Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2023/340 E. 2023/370 K. 17.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2023/340 ( G E R İ Ç E V İ R M E )
KARAR NO : 2023/370

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/06/2022
ESAS NUMARASI : 2021/518 E 2022/437 K

DAVACI : … – -…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1 -… – -…

VEKİLİ : Av. …
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 17/03/2023
YAZILDIĞI TARİH : 27/03/2023

Yukarıda belirtilen karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352.maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; davalılardan …. A.Ş.adına 2011 yılında telefonla aradığını ve …’daki …yemekli bir tantımı yapılacağı söylenerek davet edildiğini, müvekkilinin ailesi ile birlikte …’ya sözü edilen otele 29/05/2011 tarihinde gittiğini, yemekte alelacele düşünmek için zaman istenmesine rağmen zorla ikna edilerek, isterlerse 15 gün içinde telefonla cayma ihbarında bulunabileceği müvekkiline söylenerek formlar ve senet imzalatıldığını, 2 gün sonra bildirilen telefonu arayarak caymak istediğini, davalılar adına telefonda konuşan şahısın evrakları iptal edeceklerini senedi de imha edeceklerini söylediklerini, aradan 4 yıl geçtikten sonra Ankara 4. İcra Müdürlüğü’nün 2015/12109 Esas numaralı icra takibi ile 10.600,00 TL lik asıl alacak ve işlemiş faizle birlikte 14.116,51 TL’lik icra takibi yapıldığını belirterek Ankara 4. İcra Müdürlüğü’nün 2015/12109 Esas sayılı dosyasıyla yapılan icra takibinin tedbiren durdurulmasını, müvekkilin borcunun bulunmadığının tespiti ile takibin iptalini, %20 den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı … vekili; tüketici işlemleri nedeniyle görülmekte olan davalarda Tüketici Mahkemelerince, teminatsız olarak geçici hukuki koruma hukuku kapsamında ihtiyati tedbir kararları ve teminata ilişkin hükümler, icra iflas Kanunu gözetilmeksizin yalnızca HMK’nın ilgili maddeleri gereğince tesis edildiğini bildirerek usul ve yasaya aykırı icra takibinin durdurulması yönündeki ara karardan rücu edilmesini ve mahkemenin görevsizliği nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesini savunmuştur.
Diğer davalılara usulüne uygun tebligat yapılmış ancak cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemce; davanın kabulü ile, davacının Ankara 4. İcra Müdürlüğü’nün 2015/12109 Esas sayılı takip dosyası ile takipten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hükme karşı davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili; kararın gerekçesiz olduğunu, davacının borçlu olmadığına ilişkin hiçbir iddiasını kanıtlayamadığını bildirerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava bonoya dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkeme kararının gerekçeli olması zorunluluğu 6100 sayılı HMK’nın 297.maddesi yanında Anayasa’nın 141.maddesinde de belirtilmiştir. Bu zorunluluk 141/3.maddede, “Bütün Mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” şeklinde ifade edilmiştir. Yine 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/(1)-c.maddesinde hükmün kapsamı belirlenirken “c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri(n)…” de kararda bulunması gerektiği net olarak belirlenmiştir. Buna göre, bir mahkeme, hükmünde; tarafların iddia ve savunmalarının özetini yapmalı, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıaları belirledikten sonra, bu vakıalar hakkında toplanan delilleri de belirtip, delilleri tartışmasını yapmalı ve deliller doğrultusunda sabit görülen vakıaları açıklayarak, bunlardan çıkarılan sonuçlar ile hukuki sebepleri tek tek ve net olarak hükümde göstermelidir.
“Gerekçe” olarak isimlendirilen bu kısmın yazılmasının farklı nedenleri bulunmakta olup, her şeyden önce davanın tarafları bakımından yazılması zorunludur. Gerekçe sayesinde taraflar, mahkemenin, kararı hangi somut verilere dayanarak, bu verileri nasıl yorumlayarak ve hangi hukuksal düzenlemeleri esas alarak verdiğini görebileceklerdir. Böylece mahkeme kararını sadece sonuç olarak değil, verilme dayanak ve nedenleri ile -her yönü ile- denetleyebileceklerdir. Tarafların mahkeme kararlarını tüm yönleri ile denetleyebilir olmaları, adil yargılanma hakkının da bir gereğidir.
Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1.maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenmiş olup, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin muhtelif kararları ile Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında, kararın gerekçe içermesinin adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden biri olduğu kabul edilmiştir.
Gerekçe, aynı zamanda, kararın yargısal denetimi aşaması bakımından da gerekli olup, üst derece mahkemesinin hukuka uygunluk denetimini doğru şekilde yapabilmesi için de yazılmak zorundadır. Hatta Yargıtay’ın pek çok kararında “…hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçenin bulunması..”nın zorunlu olduğunu belirterek “…maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı açıklamayan sadece yapılan yargılamayı özetleyen gerekçenin de yeterli olmadığı(nı) ve doktrinde zahiri gerekçe (görünürde gerekçe) olarak adlandırıldığı(nı)…” bu şekilde yazılan gerekçenin dahi yeterli olamayacağını,”…tarafların mahkemece hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilmeleri ve Yargıtay’ın kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığının denetlenmesi ancak kararın gerekçeli olmasıyla mümkün…olacağı(nı), …gerekçesi olmayan ya da görünürde gerekçeli olan kararların Yargıtay’ca denetimi yapılamayacağı(nı)…” kabul etmiştir. Nitekim 07.06.1976 gün ve 1976/3-4 E., 1976/3 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.
Bu anlatımlar ışığında somut olaya gelince; yukardaki hükümlere uygun bir gerekçenin bulunduğundan söz edilemeyecektir.
Tüm bu nedenlerle, yukarıda belirtilen hususları içermeyen yerel mahkeme kararının gerekçeli karar şeklinde yazılması ve taraflara tebliği için mahal mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/518 Esas, 2022/437 Karar sayılı, 21/06/2022 tarihli kararının gerekçe içermemesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, istinaf denetimine elverişli şekilde gerekçeli olarak yazılması ve taraf vekillerine usulüne uygun tebliğinden sonra inceleme yapılmak üzere dosyanın yeniden Dairemize gönderilmesi için mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatıran tarafa İADESİNE,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından dikkate alınmasına,
HMK’nın 352.maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 17/03/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…