçilerin Ağustos maaşlarının 5 gün geç ödenmesi nedeniyle 17.09.2015 tarihinde 268.890,36 TL kesinti yaptığını, yapılan cezai işlemin haksız olduğunu, zira müvekkilinin Ağustos-2015 maaşlarının aynı ay içinde elden tüm işçilere ödediğini, oysa ödemenin Eylül ayı içinde yapılması gerektiğini, bu nedenle herhangi bir gecikmenin söz konusu olmadığını, Eylül ayı maaşlarının da Eylül ayı içinde ödendiğini ve bu yönden de bir gecikmenin söz konusu olmadığını, taraflar arasındaki teknik şartnamenin cezai hükme ilişkin 9.3.bendinin yanlış yorumlandığını, çalışan 79 personelden 70 tanesinin ücretinin gününde yatırıldığını, 9 tanesinin ise geç yatırıldığını, oysa davalının tüm personel üzerinden cezai şart uyguladığını, işlemin sözleşme, hakkaniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, müvekkilinden haksız cezai şart uygulanması nedeniyle kesilen 268.890,36 TL’nın kesinti tarihinden itibaren reeskont faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşme eki olan teknik şartnamenin 9.3.maddesi uyarınca davacının işçilerinin ücretlerini 5 gün geç ödediğinin tespit edildiğini, bunun üzerine dava konusu cezai yaptırımın uygulandığını, yapılan işlemin sözleşme ve eki olan teknik şartnamenin ilgili hükmüne uygun olduğunu, davanın haksız açıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “Tüm dosya kapsamı, dava, cevap, sözleşme ile ekindeki şartnameler , davacının usulüne uygun tutmadığı için aleyhine delil teşkil eden ticari defterlerindeki kayıtlar ile bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında uyuşmazlık konusu bulunmayan 06.03.2015 tarihli sözleşmenin , toplam bedelinin 6.807.350,99 TL ve toplam çalışan sayısının 79 kişi olduğu, davacının çalıştırdığı işçilerin Ağustos ayı işçilik maaşlarını beş gün geç olarak ve banka harici ödediğinden ,davalı işveren tarafından 17.09.2015 tarihli Ağustos 2015 dönemine ait 5 nolu hak edişten teknik şartnamenin cezai hükümleri düzenleyen 9.3 maddesine göre 268.890,36 TL ceza kesintisi tahakukunda sözleşme ile eki şartname hükümlerine ve cezai şart müesesine aykırı bulunmadığı, ancak hesap edilen ceza miktarının sözleşme tüm bedeli nazara alındığında yüksek olduğu görülmekle TBK’nın 161/son maddesi gereğince hesap edilen ceza miktarından % 30 oranında indirim yapılması gerektiği…” gerekçesiyle cezai şart miktarının %30’una denk gelen 80.667,39 TL’nin iadesi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Bilirkişi raporunun iddialarını doğrular nitelikte olduğunu, müvekkilinin işçilere Ağustos ücretini elden gününden önce ödediğini, dolayısıyla geç ödeme söz konusu olmadığı için cezai şart uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu, cezai şart miktarının toplam işçi maaşının iki katı olduğunu, davalı idarenin cezai şartı sebepsiz zenginleşme aracı olarak kullandığını, sözleşmede çalışan başına sözleşme bedeli üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, ortada işçilere ödenmeyen bir bedel olmadığını, sadece maaşın geç ödenmesi ile ilgili bir cezai şart durumunun mevcut olduğunu, yerel mahkemece bilirkişi raporunda hesaplama yönteminin doğru olduğunu beyan ederek, davanın tamamının kabulü için kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece davanın reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, sözleşmenin tarafların iradesi ile kurulduğunu, sözleşme hukukunun hakim eliyle değiştirilmesinin mümkün olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla kısmen kabul halinde, takdiri indirim yapıldığından karşı vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini belirterek, istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava; taraflar arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesi nedeniyle davacı yüklenicinin işçilerine ücretlerini geç ödendiğinden bahisle davalı tarafından davacıya haksız olarak uygulandığı iddia olunan cezai şartın iadesi istemine ilişkindir.
1-Davacı istinafı yönünden; HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Davalı vekilinin istinaf istemi yönünden;
Sözleşmeye aykırılık halinde öngörülen cezai şarttan TBK’nın 182/son uyarınca hakim fahiş cezai şartın tenkisine karar verebilir ise de, tacirler arası sözleşmenin ihlali halinde 6102 sayılı TTK’nın 22. maddesinde yer alan “Tacir sıfatını haiz borçlu, Türk Borçlar Kanunu’nun 121 inci maddesinin ikinci fıkrasıyla 182 nci maddesinin üçüncü fıkrasında ve 525’inci maddesinde yazılı hallerde, aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden isteyemez” hükmü uyarınca tenkis kararı verilmesi mümkün değildir.
Bununla birlikte, tacir de olsa, tarafları aciz edici ve ekonomik mahvına sebep olan cezai şarta ilişkin sözleşme maddesinin, TBK’nın 27. maddesinde yer alan “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.” düzenlemesi uyarınca “ahlak ve adaba aykırı” görülmesi mümkündür.
Bu durumda hakim, TTK’nın 1530/1. maddesinde yer alan “(1) Aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ve şartlar batıldır. Ancak, sözleşme uyarınca yerine getirilmesi gereken edimler için kanunun veya yetkili makamların koymuş olduğu en yüksek sınırı aşan sözleşmeler en yüksek sınır üzerinden yapılmış sayılır; sınırı aşan edimler hata ile yerine getirilmiş olmasa bile, geri alınır. Bu sınırlarda, Türk Borçlar Kanununun 27 nci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi uygulanmaz” hükmü uyarınca, tacirler arası sözleşmede yer alan cezai şartın ekonomik mahvı önleyecek miktardaki kısmını iptal edebilecektir.
Mahkemece, 6098 sayılı Kanunun 182.maddesi uyarınca ( mahkemece kararda sehven TBK 161/son denilmiş) cezai şart miktarından %30 oranında indirim yapılarak bu kısım yönünden davacının talebinin haklı olduğu düşünülmüş ise de; yukarıda yapılan açıklamalar gereği tarafların tacir olduğu ve cezai şart miktarının davacı şirketin ticari hayatının mahvına neden olacak şekilde fahiş olmadığı gözetilmeksizin karar verilmesi doğru olmamıştır.
Buna göre; taraflar arasında akdedilen sözleşme ve eki teknik şartnamenin Cezai Hükümler başlıklı 9. maddesinin 3. bendi uyarınca davalı işverenin davacı yüklenici hakkında uyguladığı cezai şartın şartlarının gerçekleşmesi ve hukuka uygun olması nedeniyle davanın tamamen reddi gerektiğinden, Dairemizce davalı vekilinin bir kısım istinaf isteminin kabulü ile HMK’nun 353/1-b-2.maddesi uyarınca mahkeme kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
3-Davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf isteminin kararın niteliğine göre incelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, HMK.’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
II-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf itirazının kabulü ile; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/385 E., 2017/1008 K. sayılı dava dosyasında verdiği 21/12/2017 tarihli kararının KALDIRILARAK YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
Buna göre:
“1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin alınan 4.591,98 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 4.511,28 TL’nın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kendisini vekille temsil ettiren davalı için hesaplanan 27.272,33 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 100,00 TL posta gideri ile 98,10 TL istinaf yoluna başvuru harcının (toplam 198,10 TL) davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,”

II-Yukarıda (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf isteminin incelenmesine yer olmadığına
III- Harçlar Yasası gereğince;
-Davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL’nın mahsubu ile bakiye 44,80 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
-Davalıdan peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
IV-Davacı tarafından yapılan istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
V-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
23/05/2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 16/06/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip