Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2023/446 E. 2023/469 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2023/446 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/469

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : DR…. (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/01/2020
ESAS-KARAR NO : 2016/594 E 2020/27 K

DAVACI : … (TC:…)

VEKİLİ : Av. … –
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 31/03/2023
YAZILDIĞI TARİH : 18/04/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalı … tarafından müvekkili aleyhine Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/12096 Esas sayılı dosya ile icra takibinin başlatıldığını, takibe dayanak bonoda isimleri yer alan davalıları tanımadığını, hiçbir ticari ilişkisinin olmadığını, …. Şti.’nde çalışırken müvekkilinden boş imzalı senet alındığını, daha sonra işçilik alacakları için açtığı dava lehine sonuçlandığında takibe konu senedin sonradan doldurulmak suretiyle icra takibine konu edildiğini belirterek 26/03/2013 vadeli 10.000,00 TL bedelli bonoya ve ferilerine ilişkin müvekkilinin davalılara borcu olmadığının tespitine ve %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı … vekili, müvekkilinin dava ve takip konusu bonoyu … isimli şahıstan ciro yolu ile aldığını, davacı ile müvekkili arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, bono metni incelendiğinde davacının iddalarını kanıtlayan herhangi bir kaydın olmadığını, kıymetli evrak sebepten bağımsız olarak değerlendirildiği için davacının öne sürdüğü iddiaların müvekkili bakımından bağlayıcı olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, Ankara 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/270 Esas sayılı dosyası ile yapılan yargılamasında iş bu davadaki davalıların sanık olduğu, dava konusu sahtecilik ve dolandırıcılık iddiasına ilişkin olarak, senedin lehtarı olarak gözüken …’ın söz konusu senetteki imzasının kendisinin elinden çıkmadığı, senedin arka yüzündeki “…” isim yazısının ve altında imzanın … elinden çıktığı, davalı …’un suça konusu senedi davacı aleyhine icra takibine koyduğu, icra takip dosyasında katılanan maaşı üzerine haciz işlemi yapılarak tahsilat yapıldığı, senedin iğfal kabiliyetine haiz ve unsurları tamam olan senedin … tarafından sahte olarak düzenlenerek kullandığı tespit edilerek hakkında resmi evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından hüküm verildiği, ceza mahkemelerinde verilen kararın hukuk mahkemesini bağlamadığı, ancak maddi vakaya ilişkin tespitlerin bağlayıcı mahiyette olduğu, ayrıca olayların oluş şekline göre davacı …’ın Ankara 10. İş Mahkemesi’nde açmış olduğu işçi alacağı davasının açıldığı tarih olan 20/06/2014 tarihinden sonra, hatta iş mahkemesi tarafından davacının davacının lehine bir takım işçi alacakları belirleyen 14/04/2016 tarihli ilamından sonra 08/06/2016 tarihinde söz konusu senedin icra takibine konulduğu, bu durumunda davacı ile davalılar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı, davacı iddialarının doğruluğuna kuvvetli şekilde kanaat oluştuğu dikkate alındığında, davaya konusu senette ciranta olarak gözüken … tarafından sahte olarak düzenlenip takibe konulduğu, diğer davalının senetle herhangi bir ilgisinin bulunmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı … vekili tarafından;
Mahkemece hükme esas alınan ceza dosyasının henüz kesinleşmediği ve istinaf aşamasında olduğu, ceza dosyasında verilen kararının kesinleşmesinin beklenmesinin gerektiği, ayrıca davacının aşamalarda çelişkili beyanlarda bulunduğu, keşideci imzasına itirazının bulunmadığı, ceza davasında dinlenen tanık …’ın senet üzerinde ismi bulunan … olmadığı, ceza mahkemesi kararının kendi içerisinde çeliştiği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık imzası inkar edilmeyen bononun bedelsiz olduğu halde sonradan doldurularak icra takibine konu edildiği iddialarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedinin bedelsiz olduğu halde sonradan doldurulduğu iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/12096 Esas sayılı dosyanın örneğinin incelenmesinden 10/02/2014 ödeme günlü 10.000,00 TL bedelli keşidecesi davacı …, lehtarı davalı …, ciranta davalı … olan senede istinaden … tarafından diğer davalı ve davacı aleyhine icra takibi yapıldığı anlaşılmıştır.
Ankara 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/270 Esas sayılı dosyası ile yapılan yargılamasında iş bu davadaki davalı …’in sanık olduğu, dava konusu sahtecilik ve dolandırıcılık iddiasına ilişkin olarak, senedin lehtarı olarak gözüken …’ın söz konusu senetteki imzasının kendisinin elinden çıkmadığı, senedin arka yüzündeki “…” isim yazısının ve altında imzanın … elinden çıktığı, davalı …’un suça konusu senedi davacı aleyhine icra takibine koyduğu, icra takip dosyasında katılanan maaşı üzerine haciz işlemi yapılarak tahsilat yapıldığı, senedin iğfal kabiliyetine haiz ve unsurları tamam olan senedin … tarafından sahte olarak düzenlenerek kullandığını, tespit edilerek hakkında resmi evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından hüküm verildiği, diğer sanık …. Şti. yetkilisi …hakkında beraat kararı verildiği, kararın halen istinaf aşamasında olduğu, kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Bu noktada ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, diğer bir deyişle ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusu üzerinde durmakta yarar vardır. Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, hukukumuzda 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 74 üncü maddesinde (818 s. BK m. 53) düzenlenmiş olup hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Bu ilke ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını; aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise kişi ilişkilerinin medeni hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını öngörmesi esasına dayanmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun konuyu düzenleyen 74.maddesi: “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz” hükmünü amirdir.
Bu açık hüküm karşısında ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin yukarıda açıklanan bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (YHGK., 10.01.1975 tarih, 1971/T-406 Esas, 1975/1 Karar; 23.01.1985 tarih, 1983/10-372 Esas, 1985/21 Karar; 27.04.2011 tarih, 2011/17-50 Esas, 2011/231 Karar; 03.04.2013 tarih, 2012/19-873 Esas, 2013/433 Karar).
Hukuk yargılaması usulü bir şekil hukukudur. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Bunun sonucunda, hukuk hakimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hakimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O halde ceza mahkemesinin maddi nedensellik (illiyet) bağını tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hakimini bağlamasına, Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi bir engel oluşturmaz (ÇENBERCİ Mustafa, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, Ankara 1965, s. 22 vd.; ayrıca YHGK., 16.09.1981 tarih, 1979/1-131 Esas, 1981/587 Karar; 27.04.2011 tarih, 2011/17-50 Esas, 2011/231 Karar; 03.04.2013 tarih, 2012/19-873 Esas, 2013/433 Karar).
Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir.
Bu itibarla, mahkemece ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenilmesi ve bundan sonra hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiğinden, yazılı olduğu biçimde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin, 2016/594 Esas, 2020/27 Karar sayılı 20/01/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalı … Çeker’e iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı … Çeker tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 31/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”