Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2023/881 E. 2023/1235 K. 29.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2023/881 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2023/1235

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2022
ESAS-KARAR NO : 2021/43 E – 2022/144 K

DAVACILAR
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 29/09/2023
YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacılar vekili, davalı … … tarafından Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2014/20251 sayılı dosyasında müvekkilleri aleyhine 30.09.2014 vade tarihli 67.500,00-TL’lik senetten dolayı takip başlatıldığını, davalının toptancı hali içerisinde 4 numaralı tahsis yerinin ortağı olarak bilindiğini ve taraflar arasında 29.03.2014 tarihinde imzalanan protokol ile toptancı hali içindeki 4 nolu dükkanın %50’lik kısmının davacılara devrinin gerçekleştirilmesi için anlaşma imzalandığını, bu protokol gereğince … plakalı aracın satışının gerçekleştiğini ve toplamda 310.000,00TL ödeme yapıldığını, bilahare 07.07.2014 tarihli ek protokol düzenlendiğini buna göre davalıların 4. nolu dükkanın devri için 30.09.2014 tarihli dava konusu senedi verdiğini ancak protokollerin yapıldığı tarihte ve sonrasında davalının 4. nolu dükkanın hukuken fiilen devrini yapmasının mümkün olmadığından dükkanın devrini resmi olarak yapmadığını belirterek, davalı tarafça icra takibine konu edilen 30/09/2014 vade tarihli 67.500.00TL bedelli bonodan dolayı davacıların borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini ve %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, senedin verilme nedeni ve asıl ilişki devir sözleşmesi olduğundan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, kaldı ki davacının protokol dediği belgede müvekkilinin imzasının olmadığını, borcun ödenmediğini, davacıların kullanmadıkları ve devir almadıklarını iddia ettikleri dükkandaki hisselerini 2014 yılının 7. ayında 350.000,00TL karşılığında …’ya devrettiğini, davalının onlara güvenerek senetleri vadesi gelmeden devir borcunu da yerine getirdiğini, bilirkişi raporunun yeterli olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece verilen ilk kararda; davaya konu bonodaki yazı ve imzanın inkar edilmediği, bu nedenle halen geçerliliğini koruduğu, davacı tarafça davaya konu bononun bedelsiz kaldığına ya da ödendiğine dair yazılı kanıt sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı yanın istinafı üzerine karar Dairece; “…Davacı taraf davaya konu olan 30.09.2014 vade tarihli 67.500.00TL bedelli bononun 07.07.2014 tarihli protokol gereğince davalıya ödeme amacıyla verildiğini, ancak davalı tarafça bahsedilen dükkanın devrinin resmi olarak yapılmadığını belirterek bedelsiz kaldığından bahisle menfi tespit talebinde bulunmuştur. Söz konusu 07/07/2014 tarihli protokolün altında davalının da imzası vardır. Davalı taraf 23.03.2015 tarihli cevap dilekçesinde ve 02.10.2015 tarihli duruşmada bononun devir işlemi için alındığını, devir işleminin fiili olarak gerçekleştiğini açıkça beyan etmiştir. Kural olarak bonoya dayalı menfi tespit davalarında ispat yükü davacı borçludadır. Davacı taraf bu tür davalarda bononun somut olayda olduğu gibi bedelsiz olduğunu, ya da ödendiğini yazılı delillerle kanıtlamalıdır. Bu durum kıymetli evrakın mücerretliği ilkesinin bir sonucudur. Ancak somut davada yukarıda bahsedildiği gibi davalı taraf bononun protokol gereğince 4 numaralı dükkanın devri için alındığını kabul ederek bonoyu bir sebebe bağlamıştır. Dolayısıyla bononun verilme sebebi olan 07.07.2014 tarihli protokolde belirtilen 4 numaralı dükkanın resmi olarak davacılara devrinin yapıldığı hususunda kanıt yükü kendisine düşen davalıya delillerini sunmak üzere imkan verilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği…” belirtilerek HMK’nın 353/1-a.6. maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararı kaldırılmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin İstinafa Konu Kararında; Mahkemece, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde takibe konu senedin devir işlemi için alındığı, davalı tarafından devir işlemine konu 07.07.2014 tarihli protokolde belirtilen 4. Nolu dükkanın resmi olarak devredildiğine dair belge ibraz edilemediği gibi Ankara Büyükşehir Belediyesi Toptancı Hal Şübe Müdürlüğünün cevabi yazısından bu dükkanın 01.01.2012 tarihinde 12 yıllığına … isimli şahsa kiraya verildiği ve bu kişi tarafından kira sözleşmesinin Belediye Encümeninin 25.09.2014 tarih 2489 sayılı kararı ile kalan kira süresi boyunca devri konusunda izin verildiği ve halen kayıtlarda …. Şti ‘nin kiracı olarak gözüktüğü, davalı vekili tarafından devre ilişkin belgenin resmi olarak düzenlenmesinin mümkün olmadığı ileri sürülmüş ise de devir işleminin resmi olarak yapılabildiği ve bu şekilde protokole konu dükkanın 25.09.2014 tarihinde …. Şti, ‘ye devir edildiği, protokol gereği devir işlemi gerçekleşmediğinden senedin bedelsiz kaldığı anlaşıldığından davanın reddine ” şeklinde kısa karar verilmiş, hüküm fıkrasında ise davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
Dairece kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olduğu, HMK’nin 297.maddesine uygun karar verilmesi gerektiği bildirilerek dosya geri çevrilmiştir.
Dairece gerekçe hüküm fıkrası çelişkili olması nedeniyle geri çevirme kararı üzerine mahkemece;
Mahkemece 29.05.2023 tarihli ek karar ile; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde takibe konu senedin devir işlemi için alındığı , davalı tarafından devir işlemine konu 07.07.2014 tarihli protokolde belirtilen 4. Nolu dükkanın resmi olarak devredildiğine dair belge ibraz edilemediği gibi Ankara Büyükşehir Belediyesi Toptancı Hal Şübe Müdürlüğünün cevabi yazısından bu dükkanın 01.01.2012 tarihinde 12 yıllığına … isimli şahsa kiraya verildiği ve bu kişi tarafından kira sözleşmesinin Belediye Encümeninin 25.09.2014 tarih 2489 sayılı kararı ile kalan kira süresi boyunca devri konusunda izin verildiği ve halen kayıtlarda …. Şti ‘nin kiracı olarak gözüktüğü, davalı vekili tarafından devre ilişkin belgenin resmi olarak düzenlenmesinin mümkün olmadığı ileri sürülmüş ise de devir işleminin resmi olarak yapılabildiği ve bu şekilde protokole konu dükkanın 25.09.2014 tarihinde …. Şti, ‘ye devir edildiği, protokol gereği devir işlemi gerçekleşmediğinden senedin bedelsiz kaldığı anlaşıldığından ancak gerekçeli kararın son kısmında davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir yazılacağına yazım hatası sonucu davanın reddine karar vermek gerekmiştir yazıldığı bu hususun sonucu etkilemediği ve gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki oluşturmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar vermek gerektiği belirtilerek; Davanın kabulü ile davacıların Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2014/ 20251 sayılı dosyasında takip dayanağı olan 30.06.14 düzenleme, 30.09.2014 vade tarihli 67.500,00TL bedelli senet nedeni ile davalı takip alacaklısı … ‘ye borclu olmadığının tespitine, Şartları oluşmadığından davacıların kötüniyet tazminatına ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili tarafından; Davacı taraf işbu davada baştan sona davalı müvekkilin davacıya devir borcunu yerine getirmesinin imkânsız olduğu, resmen ya da fiilen davalı müvekkilin dava konusu 4 no’lu dükkânda hakkının olmadığını iddia etmişse de; 02.03.2015 tarihli cevaba cevap dilekçelerinde davacıların söz konusu tahsis yerinin başına geçtiklerini ve burayı işlettiklerini kabul ve ikrar ettikleri, davacılar tarafından HMK m.200 çerçevesinde 30.09.2014 vade tarihli 67.500,00-TL bedelli senedin karşılığının ödendiğini ispat edecek nitelikte yazılı bir belge sunulmadığı, başkaca anılan işyerini davacıların kullandıkları/işlettikleri Ankara Büyükşehir Belediyesi Toptancı Hali Şube Müdürlüğü kayıtlarından da anlaşılmış, davacıların sahibi/ortağı olduğu …. Şti.’nin 2014 yılının 2.ayından 2014 yılının 7.ayına kadar dava konusu 4 numaralı işyerine mal yapmış oldukları ve 4 no’lu işyerini 02.08.2014 yılına kadar işlettiklerinin bilirkişilerce de tespit edildiği, davacıların TMK m.2’deki “Hakkın kötüye kullanılması yasağı” sınırlarını aştıkları, HMK m.200 uyarınca takip konusu alacağı ödediklerine dair yazılı bir belge ibraz etmedikleri, dolayısıyla davalının Ankara 29. İcra Müdürlüğü’nün 2014/20251 esas sayılı dosyasında talep ettiği 68.077,03-TL alacak miktarından sorumlu oldukları bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Dava konusu senetten dolayı davacı yanın sorumluluğunun değerlendirilmesi uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2014/20251 sayılı dosyasında; alacaklı-davalı … … tarafından borçlular-davacılar … ve … aleyhine 30.06.2014 keşide tarihli 30.09.2014 vade tarihli bonoya dayanılarak 67.500,00TL asıl alacak,374,53TL faiz ve 202,50TL komisyon olmak üzere toplam 68.077,03TL üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile 17.10.2014 tarihinde takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Takibe konu bonoda; 30.06.2014 keşide tarihli 30.09.2014 vade tarihli olup 67.500,0TL tutarlı, keşideci … ve … lehdar …, ihdas nedeni yazılı değildir.
29.03.2014 tarihli protokolde ” Halin 04. nolu tahsis yerine ortak olup yarı hissesi için 310.TL verilip …un hissesine düşen alacağı ilk etapta olup taraflar anlaşmıştır. …un alacağına karşılık 2011 model … plakalı fiat ..araç verilip geri kalanı ödemek… şartıyla taraflar anlaşmıştır.” yazılı olduğu ve protokolün dükkan sahibi …. vekili …, alıcı … , şahitler …, … ve … tarafından imzalandığı görülmüştür.
07.07.2014 tarihli protokolde; … ile … ‘nün … diye şirket kurduğu , toptancı halinde bulunan 4 nolu tahsis yerinin % 50 yarı hissesini sahibi olan … ‘dan satın aldık. Bir zaman sonra bu yerdeki hisselerinin tamamını … ve …’e 310.000TL sattıkları , parayı yapılan pazarlığa göre 20.000,00Tl lik kısmını peşin aldıkları, 20.000,00TL için 30.03.2014 , 20.000,00TL için 30.04.2014, 30.000,00TL için 30.05.2014 67.500,00TL 30.09.2014 tarihli senet alıp tahsil ettik.Ayrıyeten 22 000TL işyeri için çekilen krediyi… Tahsis yerinin kira borcunu … ödedi. Yine adlarına kayıtlı… plakalı aracı 25.000TL karşılığında noterden verdi …devir verilmediği taktirde sözleşmenin geçerli olduğu, alınan paranın tamamının … ve … ‘e ödeneceğinin yazıldığı ve protokolün alıcı olarak … ve … tarafından satıcı olarak … ve … tarafından ve şahit … tarafından imzalandığı anlaşılmıştır.
17.04.2014 tarihli araç satış sözleşmesinde… plakalı fiyat marka aracın … tarafından …’ye satıldığı görülmüştür.
02.07.2014 tarihli noterde düzenlenen fesihname başlıklı belge ile “Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından 14.12.2012 yevmiye numaralı noter işlemi ile adına tahsis edilmiş bulunan toptancı hali 4 Yenimahalle Ankara adresindeki dükkanın %50’si ile ilgili olarak tahsis hakkının tamamını …ya muvafakatname ile vermiştim gördüğüm lüzum üzere muvafakatnameyi feshediyorum” demek sureti ile … tarafından düzenlenen belge sunulmuştur.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı vekili tarafından tarafların 29/03/2014 tarihinde aralarında protokol yaptıkları, bu protokol ile Ankara Toptancı Halinde 4 nolu işyerinin davalıya ait olan %50’lik kısmının kullanım hakkının 310.000,00TL satış bedeli karşılığında müvekkiline devri konusunda anlaşıldığı, bu protokol karşılığında da müvekkili tarafından dava konusu senetlerin davalı tarafa verildiği, ancak kullanım hakkının müvekkiline fiilen devredilmediği için senetlerin bedelsiz kaldığı, borçlu olmadığı iddiası ile eldeki davanın açıldığı; davalı tarafça da 23.03.2015 tarihli cevap dilekçesinde, 02.10.2015 tarihli ve 22.02.2022 günlü celsedeki beyanlarında bononun bahsedilen dükkan devir işlemi için alındığını, devir işleminin fiili olarak gerçekleştiğini bildirerek senedin veriliş amacını doğrulamıştır.
Kural olarak bonoya dayalı menfi tespit davalarında ispat yükü davacı borçludadır. Davacı taraf bu tür davalarda bononun somut olayda olduğu gibi bedelsiz olduğunu ya da ödendiğini yazılı delillerle kanıtlamalıdır. Bu durum kıymetli evrakın mücerretliği ilkesinin bir sonucudur. Ancak somut davada yukarıda bahsedildiği gibi davalı taraf bononun protokol gereğince 4 numaralı dükkanın devri için alındığını kabul ederek bonoyu bir sebebe bağlamıştır. Dolayısıyla bononun verilme sebebi olan 07.07.2014 tarihli protokolde belirtilen 4 numaralı dükkanın resmi olarak davacılara devrinin yapıldığı hususunda kanıt yükü kendisine düşen davalı yan yargılama sırasında istinaf kaldırma kararında belirtildiği şekilde dükkanın resmi olarak davacıya devredildiğine dair bir belge dosyaya ibraz edemeyeceklerini çünkü böyle bir belgenin resmi olarak düzenlenmesinin mümkün olmadığını bildirmiştir.
Mahkemece yapılan yazışma üzerine Ankara Büyükşehir Belediye Encümeni’nin 2489 karar sayılı 25.09.2014 tarihli kararında “…Tasarrufu belediyemize ait toptancı hal kompleksinde bulunan A peron 4 nolu meyve sebze satış yeri belediye Encümeninin 23.02.2012 tarih 2011/ 777 sayılı kararı doğrultusunda 01.01.2012 tarihi itibarıyla 12 yıllığına … isimli şahsa kiraya verilmiştir adı geçen şahıs toptancı hal Şube Müdürlüğü’ne vermiş olduğu 08.08.2014 tarihli dilekçesinde kirası altında bulunan meyve sebze satış yerine … Şirketine devretmek istediğini adı geçen şirkette aynı tarihli dilekçesinde söz konusu yeri devralmak istediğini beyanla izin talep etmekte olup talep Daire Başkanlığınca da uygun görülmektedir denilerek oy birliği ile karar verildiği görülmüştür. …’ın Toptancı Halinde bir faaliyeti kalmadığı” belirtilmiştir.
Ankara Büyükşehir Belediyesi Toptancı Hal Müdürlüğünün 14.12.2021 tarihli yazısında da tasarrufu belediyelerine ait olan toptancı hal 4 numaralı iş yerinin 2014 yılında … adına kiralık iken adı geçenin söz konusu iş yerine devretme istemine ilişkin 08.08.2014 tarihli dilekçesine istinaden Belediye Encümeninin 25.09.2014 tarih 24 89/ 53 23 sayılı kararı ile 4 numaralı iş yerine yapıcıhan meyve sebze komisyon Limited şirketine devredilmiş olup …’ın Ankara toptancı halinde herhangi bir faaliyeti kalmamıştır, denilmek suretiyle bilgi verilmiştir.
Mahkemece Ankara Büyükşehir Belediyesi Toptancı Hal Şübe Müdürlüğünün cevabi yazısından ve ekli belgelerden Toptancı Hal kompleksinde bulunan A Paron 4 nolu meyve sebze satış yerinin Belediye Encümeninin 23.02.2012 tarih ve 211/777 sayılı kararı ile 01.01.2012 tarihinde 12 yıllığına … isimli şahsa kiraya verildiği, bu şansın Toptancı Hal Şube Müdürlüğüne verdiği 08.08.2014 tarihli dilekçe ile kirası altında bulunan bu yeri …. Şti ‘ne devretmek istediğini bildirdiği ve ayni şirket tarafından verilen dilekçe ile de bu yeri devralmak istediklerini bildirdikleri ve izin talep ettikleri ve Belediye Encümeninin 25.09.2014 tarih 2489 sayılı kararı ile 4 nolu meyve sebze satış yerinin kalan kira süresi boyunca devri konusunda izin verildiği ve ekli 2014 yılı bildirim listelerinde mal sahibi yada bildirimci olarak davacıların ya da davalının isminin bulunmadığı gibi devralan şirket ortaklarından da olmadıkları anlaşılmıştır.
Buna göre Mahkemece verilen 22.02.2022 tarih ve 29.05.2023 tarihli ek kararın istinaf incelemesi üzerine; Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına ve davalı tarafça dükkanın devrinin davacıya yapıldığı hususunun kanıtlanamamasına göre ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu Genel Tebliği eki (1) sayılı tarifenin A-III-1-e uyarınca işin esası ile ilgili olduğundan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.610,92 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.170,73‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 3.440,19‬ TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 29/09/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
¸e-imza

Üye …
¸e-imza

Üye …
¸e-imza

Katip …
¸e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”