Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1066 E. 2021/1655 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE :……. …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 01.02.2018
ESAS-KARAR NUMARASI …
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi iken istifa ettiğini ve yapmış olduğu ödemelerin iadesini istediğini, davalı kooperatif tarafından müvekkilinin istifasının kabul edilmiş olmasına rağmen ödenen aidat bedellerinin iade edilmediğini, müvekkiline iadesi gereken 97,260,00-TL’lik kısım için kooperatif aleyhine Konya 9. İcra Dairesi’nin…. sayılı dosyası ile başlatılan takibe itiraz edilmediğini ve takibin kesinleştiğini, müvekkilinin kooperatif kayıtlarından 121.271,90-TL alacaklı olduğunu tespit etmesi üzerine bakiye 24.010,00-TL alacağın tahsilinin talep edildiğini, kooperatif tarafından borcun ödenmemesi üzerine bakiye 24.010,00-TL alacağın tahsili amacıyla kooperatif aleyhine bu kez Konya 4. İcra Dairesi’nin….. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı kooperatifin borcunun olmadığı iddiası ile itiraz ettiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın hukuki dayanağı olmadığını ve ödemeyi geciktirmeye yönelik olduğunu, müvekkili ile aynı anda istifa eden bir çok üyenin bulunduğunu, kooperatif hakkında açılan takiplere haksız olarak itirazda bulunduğunu, üyelerin aidat ödemelerini iade etmediğini, kooperatifin adına kayıtlı taşınmazları dava dışı … … Tic. Ltd. Şti.’ne satmaya çalıştığını, anlaşma içinde olduğunun öğrenildiğini beyan ederek haksız itirazın iptali ile davalı aleyhine asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesine göre alacağın davacının harca esas olan 24.010,00-TL’lik bakiyenin ödenmesi talebinin yerinde olmadığını, davacı tarafa ödenecek iade bedelinin genel kurul toplantısından itibaren 3 yıl sonra muaccel hale geleceğini, bakiye kısım muaccel hale geldiğinde müvekkilinin kasa durumu müsaitliğine göre davacı tarafa aidat bedelini ödeyeceğini, 9. İcra Dairesİ… sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine taraflarınca itiraz edildiğini, talep edilen icra inkar tazminatının yerinde olmadığını, henüz muaccel olmayan bedelden dolayı ortada bir kötüniyetin mevcut bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi’nce “…Davacı kooperatif ortağının davalı kooperatiften 10.01.2012 tebliğ tarihli ihtarname ile çıktığı, davacının kooperatif ortaklığından çıktığı 2012 yılına ilişkin genel kurul toplantısının 24.02.2013 tarihinde yapıldığı, 24.02.2013 tarihli genel kurul toplantısı 6 nolu karar ile “ortaklıktan ayrılan ortağın kooperatife yatırmış olduğu aidatların geri ödemesinde ayrılış tarihinden itibaren 3. yılın son günü defeaten tek seferde ödenmesi” kararının alındığı, kooperatif üyeliği sone erenlerin tümü birlikte değerlendirilmek suretiyle ve davacının kooperatiften ayrıldığı yıl ve daha sonraki yıl mali verileri dikkate alınarak ayrıca davalı kooperatifte toplanan üye aidatları da dikketa alındığında davacıya yapılacak ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği, davacının üyelikten ayrılma tarihi 10.01.2012 tarihinden itibaren 3. yılın son günü olan 24.02.2016 tarihinde çıkma pay alacağının muaccel hale geldiği, davacı tarafça davalı kooperatife yapılan toplam 121.279,70 -TL aidat ödemesinden ayrıldığı, 2012 yılı bilançosuna göre 2 ortaklık payı için hesaplanan 5.090,70-TL masraf hissesi düştükten sonra takip tarihi olan 26.02.2016 itibariyle 116.189,00-TL çıkma pay alacağının bulunduğu, Konya 9. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı 21.11.2014 tarihli icra takibi ile 97.260,00-TL ortaklıktan çıkma pay alacağının tahsili sonucunda bakiye çıkma pay alacağının 18.929,00-TL olduğu anlaşılmakla;
Konya 4. İcra Müdürlüğü’nün…..esas sayılı takibe ilişkin davalı borçlu itirazının kısmen iptaline, takibin 18.929,00-TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili yönüyle devamına, İİK’nın 67. maddesi uyarınca itiraza konu 18.929,00-TL alacak yönüyle borçlu kooperatifin itirazında haksız olduğu kabul edilerek itiraza konu alacağın %20’si oranında tayin olunan 3.785,85-TL icra inkar tazminatının davalı borçludan tahsili ile davacı alacaklıya ödenmesine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
24.02.2013 tarihinde yapılan genel kurulda ayrılma iradesinin karara bağlandığını, yine aynı toplantıda ayrılan üyelere ve davacıya iade ödemesi yapılmasının kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceğinin, bu sebeple alınan erteleme kararının yasa ve oluşa uygun olduğunun, muacceliyet tarihine ilişkin olarak ana sözleşmenin 15. maddesinin açık hükmü gereği istifa tarihinin genel kurul kararı ile kabulünden itibaren 1 aylık sürenin dolması ile oluşacağının mahkemenin de kabulünde olduğunu, kararda atlanan noktanın erteleme kararı verilen genel kurul tarihinden itibaren 3 yıl geçtikten sonra kanunun muacceliyete ilişkin maddesinde belirtilen bir aylık sürenin bu 3 yılın sonuna eklenmesi gerekliliği olduğunu, genel kurul kararından itibaren söz konusu süre dolmadan 26.02.2016 tarihinde takip konusu edilen alacağın talep edilemeyeceğinin aşikar olduğunu, iadenin talep edilebileceği tarihin 24.03.2016 olduğunu, bu noktada, kararda gerekçe olarak gösterilen, genel kurulda kararın “ayrılış tarihinden itibaren 3 yılın son günü tek seferde ödeme yapılacağı” şeklindeki ibaresinin de genel kurul kararının asıl amacı, hukuk mantığı ve elde edilmek istenen sonuç göz önüne alındığında bir aylık sürenin eklenmesine engel bir öneminin olmadığını, çünkü ayrılış olgusunun zaten genel kurulun kararı onaylaması ile vücut bulup, kanuna göre muacceliyetin de bu onayın üzerinden 1 ay geçmekle başladığını, aksinin kabulünün, aynı kooperatife üye olan diğerleri ile işbu davanın davacısı arasında hukuken izahı olmayan bir farklılığa da yol açtığını, kanunun gerekçesi ve hukuk mantığı ile birlikte değerlendirildiğinde yüzlerce üyesi olan kooperatif için ayrılan çok fazla sayıda üyelerin de bulunduğu göz önüne alındığında, kooperatiflerin hukuka uygun olarak varlıklarını tehlikeye düşürecek ödemeler için aldıkları erteleme kararlarının ayrı ayrı her üyenin çıkış tarihleri göz önünde tutularak değil kooperatifi mali açıdan rahatlatacak olan ve topyekun geçerli olacak belli bir vadeye kadar alındığını ve bu şekilde anlaşılması gerektiğinin açık olduğunu, yoksa farklı tarihlerde çıkan fazla sayıda üyenin her biri için ayrı ayrı vadelere ve muacceliyet tarihlerine götürecek bir kararın, yüksek üye giriş çıkış sirkülasyonu da göz önünde tutulduğunda bir mantığı ve kanunun amacına uygun bir işlevinin zaten kalmadığını, mahkemece dava kısmen kabul edildiğine göre, yapılan takibin tamamının haklı olmadığı ve gerçek miktarının da aslında itiraz zamanında ilk başta tespit edilemeyecek durumda olduğu kabul edilmiş olmasına rağmen davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu çünkü takip tarihinde ortada iddia edilen miktarda belirli veya itiraz eden tarafından belirlenebilir bir likit alacak bulunmadığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, kooperatif ortaklığından çıkma payının tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. sayılı dava dosyasında verdiği 01.02.2018 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 1.293,04-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 323,26-TL harcın düşümü ile kalan 969,78-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
10.11.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 11.11.2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …