Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2023/487 E. 2023/923 K. 16.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2023/487 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/923

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2019
ESAS-KARAR NO :…
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 16/06/2023
YAZILDIĞI TARİH : 17/07/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı – karşı davalı vekili; taraflar arasında 10.06.2016 tarihli satış sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre delici makine, kompresör ve … tabanca karşılığında müvekkil tarafından davalı şirkete 120.000.00 TL ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını, 19.000,00 TL değerinde banka aracılığıyla kaparo ödemesi gerçekleştirdiğini, sözleşmenin imzalandığı tarihte 50.000,00 TL elden ödeme yapıldığını ayrıca 120.000.00 TL değerinde 4 adet vadeli senet düzenlenerek davalıya teslim edildiğini, bu senetlerin davalı şirket tarafından takibe konduğunu ve takibe konulan 10.06.2016 tanzim tarihli 15.07.2016 vade tarihli 40.000,00 TL bedelli senet için de 30.000,00 TL’nin elden ödendiğini, bu senetten kalan 10.000,00 TL değerindeki ödemenin de 08.08.2016 tarihinde banka kanalıyla yapıldığını, 03.10.2016 tarihinde davaya konu takip dayanağı 10.06.2016 tanzim tarihli 15.08.2016 vade tarihli 40.000.00 TL değerindeki senet için 03.10.2016 tarihinde 7.500,00 TL ödeme yaptığını, davalı tarafça borç ödenmeden teslimat yapılmayacağını ve senetlerin iade edilmeyeceğinin bildirildiğini, halbuki taraflar arasında parça parça ödemelerde makine teslimlerinin yapılacağının kararlaştırıldığını, müvekkil tarafından davalı şirkete 13.500,00 TL tutarında borç kalmışken en azından bir makinenin gönderilmesi, işlerin aksadığı yönünde bilgi verildiğini, bunun üzerine davalı şirket tarafından kompresör makinesinin teslim edildiğini ancak makinenin arızalı çıktığını, ayıplı makinenin tamiri için makinenin davalıya teslim edilmek üzere nakliyeye verildiğini, müvekkil tarafından da kalan 13.500,00 TL tutarındaki ödemenin ayıplı makinenin tamir edilmesi ve makinelerden birinin daha tesliminin yapılmaması halinde ödemenin yapılmayacağını bildirerek ödemezlik definde bulunduğunu, bunun üzerine davalı şirket tarafından teminat senedi niteliğindeki senetlerin haksız olarak takibe konduğunu, davalının ayıplı mal göndermesi ve bedeli ödenen malların teslim edilmemesi üzerine müvekkilinin kalan ödemeyi yapmadığını, bu nedenle teminat senedinin takibe konulmasının haksız olduğunu ve senedin takip koşullarının oluşmadığı, müvekkilinin sözleşmeyi feshetme ve sebepsiz zenginleşmeyle davalının elde ettiği edimlerin iadesi ile uğradığı zararını talep etme hakkı saklı kalmak kaydı ile Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nün 2016/20795 esas sayılı dosyası ile takibe konu senetler bakımından borçlu olmadığının tespitine, %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini ve 10.06.2016 tanzim tarihli 15.07.2016 vadeli 40.000,00 TL bedelli, 10.06.2016 tazim tarihli 15.07.2016 vadeli 20.000,00 TL bedelli, 10.06.2016 tanzim tarihli 15.08.2016 vadeli 40.000,00 TL bedelli, 10.06.2016 tanzim tarihli 15.08.2016 vadeli 20.000,00 TL bedelli senetlerin müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili – karşı davacı; taraflar arasında 10.06.2016 tarihinde Satış Sözleşmesi düzenlenmiş olup nitelikleri yazılı delici makine, kompresör ve … tabancanın KDV hariç toplam 120.000,00 TL bedelle alıcıya satıldığını, davacı tarafından dava dilekçesinde sözleşmeye konu senetlerin teminat senedi olduğunu belirttiğini ve taraflar arasında imzalanan sözleşmenin açık olup belirtilen senetlerin teminat senedi değil ödeme aracı olduğunu, kaldı ki senetlerin sözleşme tarihi itibariyle tanzim ve teslim edildiğini, bu sebeple davacının teminat senedi iddiasının hukuka ve sözleşmeye aykırı olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin bir satış sözleşmesi olduğunu ve bu tür sözleşmeler gereği tarafların borçları ve sözleşmenin ne zaman sona ereceğinin kanunda belirli olduğunu, yine, dava dilekçesinde ayıplı mal iddiasıyla sözleşmeye konu kompresörün iade edildiğinin belirtildiğini ve sözleşme kapsamında kompresör ile birlikte delici makine ve … tabanca satışı yapılarak yalnız kompresörün iadesinin sözleşmeden dönme hakkı tanımayacağı, ayrıca kompresörün hangi hal ve vaziyette iade edildiği ve iade tarihindeki değeri davacı tarafından ve tüm masrafları kendinde olmak üzere kesin delillerle ispat edilmesi gerektiğini, davacının sözleşme tarihinden önce 19.000,00 TL kaparo ödemesi yaptığı iddiada bu ödemenin müvekkil şirket ile dava dışı … arasında yapılan ve tamamen dava dışı ticaret neticesinde kesilen 21.07.2016 tarihli 24.780,00 TL bedelli faturaya dayalı işlemin ön ödemesi olduğunun dilekçe ekinde sunulan faturada dava dışı …’in teslim alındığına dair imzasının bulunduğunu, müvekkili şirketin banka hesabına ödemenin … tarafından yapıldığını, bu sebeple iddia edilen ödemenin menfi tespit davasına konu olduğu ve 10.06.2016 tarihli sözleşme için yapıldığı iddiasının doğru olmadığını sözleşme bedelinin kdv hariç 120.000 TL olduğu dikkate alındığında müvekkili şirketin davacıdan alacaklı olduğunu bildirerek davanın reddi ile davacının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
KARŞI DAVADA İDDİANIN ÖZETİ
Davalı-karşı davacı vekili ; taraflar arasında 10.06.2016 tarihinde imzalanan Satış Sözleşmesi ile müvekkil şirket tarafından davacı-karşı davalıya 120.000,00 TL bedelli delici makine, kompresör ve … tabanca satıldığını, sözleşmenin götürü usulüyle düzenlenmediğini ve KDV’nin ayrıca tahsil edileceğinin açıkça yazıldığını, tarih ve niteliği belirtilen sözleşmeden doğan KDV’nin müvekkil şirket tarafından fatura edilerek ödenmekle davacı-karşı davalı … Biberin işbu borcu ifa yükümlülüğü altına girdiğinin açık olduğunu, fakat davacı-karşı davalının işbu yükümlülüğünü yerine getirmediği için 21.600,00 TL alacağın avans faiziyle tahsili %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVADA SAVUNMANIN ÖZETİ
Davacı karşı davalı vekili; davalı karşı davacının dava dilekçesinde faturanın KDV tutarının şimdilik 1.000,00 TL’sinin müvekkilden tahsilini talep ettiğini, VUK. 231. madde gereğince faturanın mal teslimiyle birlikte düzenleneceğini ve mal teslimi gerçekleşmediğini, düzenlenen faturanın geçersiz sayılacağını, geçersiz faturanın da KDV tutarından bahsedilmesinin mümkün olmayacağını, bahsi geçen faturanın müvekkiline teslim edilmediğini bildirerek karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; asıl davada, davacının Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nün 2016/20795 esas sayılı dosyasında takibe konu edilen 10/06/2016 tanzim ve 15/07/2016 vade tarihli 40.000,00 TL bedelli ve 10/06/2016 tanzim ve 15/08/2016 vade tarihli 40.000,00 TL bedelli bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafın dava konusu senetlerin davacıya teslimi taleplerinin reddine, davacı tarafın davalı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talebinin reddine, karşı dava yönünden, davanın kabulü ile, 21.600,00 TL alacağın karşı dava tarihi olan 19/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, karşı davanın davalısı …’den alınarak karşı davacıya verilmesine, karşı davalı yönünden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi talebinin reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
I-)Davacı- karşı davalı vekili; asıl davada senetlerin iadesi ve tazminat isteminin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, mal teslim edilmediğinden KDV alacağının doğmayacağını, müvekkilinin teslim almadığı malın KDV ‘sinden sorumlu tutulmayacağını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak asıl davada talepleri gibi karar verilmesini birleşen davadanın ise reddine karar verilmesini istemiştir.
II-)Davalı – karşı davacı vekili; Asıl Dava Yönünden ;müvekkilinin sözleşme kapsamında alıcı davacıya davaya konu makinenin teslim edildiğini, satım sözleşmesinin tamamlandığını, asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; sözleşmeye konu malın tesliminin yapılıp yapılmadığı, 19.000 TL’lik ödemenin sözleşmeye mahsuben yapılıp yapılmadığı, sözleşmeye konu kompresör yönünden usulüne uygun ve süresinde ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı, karşı dava yönünden KDV alacağının doğup doğmadığı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava; satım sözleşmesi kapsamında düzenlenen takibe konu senetler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti, karşı dava ise; satım sözleşmesi kapsamında KDV alacağının tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nün 2016/20795 Sayılı Dosyası incelendiğinde, alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine 04.11.2016 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, “10.06.2016 tanzim ve 15.07.2016 vade tarihli 40.000,00 TL bedelli bono, 10.06.2016 tanzim ve 15.08.2016 vade tarihli 40.000,00 TL bedelli bono”ya dayanarak 52.500,00 TL asıl alacak + 1.490,86 TL faiz + 157,50 TL komisyon olmak üzere toplam 54.148,36 TL alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek %10,50 avans faiziyle birlikte tahsilini talep ettiği, ödeme emrinin borçluya 10.11.2016 tarihinde tebliğini takiben borçlunun 14.11.2016 tarihli dilekçesiyle borca itiraz ettiği ve takibin durdurulduğu görülmüştür.
I-)6100 sayılı HMK’nin 26. maddesi taleple bağlılık ilkesini, 297. maddesi ise hükmün kapsamını düzenlenmiş olup, mahkemece taleple bağlılık ilkesi göz önüne alınarak taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu anlamda davacının her bir talebi ile ilgili olumlu ya da olumsuz sözü edilen hükümler çerçevesinde hüküm kurulması gerekmektedir.
Somut olayda davacı dava dilekçesinde harca esas değer olarak 54.148,36 TL olarak göstermiş, nitekim davacı da dava dilekçesinde harca esas değeri olarak da göstererek harcı da bu tutar üzerinden yatırmıştır.
Ayrıca davacı yan, menfi tespit davasını 13/01/2017 tarihli dilekçesiyle Ankara 6. İcra müdürlüğünün 2016/ 20795 esas sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadığını bu sebeple davayı 54.126,36 TL ‘ye hasrettiğini beyan etmiştir.
Mahkemece; iki adet senet bedelinden bahisle 80.000,00TL üzerinden borçlu bulunulmadığının tespitine karar verilmiştir.
Oysa mahkemece her iki senet takibe dayanak belge olarak gösterilmişken kısmi ödemenin mahsubuyla takibe konu alacakta 54.126,36 TL gösterilmesine rağmen senetlerin toplam bedeli nizalı hale getirilmiş gibi değerlendirilerek toplam bedel üzerinden hüküm kurulmuştur.
Bu itibarla, denetime elverişli usulün aradığı niteliklere haiz bir kararın bulunması istinaf incelemesinin yapılabilmesinin ön şartı olup bu nitelikte olmayan bir kararla ilgili olarak istinaf denetim ve yargılaması yapılarak bir hüküm verilemeyecektir.
Mahkemece yapılacak iş yukarıda belirtilen ilke ve açıklamalar ışığında dosya kapsamı dikkate alınarak tarafların her bir talebine yönelik olarak yine taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.
Açıklanan nedenler ve yukarıda gösterilen yasal düzenleme uyarınca oluşturulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup istinaf başvurusu kabul edilerek, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve yeniden hüküm kurulmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
II-)İlk derece mahkemesi kararının kaldırılması nedenine göre taraf vekillerinin diğer istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığı anlaşılmıştır.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜ ile Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1008 Esas 2019 /545 Karar sayılı 25/06/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.nın 355.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatıranlara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 16/06/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”