Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1138 E. 2022/1099 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2018/1138
KARAR NO : 2022/1099

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19.12.2017
ESAS-KARAR NUMARASI : 2014/703E., 2017/982K.
DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Davacı ve davalı vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; davalı ile imzaladıkları 24.09.1999 tarihli sözleşme uyarınca … toplu konut arsalarından 44 üye için müvekkiline arsa tahsisi yapıldığını, tahsis bedeli olarak kararlaştırılan 52.200 YTL’nin ¼ ‘ü peşin kalanının 11 taksitle ödeneceğini, memur maaş artışının kalan borca yansıtılacağını, müvekkili tarafından davalıya bu kapsamda 142.200 YTL (52.200TL arsa bedeli + 90.000 TL gecikme cezası) ödenmesine rağmen davalının; protokolde yer almayan alt yapı, TUS, genel gider, elektrik, gecikme cezası adı altında müvekkiline 77.352,61 YTL daha borç tahakkuku yapılarak bu bedelin 10 gün içinde ödenmesi konusunda ihtar gönderdiğini, bunu takiben 07.04.2005 tarihli genel kurul kararı ile arsa tahsisinin iptaline karar verildiğini belirterek, davalı kooperatifin arsa tahsisinin iptaline ilişkin 07.04.2005 tarihli kararının iptaline, müvekkilinin alt yapı bedelinden sorumlu olmadığının daha doğrusu alt yapı bedelinin arsa tahsis ücreti içinde olduğunun tespiti ile alt yapı bedeli olarak alınan paradan şimdilik 5.000 YTL’nin tahsiline, fazla alınan TUS bedelinden şimdilik 5.000 YTL’nin tahsiline, memur maaş katsayı artışından dolayı fazla alınan 11.954 YTL nin tahsiline, KDV iadesine ilişkin eksik ödenen 1.911 YTL nin tahsiline, hizmet bedeli adı altında tahsil edilen paralardan şimdilik 5.000 YTL nin tahsiline, fahiş miktarda tahsil edilen gecikme faizinden dolayı 40.000 TL nin tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında akdedilen arsa tahsis protokolü uyarınca davacıya çok katlı 44 konutluk arsa tahsisi yapıldığını, davacının bu protokol hükümleri yanında … ile müvekkili arasındaki 25.01.1999 tarihli arsa tahsis protokolü hükümlerini de aynen kabul ettiğini, ayrıca 12.08.2000 tarihli taahhütname ile de davacının proje genel altyapı ve çevre düzeni ile peyzaj dahil olmak üzere imalatların bedelini müvekkiline ödemeyi taahhüt ettiğini, davacının yaptığı ödemelerin memur maaş katsayısı oranında arttırılan arsa taksitlerine, genel alt yapı bedellerine, TUS bedellerine, elektrik bedellerine, zamanında yapılmayan ödemelere yürütülen gecikme zamlarına mahsup edildiğini, davacıya keşide edilen 14.09.2004 tarihli ihtarname ile ödenmesi gereken boç miktarının bildirildiğini ve 10 günlük ödeme süresi içinde ödeme yapılmaması halinde arsa tahsisinin iptal edileceğinin ihtar edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine 20.10.2004 tarihli yönetim kurulu kararı ile arsa tahsisinin iptal edildiğini, iptal kararının 07.04.2005 tarihli genel kurulunda görüşülerek onaylandığını, arsa tahsis protokolü hükümleri ile davacının 12.08.2000 tarihli taahhütnamesi kapsamındaki yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle arsa tahsisinin iptalinin yasal dayanağının olmadığının ileri sürülemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…İddia, savunma ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlık davacıya yapılan arsa tahsisinin davalı tarafından iptali kararının geçersiz olduğunun tespiti bu konuda oluşan muarazanın giderilmesi, davalı tarafından haksız olarak tahsil edilen tutarların iadesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde arsa tahsisine ilişkin olarak taraflar arasında akdedilen arsa tahsis protokolü ve davacı tarafından tek yanlı olarak imzalanan 12.08.2000 tarihli taahhütname hükümleri uygulanacaktır. Protokol çerçevesinde davacıya 52.200,00 TL bedel üzerinden 44 konutluk arsa tahsis edilmiş olup, arsa tahsis bedelinin %25’i peşin kalanı 11 eşit taksitle ödenecektir. Taksit tutarları memur maaş artışlarına yapılan zam oranında artırılacak, zamanında ödenmeyen taksitlere ise 6183 sayılı yasanın 51/1.maddesi uyarınca gecikme zammı uygulanacaktır. Davalı tarafından keşide edilen 21.10.2004 tarihli noter ihtarında protokolden kaynaklanan mali yükümlülüklerin yerine getirilmediği belirtilerek davacıya yapılan arsa tahsisinin iptal edildiği bildirilmiştir. Hükme esas alınan 04.07.2012 ve 21.06.2017 tarihli bilirkişi raporlarında açıklandığı üzere davacı tarafından arsa tahsis bedelleri, memur maaş artışından kaynaklanan fark tutar ve geç ödemeden kaynaklı gecikme faizleri tümüyle ödenmiş olup, arsa tahsis bedeli kapsamında davalının herhangi bir alacağı bulunmadığından arsa tahsisinin iptaline ilişkin davalının 07.04.2005 tarihli genel kurulda alınan kararın taraflar arasındaki protokol hükümlerine aykırı olduğunun tespiti ile taraflar arasındaki muarazanın bu şekilde giderilmesi uygun görülmüştür. Davacının “alt yapı bedelinden” ve “hizmet bedelinden” sorumlu olmadığının tespiti ile bu kapsamda ödenen tutarın iadesi istemiyle ilgili açtığı davada; davacıya arsa tahsisinin dayanağı olan … ile … arasında imzalanan 09.12.1998 ve 25.01.1999 tarihli protokollere göre (md. 2.15.1) donatı yapıları, genel alt yapı ve kentsel tasarım yapılarının … tarafından projelendirilerek inşa edileceği ve oluşan maliyetin konut yapımcıları arasında paylaştırılacağı kararlaştırılmıştır. Bu hükme paralel bir şekilde taraflar arasında akdedilen arsa tahsis protokolünün 1/10 ve 3/10-11-12-17 maddesi hükümleri uyarınca davacının … tarafından yapılan genel alt yapı bedellerinden hissesine düşen payı ödemesi gerekecektir. Davacı tarafından tek yanlı olarak imzalanan 12.08.2000 tarihli taahhütname içeriğinde de davacı alt yapı bedellerine ilişkin sorumluluğu benimsemiştir. Genel giderlere ilişkin olarak arsa tahsis protokolünün genel hükümler başlıklı 4.maddesinin 5.fıkrasına göre imar planı mimari proje yapımı, alt yapı yapımı, kontrollük hizmetleri ve idari hizmetler karşılığı olarak … ve … genel kurulunca kararlaştırılan hizmet bedelleri kooperatifçe ödenecektir. Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında davacıdan talep edilen hizmet bedellerinin … genel kurul ve yönetim kurullarına dayandırılarak tahakkuk ettirildiği ve protokol hükümleri çerçevesinde davacıdan talep edilmesinin tarafların borç ve yükümlülüklerine aykırı olmadığı belirtilmiş olup davacının alt yapı ve hizmet (genel gider) bedellerinden sorumlu olmadığına yönelik talebinin reddi gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinden TUS bedeli talebinin hukuki dayanağı olmadığını, davalının hak ediş düzenlemeden ve yapılan imalat miktarını belirlemeden TUS tahakkuk ettirmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek şimdilik 5.000 TL’nin iadesini talep etmiştir. Taraflar arasında imzalanan protokolün 4/5.maddesinde projelerin yapım ve denetlenmesi ile her türlü kontrollük, mühendislik, müşavirlik hizmet bedellerinin … ve … genel kurul kararlarına bağlı olarak kooperatifçe ödeneceği öngörülmüştür. Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında dava tarihi itibariyle davacıya toplam 29.922,64 TL TUS bedeli tahakkuk ettirildiği, davacının ise 7.198,89 TL ödeme yaptığı, davacının TUS bedelinden dolayı davalıya 22.765,00 TL borçlu olduğu belirtilmiştir. Taraflar arasında ki protokol hükümleri çerçevesinde TUS bedelinden davacı payı oranında sorumlu olup fazla ödediği bir tutar da bulunmadığından buna ilişkin talebin reddi gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde; memur maaş kat sayı artışından dolayı fazla tahsil edilen 11.954,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir. Taraflar arasındaki protokolde arsa bedelinin 1/4ü’nün peşin, kalanının 11 ay taksitle ödeneceği, ödenmesi gereken taksitlerin memur maaşlarına yapılacak zam oranında artırılarak ödeneceği öngörülmüştür. Hükme esas alınan 04.07.2012 ve 21.06.2017 tarihli bilirkişi raporlarında açıklandığı üzere davacının davalıya ödemesi gereken memur maaş artışından kaynaklı fark toplamı 5.219,77 TL olup davalının bu kapsamda davacıdan tahsil ettiği tutar ise 14.753,37 TL’dir. Memur maaş artışı farkından dolayı davacıdan fazla tahsil edilen tutar 9.533,60 TL olup bu tutarın davacıya iade edilmesi gerekir. Davacının talebi doğrultusunda söz konusu alacağın tahsilat tarihleri itibariyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davacının memur maaş kat sayısı artışından dolayı fazla faiz tahakkuk ettirildiği iddiası ile ilgili olarak hükme esas alınan bilirkişi raporlarındaki hesaplamalar doğrultusunda fazla faiz tahakkuk iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının arsa tahsisinden dolayı müvekkilinden 7.830,00 TL KDV tahsil ettiğini, Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde …’ye karşı açılan davada mahkemece KDV’ye yönelik iade hükmü kurulduğu, verilen hüküm doğrultusunda 5.919,00 TL KDV’nin mahsup suretiyle iade edildiği ancak iade edilmesi gereken 1.911,00 TL KDV’nin iade edilmediğini belirterek bu tutarın davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı … tarafından … aleyhine açılan dava ve icra takiplerinden … tarafından …’a toplam 1.655.258,52 TL KDV iadesi yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı arsa tahsis bedelini davalıya KDV’li olarak ödediğinden 1.655.258,52 TL KDV iadesinin konut tahsisi yapılan kooperatiflere tahsise konu arsa miktarları oranında iadesi gerekecektir. Hükme esas alınan 04.07.2012 ve 21.06.2017 tarihli bilirkişi raporlarında davacıya iadesi gereken KDV miktarının 5.920,64 TL olduğu ve bu tutarın davalı kayıtlarına göre davacı borcundan düşüldüğü anlaşılmış olup, bunun dışında iadesi gereken KDV tutarı söz konusu değildir. Bu nedenle davacı vekilinin KDV’ye yönelik talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: kararın usul ve yasaya aykırı olup eksik incelemeye dayandığını, davalı … KDV iadesi için …’ ye karşı açmış olduğu davadan dolayı …’den aldığı 1.655.258,00 TL KDV’den 832.931,26TL genel giderin mahsubundan sonra kalan parayı 6111 ortağa bölmek suretiyle kooperatiflere iade ettiğini, davalının KDV iadesinden mahsup ettiği 832.931,26TL’nin 6111 kişiye bölünüp davacı kooperatifin 44 ortağına isabet eden kısmın ödenmesinin gerektiğini, kararın bu yönden hatalı olduğunu, davacının alt yapı bedelinden dolayı davalıya bir borcunun bulunmadığını, 24.09.1999 tarihli arsa tahsis protokolünün birinci maddesinin 1, 2, 4, 10, 11, 12.fıkraları ile 4.maddesinin 3 ve 4.fıkrası sözleşmenin 3,16. maddesi sözleşmenin 1,10. maddesi gereğince davacı kooperatifin alt yapı bedelinden değil uygulama projelerine ait yapı ruhsatlarının bedelinden sorumlu olacağının belirtildiğini, mahkemenin sözleşme hükümlerini dikkate almadan davacıyı alt yapıdan sorumlu tuttuğunu, mahkemece davacının …’dan kaynaklanan borcunu …’nin dava dosyasına sunulan 23.08.2002 tarih, 4611 sayılı yazısında belirtilen yönteme aykırı olarak belirleyen eksik ve hatalı bilirkişi raporuna dayanarak karar verdiğini, mahkeme kararına dayanak bilirkişi raporunda ortak başına 1.105TL olarak tahsis- edilen arsadan dolayı ortak başına 270,86TL KDV iade edilmesi gerektiği, dolayısıyla bu KDV’nin iadesi sonucu ortak başına 1.105TL olarak satılan arsanın 834,14TL olduğu dikkate alınmadan … hesabının yapıldığını, davacının TUS bedelinden dolayı bir sorumluluğunun olmadığını, davacı kooperatifin bir kısım imalatların yapılmasını ortaklara bırakmış olup ortaklara bırakılan bu imalatların TUS bedelinden muaf tutulması gerektiğini, davalı tarafın varsayıma dayalı olarak mimari projede yer alan metraja göre TUS tahsili yoluna gittiğini, TUS bedeli konusunda bilirkişi raporuna yaptıkları itirazın dikkate alınmadığını, eksik ve yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, davacının davalıya olan borcunun tespitinde 6098 Sayılı Borçlar kanununun 100.maddesinin dikkate alınmadığını, yapılan ödemenin öncelikle alacağın ferilerine mahsup edileceğinin borçluya bildirilmediği takdirde yapılan ödemeyi asıl alacağa karşılık aldığının kabul edileceğinin kabulü gerektiğini, davacının fazla ödemeler bakımından alacaklı olduğunu, bunun öncelikle ana para borcundan mahsubunun yapılarak kalan bedele faiz işletilmesi gerektiğini, mahkemece davalı … alacaklarının 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 120.maddesine aykırı bir şekilde davalının genel kurullarında alınan karar ve arsa tahsis sözleşmesinde taksit ödemelerinde gecikme halinde uygulanacağı öngörülen 6183 Sayılı Yasa’daki gecikme zammı oranları ile belirlediğini, …’un davacıdan olan alacağının 6183 Sayılı Yasa’ya göre tahsil edilecek bir alacak olmadığını, bildirerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle: eksik inceleme ile karar verildiğini, bilirkişi kurulu seçiminde hataya düşüldüğünü, bilirkişi kurulunun iki hukukçu ve bir inşaat mühendisinden oluşturulması yerine, bir kooperatif uygulamacısı hukukçu yanında hesap uzmanı ya da sözleşme uzmanı bilirkişi görevlendirilmesine ihtiyaç duyulmasına rağmen bu yöndeki taleplerinin yerine getirilmediğini, T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’ndan arsa bedeli için MMAO uygulamanın nasıl yapıldığının örneklenmesi ile birlikte sorulması isteminin yerine getirilmediği, bu nedenle eksik incelemeye sebebiyet verildiğini, davacı kooperatifin bilirkişi kurullarınca saptanan sözleşmeden doğan yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmeden arsa tahsisinin iptaline ilişkin 07.04.2005 tarihli ve 20. olağan genel kurul kararı ve inşaatın durdurulması kararının iptalini talep hakkı da bulunmadığını, 29.12.2014 tarihli bilirkişi raporu 2. ek raporu ile 2. bilirkişi raporu arasında bu noktada oluşan çelişkinin giderilmediğini, davacı kooperatifin tespit edilen borç ve yükümlülükleri nedeni ile mütemerrit olduğunun dikkate alınmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin bütünlüğü kapsamında asıl ve tali yükümlülük olarak ayırım yapılamayacağını bu itibarla sadece arsa bedelinin asıl borç nedeni olarak kabul edilemeyeceğini, protokol içeriğindeki “… toplu konut alanı uygulamasına ilişkin tüm proje yükümlülükleri” asıl borç kapsamında olduğunu, asıl arsa tahsis eden …’nin uyguladığı MMAO esas alınarak yeniden hesaplanan arsa tahsis bedeli ve gecikmeden doğan farkların ödenmesinden davacı kooperatifin sorumlu olduğunu, davacının arsa bedelinden dolayı fazla ödemesinden söz edilemeyeceğini, kabul edilen hesaplamada da hataya düşüldüğünü, MMAO farkı olarak 9533,60TL hesaplanmasına ve bu miktardan 1.459,89TL daha davalı alacağı bulunduğuna göre bu miktarın tenzili gerektiği, kalanın ise 8073,71TL olacağı nazara alınması gerekirken bu miktarın nazara alınmaması sonucu fazla alacağa hükmedildiğini, kabul edilen karara göre davalı lehine eksik vekalet ücretine karar verildiğini bildirerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, davacıya yapılan arsa tahsisinin davalı tarafından iptali kararının geçersiz olduğunun tespiti bu konuda oluşan muarazanın giderilmesi, davalı tarafından haksız olarak tahsil edilen tutarların iadesi istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/703E., 2017/982K. sayılı dava dosyasında verdiği 19/12/2017 tarihli kararına yönelik davacı ve davalı vekillerinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL’den peşin olarak yatırılan 35,90 TL’nin düşümü ile kalan 44,80 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 651,24TL’den peşin olarak alınan 162,00TL’nin düşümü ile kalan 489,24TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/3 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
29.06.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 29.06.2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …