Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2023/473 E. 2023/813 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/473 – 2023/813

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2023/473 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/813

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2022
ESAS-KARAR NO : 2021/311 E 2022/913 K

DAVACILAR
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 01/06/2023
YAZILDIĞI TARİH : 26/06/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili ile davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacılar vekili, müvekkillerinden …’ ın tır şoförü olduğunu ve davalı firmadan 04.07.2012 tarihinde … marka 2 el bir tır satın aldığını, tarafların 105.000,00 TL peşin fiyatlı olarak tırı 124.000,00 TL vadeli fiyat üzerinden anlaştıklarını ve takasa verilen … marka minibüsün 23.000,00 TL olarak mahsup alındığını, 05.07.2012 vade tarihli 15.180,00 TL bedeli müşteri çekini davalıya verdiğini ve davalının temsil ettiğini, geriye kalan kısım için 24 adet her biri 1.550,00 Euro bedelli senetlerin firma elemanlarınca düzenlendiğini ve müvekkillerinin senetleri imzaladıklarını, imzalandığı tarih itibarı ile senetlerin değerinin 84.109,00 TL olduğunu, ayrıca MTV ve alım satıma ilişkin olarak müvekkillerinden 06.07.2012 vadeli 3.520,00 TL bedelli senet de alındığını, alınan aracın ilk yola çıktığında arıza yaptığını ve 23.07.2012 tarihinde yine davalı firmanın servisine tamir için çekildiğini, tamir bedelinin 2.455,00 TL olduğunun bildirilmesi üzerine 455,00 TL kredi kartından kalan miktarın 1.000,00 TL bedelli 2 adet senet verilerek ödendiğini, daha sonra fatura düzenlendiğinde, firmanın indirim tutarı adı altında 1.233,33 TL indirimin faturaya yansıtıldığını, bunu sonradan fark ettiklerini, aradan 1 ay geçtikten sonra aracın yeniden arıza yaptığını, davalı firma tarafından 5.000,00 TL olarak servis ücretinin fatura edildiğini, bunun üzerine müvekkili … tarafından 24.08.2012 keşide tarihli 20.11.2012 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli senet firma çalışanı … tarafından düzenlendiğini ve müvekkilinin imzalayarak davalıya verdiğini, müvekkilinin 25.08.2012 tarihinde firmaya giderek iş bu senet bedelinden düşülmek üzere 500 TL kredi kartından çekiltiğini, 30.11.2012 tarihinde araç servise gittiğinden müvekkilinden 5.000,00 TL bedelli senet alındığını, ancak söz konusu tarihte davalı tarafından kesilen iki adet faturaya bakıldığında 200,33 TL ve 800,37 TL olduğunun görüldüğünü, daha sonra araç 21.12.2012 tarihinde davalı firma da yine servise girdiğini, bu tarihte de 1.431,30 TL fatura kesildiğini, bahsedilen servis – tamir nedeni ile verilen senetleri de davalı firmaya giderek bedellerinin tamamını elden ödeme yaparak aldığını, davalı firma ile aradaki güven nedeni ile oğlu tarafından muhasebecisine verilmiş olunan faturalardaki bedel ile senet bedellerinin karşılaştırılmadığını, aracın alımından kaynaklanan borçtan mahsup amacı ile müvekkilinin 24.01.2013 tarihli 8.000,00 TL bedelli çeki götürdüğünde firma yetkilileri tarafından söz konusu çekinde servis borcu olduğu gerekçesi ile servis borcu tahsilatı olarak aldıklarını ve vadesinde tahsil edildiğini, davalı tarafından toplamda 8.887,85 TL servis faturası kestiğini, müvekkilinden ise toplamda 21.208,00 TL tahsil ettiğini buna göre 12.320,00 TL fazla ödeme yapıldığını belirterek müvekkillerinden alınan ve bedelleri ödenmesine rağmen davalı yedinde kalan 15 Mart 2014, 15 Nisan 2014, 15 Mayıs 2014, 15 Haziran 2014 ve 15 Temmuz 2014 vade tarihli senetlerin ödenmesinin tedbir kararı ile durdurulmasına, müvekkillerinin yaptığı 12.320,00 TL miktarınca davalıya ödemiş olduğunun – borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında davacılar vekili tarafından müvekkillerinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, takibe konu edilen bono bedellerinin dava tarihinden sonra ödenmesi nedeniyle davalıdan istirdatına, dava tarihinden önce davalı tarafından yapılmış olan 16.679,00 TL fazla ödemenin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ederek davalarını ıslah etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, fazla ödeme iddiasının yerinde olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacının tır aracı bedeli, servis ücreti, senet protesto masrafları toplamı olarak davalıya ödemesi gereken toplam borç tutarının 95.440,65 TL olduğu, davacının davalıya toplam 117.397,71 TL ödeme yaptığı, bu durumda davacı tarafça davalıya yapılan toplam 117.397,71 TL ödeme tutarından, aldığı tır bedeli ve servis ücreti, senet protesto gideri olarak toplamda 95.440,65 TL ödemede bulunduğu, bu ödeme tutarından davacı tarafın ödemesi gereken borç tutarı düşüldüğünde davacıların davalıya 11.759,00 TL fazla ödemede bulunduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne, 5 adet senetten dolayı davacıların davalıya 11.759,00 TL miktarında borçlu olmadıklarının tespitine, ıslahla yeni bir talep eklenemeyeceği, müstakil bir dava açılması gerektiğinden davacıların fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli araştırma ve incelemeyi içermediği, rapora itirazların karşılanmadığı, kambiyo senetlerinin mücerret olduğu ve senetlerin bedelsiz iade edilmeyeceğine kanaat getirilerek olasılık üzerinden hazırlanan rapor esas alınarak verilen kararın doğru olmadığı, nakit olarak yapılan ödemelerin bir kısmının senetlere yönelik yapıldığı ve iki ayrı ödeme gibi değerlendirilmesinin hatalı olduğu, davacının basiretli bir tacir olarak borç miktarı üzerinden senet verdiğinin kabulünün mümkün olmayacağı, müvekkilinin faiz ve sair ferileri gözardı edilerek yapılan hesaplamanın kabul edilemeyeceği bildirilerek başvurulmuştur.
İstinaf eden-davacılar vekili tarafından;
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu esas alınmasına karşın fazla ödeme miktarının maddi hataya bağlı hatalı hesaplandığı, menfi tespit istemine konu senetlere ilişkin yapılan ödemelerin İİK 72. maddesi gereğince kendiliğinden istirdata dönüştüğü gözetilmeksizin istirdata yönelik hüküm kurulmasının doğru olmadığı belirtilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık davacının taraflar arasındaki servis hizmeti kapsamında fazladan ödemesinin bulunup bulunmadığı ve var ise bunlarında taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu bonolardan mahsubu ile bonoların bedelsiz kalıp kalmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bonodan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı yanca, davalı firmadan 04.07.2012 tarihinde … marka 2 el bir tır satın alındığı, tarafların 105.000,00 TL peşin fiyatlı olarak tırı 124.000,00 TL vadeli fiyat üzerinden anlaştıkları ve takasa verilen … marka minibüsün 23.000,00 TL olarak mahsup alındığı, 05.07.2012 vade tarihli 15.180,00 TL bedeli müşteri çekinin davalıya verildiği ve geriye kalan kısım için 24 adet her biri 1.550,00 Euro bedelli senetlerin düzenlendiği, imzalandığı tarih itibarı ile senetlerin değerinin 84.109,00 TL olduğu, ayrıca MTV ve alım satıma ilişkin olarak 06.07.2012 vadeli 3.520,00 TL bedelli senet de verildiği ifade edilmiştir.
Davacı yanca davalıdan satın alınan aracın arızalanması nedeniyle davalı servise birden fazla kez götürüldüğü anlaşılmaktadır. Bu kapsamda davacılar vekili tarafından 23.07.2012 tarihinde yine davalı firmanın servisine tamir için çekildiğini, tamir bedelinin 2.455,00 TL olduğunun bildirilmesi üzerine 455,00 TL kredi kartından kalan miktarın 1.000,00 TL bedelli 2 adet senet verilerek ödendiğini, daha sonra fatura düzenlendiğinde, firmanın indirim tutarı adı altında 1.233,33 TL indirimin faturaya yansıtıldığını, bunu sonradan fark ettiklerini, aradan 1 ay geçtikten sonra aracın yeniden arıza yaptığını, davalı firma tarafından 5.000,00 TL olarak servis ücretinin fatura edildiğini, bunun üzerine davacı … tarafından 24.08.2012 keşide tarihli 20.11.2012 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli senet firma çalışanı … tarafından düzenlendiğini ve müvekkilinin imzalayarak davalı firmaya verdiğini, müvekkilinin 25.08.2012 tarihinde firmaya giderek iş bu senet bedelinden düşülmek üzere 500,00 TL kredi kartından çekildiğini, 30.11.2012 tarihinde araç servise gittiğinden müvekkilinden 5.000,00 TL bedelli senet alındığını, ancak söz konusu tarihte davalı firma tarafından kesilen iki adet faturaya bakıldığında 200,33 TL ve 800,37 TL olduğunun görüldüğünü, daha sonra araç 21.12.2012 tarihinde davalı firmada yine servise girdiğini bu tarihte de 1.431,30 TL fatura kesildiğini, bahsedilen servis – tamir nedeni ile verilen senetleri de davalı firmaya giderek bedellerinin tamamını elden ödeme yaparak aldığını, davalı firma ile aradaki güven nedeni ile oğlu tarafından muhasebecisine verilmiş olunan faturalardaki bedel ile senet bedellerinin karşılaştırılmadığını, aracın alımından kaynaklanan borçtan mahsup amacı ile müvekkilinin 24.01.2013 tarihli 8.000,00 TL bedelli çeki götürdüğünde firma yetkilileri tarafından söz konusu çekinde servis borcu olduğu gerekçesi ile servis borcu tahsilatı olarak aldıklarını ve vadesinde tahsil edildiğini, davalı firma tarafından toplamda 8.887,85 TL servis faturası kesildiğini, müvekkilinden ise toplamda 21.208,00 TL tahsilat yapıldığını, buna göre 12.320,00 TL fazla ödeme yapıldığını belirterek servis hizmet kapsamında yapılan bu fazla ödemenin satım sözleşmesi kapsamında verilen senetlerden mahsubu ile 15 Mart 2014, 15 Nisan 2014, 15 Mayıs 2014, 15 Haziran 2014 ve 15 Temmuz 2014 vade tarihli senetler nedeniyle müvekkillerinin davalı yana borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istediği, davalı vekili tarafından ise servis hizmeti kapsamında fazladan ödeme yapılmadığı ifade edilmiştir.
Dairemizin 22/03/2021 tarih 2018/1163 esas 2021/441 karar sayılı ilamıyla “Mahkemece tarafların iddia ve savunmaları bu kapsamda değerlendirilerek servis hizmeti kapsamında verilen bono asılları da getirilip incelenmek suretiyle servis hizmeti kapsamında fazladan ödeme yapılıp yapılmadığı üzerinde durularak yapılmış ise davacının yapmış olduğu ödemelerin taraflar arasındaki 15 Mart 2014, 15 Nisan 2014, 15 Mayıs 2014, 15 Haziran 2014 ve 15 Temmuz 2014 vade tarihli senetler kapsamında mahsubunun mümkün olup olmadığı ve davacı yanın bu senetler kapsamında borçlu bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekirken taraflar arasındaki ödemeler bir bütün olarak değerlendirilerek davacının talebi aşılarak hüküm kurulması doğru olmadığı gibi davacı yanın ıslah dilekçesinin kapsamı ıslah ile davanın genişletilip genişletilemeyeceği, ıslaha konu talepler hakkında gerekçeli karar verilmemesi de doğru değildir.” gerekçesiyle hükmün kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece kaldırma kararı sonrasında dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yapılmış ise de alınan bilirkişi raporlarının taraflar arasında yukarıda belirtilen taraf iddia ve savunmalarına ilişkin uyuşmazlığı çözebilecek nitelikte olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yukarıda anlatılanlar ışığında inceleme yapıldıktan sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesis edilmesi doğru olmadığı gibi, menfi tespit istemi ile açılan davada yargılama sırasında menfi tespit istemine konu bonoların ödendiği iddia edildiğinden İİK 72. maddesi gereğince yargılama sırasında dava konusu bonoların ödenen kısımlarının kendiliğinden istirdata dönüştüğü gözetilmeksizin davacı yanın istirdat istemi ile ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi de doğru değildir.
Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında mahkemece davacının talepleri hakkında gerekçeli ve açıkça hüküm kurulmadığı gibi davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/311 Esas, 2022/913 Karar ve 16/11/2022 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde taraflara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 01/06/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
¸e-imza

Üye
¸e-imza

Üye
¸e-imza

Katip
¸e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”