Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2017/1127 E. 2021/564 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F D İ L E K Ç E S İ N İ N R E D D İ- H Ü K M Ü K A L D I R A R A K
Y E N İ D E N H Ü K Ü M K U R U L M A S I)
ESAS NO : ….
KARAR NO :…

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13.02.2017
ESAS-KARAR NUMARASI : …..
Davacı ve davalılar …vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili kuruluşun davalı firmalardan değişik dönemlerde hizmet aldığını, dava dışı …’in de davalılar bünyesinde işçi olarak çalıştığını, adı geçenin müvekkili kuruluş aleyhine … 7. İş Mahkemesi’nin… sayılı dosyasında işçilik alacakları hakkında dava açtığını ve davanın kabulüne dair verilen kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından da onandığını, sözü edilen kararın … 26. İcra Müdürlüğü’nün…. sayılı dosyasında takibe konduğunu, müvekkili ile davalılar arasındaki sözleşme ve şartnamelerin ilgili hükümleri uyarınca müvekkilinin yaptığı ödemelerden davalıların sorumlu olduklarını belirterek ……..’nden 6.653,24-TL’nin; ……..’nden 2.577,85-TL’nin; ……..’nden 3.002,52-TL’nin; ……..’nden 2.421,80-TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsilini, ayrıca dava esnasında talep halinde ödenmesi muhtemel 325,27-TL ile onama harcı olan 213,25-TL’nin de tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılamanın devamı sırasında davacı vekili ıslah talebinde bulunarak ……..’nden olan talebini 4.550,85-TL’ye, ……..’nden olan talebini 3.611,49-TL’ye çıkarmıştır.
…….. vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …….. vekili, …’in davacının işçisi olduğunu, işe alım ve çıkarılmasında, yönetiminde davacının tam yetkili bulunduğunu, bu nedenle davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, sözleşmede muvazaa olması nedeniyle rücu yoluyla tazminat talep edilmesinin doğru olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …….. vekili, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, müvekkilinin son işveren olmadığını, 13.02.2009-13.02.2011 tarihleri arasında davacıya hizmet verdiğini, 05.01.2009-13.02.2009 dönemi için müvekkilinin ibra edilmiş olduğunu, …’in davacı şirketin işçisi olduğunu, her türlü işçilik alacağından davacının sorumlu bulunduğunu, ödenmeyen paranın rücuen tahsilinin istenemeyeceğini, iş davasının davalılara ihbar edilmediğini, zamanında ödeme yapmayarak icra takibine davacının sebep olduğunu, ödeme tarihinden itibaren avans faizi istenemeyeceğini, yasal faiz talep edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…İş davasının neticelenmesi ve infazı ile ilgili aşamalar ve ödemeler dikkate alındığında davanın zamanaşımına uğramadığı anlaşıldığından zamanaşımı def’inin reddine karar verilmiştir.
Davacı ile davalılar arasında hizmet sözleşmeleri bulunması nedeniyle husumet itirazının reddine karar verilmiştir.
Tarafların tacir olmaları, uyuşmazlığın ticari işletmeleri ile ilgili bulunması nedeniyle görev itirazının reddine karar verilmiştir.
İki ayrı bilirtkişiden rapor alınmış raporlar arasında çelişki bulunması nedeniyle de çelişkinin giderilmesi için üçüncü bilirkişiden rapor alınmıştır.
Toplanan delil ve belgeler ile alınan bilirkişi raporlarından; taraflar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu, 4857 sayılı İş Kanunu’na göre asıl işverenin alt işverenlerle birlikte alt işverenlerin çalıştırdıkları işçilerin her türlü ücret, vergi, harç, SSP primi ve diğer yasal yükümlülüklerini yerine getirmekle sorumlu olduğu, bu sorumluluk çerçevesinde davacının davalılar bünyesinde işçi olarak çalıştırılan dava dışı …’in davacı kuruluş aleyhine … 7. İş Mahkemesi’nin …. sayılı dosyasında işçilik alacakları hakkında açtığı dava sonucunda … 26. İcra Müdürlüğü’nün…. sayılı dosyasına hüküm altına alınmış alacağı fer’ileri ile birlikte ödediği, davacı ile davalılar arasındaki sözleşme ve şartnamelerin ilgili hükümleri uyarınca davacının yaptığı ödemelerden davalıların işçiyi çalıştırdıkları dönemler itibariyle sorumlu bulundukları, iş mahkemesinin hüküm altına aldığı alacaklardan yıllık ücretli izin alacağı ile ihbar tazminatı alacağından son işverenin, kıdem tazminatı ve yargılama giderlerinden çalıştırdıkları dönemler itibariyle tüm işverenlerin sorumlu olacakları kanaatine varılarak delil durumuna uygun, gerekçeli ve tatminkar bulunan bilirkişi…. raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle “…Davanın kısmen kabulüne; … …. ….nden 5.731,94 TL’nın, … … Tic. ….nden 4.550,85 TL’nın, … …. ….nden 256,76 TL’nın, …. ….nden 3.611,49 TL’nın 24.04.2013 ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin isteğin reddine…” karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Dava dışı …’in davalı şirketlerde sırasıyla çalıştığını, dolayısıyla müvekkili kuruluşun işçisi olmayıp hizmet aldıkları firmalarda çalıştığını, genel hizmet sözleşmelerinde de çalışan temizlik işçilerinin kıdem, ihbar ve her nevi tazminat taleplerinde tek sorumlunun davalılar olacağının, müvekkiline hiçbir sorumluluk yüklenemeyeceğinin kararlaştırıldığını, davalılar ile müvekkili arasında imzalanan sözleşmelerin ilgili hükümlerine ve ilgili yasaların hükümlerine istinaden davalıların müvekkilinin uğramış olduğu zararı tazmin etmesi gerektiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının aleyhe olan kısımlarının kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı …….. vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Yerel mahkemenin eksik ve hatalı hesaplanarak denetime elverişsiz ve çelişkili tanzim edilen son bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurduğunu, oysa son alt işverenin bahse konu alacak davası açıldığı için yargılama giderlerinden de sorumlu olduğunu, bu hususu göz ardı ederek bilirkişinin müvekkilini de tüm alacak ve yargılama giderlerinden sorumlu tuttuğunu; her işverenin işçiyi çalıştırdğı kendi dönemi ile sorumluluğu söz konusu iken, anılan raporda son ücret üzerinden hesaplama yapılarak müvekkiline 4.550,85 TL sorumluluk yükletildiğini; TBK.nın 73.m. uyarınca zamanaşımı süresinin dolduğunu, buna rağmen Mahkemece zamanaşımı itirazının dikkate alınmadığını; … 7. İş Mahkemesinin…. Esas sayılı dosyasının müvekkiline ihbar edilmediğini, bu nedenle müvekkilinin sorumlu olmayıp, işçi alacağına işlemiş faiz ile yargılama giderleri ve icra masraflarının müvekkilinden istenemeyeceğini; yerel mahkemenin, alt işveren ve asıl işveren ilişkisinde muvazaa olduğunu gözardı ederek hüküm kurduğunu; kabul anlamına gelmemekle birlikte alt işverenlik durumunun oluştuğu kabul edilse dahi işçinin müvekkili bünyesindeki çalışmasının 2007 yılında olup devralan işveren ile devreden işveren arasındaki sorumluluğun süresi 2 yıl olduğundan bu noktada da müvekkilinin sorumluluğundan bahsedilemeyeğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı …….. vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Müvekkilinin kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin sorumluluğunun bulunmadığını, işçilerin müvekkili firmada 101 gün kadar bir süre çalıştıklarını, bu sürenin iş güvencesi hükümlerinden yararlanmak için gereken sürenin altında olduğunu; müvekkilinin alt işveren olarak kabulünün mümkün olmadığını, huzurdaki olayda geçerli bir alt işveren –asıl işveren ilişkisi söz konusu olmadığını; davacının, İş Kanununun, asıl ve alt işverenlerin işçinin hak ve alacaklarından birlikte sorumlu olduğunu belirten hükmünü dikkate almaksızın tüm sorumluluğu davalılara yüklemeye çalıştığını, kaldı ki müvekkilinin 9 ay süreyle işçiyi istihdam etmiş olup rücuen tazmini istenen tazminatlardan sorumlu olmadığını; davacının … 7. İş Mahkemesi’nin….Esas sayılı dosyasının takibatını özenli bir biçimde gerçekleştiremediğini, eksik bilgi ve belge ile yargılama yapılmasını izlediğini; dava dışı işçinin her ne kadar 4 firma değiştirmişse de ne çalıştığı yer ne de konumunun değiştiğini; davaya konu alacağa ilişkin bütün kalemlere avans faizi işletilmesinin hukuka uygun olmadığını belirterek kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Karar tarihinde yürürlükte olan HMK’nin 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değişik 341/(1) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle HMK’ne eklenen Ek-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında karar tarihi itibariyle 3.110,00-TL.’dir.
HMK m. 341/(4) hükmüne göre alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, asıl istemin kabul edilmeyen bölümü, anılan kesinlik sınırını geçmeyen davacı tarafın, istinaf hakkı bulunmamakta ise de aynı Kanun’un 348/(1). maddesi uyarınca, davalı tarafça kesinlik sınırı üzerinde kalan miktara yönelik istinaf yoluna başvurulması halinde, davacı tarafın, katılma yolu ile istinaf hakkı saklıdır.
Somut olayda, dava dilekçesinde 14.665,38-TL’nin tahsili istenmiş olup, bilahare yapılan ıslahla bazı davalılar için istem artırılarak toplam talep 17.818,10-TL’ye yükseltilmiş, ilk derece mahkemesince davanın 14.151,04-TL’si yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş, bakiye 3.667,06-TL yönünden ise reddine karar verilmiş olup davacı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmuş ise de davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı mevcuttur. İhtiyari dava arkadaşlığında, istinaf sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir (Prof. Dr. Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, Ağustos 2016 S: 673).Her bir davalı bakımından reddedilen miktarlar kesinlik sınırının altında kalmaktadır. İstinaf başvurusu katılma yolu ile de yapılmamıştır.
Kesin olan kararlara yönelik istinaf istemleri yönünden HMK’nin 346/(1) maddesi uyarınca mahkemece bir karar verilebileceği gibi, aynı Kanun’un 352/(1) b maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nce de karar verilebileceğinden davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-a-Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına göre davalılar …….., …….. vekillerinin vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 356/2 gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
b-Dava, asıl işveren tarafından dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereğince davalı alt işverenlerden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da, anılan madde hükmü uyarınca davacı ile davalılar arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle müteselsilen sorumludurlar. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar.
İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. Nitekim, TBK’nın 167. maddesinde “Aksi karşılaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yani, müteselsil sorumlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir. Yargıtay 13. HD’nin 28.01.2014 tarih ve…; 26.10.2015 tarih ve …. sayılı ilamları da bu yöndedir.
Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin 37. maddesinin (i) bendi, “…Yüklenici firma tarafından çalıştırılacak işçilerin ücret ve her türlü işçilik ödemeleri, SSK primleri, sosyal güvenlik destek primleri ve işsizlik sigortası primi kesintisi vb. tüm ödemeler ile İş Kanunu ve diğer yasalardan doğan tüm sorumluluklar ve ayrıca iş kazası ve meslek hastalığı gibi hususlardan doğan sorumluluklar da yüklenici firmaya aittir…” hükmünü; aynı maddenin (j) bendi, “…Hangi nedenle olursa olsun gerek işçi ücretleri (ücret, fazla mesai, ikramiye, kıdem tazminatı vb. işçilik alacakları) ve bunlarla ilgili olarak prim, vergi ve fon gibi konularda ve keza iş kazası ve meslek hastalıkları gibi nedenlerle idare (…) yüklenici işçilere ve üçüncü kişilere hiçbir şekilde ödeme yapmayacaktır…” hükmünü,
Sözleşmenin eki olan teknik şartnamenin 2. maddesinin (e) bendi, “…Yüklenici, çalıştırdığı işçilerin kıdem, ihbar ve her nevi tazminat taleplerinde tek sorumlu olup …’ın bu konuda hiçbir yükümlülüğü bulunmamaktadır. SSK mevzuatı ile ilgili her türlü işçi ve işveren hakkındaki işçi haklarının ödenmesi vs. konularda tüm sorumluluk yükleniciye ait olup İdare bu konularda sorumlu değildir…” hükmünü,
Sözleşmenin eki olan idari şartnamenin 56. maddesinin (a) bendi, “…Yüklenicinin ihale konusu hizmeti yürütmek üzere getirdiği işçiler kendi işçileri olup bu işçiler ihaleyi üstlenen yüklenici ile birlikte gelecek sözleşme süresi sonunda (ihalenin aynı yüklenici üzerinde kalmaması halinde) yüklenici ile birlikte gideceklerdir. Yüklenici firma çalıştıracağı işçileri kendisi temin edecektir…” hükmünü, aynı maddenin (b) bendi ise, “…Sosyal sigortalar mevzuatı ile her türlü işçi işveren arasındaki mevzuata göre işçi alınması, işçi çıkartılması, işçi haklarının ödenmesi ve sair konularda tüm sorumluluk yükleniciye ait olup İdare bu konularda sorumlu tutulmayacaktır…” hükmünü içermektedir.
… 7. İş Mahkemesinin…. sayılı dava dosyasında, davacı … tarafından davalılar … ve ……..ne karşı 28.09.2010 tarihinde bir kısım işçilik alacaklarının tahsili amacı ile alacak davası açıldığı, mahkemece 23.08.2010 tarihinde kıdem, ihbar ve izin ücreti kalemlerine yönelik olarak 7.393,47-TL’nin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği, kararın Yargıtay 9. H.D. tarafından onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından icra dosyasına 24.04.2013 tarihinde 14.000,00-TL ve 09.07.2013 tarihinde de 362,86-TL olmak üzere toplam 14.362,86-TL ödeme yapılmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere iç ilişkiyi düzenleyen hükümler uyarınca dava konusu alacaktan davalıların sorumlu olduklarının kabulü doğrudur.
Ancak ilk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan raporda, işçinin davalılarda çalışma sürelerinin karıştırılması, davacı asıl işverenin dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ancak son işverenden rücuen talep edebileceği, bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise işçinin çalışmış olduğu davalı alt işverenlerin, davacı üst işverene karşı kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumlu oldukları, yine asıl işverenin yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir davalı alt işverenin toplam ana para tutarı içinde sorumlu olduğu tutarına oranı kadarını ilgili alt işverenlere rücu edebileceği, uyuşmazlığın iş hukuku değil borçlar hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği dikkate alınarak hazırlanmadığından Dairemizce yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmış, ibraz edilen rapor ve ek rapor hüküm kurmaya elverişli bulunmakla bu yönlere ilişkin davalılar …….., …….. vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmüş, işbu davalılar yararına hükmün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Dava açılırken davalı olarak gösterilen ……..’nin dava devam ederken, 28.12.2016 tarihinde iflasına karar verildiğinden iflas kararının kesinleşmesi ve 2. alacaklılar toplanması beklenilmiş ise de yargılamanın daha fazla uzamasına sebebiyet vermemek için işbu davalı hakkında açılan davanın tefrikine karar verilmiş; bu davalı hakkındaki yargılama giderleri hesaplanırken tefrik hususu dikkate alınmıştır.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE.
II-Yukarıda (2/a) nolu bentte açıklanan nedenlerle:
Davalılar …….., …….. vekillerinin diğer nedenlere dayalı İSTİNAF BAŞVURULARININ ESASTAN REDDİNE.
Yukarıda (2/b) nolu bentte açıklanan nedenlerle:
Davalılar …….., …….. vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. . sayılı dava dosyasında verdiği 13.02.2017 tarihli HÜKMÜNÜN KALDIRILMASINA, YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA. Buna göre:

“1-Davanın kısmen kabulü ile, 24.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte:
2.207,30-TL’nin … … Tic. ….nden; 256,76-TL’nin … …. ….nden; 2.421,80-TL’nin …. ….nden tahsili ile davacıya verilmesine.
Fazlaya ilişkin istemin reddine.
2-Alınması gereken 333,75-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 250,45-TL harcın mahsubu ile bakiye 83,30-TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan sorumlu oldukları tutarların toplam alacağa oranına göre alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafça yapılan 250,45 TL harç giderinin davalılardan sorumlu oldukları tutarların toplam alacağa oranına göre alınarak davacıya verilmesine.
4-Davacı tarafça …. …. dışındaki davalılar yönünden)harç gideri dışında yapılan 2.397,80-TL yargılama masrafının davanın kabul ve red oranına göre 1.050,00-TL’sinin davalılardan sorumlu oldukları tutarların toplam alacağa oranına göre alınarak davacıya ödenmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına.
Davalı …….. tarafından yapılan 100,00-TL posta davetiye gideri masrafının 52,00-TL’sinin davacıdan alınıp işbu davalıya verilmesine. Kalan masrafın işbu davalı üzerinde bırakılmasına.
5-Davanın kabul edilen kısmı için davada kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir edilen 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalı … … Tic. ….nden alınarak davacıya ödenmesine.
6-Davanın kabul edilen kısmı için davada kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir edilen 256,76 TL vekalet ücretinin davalı … …. ….nden alınarak davacıya ödenmesine.
7-Davanın kabul edilen kısmı için davada kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir edilen 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalı …. ….nden alınarak davacıya ödenmesine.
8-Davanın reddedilen kısmı için davada kendisini vekille temsil ettiren davalı … …. …. yararına takdir edilen 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine.
9-Davanın reddedilen kısmı için davada kendisini vekille temsil ettiren davalı … … Tic. …. yararına takdir edilen 2.343,55-TL (AAÜT 13/2.m) vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine.
10-Davanın reddedilen kısmı için davada kendisini vekille temsil ettiren davalı …. …. yararına takdir edilen 1.190,00-TL (AAÜT 13/2. m)vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine.
11-Yatırılan gider/delil avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine.”

III-İstek halinde peşin alınan istinaf karar harçlarının ilgilisine iadesine.
IV-A.A.Ü.T. uyarınca 4.080,00-TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı ……..ne; 4.080,00-TL vekalet ücretinin de davacıdan alınıp davalı …….ne verilmesine.
V-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
06.04.2021 tarihinde, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda, taraf vekillerinin yokluğunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır