Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1095 E. 2021/1198 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28/02/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : …

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacılar vekili, müvekkillerinin 26.09.2005 tarihinde davalı kooperatife üye olduklarını, davacılardan …’nin üyelik bedeli olarak 30.12.2005 tarih ve … sayılı makbuzla 85.000,00 TL, davacı …’nin ise 26.09.2005 tarih ve … sayılı makbuz ile 170.000,00 TL ödeme yaptıklarını, yönetim kurulunun 26.09.2005 tarih ve 26 sayılı toplantısında alınan karar il….numaralı parsel üzerine inşaa edilmekte olan binanın ….. nolu taşınmaz üzerinde bulunan binanın 2 ve 9 numaralı bağımsız bölümler için davacıların üyeliklerinin kabul edildiğini, kooperatifin devamı süresince bir daha aidat alınmamasına karar verildiğini, bugüne kadar kendilerine dairelerinin teslim edilmediğini, kooperatifin bu daireleri verme imkanının da kalmadığının tespit edildiğini, bu durumda kendilerine tazminat ödenmesinin zorunlu olduğunu, yapılacak yargılama neticesinde; kendilerine verilmesi gereken taşınmazların bedellerinin belirlenerek dava tarihinden itibaren yürütülecek faizi ile birlikte hüküm altına alınmasını talep ve dava etmiş; 25.10.2017 harç tarihli ıslah dilekçesiyle iki taşınmazın değerinin 120.000,00×2=240.000,00 TL. olarak belirlendiği belirtilerek 240.000,00 TL.’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacıların taleplerinin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, kooperatifte peşin ödemeli üye statüsünün bulunmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin kararına göre, kooperatiflerin peşin aidat ödenmek suretiyle şartlı üye kaydebileceğini, ancak bu ortakların da kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerini ödemekten sorumlu olduklarını, bedel isteminin dayanağının olmadığını, tahsilat makbuzlarına göre davacıların ödemeyi … … Şirketine yaptıklarını, davanın bu nedenle de reddinin gerektiğini savunmuştur.
Davalı vekili ön inceleme duruşmasında alınan beyanında; davacıların kooperatif nezdinde 3 hisselerinin bulunduğunu bildirmiştir. Yargılama sürecinde dosyaya sunulan 17.06.2014 tarihli dilekçesinde de; davacıların iki ortaklığının mevcut olduğunu beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “… davacıların davalı kooperatife üye oldukları, üyeliklerinin sabit ve peşin ödemeli ortaklık niteliğinde olduğu, kooperatifin devamı sürecinde inşaatların finansmanı için aidat ödeme yükümlülüklerinin bulunmadığı, ancak kooperatifin çevre düzenlemesi ve alt yapı giderlerinden sorumlu oldukları kanaatine varılmıştır.
Davacılara ait 30.12.2005 tarih ve ….. nolu tahsilat makbuzları ile … için 85.000,00TL, … için 85.000,00TL olmak üzere toplam 170.000,00TL ödeme yapıldığı belirlenmiştir. Bu ödemelerin kooperatif kayıtlarına yansıtılmadığı da tespit edilmiştir. Kayıtlara göre, kooperatif ortaklarının sadece 12 tanesinin aidat ödediği, diğerlerinin herhangi bir ödemesinin bulunmadığı görülmüştür. Kooperatif kayıtlarından, davacılarda dahil bir kısım ortakların ödemelerinin kooperatif kasasına girmeden inşaatlarını imal eden … ……. aktarıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda davacıların üyeliklerine ilişkin aidat ödemeleride (yukarıda açıklandığı şekilde sabit ve peşin ödemeli ortak olarak) yaptıklarını kabul etmek gerekmiştir.
Yönetim kurulu kararı ile, üyelik hakları kapsamında, davacılara tahsis edilen bağımsız bölümlerin kura çekiminde başka ortaklara verildiği görülmüştür. Öte yandan, kooperatif ile arsa sahibi arasındaki inşaat sözleşmesi fesh edilmiştir. Dolayısıyla, kooperatifin, davacı ortaklara konut imal edebileceği bir taşınmazı yoktur. Başka bir deyişlede, davacı, ortaklarına üyelik hakları kapsamında konut verme imkanı yoktur. Bu durumda davacılar kendilerine tahsis edilen taşınmazların bedellerini talep edebileceklerdir.
Dava dilekçesinde 4 adet üyeliğe ilişkin talepte bulunulmuştur. Davalı kooperatif vekili yargılama sürecindeki beyanlarında ayrı ayrı 3 adet ve 2 adet üyelik bulunduğunu kabul etmiştir. Davacıların üyeliklerinin oluşturulmasına ilişkin 26.09.2005 tarih ve 26 sayılı yönetim kurulu kararında 4 adet konut tahsis edildiği bildirilmiştir. Davacılar vekili 06.12.2017 tarihli oturumdaki beyanında; iki adet üyeliğe ilişkin taleplerinden feragat ettiklerini, yönetim kurulu kararında bildirilen…üzerindeki 10 nolu bağımsız bölüm ile… üzerindeki 9 nolu bağımsız bölümler yönünden istemlerini devam ettirdiklerini açıklanmıştır. Bu durumda davacıların taleplerinin iki adet üyeliğe ilişkin olduğu kabul edilmiştir.
Davacıların, davalı kooperatif nezdinde iki adet sabit ve peşin ödemeli ortaklıklarının bulunduğu kabul edilmekle, aidat borçlarının da bulunmadığı kanaatine varıldığından, taşınmazların dava tarihi itibariyle değerleri belirlenmiş, buna göre 9 nolu bağımsız bölümün dava tarihi itibariyle 120.000,00TL ettiği…. bağımsız bölümün dava tarihi itibariyle 120.000,00TL ettiği belirlendiğinden, toplam bedelleri olan 240.000,00TL, (talepte nazara alınarak) davacılar yararına hüküm altına alınarak; davacıların iki adet üyeliğe ilişkin istemlerinin feragat nedeniyle REDDİNE ve davacıların diğer iki adet üyeliğe ilişkin tazminat istemlerinin KABULÜNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davacıların üye olup olmadıklarının belli olmadığını, mahkemece, davacıların parayı taşerona ödediklerinin kabul edilmesine rağmen peşin ödemeli üye sayılmalarının çelişkili olduğunu, davacıların üye kayıt defterinde sadece isimlerinin yazılı olduğunu, davacı tarafın kooperatif muhasebe kayıtlarına giren bir ödemesinin söz konusu olmadığını, davacıların iki üyeliklerinin olduğuna yönelik beyanlarının zuhulen olduğunu belirtmelerine rağmen hatanın yok sayılıp davada 2 üyelik kabulü ile hüküm kurulmasının yasal olmadığını, davanın tazminat davası olduğunu, üyelik tespiti istemine dair bir talebin bulunmadığını, tazminata hükmedilmesi için üye olunmasının gerektiğini, davacıların sundukları tahsilat makbuzlarındaki imzanın o tarihte görevde olan hiçbir yönetim kurulu üyesinin imzasını içermediğini, ayrıca tahsilat makbuzlarındaki tarihin 3 ay sonrasına ait olduğunu, para yatırılmadan karar alınamayacağının da bilinmesi gerektiğini beyan ederek; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmektedir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine ve özellikle davacıların davalı kooperatifte iki adet peşin bedelli ortaklıkları bulunduğunun kabulünde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer hususlara ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
II-Dava, kooperatif ortaklığına bağlı konutun teslim edilmemesi nedeniyle bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Konut yapı kooperatifleri aidat ödeme yükümlülüğünü yerine getiren ortaklarına kullanılabilir durumdaki bir daire tahsisle yükümlüdür. Kooperatif anasözleşmesinin 62. maddesi uyarınca, konutlar maliyet bedelleri kesinleştikten sonra ortaklar veya temsilcilerinin katılımıyla noter önünde çekilecek kur’a ile dağtıtılır. Konutların anasözleşmenin 59/2. maddesine göre ortaklara dağıtılması halinde kur’aya başvurulmaz. Bir konutun ortağa tahsis edildiğinden söz edilebilmesi için ya kur’a sonucu konutun tahsis edilmiş olması veya konutların genel kurulca belirlenecek esaslar dahilinde ortaklara dağıtılmış olması ve genel kurulun bu dağıtımı açık veya zımni olarak onaylaması gerekir .
Bir üyenin konut karşılığı tazminat isteyebilmesi için, kooperatif inşaatlarının bitirilip konut tahsisi aşamasına gelinmesi ve diğer üyelere tahsis ve teslim yapıldığı halde tazminat talep eden üyeye konut tahsis ve tesliminin yapılmaması gerekir. Bu husus, tazminatın istenebilmesinin ön koşuludur. Bu önkoşulun gerçekleşmesinden sonra, çeşitli nedenlerle konut ya da işyeri tahsisi imkânsızlığı ortaya çıktığında ortağın uygun bir tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Normal ödemesini yapıp konut sahibi olan üyelerle eşit miktarda ödemesi bulunduğu tespit edilen, diğer anlatımla eksik ödemesi bulunmadığı belirlenen, ancak kendisine konut tahsis ve teslimi yapılamayan ortağın, ödemesi eksik olmayan diğer üyelere verilen emsal bir konutun dava tarihi itibariyle rayiç değerini talep edebileceğinin kabulü gerekir. Eksik ödemesi olan bir üyenin ise, konut karşılığı tazminat talep hakkı olup, alacağının hesaplanma şekli Yargıtay uygulamalarında formüle edilmiştir (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2013/5957 E, 2013/6211 K sayılı ilamı).
Somut davada; davalı kooperatif vekilince, iki parsel yönünden mal sahipleri ile yapılan sözleşmenin iptal edildiği ancak başka parseller üzerinde yapılan inşaatların devam ettiği, kooperatifin faaliyetine devam ettiği, fiili ve hukuki imkansızlık bulunmadığı savunulmuştur. Dosyada mevcut bilirkişi raporlarında da davacılara daire verilmemesinin gerekçesi olarak arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedilmiş olması gösterilmiştir ancak, sözleşme feshedilmiş olsa dahi kooperatifin faaliyetine devam etmediği sabit değildir. Buna göre, yukarıda açıklandığı üzere tazminat istenebilmesi için gerekli olan “kooperatif inşaatlarının bitirilip konut tahsisi aşamasına gelinmesi ve diğer üyelere tahsis ve teslim yapıldığı halde tazminat talep eden üyeye konut tahsis ve tesliminin yapılmaması” ön koşulunun gerçekleşmediği anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK m. 353/1,b,2 uyarınca kararı düzelterek esas hakkında yeniden hüküm kurulmuş; davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle, HMK.’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca, davalı vekilinin diğer hususlara ilişkin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
II-Yukarıda (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,b,2 gereğince, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nce….. sayılı dava dosyasında verilen 28/02/2018 tarihli KARARIN DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
Buna göre:
” 1- Davacıların iki üyeliğe dair taleplerinin feragat nedeniyle reddine,
2- Diğer iki üyelik nedeniyle tazminat talepleri yönünden davanın reddine,”
3- Harçlar Kanunu gereği alınması gereken (59.30×2) 118,60 TL karar ve ilam harcından başta yatan 24,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 94,30 TL’nin davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4- Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Davalı tarafından yapılan 39,00 TL posta masrafı, 98,10 TL istinaf yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 137,10 TL’nin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
6- Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereği hesaplanan 15.350,00’şer TL. nispi vekalet ücretinin zorunlu dava arkadaşı olmayan davacılardan ayrı ayrı alınarak davalıya verilmesine,
7- Feragat edilen taleplerle ilgili olarak; tazminat talebi üyeliğe bağlı olarak tek kalemde istendiğinden ayrıca vekalet ücreti tayinine yer olmadığına (ıslah edilen miktar da gözetilerek),
8- Fazladan yatan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde taraflarına iadesine,”
II- İstinaf karar harcının davalıya iadesine,
III-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara re’sen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
15/09/2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …