Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2023/555 E. 2023/836 K. 05.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2023/555 (KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/836
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2023
ESAS NO : 2023/142 E 2023/213 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 05/06/2023
YAZILDIĞI TARİH : 03/07/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben düzenlediği dava dilekçesinde özetle; davalıların keşideci olarak yer aldığı senedin zamanaşımına uğraması üzerine alacağın tahsili için Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2021/38645 Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan ilamsız icra takibine davalıların haksız yere itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davacıyı tanımadığını, aralarında ticari ilişki bulunmadığını, davacının ciro silsilesinde isminin yer almadığını, takipten sonra yapılan cironun hükümsüz olduğunu, davacının vekili tarafından yanı senede dayalı olarak başlatılan Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2018/45952 Esas sayılı kambiyo takibinin vazgeçme/feragat nedeniyle işlemden kaldırıldığını savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Ankara Batı 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/12/2022 Tarih, 2022/128 Esas, 2022/685 Karar sayılı ilamı ile, takibe konu senedin zamanaşımına uğradığı, taraflar arasında temel ilişki olmadığı, TTK 732.maddesine dayalı davada görevli mahkemenin Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi üzerine dosyanın gönderildiği Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından senedin zamanaşımına uğradığı, TTK 732.maddesine dayalı bir talebin bulunmadığı, davacının ve davalı … Mergin’in tacir olmadığı, Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine, görevli mahkemenin Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının gerekçesinde Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunun belirtildiğini, bu kısma bir itirazlarının olmadığını ancak davanın usulden reddi ile birlikte Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli sayılmasına dair hüküm kurulduğunu, Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli sayılmasını gerektiren bir durumun bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesine uygun olup olmadığı ve gerekçeli karar ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunup bulunmadığı hususu tartışılmıştır.
Adil Yargılanma Hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasanın 141/3.maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK’da da yer verilmiştir. HMK’nun 297. maddesine göre, kararda tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmelidir. HMK 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
HGK’nun 24.02.2010 Tarihli 2010/1-86 Esas, ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”
Kararın gerekçesinin kendi içinde çelişkili olması ve hüküm ile gerekçenin bir kısmı arasında çelişki yaratılması da yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.
Yine HMK 297/2.maddesinde; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.” hükmü getirilmiş olup, mahkeme hüküm fıkrasında “taleplerden her biri hakkında” açık bir şekilde karar vermekle yükümlüdür.
Kanunda belirtilen sınırlar ve kurallar çerçevesinde hem maddi, hem de hukuki denetim yapılan istinaf kanun yolunda, HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verileceği düzenlemesini içermekte ise de somut olayda, gerekçe ile hüküm fıkrası çelişkili olup, hakimin hangi hükmü oluşturmak istediği belli olmadığından, maddi ve hukuki denetime elverişli bir hüküm bulunduğundan söz edilemez.
HMK’nın 355/1.m.2.cümlesi “…Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir…” hükmünü içermektedir.
Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında;
Mahkemece hüküm fıkrasında “1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, görevli mahkemenin Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna, ” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkemece hükmün gerekçe kısmında ise “….Bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevi Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu durumda, mahkemenin gerekçesine uygun, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bir hüküm verildiği söylenemeyecektir. Mahkemece gerekçe ile hüküm fıkrası arasındaki bu çelişki giderilerek yeniden hüküm kurulması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 355/1.m.2.cümle hükmü re’sen gözetilerek kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/142 Esas 2023/213 Karar sayılı 17/02/2023 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 355. maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalılara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/(1).g. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 01/06/2023 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”