Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1139 E. 2022/824 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2018/1139
KARAR NO : 2022/824

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 15.11.2017
ESAS-KARAR NUMARASI : 2014/215 E., 2017/855 K.
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
Davacılar vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacılar vekili, müvekkillerinin 380 ortaklı davalı kooperatifin ortaklarından olduğunu, kooperatifin 2000 yılında kurulduğunu, 380 ortağın ödemeleri ile 2008 yılına kadar inşa edilen 206 konutun tanıdık, bildik 206 üyeye usulsüz olarak 2008 yılında tahsis edildiğini, ferdileşmenin yapıldığını, kendilerine konut tahsis edilen 206 ortağın o tarihten beri 6 yıldır kira vermek veya bizzat oturmak suretiyle konutlardan yararlandığını ve azınlıkta kalan ortaklar aleyhinde menfaat sağladıklarını, kalan 128 ortağa ise 2008 yılından bu yana konut tahsis ve tesis edilmediğini, bu yönde uğraş da gösterilmediğini, her yıl genel kurulların yapıldığını ancak çıkan ortaklar ile hesaplaşma, konut alamayan üyelere konut tahsisi, eşitliğin sağlanması, konut tahsis edilenlerden kira alınması, konut tahsis edilmeyenlere kira ödenmesi gibi gerekli karar alınmadığını ve gerekli çabanın sarf edilmediğini, bu durumların kendilerine konut tahsis ve teslim edilmeyen diğer üyelerin hak ve menfaatlerine aykırı olup eşitliği bozduğunu, kendilerine konut tahsis ve teslim edilmeyen azınlıkta kalan ortakların bu nedenle 03.06.2012 tarihinde olağanüstü genel kurul çağrısı yaptığını, bu tarihte yapılan genel kurulda azınlıkta kalan ortaklara konut tahsisi yapılması, konut tahsis edilen hatta ferdileştirilmesi dahi sağlanan çoğunluktaki ortakların diğer azınlıkta kalan üyelerin zararına ve eşitliği bozar şekilde kullanmalarını önlemek ve konut tahsisi yapılmayan üyeler ile eşitliği sağlamak için kendilerine konut tahsis edilen üyelerden kullandıkları konutlar için kooperatifçe kira bedeli kadar tazminat alınması ve ayrıca konutlarını alamayan azınlıktaki üyelere eşitliğin sağlanması için kooperatifçe kira kaybı ödenmesine karar verilmesi için gündeme maddeler koydurulduğunu, ancak 03.06.2012 tarihli genel kurulda konut tahsis edilen çoğunluk oylarıyla bu talepler ve gündem maddelerinin reddedildiğini, bu nedenlerle eşitlik kurallarına aykırı ve eşitliği bozan kanun, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olan 03.06.2012 tarihli genel kurul kararlarının iptali ve kira kaybı nedeniyle tazminat davalarının Ankara Asliye 3 Ticaret Mahkemesi’nin 2012/335 esasına kayıtla açıldığını, davanın derdest olduğunu, kooperatifin 23.02.2014 tarihinde tekrar genel kurul yaptığını ve burada da genel kuruldan bir kısım kararlar alınması için aynı şekilde gündeme maddeler koydurulmuş ise de konut teslim alan çoğunluk oylarıyla eşitliğe aykırı ve eşitliği bozar şekilde kötü niyetli kararlar alındığını, 23.02.2014 tarihinde yapılan genel kurulda gündemin 6. maddesinde bugüne kadar yapılmış kura çekimlerinin iptaline, gündemin 7. maddesinde bugüne dek konutlardan yararlanan ortaklardan 03.06.2012 tarihinden itibaren rayiç kira bedeli kadar tazminat alınarak davalı kooperatife verilmesine ve gündemin 8. maddesinde azınlıkta kalan davacı üyelere 03.06.2012 tarihinden itibaren davalı kooperatif tarafından kira kaybı tazminatı ödenmesine dair gündem maddelerinin görüşülmüş olmasına rağmen kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına uygun olan tüm bu taleplerin genel kurul kararının 6, 7 ve 8. maddelerinde reddedildiğini beyan ederek Aralık 2008 ayından itibaren kendilerine konut tahsis edilen davalı üyelerin 01.08.2012 tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar oluşan faydalanma değerlerinin tespiti ile tespit edilecek miktarın her bir davalı üyeden şimdilik 250,00-TL’den toplam 10.750,00-TL tazminatın tahsili ile davalı kooperatife verilmesine, kendilerine konut tahsis ve teslim edilmediğinden davacı ortaklara 01.08.2012 tarihinden itibaren işbu davanın açıldığı tarihe kadar oluşan kira kaybı tazminatlarının tespiti ile tespit edilecek miktarların davalı kooperatiften alınarak davacılara verilmesine, şimdilik 100,00-TL’den toplam 4.000,00-TL kira kaybı tazminatının davalılardan tahsiline, alacaklara Aralık 2008 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davacı tarafın iddialarının haksız ve yersiz, hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu, söz almak isteyen üyelere söz hakkı tanınmadığı iddiasının gerçek dışı bulunduğunu, dava konusu genel kurulda alınan kararların nisaba uygun alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece Mahkemesi’nce “…Davalı kooperatifin 23.02.2014 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 7. maddesinde alınan kararla bugüne dek konutlardan yararlanan ortaklardan yararlandıkları süre boyunca rayiç kira değerinde tazminatı kooperatife ödemelerinin karara bağlandığı, oy çokluğuyla reddedildiği, işbu davada fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak dava açılan taleplerden şimdilik kaydıyla 4.000,00-TL talep edilen kira kaybı tazminatının bu maddeye ilişkin reddedilen kararla ilgili olduğu, dosya kapsamı itibariyle 23.02.2014 tarihli genel kurulda gündemin 6. maddesinde görüşülen kura çekiminin iptali talebinin kooperatifin 1. ve 2. etap inşaatlarından 2. etabın 2. ve 3. kısımlarına ilişkin olduğu, inşaatların bittiği, bir kısım üyelere konut tahsisleri yapıldığı, bir kısım üyelere tahsis edilecek konutun kalmadığı, bundan sonra da olmasının mümkün olmadığının belirtildiği, Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesi’nin 2012/335 esas sayılı dosyasında dava konusu olan rayiç kira tazminatının 1. etap ile 2. etap inşaatların 1. kısmına yönelik olduğu, işbu dava konusunun içerisinde yer almadığı, ayrı dönemlere ilişkin oldukları, kendilerine konut tahsis edilmeyen üyelerin kooperatiften isteyebilecekleri tazminatın kira kaybı niteliğinde olmayıp, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamaları kapsamında belirtilen formülle hesaplanacak tazminat olup bu tazminat dışında ayrıca kira kaybı tazminatı istenemeyeceğinden davalı kooperatife karşı feragat eden davacılar dışında diğer davacılar tarafından açılan yasal koşulları oluşmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Kendilerine konut tahsis edilen davalı üyelerden Aralık 2008 ayından (tahsis edilen aydan) davanın açıldığı tarihe kadar oluşan faydalanma değerinin tespiti ile buna yönelik davalı her bir üyeden şimdilik 250,00-TL’den toplam 10.750,00-TL tazminatın tahsili isteme ilişkin davayla ilgili olarak, mahkemece yapılan inceleme ve tüm dosya kapsamına göre davacıların ve davalı şahısların kooperatif üyesi oldukları, konut sahibi olmak üzere kooperatife üye oldukları, gelinen aşamada davalı kooperatifçe bir kısım konutların yapılarak etap etap yapılan kura çekimleri sonrası tahsis edildiği, davacılara tahsis edilen konut bulunmadığı, bu kapsamda yukarıdaki paragrafta belirtildiği üzere kooperatiften konut tahsis edilmeyen üyelerin tazminat talep edebilecekleri, davacıların davalı üyelerden tazminat talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla bu talebe ilişkin açılan davanın reddine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Kooperatifin konut alıp kullanan davalı üyelerden 2008’den dava tarihine kadar bir türlü talep ve tahsil etmediği aylık rayiç kira, faydalanma bedelleri ve bugüne kadar işleyen faizleri toplamı kadar maddi zarara uğradığını, bilirkişilerce her davalı yönünden bu zararın ayrı ayrı tespit ve hesaplanması gerektiğini, 206 kişinin kooperatif tüzel kişiliğine ait olan konutlarda haksız yere eşitliği bozar şekilde oturmasının kooperatife verilen bir zarar olduğunu, dolaylı zarar olarak en azından kooperatife ödenmek üzere konut alan davalı ortaklardan en azından konutları teslim aldıkları 2008’den itibaren dava tarihine kadar işleyen her ay için rayiç kira bedelleri ve faizlerinin tespit ve hesaplanmasının zorunlu olduğunu, davacıların kendi şahısları adına davalı üyelerden herhangi bir talebi olmadığını, davacıların kooperatiften kendi adlarına kira kaybı talebi ile kooperatif adına, kooperatife verilmek üzere davalılardan faydalanma bedellerinin ödenmesi talebi olduğunu, dava konusu 03.06.2012 tarihli olağanüstü genel kurul gündemindeki 3., 4., ve 5. maddelerin reddine dair genel kurul kararlarının ana sözleşmeye iyiniyet kurallarına ve kanuna aykırı olduğunu, ortakların karşılıklı yardım ve dayanışma düşüncesi unutularak usulsüz kura ve geçersiz ferdileşmeye geçildiğini, bütün ortaklara konut tahsisi sağlanmadan ferdileşme sürecinin başlatılamayacağını, kanundaki düzenlemelere tamamen aykırı olarak kura çekildiğini ve ferdileştirme işlemlerinin yaptırıldığını, ortakların hak ve vecibelerdeki eşitliğine aykırılık olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 22.03.1977 tarih 1977/801E., 1977/1389K. sayılı ilamına göre “Kooperatif üyelerine aynı durumlarda farklı işlem yapılması, ana sözleşmenin ön gördüğü eşitlik kurallarına aykırı ve MK.2 nci maddesindeki kuralı bertaraf edici bir davranıştır.” şeklinde içtihatı olduğunu, davacıların genel kurullarda kararlaştırılan akçalı ödemelerini fazlası ile yaptıklarını, kooperatifin bu ödemeleri göstermediğini, bilirkişilerin de sunulan makbuzlara rağmen hesaplamaları yapmadığını, bilirkişi raporundaki ödeme tutarlarının eksik ve yanlış olduğunu, hatta bazılarının hiç ödemesinin görünmediğini, rapordaki ödeme tutarlarını kabul etmediklerini, 2010 yılı sonu itibariyle defteri kebirde ve ortaklar defterinde üyelerin yaptığı ödemeleri gösterir listenin herkese kooperatif tarafından verildiğini, bu nedenlerle eksik araştırma ve soruşturma ile verilen yerel mahkeme kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Dava, davalı kooperatifin 23.02.2014 tarihli olağan genel kurul toplantısında gündemin 6, 7 ve 8. maddelerinde alınan kararlar kapsamında konut tahsis/teslim edilen üyelerin faydalanma değerlerinin tespiti, tespit edilecek miktara yönelik tazminatın davalı üyelerden tahsili, davacı ortaklara ödenmesi gereken kira kaybı tazminatlarının tespiti ile tespit edilecek miktarın davalı kooperatiften tahsili istemlerine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/215 E., 2017/855 K. sayılı dava dosyasında verdiği 15.11.2017 tarihli kararına yönelik davacılar vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile kalan 44,80-TL’nin davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4- HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
18.05.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 30.05.2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …