Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1018 E. 2022/1502 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2018/1018 – 2022/1502
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(H Ü K M Ü K A L D I R A R A K
Y E N İ D E N H Ü K Ü M K U R U L M A S I)
ESAS NO : 2018/1018
KARAR NO : 2022/1502

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 29.12.2017
ESAS-KARAR NUMARASI : 2016/172 E., 2017/1118 K.
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
İHBAR OLUNANLAR :
VEKİLİ :
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacılar vekili, davacı …’nin eşi, diğer davacılar …’in babaları olan …’ın dava dışı … Ltd. Şti.’ne ait işyerinde çalıştığını, dava dışı … A.Ş.’nin lisansı olmadığı halde doğalgaz satışı sonrası boşalan oksijen tüplerine doğalgaz doldurması nedeni ile boşaltım sırasında patlama olduğunu, bu patlama sonucu davacıların desteği olan …’ın öldüğünü, dava dışı … A.Ş.’nin tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası yaptırmadığı için oluşan zarardan güvence hesabının sorumlu olduğunu belirterek, davacı … için 500,00-TL, … için ayrı ayrı 250,00-TL olmak üzere toplam 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihi olan 03.02.2011 tarihinden itibaren hesaplanarak değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, olayın iş kazası olması nedeni ile İş Mahkemesi’nin görevli olduğunu ve Ankara Mahkemeleri’nin yetkili olmadıklarını, iş kazası olduğu için kendilerine dava açılamayacağını, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının dilekçesinde belirttiği şirket ve kurumlara ihbarı gerektiğini, gerçekleşen patlamanın sigorta poliçesi kapsamında olmadığını, poliçe yaptırması gerekenin ölenin işvereni … Şirketi olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…Aynı patlamada ölen ve yaralananlar için Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2013/17 Esas 2014/212 Karar sayılı dava açılıp görülmüştür. Bu davanın yargılaması sırasında alınan 04/10/2013 tarihli bilirkişi raporunda; dava dışı … A.Ş.’nin tıbbi ve sanayi tüplerinden oksijen, argon, karbondioksit, azot gazlarının otomatik sistem ile dolumu ve dağıtımı işini mesleki faaliyet olarak yerine getirdiği, Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında belirtilen mesleki faaliyeti sürdürdüğü, bu nedenle Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigorta Poliçesini yaptırmak zorunda olduğu, bu poliçenin düzenlenmemiş olması nedeni ile 5684 sayılı Yasa’nın 14. maddesi ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9. maddesi uyarınca davaya konu zarardan Güvence Hesabının sorumlu olduğu belirlenmiş olup, bu nedenle davalı sıfatının doğru belirlendiği kabul edilmiştir.
Davacıların alacağının zamanaşımına uğradığı ileri sürülmüş ise de; ölümle sonuçlanan patlamanın 03/02/2011 tarihinde meydana geldiği, davanın 21/04/2015 tarihinde açılmış olmasına rağmen tazminatın hesaplanmasının dayanaklarından biri olan 6098 sayılı Borçlar Yasası’nın 72/1. maddesine göre ölümle sonuçlanan patlama TCK’da suç olarak düzenlenip 15 yıl zamanaşımı öngörülmüş, bu sürenin tazminat istekli davalar içinde uygulanması gerekli olup, somut olayda kaza tarihi başlangıç alındığında dava tarihi itibari ile zamanaşımı süresinin tamamlanmadığı kabul edilmiştir.
Davalı vekili Ankara Mahkemeleri’nin yetkisiz olduklarını ileri sürmüş ise de; patlamanın meydana geldiği yer itibari ile Ankara Ağır Ceza Mahkemeleri’nde ceza yargılaması yapılmış olup, haksız fiil olan patlama nedeni ile oluşan zararların haksız fiilin meydana geldiği Ankara’da talep edilmesinin mümkün olduğu için Ankara Mahkemeleri’nin yetkili oldukları, Tehlikeli Madde Zorunlu Sorumluluk Sigortası zorunlu sigortanın bir türü olup, zorunlu sigorta ile ilgili bir kısım hükümlerin TTK’da düzenlenmiş olması nedeni ve davalının sorumluluğunu üstlendiği dava dışı … A.Ş.’nin tacir olması nedeniyle Ticaret Mahkemeleri’nin olayda görevli oldukları kabul edilmiştir.
Davalı …’nın patlama sonucu oluşan zarardan sorumlu olabilmesi için kendisinin ya da eylemlerinden sorumlu olduğu çalışanlarının olayın meydana gelmesinde kusurlu olmaları gerekir.
Davaya konu patlama sonucu ölen …’in yakınları tarafından bir kısım bakanlık ve belediyeler hakkında Ankara 10. İdare Mahkemesi’nde 2013/1115 Esas sayılı dava açılmış, burada yapılan yargılama sırasında alınan 22/12/2014 tarihli rapor ile dava dışı … A.Ş.’nin %80 oranında kalan % 20 oranındaki kusurun ise başkalarına ait olduğu belirlenmiştir.
Aynı patlama nedeni ile … tarafından Ankara 14. İş Mahkemesi’nde 2012/88 Esas sayılı dava açılmıştır. Bu dava ile ilgili olarak yapılan yargılama sırasında bilirkişi heyetinden 27/04/2015 tarihli rapor alınmış, bu raporda da dava dışı … A.Ş.’nin % 80 oranında kusurlu olacak şekilde olaya neden olduğu, %20 kusurun ise dava dışı … Ltd. Şti.’ne ait olduğu belirlenmiştir. Aynı mahkemedeki yargılama sırasında daha önce alınan 28/09/2013 tarihli heyet raporunda ise, tüm kusurun davalımızın sorumluluğunu üstlendiği … A.Ş.’ye ait olduğu tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Ankara 10. İdare Mahkemesi için düzenlenen 22/12/2012 ve Ankara 14. İş Mahkemesi için düzenlenen 27/04/2015 tarihli raporların birbirlerini doğrulamaları ve olayın oluş şekline uygun olup, gerekçeleri itibari ile denetime uygun ve hüküm kurmak için yeterli oldukları, bu hali ile davalının sorumluluğunu üstlendiği … A.Ş.’nin ölümle sonuçlanan patlamaya %80 oranında kusurlu olacak şekilde neden olduğu kabul edilmiştir.
Davacıların talep edebilecekleri tazminat miktarının belirlenmesi için işin uzmanı bilirkişiden 07/04/2017 tarihli ana rapor ile SGK tarafından yapılan ve kısmen rücuya tabi ödemeler dikkate alınarak düzenlenen 13/06/2017 tarihli ek rapor alınmıştır. Ek rapor ile her bir davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma zararı belirlenmiş, bu miktardan rücuya tabi olan SGK ödemesinin ilk peşin sermaye değeri mahsup edildiğinde, davacı …’nin 91.922,29-TL, davacı …’in 17.627,77-TL ve davacı…’in 1.144,15-TL destekten yoksun kalma zararının halen davalı tarafından giderilmesi gerektiği, dava açılmadan önce davalıdan tazminat talep edilmemesi ve davanın belirsiz alacak davası olması nedeni ile tüm alacak yönünden dava tarihi itibari ile temerrüdün gerçekleştiği, davalının sorumluluğunu üstlendiği … A.Ş. tacir olup, davacı alacağına değişen oranlı avans faizi talep edilmesinin mümkün olduğu…” gerekçesiyle “…Davacı … … için 91.922,29-TL, davacı … … için 17.672,77-TL, davacı … için 1.144,15-TL, olmak üzere toplam 110.739,21-TL tazminatın dava tarihi olan 21/04/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacılara ödenmesine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davaya konusu patlamanın olduğu tarihte kaza başı ve kişi başı sigorta teminat limitlerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, zarar görenlerin tazminat alacakları, sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta tutarından fazla ise zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat talebinin, sigorta tutarının tazminat alacakları toplamına olan oranına göre indirime tabi tutulacağını, yerel mahkemece kaza tarihi teminat limitlerinin üstünde hükmolunan tazminat miktarı konusunda hatalı hüküm tesis edildiğini;
Dava konusu olayda düzenlemeler gereği; … ve … Sanayi A.Ş.’nin tehlikeli maddelerle ilgili kendi faaliyetleri sebebiyle sigorta yaptırmalarının kanun maddesi gereği zorunlu olduğunu, bilindiği üzere Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortasının sadece kendi faaliyet alanında meydana gelen rizikoyu kapsadığını, Tüp Gaz Sorumluluk Sigortasından farklı olduğunu, davaya konu kazanın meydana geldiği işyerinin yaptırmakla yükümlü olduğunun tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigortasına tabii olduğunu;
Güvence hesabının tehlikeli madde ile ilgili faaliyette bulunan firma ya da çalışanının bir üçüncü kişiye vereceği zararlara karşı üçüncü kişilere koruma sağladığını, Tehlikeli Maddeler Sigortası Genel Şartlarının 4.A.(c) maddesi gereği kazaya sebep olan firmada hizmet akdi ile çalışan davacı yanın zararlarının müvekkili kurum tarafından karşılanmasının mümkün olmadığını, zaten bu kişilerin iş kazası sebebiyle SGK’dan tazminat aldığını ve gelir bağlandığını, bu itibarla, tehlikeli maddelerle ilgili mesleki faaliyette bulunan meydana gelen patlama sonucu oluşan zararın kendisinin yaptırmakla zorunlu olduğu sigorta kapsamına girmekte ve dolayısıyla; … Sanayi A.Ş.’nin Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası’nın yer ve riziko adresi itibariyle teminatının kapsamı dışında kaldığını;
Davacı yana dava konusu kaza sebebi ile SGK tarafından yapılan ödemenin veya yapılacak iş kazası sebebiyle peşin sermaye değerinin tamamının hesaplanan tazminattan düşülmesi gerekirken hatalı bilirkişi raporu kapsamında hüküm kurulduğunu;
AYİM tablosuna göre sağ kalan eşin 18 yaşından küçük her bir çocuk için %5 evlenme indiriminde indirim yapılması hususunun da hatalı değerlendirildiğini, bilirkişi tarafından yapılması gerekenin %2’nin %5’inin indirilmesi uygulanması olması gerektiğini, bu hesapla davacı eşin yeniden evlenme ihtimalinin %1,9 olacağını;
Yine yerel mahkemece davacı … … bakımından yapılan hesaplamada da 22 yaş sınırının esas alınmayarak hataya düşüldüğünü;
Yargılamaya konu tazminat taleplerinin haksız fiile dayandığını, bu nedenle işleyecek faizin de yasal faiz olması gerektiğini beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına; …göre; davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 356/2. maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, “Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası” kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
İhtilaf, dava konusu patlamada zarar gören ölü ve yaralı sayısına göre kaza başı limitinin paylaştırılması gerekip gerekmediği noktasındadır.
Davalı vekili olayda bir çok kişinin zarar gördüğünü, davalı …nın diğer kişiler içinde ödeme yaptığını ve zararın garameten paylaştırılması gerektiğini beyan etmiştir.
Dairemizce, davalı vekilinin bilirkişi raporlarına yönelik itirazlarını karşılamak ve olayda 20 kişinin vefat etmesi ve 43 kişinin yaralanması nedeni ile sigorta poliçesi teminatının zarar görenlerin zararı oranında paylaştırılması gerektiğinden, garameten paylaştırma yapılması için dosya uyuşmazlık konularında uzman bilirkişi …’ a tevdi edilerek 19.09.2022 tarihli rapor alınmıştır.
Bilirkişi raporunda özetle; patlamanın gerçekleşmesinde kusurlu bulunan … San. Tic. A.Ş, 5510 Sayılı Yasa uyarınca 3. kişi konumunda bulunduğundan sigortalıya/ hak sahiplerine yapılan ve ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile sınırlandırıldığından, kurumun rücu edebileceği miktarın bağlanan peşin sermaye değerli gelirin yarısı olan davacı … yönündaen 45.491,49 TL, davacı … yönünden 9.548,48 TL, davacı … yönünden 5.768,83 TL olduğu, buna göre davacıların bakiye maddi zararının toplam 169.718,98 TL olup şahıs başı teminat limiti olan 200.000,00 TL’yi aşmadığı, garameten paylaştırma hususunda ise; aynı kaza nedeni ile yargılaması biten ve yargılaması devam eden derdest dosyaların incelenmesi neticesinde, yapılan ödemeler toplamı ile derdest dosyalardaki zarar miktarı toplamının 3.425.387,13 TL olduğu, … San ve Tic. A.Ş ‘nin ölüm/yaralanma halinde azami teminat limitinin 200.000,00 TL, satış hasılatı / kullanım tutarına göre kaza başına 3.200.000,00 TL olduğu, sadece ödemeler açısından değerlendirme yapılması halinde garame hesabına gerek bulunmadığı, davalı … tarafından yapılan ödemeler ile halen yargılaması devam eden bedeni zararlar klozu kapsamındaki zarar miktarının tutarının (3.425.387,13 TL) kaza başına teminat limitini aştığı görülmekle, yapılan ödemeler ve derdest zarar miktarları açısından değerlendirme yapılması halinde, derdest zarar+ödeme miktarı, teminat limitine oranlandığını, buna göre davalının teminat limiti dahilindeki sorumluluğunun davacı … yönünden 126.663,40 TL, davacı … yönünden 25.430,13 TL, davacı … yönünden 6.548,11 TL olduğu açıklanmıştır. Yargılama sırasında davacılar vekili ıslah dilekçesi ile davasını davacı … için 91.922,29 TL’ye, davacı … için 17.672,77 TL’ye ve davacı … için 1.144,15 TL’ye arttırmıştır.
Somut olayda; 03.02.2011 tarihinde meydana gelen patlamada davacının hayatını kaybettiği, aynı kazada toplam 20 kişinin vefat ettiği ve 43 kişinin yaralandığı, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında sigorta poliçesi teminatının zarar görenlerin zararı oranında paylaştırılması gerektiği yönündeki uygulaması dikkate alınarak, garameten paylaştırma yapılması gerekmektedir. Bu nedenle mahkemece garame hesabı yönünden bilirkişi incelemesi yapılmaksızın eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin garame hesabı yönünden eksik incelemeye dayalı istinaf başvurusunun HMK 356/2. maddesi gereğince kabul edilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, HMK ‘nın 356/2. maddesi uyarınca davalı vekilinin diğer hususlara ilişkin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
II-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin eksik incelemeye yönelik istinaf başvurusunun HMK’nun 356/2. maddesi uyarınca kabulü ile:
Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/172 E., 2017/1118 K. sayılı dava dosyasında verdiği 29.12.2017 tarihli HÜKMÜNÜN KALDIRILMASINA, YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA.
Buna göre:
“1-Davanın KABULÜ ile;
Davacı … … için 91.922,29-TL
Davacı … … için 17.672,77-TL
Davacı … için 1.144,15-TL
olmak üzere toplam 110.739,21-TL tazminatın dava tarihi olan 21.04.2015 tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacılara verilmesine.
2-Davacı taraflarca yatırılan 27,70-TL peşin harç ve 375,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 402,70-TL harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine.
3-Davalı taraftan alınması gereken 7.161,90-TL karar harcının davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
4-Davacı tarafından yapılan 858,60-TL posta masrafı ve 750,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.608,60-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine. Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına.
5-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T uyarınca 17.610,88-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine.
6-Taraflarca yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine.”
III-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde iadesine.
IV-A.A.Ü.T. uyarınca 5.500,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine.
V-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
11.10.2022 tarihinde, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda, … yüzüne karşı, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 13.10.2022

Başkan Üye Üye Katip