Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2023/6 E. 2023/981 K. 23.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2023/6 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/981

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/10/2022
ESAS-KARAR NO…
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 23/06/2023
YAZILDIĞI TARİH : 17/07/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2009/15035 sayılı icra takip dosyası dayanağı senetler nedeniyle borçlu olmadığını, bonoların herhangi bir borç ilişkisine dayanmadığını, bonoların borçlu kooperatif adına, tanzim tarihi itibariyle kooperatifi temsile yetkili davalı … tarafından keşide edildiğini, …’ın aynı zamanda bonoların lehdarı olan diğer davalı …… de yetkilisi olduğunu, bonoların ciro yoluyla sırayla …, ….olarak takip alacaklısı …’e devredildiğini belirterek, bu şekilde düzenlenen bonoların öncelikle TTK.’nın 334. maddesi ve kooperatif ana sözleşmesinin 48. maddesi gereğince batıl olduğunu, bonolara ilişkin olarak kooperatif kayıtlarında herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığını, bonolar üzerindeki kaşenin de kooperatife ait olmadığını, ciranta …’un bonolarda kendisi adına atılan imzalardan haberdar olmadığı belirttiğini ve bu konularda Cumhuriyet Savcılığına başvuruda bulunulduğunu, bonolardaki “nakden” kaydı dikkate alındığında yönetim kuruluna kooperatif adına borçlanma yetkisinin verilmediğini, takip alacaklısı …’in da kooperatif ortağı olduğunu ve hatta kooperatife borcu bulunduğunu, …’ın kooperatif yönetiminde bulunması nedeniyle 2002 yılı itibariyle Genel Kurulda ibra edilmediğini, kooperatifte yönetim değişmesi nedeniyle husumet bulunduğunu, bu işlemlerin kooperatifi zarara uğratmak ve haksız kazanç elde etmek amacıyla yapıldığını, takip alacaklısı …’in tüm bu olaylardan haberdar olması nedeniyle üçüncü kişi sıfatıyla iyi niyetle sayılamayacağını belirtilerek dava konusu senetler dolayısıyla borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; 1996 yılından 2003 yılına kadar üye ve başkan sıfatıyla davacı kooperatifin yönetim kurulunda görev yaptığını, bu sırada toplanan üye aidatlarından daha fazla harcama yapıldığı için fazla harcamaları kendi şirketlerinden sağladığı kaynakla tamamladığını ve hisselerini satıp kooperatiften ayrılırken bu alacaklarına karşılık bu senetlerin tanzim edildiğini, bu durumu kooperatifin yönetimine gelen tüm yöneticilerin bildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; bonoların … tarafından keşide edildiğini, …’ın kooperatif başkanı olduğu dönemde inşaat işlerinin …’ın yetkilisi olduğu … …….ekonomik kaynakları ve şirket çekleri kullanılmak suretiyle yürütüldüğünü, yapılan işlemler neticesinde oluşan borçlanmaların kapatılması için davalının yaptığı ödemeler nedeniyle senetlerin kendisine ciro edildiğini, kötüniyetli olmadığını, kendisine karşı kooperatife olan borcu nedeniyle herhangi bir icra takip işlemi yapılmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece 16/12/2016 tarih, 2010/161 Esas ve 2016/796 Karar sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiş, kararının davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 03/07/2020 tarih, 2018/1659 Esas ve 2020/774 Karar sayılı ilamı ile; “…davaya konu bonoların kooperatifi temsilen yetkili yöneticilere ait çift imza içerdiği anlaşılmaktadır. Mahkemece hüküm kurulurken aralarında davalı …’ın da bulunduğu yöneticilerin beraati ile sonuçlanan Ankara 8. Ceza Mahkemesinin 2011/303 E ve 2014/714 K sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna atıf yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece söz konusu dosyanın kesinleşmesinin beklenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gibi hükme esas alınan ceza dosyasındaki bilirkişi raporu ile bu dosyadaki bilirkişi raporu arasındaki çelişki giderilerek kooperatif kayıtlarında bono karşılığında kooperatife herhangi bir para girişi olup olmadığı, bonoların kooperatif kayıtlarında yer alıp almadığı hususlarını içeren hüküm kurmaya ve denetime elverişli yeni bir bilirkişi raporu alınması gerekmektir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılarak mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle hüküm kaldırılmış, kaldırma kararından sonra mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ceza dosyasının temyizde zamanaşımı nedeniyle düştüğü, kararın kesinleştiği, kaldırma kararı doğrultusunda ceza dosyasındaki bilirkişi raporu ile eldeki dosyada alınan bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi adına bilirkişi kooperatifler emekli baş müfettişi…’den 04/12/2020 tarihli rapor alındığı, her ne kadar BAM kaldırma kararı öncesinde eldeki dosyada rapor düzenleyen bilirkişilerden birisi yine kaldırma sonrasında rapor düzenleyen bilirkişi… ise de; tanzim edilen çelişkinin giderilmesine dair 04/12/2020 tarihli raporun, mevzuata uygun, mevcut çelişkileri tespit edip çelişkilerin nedenini gerekçeli bir şekilde ortaya koyan tarzda tanzim edilmiş ve istenilen eksik hususları karşılamış olması karşısında aynı bilirkişinin rapor tanzim etmesinin neticeye etki etmeyeceğinin değerlendirildiği, 04/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda davaya konu bonoların kooperatifin yasal defter kayıtlarında yer almadığı, davacı kooperatifin yönetim kurulu başkanı olan davalı … ya da sahibi olduğu … ……. kooperatif yönetim kurulu başkanlığı görevinin sona erdiği 23/03/2003 tarihi itibari ile kooperatiften alacaklı değil aksine kooperatife borçlu olduğu hususlarının tespit edildiği, davacı kooperatifin genel kurul toplantılarında kooperatif yönetim kuruluna/başkanına, … ve/veya sahibi bulunduğu … …… ya da diğer gerçek ve tüzel kişilerden borç alınması yönünde bir yetki verilmediği gibi, borç alınmasına ilişkin işleme/işlemlere daha sonradan da olsa açıkça icazet verilmediği, Kooperatifler Kanunu 59/6 maddesindeki hükmün davacı kooperatifin ana sözleşmesinin 48.maddesinde de tekrarlandığı ve ana sözleşmenin 6.maddesinin 2.fıkrasının 5.numaralı bendinde, kooperatifin kredi ihtiyacının karşılanması amacıyla ilgili finansman kuruluşlarına başvuruda bulunabileceği, borçlanabileceği, açılan kredinin zamanında ve amacına uygun kullanılmasını sağlayıcı tedbirleri alacağı hususlarının düzenlendiği, anılan yasa ve anasözleşme hükümleri ile kooperatif yöneticisi olan davalılardan …’ın kooperatif yönetim kurulu başkanlığından ayrıldığı tarihte kooperatife borçlu olduğu gözetildiğinde kooperatif yöneticisi olan davalılardan …’ın menfi tespit istemine konu bonoları yetkisiz olarak tanzim ettiği, bonoların kooperatif yasal defterlerinde kayıtlı olmadığı ve bonoların kooperatif yönünden herhangi bir bağlayıcılığının olmayacağı, bu kapsamda davacı kooperatifin lehdar olarak gösterilen … … Ltd. Şti.’ye ve senedi ciro yoluyla devir alan ve senedi tanzim eden kişilerden olması karşısında iyiniyetli olması mümkün bulunmayan …’a herhangi bir borcunun olmadığı, diğer davalı …’e karşı açılan dava yönünden; adı geçen davalının savcılıkta verdiği 03/02/2010 tarihli ifadesinde açıkça “….. Daha sonra hissemi ……devrettim……….. …’ı tanırım. Kendisini daha önce …Kooperatifi başkanı olduğunu biliyordum.” şeklinde beyanda bulunduğu, davalının bu beyanından davaya konu bonoların evveliyatını bildiği ve bonoları iyi niyetli olarak devir almadığının anlaşılmakta olduğu gerekçesiyle tüm davalılar yönünden davanın kabulüne, şartları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; BAM kararında açıkça yeni bilirkişi raporu alınması yönünde kaldırma yapılmasına rağmen mahkemece yeni rapor alınmadan ek rapor alınmak suretiyle kaldırma kararına aykırı hareket edildiğini, raporun çelişkili ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, müvekkilinin iyiniyetli yetkili hamil olduğunu, tanık beyanlarının doğru olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davacının davaya konu senet nedeniyle borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
HMK 266. maddesinde belirtildiği üzere; mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.
HMK 281. maddeye göre de; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.
Somut olayda Dairemizin 03/07/2020 tarih, 2018/1659 Esas ve 2020/774 Karar sayılı ilamında açıkça hükme esas alınan ceza dosyasındaki bilirkişi raporu ile bu dosyadaki bilirkişi raporu arasındaki çelişki giderilerek kooperatif kayıtlarında bono karşılığında kooperatife herhangi bir para girişi olup olmadığı, bonoların kooperatif kayıtlarında yer alıp almadığı hususlarını içeren hüküm kurmaya ve denetime elverişli yeni bir bilirkişi raporu alınması gerektiği belirtilmesine rağmen mahkemece kaldırma kararına aykırı olarak önceki bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, istinaf eden davalının bu yöne değinen istinaf itirazlarının kabulü ile HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2020/431 Esas, 2022/611 Karar ve 05/10/2022 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalı …’e İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 23/06/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”