Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2023/772 E. 2023/819 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/772 – 2023/819

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2023/772 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2023/819

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/01/2023
ESAS-KARAR NO : 2023/69 E – 2023/53 K

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 01/06/2023
YAZILDIĞI TARİH : 26/06/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352.maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında 50.000 adet canlı hayvan ithal edileceği hususunda esas davaya konu bir sözleşme yapıldığını, sözleşmeye göre davalıya teslim edilecek canlı hayvanlara ilişkin ödeme yapılacağına dair bir akreditifin açılmış olması ve kullanılabilir olması ile bu konudaki yasal evrakların davalı yanca ilgili bankaya teslim edilmiş olması gerektiğini, müvekkilinin hayvanların yüklemeye hazır hale geldiğinde paranın akreditif bankasınca ödenebilirliğinin davalı tarafın ispat etmesi gerektiğini, davalı yanca sözleşme gereği elde edilmiş teminatların haksız olarak elde tutulduğunu, bu sebeple haksız olarak feshedilen sözleşmeye dayalı teminatların iadesi gerektiğini belirterek davalı nezdinde bulunan 1.312.500,00 USD teminatlarından şimdilik 2.000,00 USD’lik kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek döviz cinsinden bir yıllık mevduata uygulanan ticari faizi, harca esas TL üzerinden masraf ve vekalet ücretiyle birlikte döviz cinsinden aynen ödenmesini, aksi takdirde fiili ödeme tarihindeki TCMB tarafından belirlenen efektif satış kuru üzerinden davalıdan alınarak taraflarına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, müvekkilinin yetkili ve kusurlu olmaması sebebiyle davanın husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesini gerektiğini, ombudsmanlık ret kararında da belirtildiği üzere akreditif açılması hususunda üzerine düşen yükümlülükleri süresinde ifa ettiğini, ancak davacının basiretli davranma yükümlülüğünü ihlal ederek ilgilli bankaca kendisinden talep edilen belgeleri süresinde ibraz etmeyerek kendi kişisel kusuru neticesinde ilgili bankadan akreditif onayı alınamadığını, müvekkilinin akreditifin açılması noktasında herhangi bir onay mercii olmadığını bildirerek davanın husumet yokluğu nedeniyle reddini, aksi takdirde esastan reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, davacı tarafa 18/01/2022 tarihli celsede karşı davasına yönelik arabuluculuk son tutanağı dosyada bulunmadığından, son tutanağı sunmak üzere bir haftalık kesin süre verildiği, verilen kesin süre içerisinde arabuluculuk son tutanağının sunulmaması halinde karşı dava yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddedileceği ihtarı yapıldığı, bu hususun duruşma zaptının tebliği yoluyla 01/02/2022 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, verilen süre göz önüne alındığında davacı tarafça en geç 08/02/2022 tarihine kadar arabuluculuk son tutanağının ibraz edilmiş olması gerektiği halde tutanağın 03/03/2022 tarihinde ibraz edildiği, davacı vekilince sunulan 2022/18087 numaralı Arabuluculuk Son Tutanağının incelenmesi sonucunda arabuluculuk bürosuna 14/02/2022 tarihinde karşı dava ikame edildikten sonra başvurulduğu belirtilerek davanın 6325 Sayılı Kanunun 18/A-2 ve TTK’nın 5/A maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili;
Dava şartlarının HMK md. 140/1 gereği ön inceleme duruşmasında incelenmesi gerektiği, söz konusu celsede usulüne uygun bir yargılama yapılmadığı, tarafına süre verilen 18/01/2022 tarihli ön inceleme duruşmasından önce Covid-19 Testi sonucunun pozitif çıkması ve karantina sürecinde olması sebebiyle 17/01/2022 tarihli mazeret dilekçesi sunduğu, mahkemece 18/01/2022 tarihli duruşma tutanağının 4 numaralı ara kararı ile mazeretinin kabulüne karar verildiği, sunulan mazeret dilekçesini kabul eden mahkemenin ön inceleme duruşmasını yapmayıp ön inceleme için yeni bir gün tayin etmesi, ön inceleme sırasında verilmesi gereken kararları da tayin edilecek yeni duruşma gününde vermesi gerektiği, ancak mahkemenin yeni bir ön inceleme duruşması tayin etmeyip tahkikat aşamasına geçilmesine karar verdiği, bu şekilde görülen ön inceleme duruşmasının usulsüz olduğu, dolayısıyla verilen hükümlerin geçersiz olduğu, arabuluculuk dava şartının taraflarca tahkikat aşamasına geçilmeden tamamlandığı ve bu aşamada usulden red kararı verilemeyeceği bildirilerek kararın kaldırılması istenmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık konusu, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmemesi sebebiyle davanın usulden reddine yöneliktir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava davalı yana verilen teminat mektubu bedellerinin iadesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Belirtilmelidir ki 19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir. Anılan maddeye göre;
“(1)Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2)Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” denilmiştir.
Görüldüğü üzere, 6102 sayılı TTK’ya eklenen 5/A maddesinde, Kanunun 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda, arabuluculuk dava şartı olarak belirlenmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmekle, söz konusu dava ticari dava olup zorunlu arabuluculuğa tabidir. Arabulucuya başvurmak ve süreç tamamlandıktan sonra dava açılması hususu ve buna uyulmaması HMK’nin 114/2.maddesinde belirtilen “diğer dava şartlarına aykırılık” olarak davanın usulden reddi sebebidir.
6325 sayılı Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğu düzenleyen 18/A maddesi ise; “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir…” hükmünü içerir.
Davacı yanın, dava açılırken dava dilekçesine arabuluculuk son tutanağını ekleyerek davayı açması gerekirken davacı vekilince 03/03/2023 tarihinde sunulan 2022/18087 numaralı Arabuluculuk Son Tutanağının incelenmesi sonucunda, arabuluculuk bürosuna 14/02/2022 tarihinde karşı dava ikame edildikten sonra başvurulduğu anlaşılmıştır.
Somut olaya bakıldığında; davacı taraf, arabulucuya başvurmadan 10.10.2021 tarihinde eldeki davayı açmıştır. Her ne kadar süresi içerisinde karşı dava açılmış ise de asıl dava için başvurulan arabuluculuk tutanağına karşı davacının, karşı davaya ilişkin uyuşmazlık konularını yansıtmadığı, asıl dava için başvurulan arabuluculuk sürecinden karşı davanın istifade edemeyeceği, somut olayda karşı dava için, karşı dava tarihinden önce arabuluculuğa başvurulup son tutanağın düzenlenmiş olması gerektiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90TL istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 01/06/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
¸e-imza

Üye
¸e-imza

Üye
¸e-imza

Katip
¸e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”