Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1083 E. 2021/1612 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 06.02.2018
ESAS-KARAR NUMARASI :…
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili 23.03.2017 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin üyesi olduğu davalı kooperatif ve müvekkili arasındaki karşılıklı ihtarlar gönderildiğini, en son davalı kooperatif yönetim kurulunun 18.12.2016 tarihli kararıyla müvekkilinin kooperatif üyeliğinden ihracına karar verildiğini, ihraç kararının müvekkiline 05.01.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkiline çıkarılan ödeme planının diğer üyelerle eşit olmadığını, diğer üyelerin davalının anlaştığı bankadan avantajlı kredi kullandıklarını, dolayısıyla diğer üyelere çıkarılan maliyet ile müvekkiline çıkarılan maliyetin aynı olmadığını, genel kurul çağrı kağıdı müvekkiline tebliğ edilmediğinden müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, son genel kurul toplantısının dahi müvekkiline bildirilmediğini, gönderilen ihtarlarda belirtilen borç miktarlarının belirlenmesinde yönetim kurulunun yetkili olmadığını ileri sürerek, müvekkilinin ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin 17.12.2016 tarihli yönetim kurulu kararının iptaline, müvekkilinin toplam borcunun ve borca işleyecek faiz oranının tespitine, yaptığı ödemeler güncellenerek borçtan mahsup edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş; 06.02.2018 tarihli duruşmada, dava dilekçelerindeki üyelik nedeniyle asıl ve faiz borcunun tespiti talepleriyle ilgili dava değerini açıklamadıklarını, harcı yatırmadıklarını, harcı tamamlamayı da düşünmediklerini, bu taleplerinden vazgeçtiklerini belirtmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ortaklıktan çıkarma kararının Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşme hükümleri doğrultusunda, yöntemine uygun bir biçimde tesis edilmiş bir karar olduğunu, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere, 2008 – 2016 döneminde herhangi bir aidat ödenmesinin söz konusu olmadığını, davacının üyelikten istifa dilekçesi müvekkili kooperatife intikal ettiği halde, sonradan dilekçe verilmediği öne sürüldüğünden bir mağduriyet oluşmaması için üyeliğinin ihya edildiğini, ancak davacının güncellenmiş borç tutarını yapılan tebliğlere rağmen ödemediğini, davacıyla ilgili belirlenen ana para ve faiz tutarı fahiş nitelikte olmayıp yasa, ana sözleşme ve genel kurul kararları çerçevesinde güncellenmiş değer saptanıp tebliğ edildiğini, davacının noter ihtarıyla temerrüde de düşürüldüğünü savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; ihraca esas miktarlarda davacı üye borcunun doğru bir şekilde belirtilmeyip, ciddi oranda fazlaca talep edilmiş bulunmakla davacı üyenin ödeme hususunda tereddütünün haklı olduğu, dolayısıyla gerçeğe aykırı borcu içeren miktarlara dayalı ihraç kararı verilemeyeceği, davacının kooperatife ilişkin birinci grup üyeliği nedeniyle faiz dahil borcunun tespitine ilişkin talep değeri açıklanmayıp, harçlandırılmadığı ve davacı tarafça takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle, davacının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin 18.12.2016 tarihli yönetim kurulu kararının iptaline, kooperatife ilişkin birinci grup üyeliği nedeniyle faiz dahil borcunun tespitine ilişkin talep değeri açıklanmayıp, harçlandırılmadığından ve davacı tarafça takipsiz bırakıldığından bu talep yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde;
-Hükme esas alınan bilirkişi raporunun bilirkişilik görevinin yasal sınırları aşılarak düzenlenmiş, özel ve teknik bilgiyi aşan, hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda görüş ve kanaatlerin yer aldığı bir rapor olduğunu, bilirkişi tarafından davacı yan iddiası da aşılmak suretiyle; kooperatfiçe gönderilen ihtarnamede yer alan “30 gün” ibaresi nedeniyle, fesih ihtarnamesinin geçersiz olduğu kanaatine varıldığını, bilirkişi raporunda 30 gün – 1 aylık sürelerin tartışılmasının da herhangi bir hukuksal değeri bulunmadığını, davacı yanın süreyle ilgili bir itirazının bulunmadığı sabit olduğu halde, bu yönde hukuki görüş beyan eden bilirkişi raporuna itibar edilerek tesis edilen hüküm usule ve yasaya uyarlı olmadığını,
-04.04.2014 tarihli genel kurulda uygulanması öngörülen gecikme faizi oranının, yalnızca bu yıl için kararlaştırılan aidatlara uygulanmasının mümkün olduğu, takip eden yıllara uygulanamayacağı (ki davacı yanca, anılan genel kurul kararının iptali yönünde bir dava açılmadığı gibi; dava dilekçesinde de bu yönde bir iddia öne sürülmemiştir) yönündeki değerlendirmenin de gerek görev sınırlarını ve gerekse davacı iddialarını aşan bir değerlendirme olduğunu, nitekim bilirkişi raporunda mezkur görüş esas alınmak suretiyle davacının faiz borcunun hesaplandığını ve ihraç kararının yerinde olmadığı değerlendirmesine ulaşıldığını, 04.04.2014 yılı genel kurulunda alınan karar doğrultusunda belirlenen faiz oranının bütçe ile ilgili madde içinde yer alması dolayısıyla takip eden yıllar bakımından uygulama olanağı bulamayacağını belirten bilirkişi görüşünün hukuki temelden yoksun olduğunu, genel kurulda alınan bir kararın belirli bir süre için alındığının belirtilmesi ya da daha sonra başka bir kararla değiştirilmesi – kaldırılması halleri dışında hukuken geçerliğini koruyacağı konusunda tartışma bulunmadığını,
-Bilirkişi tarafından anapara borcuna ilişkin değerlendirme yapılırken tüm defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılmasına karşın diğer kooperatif üyelerinin yaptıkları ödemelerin dikkate alınmadığını, bu durumun kooperatifin kuruluş amacına ve üyeler arasındaki eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, mahkemece bilirkişi raporuna itirazlarını karşılar rapor alınmaksızın raporun hükme esas alındığını,
-Kooperatifle uzun süre ilişki kurulmaması durumunda, kooperatif üyeliğinin tespiti istemini içeren davaların TMK’nun 2.maddesine uygun düşmediğinin yerleşik Yargıtay içtihatlarıyla kabul edildiğini, davacının kötüniyetli olduğunu,
-Dava dilekçesinde üyelik borcunun tespiti, dava tarihinden sonra borca işleyecek faiz oranının tespiti, davacının yaptığı ödemelerin güncellenerek borçtan mahsup edilmesi istemlerine de yer verildiğini ancak 06.02.2018 tarihli duruşmada bu istemlerden vazgeçildiğinin belirtildiğini, mahkemece davacının feragat iradesine karşılık bu istemlere yönelik davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini ve lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini belirterek,
İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Dava, ihraç kararının iptali ile asıl ve işlemiş faiz borcunun tespiti istemine ilişkindir.
Davalı kooperatifçe davacı üye olarak kabul edilip dava konusu yönetim kurulu kararıyla üyelikten ihracına karar verildiğine göre, üyelik tespiti davalarında uygulanması gereken “aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatifte ortağın uzun süre kooperatife uğramamasının, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesinin, üyeliğinin sona erdiğini zımnen kabul ettiği, diğer anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiği ve eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı anlamına geleceği, böyle bir ortağın açtığı davanın TMK’nın 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı düştüğünün ilke olarak kabul edilmesi gerektiğine” ilişkin ilkenin somut davada uygulanma yeri bulunmamaktadır.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 maddesi davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer hususlara ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
II-1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 27. ve davalı kooperatif anasözleşmesinin 14/2. maddelerinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen kooperatif üyelerinin ihracı prosedürü düzenlenmiş olup, bu tür davalarda, mahkemece öncelikle, aidat borcunun ödenmesi için üyeye iki ihtarın gönderilip gönderilmediği ve bu ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, ilk ihtarnamenin ödemesi 30 gün geciktirilmiş borcu içerip içermediği, böyle bir borcun ödenmesi için birinci ihtarda 10 gün, ikinci ihtarda 1 aylık sürenin verilip verilmediği, bu süre içerisinde ödememe halinde müeyyidenin ne olduğunun ve ödenmesi istenen borcun miktarının ve neye ilişkin olduğunun açık ve anlaşılır olarak belirtilip belirtilmediği tespit edilmelidir. Tüm bu aşamalarda bir eksiklik bulunmaması halinde ihtarlarda istenen borcun gerçek borç olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre bilirkişi tarafından ihraç kararının şekli yönden ve esasa ilişkin nedenler yönünden incelenmesi doğru olmuştur.
Dosya kapsamından, davalı kooperatifçe noter aracılığı ile gönderilen 29.07.2016 tarihli 1. ihtarda, 29.06.2016 tarihi itibariyle belirlenen 1. grup üyelik için 201.650.33 TL. ana para, 128,782,95 TL. gecikme faizi olmak üzere toplam 339.433,28 TL.’nin 10 gün içinde ödenmesi istenmiş; 24.10.2016 tarihli 2. ihtarda ise, Temmuz 2016 ve Ağustos 2016 aylarına ait aidat tutarları da eklenerek belirlenen 221.650,33 TL. ana para, 150.447,98 TL. gecikme faizi olmak üzere toplam 372.098,31 TL.’nin 30 gün içinde ödenmesi ihtar edilmiştir.
Buna göre İlk derece Mahkemesince 24.10.2016 tarihli ikinci ihtarda, Kooperatifler Kanununun 27 ve ana sözleşmenin 14/2. maddelerine aykırı olarak 1 ay yerine 30 gün ödeme süresi verildiği gerekçesiyle yetinilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, şekli nedenlerden sonra inceleme sırası gelen ihtarnamelerin gerçek borcu yansıtıp yansıtmadığının araştırılması ve ihtarnamelerin gerçek borcu yansıtmadığı yönünde esasa ilişkin nedenle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
-Davacı tarafça dava dilekçesinde, ihraç kararının iptali yanında müvekkilinin toplam borcunun ve borca işleyecek faiz oranının tespiti ile yaptığı ödemeler güncellenerek borçtan mahsup edilmesine karar verilmesi istenmiştir. Davacı vekili 06.02.2018 tarihli duruşmada, dava dilekçelerindeki üyelik nedeniyle asıl ve faiz borcunun tespiti talepleriyle ilgili dava değerini açıklamadıklarını, harcı yatırmadıklarını, harcı tamamlamayı da düşünmediklerini, bu taleplerinden vazgeçtiklerini belirtmiştir.
Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince eksik harç tamamlanmadan müteakip işlemler yapılamaz. Mahkemece Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca istemin niteliğine göre maktu veya nispi harcın tamamlanması için davacıya süre verilmesi, re’sen eksik harcın tamamlatılması, harç ikmal edildiğinde yargılamaya devam edilmesi, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılması, üç ay içinde davanın yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Buna göre İlk derece Mahkemesince, davacı vekilinin 06.02.2018 tarihli duruşmada, tespit talepleriyle ilgili harcı yatırmayacaklarını belirtmesi üzerine bu istemle ilgili dosyanın işlemden kaldırılmasına ve üç ay içinde davanın yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, aynı gün doğrudan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır.
Ne var ki, gelinen aşamada üç aylık yenileme süresi dolduğundan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi sonucu itibariyle doğru olmuştur.
Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/1. maddesi, “(1) Görevsizlik veya yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, davanın nakline veya davanın açılmamış sayılmasına ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar karar verilmesi durumunda Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez.” hükmünü içermektedir.
Buna göre İlk derece Mahkemesince, davacının açılmamış sayılmasına karar verilen istemi yönünden davalı lehine AAÜT’nin 7/1. maddesine göre belirlenen vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmamıştır.
Buna göre Dairemizce, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının gerekçesini ve hüküm fıkrasını düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
III-Kararın niteliğine göre, davalı vekilinin gerçek borcun belirlenmesine yönelik istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığı değerlendirilmiştir.
HÜKÜM :
I-Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle, HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davalı vekilinin diğer hususlara ilişkin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
II-Yukarıda (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.02.2018 tarih ve … K. sayılı kararı DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
Buna göre;
“1-Davacının ihracına ilişkin davalı S.S. … … yönetim kurulunun 18.12.2016 tarihli kararının İPTALİNE,
Davacı …’ın kooperatife ilişkin birinci grup üyeliği nedeniyle faiz dahil borcunun tespitine ilişkin talep değeri açıklanmayıp, harçlandırılmadığından ve davacı tarafça takipsiz bırakıldığından DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gerekli 35,90 TL. karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında yatırılan 31,40 TL. peşin harç düşülerek kalan 4,50TL.’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davanın açılışı sırasında yatırılan 31,40 TL. başvurma harcı ile 31,40 TL peşin harç toplamı 62,80 TL.’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 429,70 TL. yargılama giderinin takdiren yarısı olan 214,85 TL.’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 98,10 TL. istinaf yoluna başvurma harcı, 31,00 TL. posta gideri olmak üzere toplam 129,10 TL yargılama giderinin takdiren yarısı olan 64,55 TL.’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre takdir ve tayin olunan 2.180,00 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre takdir ve tayin olunan 4.080,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde yatırana iadesine,”
III-Yukarıda (III) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin gerçek borcun belirlenmesine yönelik istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
IV-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istek halinde, gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
V-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
03.11.2021 tarihinde, HMK’nın 361/(1). maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 03.11.2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …