Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1292 E. 2021/1776 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14.03.2018
ESAS-KARAR NUMARASI :…
Taraf vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; davalının iki adet mesken için müvekkili kooperatifin normal ortağı olduğunu, 18.04.2010 tarihli genel kurulda küçük ve büyük/dubleks meskenlerin maliyetine göre aidat tutarlarının 2/3 oranında olmak üzere belirlendiğini, daha sonraki genel kurullarda da bu oranın korunduğunu, öte yandan müvekkilinin şantiyesindeki oturulmaya hazır olmakla birlikte kuraları çektirilmemiş toptanı 48 adet meskeni Ağustos/ 2008 ayı başlarında içlerinde davalının da bulunduğu toplam kırk kadar ortağın işgal ettiğini, meskenlerden tahliyesine dair mahkeme kararı henüz kesinleşmediğinden meskenden haksız faydalanmasını sürdürdüğünü, Haziran 2010-31.10.2015 tarihleri arasındaki 29 aya ait aidat bedellerinin işlemiş faiziyle tahsili için davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğunu ileri sürerek, davalının Konya 7. İcra Müdürlüğünün…. sayılı dosyasındaki itirazının 44.600,00 TL aidat asıl alacağı, 15.805,21 TL yasal faiz olmak üzere toplam 60.405,21 TL için iptaline, asıl alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı kooperatifin 30.06.2000 tarihli genel kurul kararı ile kooperatif inşaatının yapım ve yürütülmesi işinin….’ne verildiğini, kooperatifçe şirkete hak edişlerinin ödenmemesi halinde şirket tarafından istenirse yapım karşılığı olarak şirkete kooperatif üyeliği verileceği, bu üyeliklerin şirket tarafından üçüncü kişilere devredilmesi halinde yükümlülüklerin yerine getirilmesinin şirket tarafından yerine getirileceği ve şirket tarafından temsil edilecekleri, normal üyelerin ….. şirket tarafından üyelik devralanların ise B Tipi üyeler olarak kaydedilecekleri, B Tipi üyelerin kat farkı, elektrik, su ve doğal gaz sayaç ve katılım payları dışında herhangi bir ödemede bulunmayacakları hususlarının kararlaştırıldığını, müvekkilinin 12.07.2007 ve 14.02.2000 tarihinde …. …… iki adet daireyi peşin bedel karşılığında aldığını ve bedelini ödediğini, davalı kooperatifin B tipi yani peşin ödemeli üyesi olduğunu, müvekkilinden aidat talep edilmesinin mümkün olmadığını, sadece alt yapı ve genel giderlerden sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddine ve davacıdan kötüniyet tazminatı alınmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 26.09.2017 tarih ve …… sayılı kararı ile davacı kooperatif üyesinin peşin bedelli üye olduğu ve peşin bedelli ortakların kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve altyapı giderlerinden sorumlu olacaklarının kabul edildiği, davalının da …… üyelik devraldığı, dolayısıyla peşin bedelli üye olduğu, bu nedenle kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve altyapı giderlerinden sorumlu olacağı, bilirkişi raporunda davalının peşin bedelli üyesi olması halinde davacı kooperatife takip tarihi itibari ile 7.226,20 TL asıl aidat borcu, 815,54 TL gecikme zammı borcu olduğunun hesaplandığı, mahkemece raporun bu kısmına itibar edildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 7.226,20 TL asıl alacak, 815,54 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 8.041,74 TL’ye yönelik olarak iptaline, bu miktar üzerinden takibin devamına, asıl alacağın % 20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun emsal nitelikteki iki dosyadan verdiği (20.12.2017 tarih ve 2017 / 23 – 865 E. 2017 / 2025 K. sayılı davalı Gülen Özer ve ortak Yaşar Kırlı ile ilgili tam olarak aynı mahiyetteki kararı) kararında kamu davasının beklenmemiş olmasının bozma sebebi yapılmasını doğru bulduğunu, son durumdan haberi olmayan İlk derece Mahkemesince yasal dayanağı bulunmayan istinaf konusu kararın verildiğini, kararda Ankara BAM 23. Hukuk Dairesi tarafından (miktar yönünden kesin olarak verildiğinden temyiz de edemedikleri) gerekçesiz, yasal dayanak gösterilmeksizin, aynı yanlış hukuki takdire dayalı kararının dayanak olarak gösterildiğini, -Müvekkili kooperatifin 30.06.2000 günlüsü olmak üzere 1998’den 2007’de yapılanına kadar toplam on adet genel kurul tutanağı olduğu ileri sürülen metnin hepsinin ……… isimli iki mahkum tarafından yargılamaya konu suçu işleyebilmek için oluşturdukları belgeler oldukları, gerçekte genel kurulun 21.12.2008’den önce hiç toplantı yapmadığı, metinlerin hepsini anılan iki mahkumun oluşturduktan sonra bir de Bakanlık Temsilcisi Memureyi ikna ederek imzalatıp tedavüle sokarak suçu işlemek için kullandıkları hususlarının kamu davasında verilip kesinleşen mahkumiyet kararıyla kesinleştiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun beklenmesi gerektiği bildirilen kamu davasının sonuçlandığını, mahkum olanların/beraat edenlerin belirlendiğini ve hükmün kesinleştiğini, kamu davasında yüklenici şirketin yetkilisi … ile kooperatifin yönetim kurulu başkanı eniştesi …’nun mahkumiyetlerinin kesinleştiğini,
-Her türlü hukuki değerlendirmenin açıklanan ceza yargısından sağlanan sonuca göre yapılmasının hukuk ve ceza yargısının alt üst tüm Mahkemeleri yönlerinden zorunlu olduğunu, C. Başsavcılığının anılan on bir toplantıya katıldığı yazılı olan az sayıdaki (değişikliklere rağmen, sadece yirmi beş kadar) kişiyi tek tek davet ederek, bunlardan bulup getirtebildiklerinin tamamına yakınının toplantılardan haberli bile olmadığını, imzalarını inkar ettiklerini belirlediğini, Divan Başkanlığı ya da katip üyeliği gibi önemli görevler ifa ettiği yazılı kişilerden en az üçüne hiç ulaşamadığını, başta sanıklar olmak üzere bu kişilerin tamamının eski / yeni imzalarını alıp uzman kuruldan rapor aldığını, sanıkların hizmet dönemleri olan 1997-2007 arasındaki on bir yılın olağan genel kurul toplantısının gerçekte hiç yapılmadığı halde yapılmış gibi dört ayrı el tarafından atılan sahte imzalarla oluşturulup bazıları yönünden de elden dolaştırılıp hatıra binaen imzalattıktan sonra (her yıl, bir Bakanlık Temsilcisini de ikna edip imzasını sağlayıp tescile hazır hale getirdikten sonra) tedavüle sokulan metinleri genel kurul tutanağı diye tescil ve ilan ettirdikleri, 30.06.2000 ‘da yapılmış gösterdikleri 1999 Yılı olağan genel kurul toplantısı tutanağının tescilini sağlayan imzayı atan Bakanlık Temsilcisi aleyhinde ayrıca kamu davası açıldığını belirterek (Daha sonra, anılan Bakanlık Temsilcisi de görevi kötüye kullanmak suçundan mahkum edilmiştir) kamu davası açtığını,
-Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin ise bozulan ilk iki hüküm de dahil olmak üzere kesinleşen hükmünde de iddianamedeki iddialar doğrultusunda mahkumiyet hükümleri verdiğini, bu suçu … ve …’nun işledikleri hususunun kesin hükümle sabit olduğunu, bu sebeple suçtan zarar görenlerin zararlarını bu kişilerin tazmin edeceğini, bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere …’ın 202 katılandan aldığı parayı bu kişiler adına aidat yazdırmak suretiyle kısmen ödediğini, mesken teslim etme yüklenimini ise yerine getirmediğini, bu sebeple mahkum olduğunu, bunun Hukuk Hakimini bağlayıcı Ceza Mahkemesinin belirlediği maddi olgu niteliğinde olduğunu,
-Davalı ve emsali kırk kişinin yüklenicinin yüklenimlerinin müvekkili kooperatif tarafından yerine getirilmesini istemekte ise de bu taleplerinin yasal dayanağı bulunmadığını, müvekkili kooperatifin kurumsal kişiliğinin işlenen suç ile illiyet bağı bulunmadığını, bu nedenle müvekkilinin davalı ve diğer mağdurların zararlarını karşılamasının gerekmediğini, … Ltd. Şirketinin müvekkili kooperatife en son 16.12.2008 tarihinde haksız işgaldeki meskenleri ve ihzarat malzemelerini teslim ettiğini, beş gün sonra 21.12.2008 günlü genel kurul toplantısında şirketle yapılan sözleşmenin feshedildiğini, müvekkili kooperatifin haksız işgalcilerin şantiyedeki baskıları yüzünden yapı yapılamayacağını değerlendiren ortak çoğunluğunun aidat ödememesi nedeniyle kaynak yaratamadığını, … Ltd Şirketinin davalıya ya da başka birine/lerine maktu bedelli ortaklık ya da mesken verebilmesine maddeten imkan olmadığını, … Ltd. Şirketinin 202 adet sözleşmeyle toplam 246 adet meskenin teslimini yüklendiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun incelemesini kamu davasına hasrettiğini, 1163 S.K. 42/6. maddesindeki yasak ile ilgili atıf dahi yapmamış olmasını doğru bulmadıklarını, somut olayda davalı ile yaklaşık kırk kişiden ibaret olan emsallerinin müvekkil kooperatifin şantiyesindeki tamamlanmakla birlikte kuraları çektirilmemiş toplam 48 adet meskeni Ağustos / 2008 ayı başlarında haksız işgal ettiklerini, işgallerini bugün de sürdürdüklerini ve aidat ödemeyi de reddettiklerini, müvekkili kooperatifin 21.12.2008 ‘de toplam 206 ortağı olduğunu, bunların 202’sinin aynen davalı ve emsalleri gibi … Ltd. Şirketinden aynı şekilde sözleşmeler yaparak aidat ödemekten muaf ortaklıklar satın aldıklarını, bu sebeple müvekkili kooperatifin istifalar sebebiyle A Tipi ya da adı her ne olursa olsun periyodik aidat ödemesi gereken ortağı hiç kalmadığından aidat ödemekten muaf B Tipi ortaklık statüsünde olduklarını, yüklenicinin yarım bıraktığı projenin tamamlanabilmesi için Aralık / 2008’deki piyasa fiyatlarıyla 5.500.000,00 TL daha gerektiğini, bunun şantiyedeki yapılaşmaya sahip çıkacak olan müvekkili kooperatifin ortaklarının ödemesi gerektiğini, nitekim 21.12.2008 tarihli genel kurulda bu yönde karar alındığını, kendileri de genel kurula katılan ya da davet edildikleri halde gelmediklerinden alınan kararlara itiraz hakları bulunmayan kırk kişilik haksız işgalci gurubunun hem işgallerini sürdürdüklerini, hem de aidat ödemeyi reddettiklerini, müvekkili kooperatifin toplanacak aidatlarla 54 meskeni tamamlaması, arsa tahsis edene verilecek 30 adet meskeni teslim etmesi aidat ödeme gücü kalmadığından istifa eden yüzü aşkın ortağın birikmişlerini ödemesi gerektiğini,
-Özetle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun beklenmesini istediği kamu davasında verilen ve kesinleşen kararla 30.06.2000 tarihli genel kurulun geçmişe yönelik olarak yoklukla malül olduğu sabit olduğundan, davalı ve emsallerinin müvekkili kooperatiften ödemelerden muaf ortaklık statüsü kazanabilmelerine imkân bulunmadığı hususunun sabit olduğunu, davalı aidat ödemekten muaf ortaklık statüsü kazandığını ispat edememiş olduğundan emsalleri eşit ortaklar gibi aidat ödemekle yükümlü olduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar ederek, verilmiş olan kararın davalının peşin ödemeli üye olduğunun kabulüne dair kısmının onanmasını talep etiklerini, ancak genel yönetim ve alt yapı giderlerinin davaya konu icra takip dosyasından davalıdan alınmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira icra takibine konu alacağın konusunun aidat alacağı olduğunu, genel yönetim ve alt yapı giderlerinin bu dosya ile talep edilemeyeceğini, genel yönetim ve alt yapı giderlerine ilişkin yeniden başka bir icra takibi yapılması ve alacak konusu, sebebi olarak da yönetim ve alt yapı giderlerinin belirtilmesi gerektiğini, kaldı ki müvekkiline yukarıda belirtilen prosedüre uygun şekilde yazı gönderilmiş olsaydı icra takibine gerek kalmaksızın genel yönetim ve alt yapı giderlerini öderdiğini, icra takibi aylık aidatlara ilişkin olarak yapıldığı için müvekkili tarafından icra takibine itiraz edildiğini, bu nedenle müvekkilinin icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesinin de doğru olmadığını, ayrıca genel yönetim ve alt yapı giderlerinin yapılacak bir keşif neticesinde belirlenmesi gerektiğini, icra takibine konu aidat dönemlerinde kooperatife ait meskenlerde herhangi bir alt yapı çalışması yapılmadığını, bilirkişi raporunda sadece kayıtlar baz alınarak genel yönetim ve alt yapı giderlerinin hesaplandığını, dava dilekçesinde Haziran 2010-Ekim 2012 dönemlerine ilişkin 29 ay aidat bedeli talep edildiği halde bilirkişi raporuna talep konusu olmayan 2013, 2014 ve 2015 yıllarının da dahil edildiğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Davacı vekilinin istinaf itirazları yönünden;
Dosya kapsamından;
Davacı kooperatifin 30.06.2000 tarihli genel kurulunda, kooperatifin, inşaatın yapım ve yürütülması işini üstlenen … Ltd. Şti.’ne borcunu ödeyemediği takdirde, istenirse yapım karşılığı olarak şirkete kooperatif üyeliği verileceği, bu üyeliklerin şirket tarafından üçüncü kişilere devredilmesi halinde, yükümlülüklerin şirket tarafından yerine getirileceği ve şirket tarafından temsil edileceği, normal üyelerin A tipi, şirket tarafından üyelik devralanların B tipi üyeler olarak kaydedileceği, B tipi üyelerin kat farkı, elektrik, su ve doğalgaz sayaç ve katılım payları dışında herhangi bir ödemede bulunmayacakları hususunun kararlaştırıldığı, kararın toplantıya katılan 24 üyenin oybirliği ile alınmış olduğu,
Davacı kooperatifin 28.06.2002 tarihli genel kurulunda da, kooperatif inşaatının en geç 2005 yılı sonunda bitirilmesi kaydıyla daha önceki genel kurulda belirlenen B tipi üyeliklerin yapılan işe göre şirkete verilmesine oybirliği ile karar verildiği,
Davalı …’nun bu kararlar doğrultusunda, … Ltd. Şti.’den iki adet ortaklık payı devralarak 14.02.2000 ve 12.09.2008 tarihlerinde üye olarak kaydının yapıldığı,
Davacı …tarafından,…. …..husumet yöneltilerek Konya 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayısına kayıtlı, 30.06.2000 ve 28.06.2002 tarihli genel kurul kararlarının yoklukla batıl olduğunun tespiti istemiyle dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davada kooperatif tüzel kişiliğini yönetim kurulu temsil ettiğinden, hem davacı, hem de davalı sıfatının aynı tarafta birleşmesinin mümkün olmadığı, davanın kooperatif tüzel kişiliği aleyhine açılması gerektiği, davalılara davanın niteliği gereği husumet yöneltilemeyeceği, davalıların pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 04.02.2015 tarih ve …. K. sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verildiği, karara karşı karar düzeltme yoluna başvurulmadığı,
Davacılar … ve … tarafından, davalı … aleyhine, 19.03.2015 tarihinde, Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesine, 30.06.2000 tarihli genel kurulun 3. ve 4. paragraflarında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti istemiyle dava açıldığı, davalı kooperatifçe davanın kabul edildiği, mahkemece 30.06.2000 tarihinden dava tarihine kadar yaklaşık 15 yıl geçtiği ve bu süre zarfında neredeyse dava konusu genel kurul kararlarına dayalı olarak yüzlerce kişinin kooperatife B tipi üye olarak kaydedildiği, zaman içerisinde kooperatif ile B tipi ortaklar arasında men-i müdahale, aidat alacağından kaynaklanan itirazın iptali veya menfi tespit gibi neredeyse yüzlerce dava görüldüğü ve görülmeye devam ettiği, tüm dava dosyalarında ortakların B tipi üye olup olmadıklarının tartışıldığı veya tartışılmaya devam ettiği, bunca sene ve bunca davadan sonra dava konusu genel kurul kararlarının yokluğunun tespitinin istenilmesinin iyi niyet kurallarına aykırı olduğu, kazanılmış hakları da zedeleyici nitelikte olduğu, bir kısım B tipi üyelerin davadan haberleri olmadığı gibi davanın kabulü halinde kazanılmış hakları temelden zedeleneceğinden davanın kabulüne karar verilmesi halinde kişilerin hukuka ve hukuk düzenine olan güvenleri zedeleneceği, ayrıca davalı kooperatifin davayı kabulünün hukuki sonuç doğurmasının da (başkalarının hakkını etkileyecek şekilde davayı kabulünün sonuç doğurması da) mümkün olmadığı, davacıların iyi niyetten yoksun ve kazanılmış hakları zedelemeye yönelik dava açtıkları gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği, hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 21.11.2016 tarih ve 2015/7080 E., 2016/5129 K. sayılı kararıyla, genel kurul kararlarının geçersizliğine ilişkin uyuşmazlığın iki tarafın arzusuna tabi olan, yani mahkeme kararına gerek olmaksızın davalı ile davacı arasında sağlanacak bir uyuşma ile geçerli olarak sonuçlandırılabilecek uyuşmazlıklardan olmadığı, (bkz. E. Moroğlu, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü Altıncı Baskı, İst. 2012, s.219), zira davalı tüzel kişiliği temsil eden organın dava konusu hukuki ilişki üzerinde tasarruf yetkisinin bulunmadığı, aksi halin kabulünün tüzel kişilerde en üst karar organı olan genel kurul kararının yönetim kurulu tarafından bertaraf edilmesi sonucu doğuracağı, böyle bir sonucun hukuk düzenince kabulünün mümkün görülmediği belirtilerek hükmün onanmasına karar verildiği, taraf vekillerinin karar düzeltme isteminin aynı Dairenin 31.05.2018 tarih ve 2017/475 E., 2018/3445 K. sayılı kararıyla reddine karar verildiği,
Davacı kooperatif tarafından, davalı aleyhine, davalının iki adet üyeliği sebebiyle Nisan, Mayıs 2010 aylarına ait aidat borcunun icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine itirazın iptali talebiyle dava açıldığı, yapılan yargılama sonunda Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.05.2015 tarih ve 2011/282 E., 2015/310 K. sayılı kararıyla, 30.06.2000 tarihli genel kurulda alınan kararın Kooperatifler Kanunun 42/6. maddesine aykırı olduğu, sözkonusu düzenlemenin emredici nitelikte olduğu, bu nedenle davalı ve aynı statüdeki B tipi üyelerin eşitlik kuralı gereğince diğer üyeler gibi ödeme yapmaları gerektiği gerekçesiyle davanın 27.121,00 TL asıl alacak ve 28,91 TL işlemiş faiz üzerinden kısmen kabulüne karar verildiği, hükme karşı davalı tarafça temyiz yoluna başvurulması üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 15.11.2017 tarih ve ….. K. sayılı ilamıyla, dava dışı …’a, 30.06.2000 tarihli genel kurul kararı ile yaptığı iş karşılığı hak ediş yerine kooperatif hissesi satma hakkı verilmiş olmasına göre, yüklenici …’ın kooperatife ne kadar hisse karşılığı iş yaptığının tespit edilmesi ve sonuç itibariyle davalıya devrettiği hisse karşılığı kooperatife iş yapıp yapmadığının saptanmasının gerektiği, bu hususta gerekirse uzman bilirkişilerden rapor alınarak ve kooperatif kayıtları da incelenerek, yüklenici …’ın kaç hisse devrettiği ve bunun karşılığında ne kadar iş yaptığı, açık şekilde ortaya çıkarıldıktan sonra, davalının savunmasını dayandırdığı genel kurul kararının iptal edilmediği de göz önünde bulundurularak, davalının peşin ödemeli ortak olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek kararın bozulmasına karar verildiği, davacı vekilince karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine aynı Dairenin 20.09.2018 tarih ve …..a davacı vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.01.2015 tarih ve …… sayılı kararıyla, yargılama konusu diğer olaylar ve sanıklar dışında, kooperatifin eski yöneticileri …, … ve … hakkında evrakta sahtecilik yaparak toplanmış gibi gösterdikleri genel kurul toplantısında Kooperatifler Kanunu hükümlerine aykırı olarak aldıkları genel kurul kararıyla ve fiilen …’ın daire satışı yapmasına asli fail olarak iştirak etmek suretiyle müteselsilen dolandırıcılık suçunu işledikleri iddiasıyla kamu davası açıldığı, yargılama sırasında 30.06.2000 tarihli genel kurul toplantısında hazirun listesinde ismi bulunan…, …, Kazım Yazar ve toplantıda divan başkanı olarak da görünen Ahmet Gebeş’e ait imzaların anılan şahısların eli ürünü olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle sahtecilik suçundan dolayı mahkumiyetlerine karar verildiği, hükmün temyizi üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 30.11.2015 tarih ve 8834 E., 16784 K. Sayılı kararıyla, sanıklar hakkında açılan kamu davasında yüklenen suçlardan 1163 sayılı Yasanın Ek 2. maddesi gereğince zarar gördüğü belirtilen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın CMK’nın 233 ve 234. maddeleri gereği kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, bu olanak sağlanmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmasının doğru olmadığı belirtilerek esası incelenmeksizin hükmün bozulmasına karar verildiği, bozma ilamındaki usuli eksikliklerin tamamlanmasından sonra Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.02.2016 tarih ve 2016/3 E., 2016/66 K. sayılı kararıyla, diğer olaylar ve sanıklar ile ilgili hükümlerin yanında, ilk verilen karardaki gerekçelerle, zincirleme sahtecilik suçundan dolayı mahkumiyetlerine karar verildiği, hükmün temyizi üzerine, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 14.07.2016 tarih ve 2016/5822 E.,7190 K. sayılı kararıyla, sanıklar Feridun Tut, Halil Sapmaz ve Münir Erdoğdu hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükümleri yönünden katılan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile katılanlar vekillerinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin onanmasına, sanık Enver Yazar hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükmü yönünden diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddesi uyarınca kendisini vekille temsil ettiren ve beraatine karar verilen sanık lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına, ancak bu hususun yeniden duruşma yapılmaksızın düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasına “kendisini vekille temsil ettiren sanık Enver Yazar için karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 3.600,00 TL’nin Hazineden alınarak kendisine verilmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün düzeltilerek onanmasına, sanıklar …, Hamza Barutcu ve Mehmet Yaşar hakkında kurulan mahkumiyet hükümleri yönünden diğer temyiz itirazlarının reddine ancak suçları 5237 sayılı Yasanın 53/1-d maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işleyen sanıklar Hamza Barutcu ve Mehmet Yaşar hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve kendisini vekille temsil ettiren katılan…. lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına, ancak bu cihetin yeniden duruşma yapılmaksızın düzeltilmesi mümkün bulunduğundan sanık Hamza Barutcu hakkında zimmet suçundan kurulan hüküm fıkrasına, “Sanığın suçu 5237 sayılı Kanunun 53/1-d maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlediği anlaşılmakla aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince cezanın infazından sonra işlemek üzere takdiren 6 yıl 3 ay süreyle bu hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına”, resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hüküm fıkrasına, “Sanığın suçu 5237 sayılı Kanunun 53/1-d maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlediği anlaşılmakla aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince cezanın infazından sonra işlemek üzere takdiren 2 yıl 1 ay süreyle bu hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına”, 1163 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan hüküm fıkrasına, “Sanığın suçu 5237 sayılı Kanunun 53/1-d maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlediği anlaşılmakla aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince cezanın infazından sonra işlemek üzere takdiren 4 ay 6 gün süreyle bu hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına”, sanık Mehmet Yaşar hakkında 1163 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan hüküm fıkrasına ise, “Sanığın suçu 5237 sayılı Kanunun 53/1-d maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlediği anlaşılmakla aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince cezanın infazından sonra işlemek üzere takdiren 3 ay 15 gün süreyle bu hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına” ve “Katılan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 3.600,00 TL vekalet ücretinin sanıklardan eşit oranda alınarak katılan Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verilmesine” ibareleri eklenmek suretiyle düzeltilerek onanmasına, sanıklar … ve …’ün savunmalarının aksine atılı suçları işlediklerine veya diğer sanıkların eylemlerine iştirak ettiklerine dair mahkumiyetlerine yeterli, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince yüklenen suçlardan beraatleri yerine yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, doğru olmadığından sanıklar müdafiileri ve katılanlar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına karar verildiği, Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.11.2016 tarih ve…… sayılı kararıyla; bozma kararı doğrultusunda sanıklar … ve …’ün nitelikli zimmet, zincirleme sahtecilik ve 1163 sayılı Yasa’nın Ek 2. maddesine muhalefet suçlarından beraatlerine karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
Davacı kooperatifin 30.06.2000 tarihli genel kurulunda alınan karar, taşınmaz satışı niteliğinde olmayıp, yüklenici … Ltd. Şti.’ne peşin bedelli üyelik hakkı verilmesine yöneliktir. Konut yapı kooperatiflerinde, üyelere konut tahsisi yapılması kooperatifin kuruluş amaçlarından olduğundan, üyeliğe bağlı taşınmaz tahsisinin, satış olarak nitelendirilmesi doğru değildir. Somut olayda 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 42/6. maddesinin uygulama yeri bulunmadığından, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Öte yandan, davacı kooperatifçe, 30.06.2000 tarihli genel kurul kararı gereğince üyeliğe kabul edilen davalı ve onunla aynı durumda olan diğer üyelerin kooperatif üyesi oldukları benimsenmekte ise de, aynı genel kurul kararının ikinci bölümündeki, yükleniciden daire satın almak suretiyle üye olarak kabul edilenlerin B tipi üye olarak kabul edilmelerine, bu üyelerin bir takım ödemelerden muaf tutulmalarına ilişkin bölümünün yok hükmünde olduğu ileri sürülmektedir. Davacı vekilinin bu iddiası çelişkili olduğu gibi, HMK’nın 29/(1). maddesindeki, “………….” ilkesine ve iyiniyet kurallarına aykırı düşmektedir.
Davacı kooperatif, dava dışı …………. ile aralarındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan taleplerini dava dışı yüklenici şirkete yöneltmeli; yapılacak daire sayısından fazla üye kaydedilmesi ve üyeliklerin büyük bir kısmının B tipi üyelik olması sebebiyle kooperatifin uğramış olduğu/uğrayacağı zararı ise kooperatifin o dönemdeki yöneticilerinden talep etmelidir.

Yukarıda özetlendiği üzere, 30.06.2000 tarihli genel kurulun yok hükmünde olduğunun tespiti istemiyle Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/158 E. ve Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin….davalarda, davaların reddine karar verilmiş, 2013/158 E. sayılı dosyada yargı yoluna başvurulmamış,…. sayılı davada ise temyiz ve karar düzeltme yolları tüketilerek, karar kesinleşmiştir.
Buna göre İlk derece mahkemesince, davalının davacı kooperatifin peşin bedelli üyesi olduğunun ve genel gider ve altyapı giderlerinden sorumlu tutulabileceğinin kabulü isabetli olmuştur.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
II-Davalı vekilinin istinaf itirazları yönünden;
a-“Aidat” olarak adlandırılan ödenti, ana sözleşmenin 21. maddesine göre arsa, altyapı, inşaat ve benzeri giderlerden oluşmaktadır. Her yıl yönetim kurulunca bilanço ve gelir gider cetveli hazırlanarak aidat tutarı belirlenmekte ve genel kurulun onayına sunulmaktadır. Görüldüğü üzere ” aidat” tutarının içinde inşaat finansman giderleri, genel yönetim giderleri, alt yapı giderleri bulunabilmektedir. Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ve 23. Hukuk Dairesinin istikrarlı uygulamalarıyla peşin bedelli ortakların kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden sorumluluğunun devam ettiği kabul edilmiş; peşin bedelli üyenin sorumluluğunun belirlenmesi için istenen aidat tutarı içindeki genel yönetim ve alt yapı giderlerinin belirlenmesi gerektiğine ilişkin bozma kararları verilmiştir.
Bu nedenlerle İlk derece Mahkemesince uzman bilirkişi aracılığıyla kooperatifin kayıt ve belgeleri incelenerek talep edilen aidat tutarının içindeki genel yönetim ve alt yapı giderlerinin tespiti doğru olmuştur.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer hususlara ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
b-Dava, aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Konya 7. İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyası ve dosya kapsamından; davacı kooperatifçe davalı aleyhine 2009, 2010, 2011, 2012 ve 2013 genel kurul kararları gereği 2 adet normal mesken üyeliğine ait 44.600,00 TL. aidat asıl alacağı ile 52.809,70 TL. %9 ve %72 oranında işlemiş faiz olmak üzere toplam 97.409,70 TL.’nin tahsili talebiyle ilamsız icra takibine başlandığı, takip talepnamesi ekindeki “borcun sebebi” bölümünde “Haziran 2010-Ekim 2015 arası 2 adet normal mesken aidat asıl alacakları ve fer’ileri” açıklaması yer almasına rağmen 01-07.2010-01.11.2012 tarihleri arasındaki 29 ayın dökümünün yapıldığı, bu aylara ilişkin asıl alacak toplamının 15.800,00 TL. olduğu, dava dilekçesinde “Talep Özeti”, “Açıklamalar ve Taleplerimiz” ve “Netice ve Talep” bölümlerinde ayrı ayrı Haziran 2010’da başlayıp 31 Ekim 2012’de son bulan yirmidokuz aylık dönemin aidat asıllarıyla bunların fer’ileri için yapılan icra takibine itirazın 44.600,00 TL. asıl alacak, takip tarihine kadar tahakkuk eden 15.805,21 TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 60.405,21 TL. için iptaline ve %20 icra inkâr tazminatına karar verilmesi talebiyle bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı kooperatifçe Nisan-Mayıs 2010 aylarına ilişkin Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …sayılı itirazın iptali davasına konu Konya 2. İcra Müdürlüğünün ….E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine takip yapılmış olduğu, davacı tarafça dava dilekçesinde Haziran 2010-31Ekim 2012 tarihleri arasındaki 29 aylık dönem için itirazın iptaline karar verilmesinin istendiği hususları gözden kaçırılarak 2010-2015 yılları için davalının genel gider ve alt yapı gideri borcu hesaplanması doğru olmamış, Mahkemece bu rapor esas alınarak verilen karar HMK’nın 26. maddesindeki “Taleple Bağlılık İlkesi”ne aykırı olmuştur.
Bu durumda Dairemizce, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararı düzeltilerek talep dönemleri için Dairemizce hesaplanan asıl alacak ve işlemiş faizi yönünden davanın kısmen kabulüne dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir. İşlemiş faiz hesabı yapılırken davacı kooperatifçe takip talebinde 01.01.2012 tarihine kadar %9 oranı üzerinden, 01.02.2012 tarihinden itibaren %72 oranı üzerinden talepte bulunulduğu gözetilmiş ancak davacı kooperatifçe 01.02.2012 tarihinden 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihine kadar kooperatif genel kurullarında kararlaştırıldığı anlaşılan %72 oranı üzerinden, bu tarihten sonrası için ise TBK’nın 120. maddesi uyarınca yasal faiz oranının yüzde yüzü yani %18 oranı üzerinden talepte bulunabileceği ve bir yıla ait genel giderin bir sonraki yılın aidatlarına yansıyacağı hususları değerlendirilmiştir.
HÜKÜM :
I-HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca, yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, (IIa) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer hususlara ilişkin İSTİNAF BAŞVURULARININ ESASTAN REDDİNE,
II-Yukarıda (IIb) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.03.2018 tarih ve….. sayılı kararı DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
Buna göre;
“1-Davanın KISMEN KABULÜNE, Konya 7. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında davalının itirazının 611,65 TL. asıl alacak, 282,57 TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 894,22 TL. üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden takip tarihinden itibaren asıl alacağın 555,75 TL.’sine yıllık %9 oranı, 55,90 TL.’sine %18 oranı uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
İİK 67/2. maddesi uyarınca taleple bağlı kalınarak asıl alacağın 20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 61,10 TL. karar ve ilam harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 61,10 TL. karar ve ilam harcının peşin alınan 544,52 TL. ve Konya 7. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından alınan 487,05 TL. peşin harç toplamı 1.031,57 TL.’den düşümü ile kalan 970,47 TL.’nin istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan 350,00 TL. bilirkişi ücreti, 125,00 TL. tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 475,00 TL.’nin kabul oranına göre 9,50 TL.’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlasının üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 98,10 TL. istinaf yoluna başvurma harcı, 32,00 TL. tebligat gideri, 23,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 153,60 TL’nin davanın red oranına göre 150,52 TL.’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlasının üzerinde bırakılmasına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2 maddesi uyarınca 894,22 TL.’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 8.536,43 TL.’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak yatırana iadesine,”
III-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
IV-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL. istinaf karar harcından davacı tarafça peşin yatırılan 35,90 TL. düşümü ile kalan 23,40 TL.’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
V-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
24.11.2021 tarihinde, HMK’nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (kabulüne ve reddine karar verilen tutarlar Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen 78.630,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından) KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 25.11.2021